Mısır ve Katar’dan istişareleri artırma vurgusu

Mısır Başbakanı Medbuli ve Katar’ın Kahire Büyükelçisi Şafi, iki ülke arasındaki yarım asırlık ilişkilerine yönelik Kahire’de düzenlenen kutlamaya katıldılar. (Mısır hükümeti)
Mısır Başbakanı Medbuli ve Katar’ın Kahire Büyükelçisi Şafi, iki ülke arasındaki yarım asırlık ilişkilerine yönelik Kahire’de düzenlenen kutlamaya katıldılar. (Mısır hükümeti)
TT

Mısır ve Katar’dan istişareleri artırma vurgusu

Mısır Başbakanı Medbuli ve Katar’ın Kahire Büyükelçisi Şafi, iki ülke arasındaki yarım asırlık ilişkilerine yönelik Kahire’de düzenlenen kutlamaya katıldılar. (Mısır hükümeti)
Mısır Başbakanı Medbuli ve Katar’ın Kahire Büyükelçisi Şafi, iki ülke arasındaki yarım asırlık ilişkilerine yönelik Kahire’de düzenlenen kutlamaya katıldılar. (Mısır hükümeti)

Mısır ve Katar, geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan'ın el- Ula kentinde tanık olunan uzlaşma kapsamında, geçtiğimiz iki gün boyunca bakanlar arası istişareler yoluyla yakınlaşmalarına ve isrtişarelerine hız verdi. Bu adım, Riyad, Kahire, Manama, Abu Dabi ile Doha arasındaki anlaşmazlığı sona erdirmek adına imzalanan ve dört yıl süren gerilimi sona erdiren anlaşmanın ardından atıldı.
Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, Katar'ın Kahire Büyükelçisi Salim Mübarek el-Şafi tarafından kabul edildiği, Mısır ile Katar arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 50’inc yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen kutlamaya katıldı.
Törene çok sayıda bakan, yetkili ve bazı ülkelerin Mısır büyükelçileri de katılım sağladı.
Medbuli konuşmasında, Mısır ve Katar arasındaki diplomatik ilişkilerin 50’inci yıl dönümü münasebetiyle gerçekleştirilen kutlamaya katılmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, ülkesinin kardeş halk ile buluştuğu sürece çeşitli düzeylerde kardeşçe ilişkiler ve iş birliğini sürdüreceğini vurguladı. Mısır’dan yapılan açıklamaya göre söz konusu tören, Katar’ın Ulusal Günü kutlamalarına denk geldi.
Mısır Başbakanı, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin geçtiğimiz haziran ayında Mısır’da bir araya gelmesiyle bu yılın iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler açısından ayrıcalıklı bir yıl olduğunu ifade etti. Sisi’nin geçtiğimiz eylül ayındaki Katar ziyaret ine dikkat çekti. Medbuli açıklamasında, Mısır Cumhurbaşkanı’nın 2022 Dünya Kupası açılışı sırasında Doha’ya gittiğini de vurguladı.
Söz konusu ziyaretlerin Mısırlı ve Katarlı yetkililerin yanı sıra iş insanlarının da eşlik ettiği karşılıklı temaslar kapsamında geldiğine atıfta bulunan Medbuli, bunun iki ülke arasındaki ilişkilerin gücünü gösterdiğini söyledi. Ayrıca iki ülke arasındaki mevcut bölgesel ve uluslararası zorluklarla yüzleşmede iki ülkenin ve genel olarak Arap imkanlarını güçlendirmek için vizyonları ve pozisyonları koordine etme çabalarına işaret etti.
Artan zorluklar, taşıdıkları yükler ve benzeri görülmemiş tehditler, Arap ülkelerini iş birliği, yeteneklerin koordinasyonu ve çabaların birleştirilmesi için öncelikler vermeye mecbur ettiğine değinen Medbuli, karşılıklı saygı kurallarına uygun olarak, halkların kalkınması ve refah sağlanması başlıklarında istekli olmanın önemini vurguladı. Mısır Başbakanı, bu yolla ortak Arap güvenliğinin savunmasının yapılabileceğine dikkat çekerek, halkların uluslararası sahnede hak ettikleri konuma gelebileceklerini kaydetti.
Medbuli, iki ülke arasındaki seçkin ilişkilerin 50’inci yıl dönümünün, Doha ve Kahire arasındaki ilişkileri yeni ufuklara taşıyarak bir sonraki aşamada daha da seçkin kılmak için samimi bir kararlılıkla birlikte kutlanması çağrısında bulundu. Mısır Başbakanı, stratejik projeler, ulaştırma sektörleri, finansal hizmetler ve diğer alanlarda ortak yatırımların, ticaretin, turizmin ve iş birliğinin güçlendirildiği, iki ülkenin gelecek vaat eden fırsat ve yeteneklere sahip olduğu ve bu alanlarda gelişme ve ilerlemenin desteklendiğini bildirdi.
Diğer yandan Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Dr. Hala Said de Katar’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Katar Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed Bin Abdurrahman Al Sani ve Katar Dışişleri Bakanı ile bir araya geldi.
Mısır’dan yapılan açıklamada, görüşmede ortak iş birliğinin yanı sıra ikili ilişkilerin görüldü gündeme geldiği kaydedildi. Said, Katar Ticaret ve Sanayi Bakanı Muhammed bin Hamed bin Kasım Al Sani ile de bir araya gelerek, Katar Yatırım Forumu’nun başlatılması, Mısır'ın forumda aktif rol oynaması ve iki ülkedeki yatırım kurumları arasındaki iş birliğinin teşvik edilmesi konularını görüştü.



DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
TT

DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)

Analistler, terör örgütü DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin’in kınayla boyanmış turuncu sakalıyla, resmi olarak bu unvana sahip olmasa da muhtemelen örgütün en güçlü adamı haline geldiğini düşünüyorlar.

DEAŞ, örgütün liderinin Ebu Hafs el-Haşimi el-Kureyşi olduğunu iddia etse de gözlemciler bu takma ismi taşıyan gerçek biri olup olmadığını sorgularken muhtemelen örgütü Somali'den yönetmekle sorumlu olan Abdulkadir Mumin dikkati çekiyor.

Uluslararası Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Araştırmaları Merkezi’nden (International Centre for the Study of Radicalisation and Political Violence/ICSR) Tore Hamming, Mumin’in DEAŞ’ın küresel ağındaki en önemli, en güçlü ve en fazla kontrole sahip ismi olduğunu söyledi.

Hamming, liderlerin teker teker öldürüldüğü bu karanlık örgütte Mumin’in şimdiye kadar hayatta kalmayı başaran birkaç üst düzey isimden biri olduğunu ve bunun da ona örgüt içinde bir tür statü kazandırdığını belirtti.

Somali'nin örgüt için önemi

Mumin’in ABD tarafından birkaç ay önce düzenlenen saldırıda öldürüldüğü sanılıyordu, ancak öldüğüne dair herhangi bir kanıt elde edilemediği için hayatta olduğu ve faaliyetlerine devam ettiği düşünülüyor. Somali'nin mali nedenlerden ötürü örgüt için önemli olduğunu belirten Hamming, buradan Kongo, Mozambik, Güney Afrika, Yemen ve Afganistan'a para gönderdiklerini, dolayısıyla iyi bir mali modele sahip olduklarını vurguladı.

h67u8ı
DEAŞ liderlerinin her zaman Arap kökenli oldukları biliniyor (Reuters)

Bu mali faaliyetlere ilişkin hiçbir bilgi yok, çünkü bu miktarları tahmin etmek bile imkansız. Paranın bir yerden başka bir yere giderken izlediği güzergahları tam olarak belirlemek de öyle.

Mumin’in DEAŞ liderliğine uzanan yolculuğu

Yarı özerk Puntland bölgesinde doğan Mumin, bir süre İsveç'te yaşadıktan sonra İngiltere'ye yerleşti. 2000'li yılların başında Londra ve Leicester'da camilerde ve internette dolaşan videolarda radikal bir vaiz olarak tanınan Mumin, Somali'ye döndüğünde İngiliz pasaportunu yaktı ve El Kaide ile bağlantılı eş-Şebab örgütü lehine propaganda yapmaya başladı. Ardından 2015 yılında DEAŞ saflarına geçti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan Avrupalı bir istihbarat yetkilisi, DEAŞ'ın küçük bir bölgeyi kontrol etmesine karşın geniş bir kitleye hitap ettiğini ve para dağıttığını söyledi. Aynı yetkili, geçtiğimiz mayıs ayında Mozambik'te DEAŞ’ın Faslı ve Afrikalı üyelerinin bir terör saldırısı gerçekleştirdiğini aktardı.

Yetkiliye göre Mumin ayrıca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı Ugandalı örgüt Müttefik Demokratik Güçler’i (ADF) finanse etti. Şu an ADF’nin bin ile bin 500 arasında üyesi olduğunun tahmin edildiğini belirten yetkili, ADF üyelerinin Mumin'in yardımıyla radikalleşme, silah ve finansman arayışını sonlandırıp silahlı saldırılara başladıklarını kaydetti.

İdeolojide değişim

Bazı gözlemcilere göre Mumin, DEAŞ’ın lider kadrosunda halife olarak görülüyor, ancak resmi olarak biat etmesi, kökleri Ortadoğu'ya dayanan, Suriye ve Irak'ta 2014 yılından 2019 yılına kadar süren bir halifelik kuran DEAŞ içinde ideolojik bir değişim anlamına gelecek.

Aşırıcılıkla Mücadele Projesi (The Counter Extremism Project/CEP) adlı düşünce kuruluşunun direktörü Hans-Jakob Schindler, Mumin’in DEAŞ’ın başına geçmesinin DEAŞ destekçileri ve sempatizanları arasında bir kargaşaya neden olacağını değerlendirdi.

Fakat Horasan Vilayeti ve Batı Afrika Vilayeti gibi DEAŞ'a bağlı grupların liderlerinin operasyonel faaliyetleri örgütün liderliğini istemelerine neden olabilir. Somalili olan Mumin, DEAŞ’ın geleneksel liderlik kriterlerini karşılamasa da coğrafi konumu ona bazı avantajlar sağlıyor.

Afrika Boynuzu

ABD’nin West Point Askeri Akademisi’ne bağlı CTC Sentinel - Combating Terrorism Center’a göre Afrika Boynuzu örgüte Arap Maşrık (Levant) bölgesindeki istikrarsızlıktan koruma ve daha fazla hareket özgürlüğü sağlamış olabilir. Merkez, bu liderlik özelliklerinin, mali kaynakları savaşı kazanmanın anahtarı olarak gören terör örgütü El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin'inkilerle örtüştüğünü vurguladı.

Mumin'in emrindeki militan sayısı az olmasına rağmen liderlik piramidinin tepesine yükselmesi, DEAŞ içindeki değişimleri de yansıtıyor. Hamming’e göre bu değişimlerden ilki halifenin artık DEAŞ'deki en önemli figür olmaması, ikincisinin ise örgütün aslında Afrika'ya doğru kademeli bir stratejik kayma arayışında olması. Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen Avrupalı istihbarat kaynağı ise Avrupa'ya ulaşan şiddet görüntülerinin yüzde 90'ının Afrika'dan geldiğini söyledi. Ancak CTC Sentinel'e göre örgütün liderliği Ortadoğu'da kalmaya devam ettiğinden ‘her şey aynı kalıyor’.