Müslüman Kardeşler saflarında Genel Mürşid Vekili’nin seçimi konusunda yeni bir tartışma yaşanıyor

İstanbul Grubu, Londra Cephesi’ni ‘paralel oluşumlar’ oluşturmakla suçluyor

Ölüm ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Muhammed Bedii (Reuters)
Ölüm ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Muhammed Bedii (Reuters)
TT

Müslüman Kardeşler saflarında Genel Mürşid Vekili’nin seçimi konusunda yeni bir tartışma yaşanıyor

Ölüm ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Muhammed Bedii (Reuters)
Ölüm ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Muhammed Bedii (Reuters)

Müslüman Kardeşler’in (İhvan-ı Müslimin) İstanbul Cephesi, Londra Cephesi’ni ‘paralel oluşumlar’ meydana getirmekle ve ‘yönetmeliklere bağlı kalmadan örgütün liderliğine isimler dayatmaya çalışmakla’ suçladı. Gözlemciler, bunu Müslüman Kardeşler’in Londra ve İstanbul cephelerindeki dış liderler arasındaki anlaşmazlıkları artırabilecek yeni bir tırmanış olarak değerlendirdi.
İstanbul Cephesi tarafından geçtiğimiz Salı günü yapılan açıklamada, örgütün Genel Mürşid Vekili pozisyonuyla ilgili olarak Londra cephesiyle yapılan müzakerelerin başarısız olduğu ve bir sonraki aşamada örgüte liderlik edecek iki cephede önde gelen bir şahsiyet etrafında fikir birliğine varıldığına işaret edildi. Açıklama, ‘İstanbul Cephesi’nin Londra Cephesi’ni, İhvan'ı parçalama ve yasadışı paralel oluşumlar kurmaya çalışmakla suçlamasının bölünmeyi ne denli derinleştiğini gözler önüne serdi. Radikal meseleler konusunda uzmanlaşan Mısırlı araştırmacı Amr Abdulmunim, "İhvan örgütü içinde İstanbul Cephesi ile Londra Cephesi arasında dikey bölünmeler ve çatlaklar devam etmekte. Ardından yeni küme hücrelerinin ortaya çıkması çatışmayı derinleştirdi” dedi. Abdulmunim, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “İstanbul grubunun, Londra Cephesi’ni hedef alan son suçlaması, yeniden birleşmenin ve iç krizlerin kontrol altına alınmasının imkansızlığını doğruladı” dedi.
Abdulmunim ayrıca “İstanbul Cephesi’nin, Londra Cephesi’ne yönelik paralel ve gayrimeşru oluşumlar oluşturmak ve örgütün başına isimler dayatmakla suçlamaları aynı değildir. Bunların İhvan üyeleri için kabul edilebilirliği yoktur. Bu suçlamaların amacı, Londra Cephesi'nin İbrahim Münir'in ölümünden sonra yaptığı şeyin açık bir bölünme olduğunu ve örgütten ayrılma olarak kabul edildiğini öne sürmektir” şeklinde konuştu. İstanbul Cephesi’nin, Londra Cephesi’ne yaptığı geri dönüş çağrısının amacının grubu kontrol altına almak değil, daha ziyade üslerin önünde İstanbul Cephesi’nin bunlarla uzlaşmaya çalıştığını ve tüm girişimlerinin başarısız olduğunu söyleyerek onu kuşatmaya çalışmak olduğunu ifade etti. Ayrıca iki cepheyi birleştirmenin zorluğuna vurgu yaptı.
İstanbul Cephesi’nin yaptığı açıklamadan önce bir başka açıklama daha yapıldı ve bu açıklamada, “Mısır'daki İhvan örgütü ve yurtdışındaki şubeleri, Genel Mürşid Vekili’ni seçme yetkisine sahip tek taraftır. Dışarıdan hiç kimsenin tüm yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak onlara lider dayatma hakkı yoktur" dedi.
İstanbul Cephesi’nin açıklaması, Londra Cephesi’nin şu anda Muhyiddin ez-Zayit tarafından geçici olarak yürütülen Genel Mürşid Vekilliği görevini kimin üstleneceğinin açıklanmasını beklendiği bir dönemde geldi. Müslüman Kardeşler’in faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, “İstanbul Grubu, yeni Mürşid Vekilini açıklamanın yakın olduğunu sezmiş görünüyor. Bu nedenle, örgütün Müslüman Kardeşler’in sistem ve düzenlemelerine göre saflarını düzenlemeyi ve liderlerini seçmeyi bitirdiğini, Vekil’in Mahmud Hüseyin olduğuna işaret eden iki bildiri yayınlamak için acele etti” dedi.
Gözlemcilere göre İstanbul Cephesi’nin açıklamaları, Münir'in ölümü sonrası Londra Cephesi’nde yaşanan karışıklıktan ve bugüne kadar net bir idari yapılanma üzerindeki istikrarsızlıktan yararlanıp, Zayit’in geçici Mürşid Vekilliğine aday gösterilmesiyle yetinerek örgüt üzerindeki kontrollerini pekiştirme girişimidir.
Nitekim İstanbul Cephesi, İbrahim Münir'in ölümünün ardından rehber vekili olarak Mahmud Hüseyin'in atandığını duyurmuştu. İstanbul Cephesi, Mahmud Hüseyin’in maslahatgüzarlık görevine atanması konusunda, Genel Şura Konseyi’nin grubun genel tüzüğünün 5. Maddesi’ndeki çalışmaların etkinleştirilmesi ve orijinal metne uygun olarak uygulanmasının incelenmesine dayanıyor. Söz konusu maddeye göre Genel Mürşid’in görevini yapmasına mâni olan mücbir sebepler hâlinde, yerine birinci vekili, sonra vekillerin en yaşlısı getiriliyor.
Radikal meseleler konusunda uzmanlaşan Mısırlı araştırmacı Amr Abdulmunim, “Londra Cephesi’nin yeni Genel Mürşid Vekili’ni duyurmadaki başarısızlığı, pozisyon için bazı potansiyel figürlerle ilgili temel anlaşmazlıklara işaret ediyor. Bunların en sonuncusu, adı yakın zamanda açıklanan Salah Abdulhak'tır” dedi. Abdulmunim, Zayit’in kim olursa olsun yeni maslahatgüzarın ismini açıklaması gerektiğini söyledi. Ayrıca “Örgüt içi çatışmalar artacak. Londra Cephesi içindeki anlaşmazlıkları derinleştirmek, Mahmud Hüseyin ve ister Müslüman Kardeşler bağlı medyada ister elektronik komiteler aracılığıyla olan grubunun görevidir” dedi. İstanbul Cephesi’nin hareket ve açıklamalarına Londra Cephesi’nden şu ana kadar herhangi bir tepki gelmedi.
Zayit, 4 Kasım'da ‘örgütün iç kurumları tamamlanana kadar Müslüman Kardeşler içindeki idari görevleri geçici olarak devralacağını’ doğrulamıştı.



Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.


İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
TT

İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)

İsrail askerî ve adli polisinin yürüttüğü soruşturmalar, Batı Şeria’daki Filistinlilerin İsrail’e çalışmak amacıyla girebilmek için askerî kontrol noktalarında görev yapan İsrail askerlerine rüşvet verdiğini ortaya koydu.

Soruşturmaya yakın kaynaklar, “bu tür rüşvetlerin ürkütücü bir boyuta ulaştığını” ileri sürerek, bunun “silahlı unsurların İsrail kentlerine sızmasına ve saldırılar düzenlemesine imkân tanıdığını” savundu.

Üç kontrol noktası belirlendi

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre aralarında subay rütbesi taşıyan askerlerin de bulunduğu kişiler, yaptıklarının İsrail içinde saldırılara yol açabileceğini bilmelerine rağmen, para karşılığında geçiş ve kaçak giriş organize etti.

ergvfre
İsrailli duvarın yanında, El Halil yakınlarında zeytin toplayan bir Filistinli. (Reuters)

Haberde, kaçak geçişlerde kullanılan üç askerî kontrol noktasının tespit edildiği belirtildi. Bunlardan birinin Ofer Kontrol Noktası, diğer ikisinin ise Biddu ve Aksa kasabaları yakınında, üçüncüsünün ise Şuafat çevresinde bulunduğu, söz konusu noktaların tamamının Kudüs’ün kuzeyinde yer aldığı kaydedildi. Soruşturmalara göre, geçen cuma günü Bisan saldırısını düzenleyen ve iki İsraillinin ölümü, dört kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının faili Ahmed Ebu’r-Rab’ın da İsrail’e bu kontrol noktalarından birinden girdiği iddia edildi.

Rüşvetin yöntemi ve tutarları

Habere göre Filistinliler, rüşveti kimlik kartının içine koyarak ya da araç durdurulup yolcular indirildiğinde arka koltuğa bırakılan bir zarfla veriyordu. Zarfı alan subayın, işçileri tekrar araca bindirerek geçişe izin verdiği belirtildi.

İkinci İntifada’nın ardından, 2002 yılından itibaren İsrail, 1967 öncesi sınırlar ile Batı Şeria arasında (Yeşil Hat) Filistinlilerin geçişini engellemek amacıyla bir güvenlik duvarı inşa etti. Toplam uzunluğu 770 kilometreyi bulan duvarın yaklaşık 142 kilometrelik bölümü Doğu Kudüs çevresinde yer alıyor ve yüksekliği sekiz metreyi buluyor. Ancak çevresel gerekçeler ve anlaşmazlıklar nedeniyle bazı bölümleri hâlâ tamamlanmış değil.

rg
Ramallah yakınlarındaki İsrail’e ait Atara Kontrol Noktası’nda bekleyen araçlar (AFP)

Gazze savaşının başlamasıyla birlikte İsrail’in yaklaşık 150 bin Filistinli işçinin çalışma izinlerini iptal etmesi, ciddi bir ekonomik krize yol açtı. Bunun üzerine on binlerce işçi kontrol noktalarını aşmaya veya yüksek duvarı tırmanarak geçmeye çalıştı.

Hbaere göre bazı durumlarda minibüslerdeki her yolcu için 50 şekel (yaklaşık 16 dolar) rüşvet ödendi. Bazı vakalarda bir binek aracın geçirilmesi karşılığında  bin 500 şekel (yaklaşık 470 dolar) verildi. Bir olayda ise Filistinli bir iş insanının, polis aracıyla İsrail’e sokulması karşılığında 5 bin  şekel (yaklaşık bin 560 dolar) ödediği belirtildi.

Kaçak geçişlerin bir bölümünün Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri içinden yapıldığı, bazı askerlerin sahte resmî çalışma izinleri düzenlediği ve bu tür izinlerin sayısının yaklaşık 300 olduğu tahmin ediliyor.

Telegram kayıtları ve genişleyen soruşturma

İbranice basında yer alan bilgilere göre, rüşvet teklifleri başlangıçta Filistinlilerden gelse de zamanla İsrailli askerlerin de para karşılığı geçiş teklif etmeye başladığı ifade edildi. Sürecin ilerlemesiyle birlikte kaçak geçişlerin askerler ile Filistinli kaçakçılar arasında Telegram üzerinden kurulan ağlar aracılığıyla organize edildiği aktarıldı.

Kayıtlara geçen görüşmelerde, İsrailli bir subayın ödemeyi mutlaka nakit istediği ortaya çıktı. Üst rütbeli bir subayın şüphelenerek gizli soruşturma başlatmasıyla, sadece rüşvet ağının değil, iki askerî birlik arasındaki rekabet nedeniyle bir birliğin diğerini yetersiz göstermek amacıyla kasıtlı olarak Filistinlileri geçirdiği de tespit edildi.

dfrgt
İsrail güvenlik güçleri, Filistin’in Kefr Kaddum köyü yakınlarında Filistinli göstericilerle karşı karşıya. (AFP)

Soruşturma, sadece kaçak geçişlerle sınırlı kalmadı. Sivil idareye bağlı sağlık biriminde görev yapmış eski bir çalışanın, Filistinlilerin sağlık durumlarına dair bilgilerini kullanarak nadir bulunan ilaçları temin edip sattığı, evinde yapılan aramada büyük miktarda ilaç ele geçirildiği bildirildi.

Ordu kaynakları, bu dosyalar kapsamında onlarca asker ve subayın gözaltına alındığını, haklarında yargı süreci başlatılarak cezalandırılacaklarını açıkladı.