Kuveyt Savunma Bakanı’nın istifası kabul edilerek, yerine İçişleri Bakanı görevlendirildi

İstifa eden Kuveyt Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salim es-Sabah (Arşiv)
İstifa eden Kuveyt Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salim es-Sabah (Arşiv)
TT

Kuveyt Savunma Bakanı’nın istifası kabul edilerek, yerine İçişleri Bakanı görevlendirildi

İstifa eden Kuveyt Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salim es-Sabah (Arşiv)
İstifa eden Kuveyt Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salim es-Sabah (Arşiv)

Kuveytli bilgi sahibi kaynaklara göre, Kuveyt hükümeti Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salim es-Sabah’ın istifasını Başbakan’a sunduktan günler sonra kabul etti ve Savunma Bakanı Vekili olarak Başbakan Birinci Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Şeyh Talal Halid’i atadı.
Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salem es-Sabah, geçen hafta Başbakan Şeyh Ahmed Nevaf el-Ahmed es-Sabah’a istifasını sundu. Bununla ilgili bir karar, dün yapılan kabine toplantısı sonrasına ertelendi.
İstifanın nedenleri açıklanmadı, ancak Savunma Bakanı geçtiğimiz günlerde bakanlığıyla ilgili konuları araştıran Ulusal Meclis komisyonlarıyla işbirliğinin önemini vurguladı.
Ulusal Meclis, yakın zamanda Caracal ve Eurofighter uçakları için yapılan sözleşmeleri ve bazı başvuru sahiplerinin ordudaki subay öğrenciler için yapılan son kuraya şartları yerine getirmelerine rağmen katılmama durumunu araştırmak üzere komiteler oluşturdu.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından geçen hafta yapılan bir açıklamaya göre, Savunma Bakanı Şeyh Abdullah Ali el-Abdullah es-Salim es-Sabah, özel komitelerle çalışılarak, Savunma Bakanlığı ile Ulusal Meclis arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı.
Şeyh Abdullah Ali, Savunma Bakanlığı’nın Ulusal Meclis tarafından oluşturulan komitelerle hem askeri, hem de sivil çeşitli sektörleri yönlendirerek çalışmaya istekli olduğunu bildirdi.
Milletvekili Hamad Mudlec, Twitter hesabı üzerinden istifayı yorumlayarak, “Savunma Bakanı’nın istifası bizi sorunun kaynağına eğilmekten vazgeçiremeyecektir” diye yazdı.
Mudlec, silah ticaretine karışanların belirlenmesi, subayların terfi hakları, ön saftakilerin ödüllendirilmesi, subay adaylarına kura adaletsizliği ve keyfi yargılamalar konularında adım atılmasını istedi.
Milletvekili Adil Damhi ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şöyle yazdı;
“Hesap verebilirlik için yolsuzluk dosyaları açıldıktan sonra Savunma Bakanı’nın istifasını istemedim. Silahlanma anlaşmaları, Savunma Bakanlığı binası ve diğer konular ile soruşturma komisyonu kurulması gibi konularda yönelttiğim soru önergelerinde herhangi bir gerginlik olmadı. Aksine anayasal araçlara dahil olduk. Savunma Bakanı istifa etse de etmese de, özellikle silahlanma konularındaKİ (Caracal, Eurofighter ve diğerleri) yolsuzluk dosyalarının takipçisi olacağım. Çünkü mesele bakanın şahsıyla ilgili değil, kamunun parasını korumak ve onu ihlal edenlerden hesap sorulması gerektiğiyle ilgili.”
Milletvekili Mubarek Taşa da, “Savunma Bakanı’nın istifa haberinin ardından görevlerinde ihmalkar davranan bazı bakanların göreve devam etmeleri meclis ile hükümet arasında kriz yaratacağından Başbakan’ın görevden alınması zorunlu hale geldi” dedi.
İstifa eden Milli Savunma Bakanı Şeyh Abdullah, Kuveyt ordusunda subay olarak görev yapan ve son olarak Kuveyt’in birçok vilayetinin valiliğine seçilen Şeyh Ali Abdullah es-Salim es-Sabah’ın en büyük oğlu.
Aynı zamanda, 1895 ile 1965 yılları arasında Kuveyt’i yöneten, ülkenin on birinci Emiri Şeyh Abdullah es-Salim es-Sabah’ın torunu.

İlaç ücretleri
Kuveyt Sağlık Bakanı Ahmed Avadi, sağlık sigortası sistemine kayıtlı olmayan, Kuveyt vatandaşı olmayan hastalara ilaç vermek için klinikler ve eczanelerde yüzde 250 ve hastanelerde yüzde 100 artışla ek ücret alınmasına yönelik bir bakanlık kararı yayınladı.
Karar, bir birinci basamak sağlık merkezindeki (klinikler) bir eczaneden ilaç alırken, muayene ücreti için 2 dinara (2,5 dolar) ek olarak, 5 dinar (16,2 dolar) verilmesini öngörüyor. Böylece toplamda 7 dinar (22,7 dolar) veriliyor. Eskiden bu miktar 2 dinardı.
Ayakta tedavi görürken eczaneden ilaç alırken de 10 dinar (32,5 dolar) verilecek. Bu ücretler, hastane veya ayakta tedavi gören hastaları incelerken 10 dinar olarak belirlenen sağlık danışmanlığı ücretlerine ek olarak alınıyor.
Karara göre, bazı grupların sağlık hizmeti ücretlerinden muaf tutulmasına ilişkin bakanlık kararlarının uygulanmasına devam edilecek.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.