ABD'deki nükleer füzyon atılımının ardından tesis planları başladı

Oklahoma Üniversitesi'nin araştırma ve ortaklıklardan sorumlu başkan yardımcısı, "Kendimizi, türünün ilk örneği olan bu enerji santralini inşa etmek üzere konumlandırıyoruz" dedi

Atılımın gerçekleştiği Kaliforniya'daki Ulusal Ateşleme Tesisi, 3,5 milyar dolara mal oldu (AP)
Atılımın gerçekleştiği Kaliforniya'daki Ulusal Ateşleme Tesisi, 3,5 milyar dolara mal oldu (AP)
TT

ABD'deki nükleer füzyon atılımının ardından tesis planları başladı

Atılımın gerçekleştiği Kaliforniya'daki Ulusal Ateşleme Tesisi, 3,5 milyar dolara mal oldu (AP)
Atılımın gerçekleştiği Kaliforniya'daki Ulusal Ateşleme Tesisi, 3,5 milyar dolara mal oldu (AP)

ABD, geçtiğimiz hafta neredeyse sınırsız temiz enerji kaynağına yönelik büyük bir buluşun yapılmasının ardından gelecek birkaç yıl içinde ticari bir nükleer füzyon santrali kurmayı planlıyor.
The Independent'ta yer alan habere göre Kaliforniya'daki Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'ndaki (LLNL) bilim insanları salı günü füzyon ateşlemesini başaran dünyadaki ilk laboratuvar olduklarını duyurdu. Bu da yeni nesil teknolojiyle net bir enerji kazancı elde ettikleri anlamına geliyordu.
ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm tarafından "21. yüzyılın en etkileyici bilimsel başarılarından biri" diye nitelendirilen proje, temiz enerjide devrim yaratma potansiyeline sahip.
Granholm "Başkan, 10 yıl içinde ticari bir füzyon reaktörü açmaya yönelik 10 yıllık bir öngörüye sahip. Bu da bunun yapılabileceğini gösteriyor" dedi.
Enerji Bakanlığı kamu hizmeti ölçekli bir pilot tesisin planlarını geliştirmek için 50 milyon dolarlık araştırma hibesi sunsa da uzmanlar, ilk füzyon temelli enerji santralinin milyarlarca dolara mal olacağını ve hayata geçirilmesinin çok daha uzun yıllar alacağı uyarısını yapıyor.
Lobi grubu Füzyon Endüstrisi Birliği, başvuru süresi perşembe günü dolan hibelere en az 15 özel füzyon şirketinin başvurduğunu öne sürdü.
The Norman Transcript'te yer alan bir habere göre, başvuru sahipleri arasında ticari enerji santralleri kurmak ve işletmek için konseptler geliştirme amacıyla Oklahoma Üniversitesi'yle işbirliği içinde çalışan Kaliforniya merkezli Longview Fusion Energy Systems da var.
Oklahoma Üniversitesi Araştırma ve Ortaklıklardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Tomás Díaz de la Rubia, yerel gazeteye yaptığı açıklamada, "Bu noktada, kendimizi, türünün ilk örneği olan bir enerji santrali inşa etmek üzere konumlandırıyoruz; gelecekte bu santrallerden çok fazla olacak. Türünün ilk örneği olan tesisle ilgili altyapıyı geliştiren ve üreten ilk şirket olacağız. Bu, binlerce istihdam yaratacak. Milyarlarca dolarlık bir proje olacak... Ortaklarımız ve diğerleriyle birlikte, bu bilimsel keşfi, enerji üreten şebekeye bağlanan başarılı bir füzyon enerji santraline dönüştüreceğimizden hiç şüphem yok; bu çığır açıcı bir proje" dedi.



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy