Endişe dolu bir dünyada militarizmin seviyesi zirvede

İkinci Dünya Savaşı'nın galibi Müttefik Devletler’in Mihver Devletler’e dayattığı yasaklar, Ukrayna savaşından sonra boşa düştü.

Putin'in Ukrayna'ya yönelik işgal girişimi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki tüm savaşlardan daha fazla kapı açtı. (AP)
Putin'in Ukrayna'ya yönelik işgal girişimi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki tüm savaşlardan daha fazla kapı açtı. (AP)
TT

Endişe dolu bir dünyada militarizmin seviyesi zirvede

Putin'in Ukrayna'ya yönelik işgal girişimi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki tüm savaşlardan daha fazla kapı açtı. (AP)
Putin'in Ukrayna'ya yönelik işgal girişimi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki tüm savaşlardan daha fazla kapı açtı. (AP)

Refik Huri
Yunan tarihçi Herakleitos, "Savaş her şeyin babasıdır" demiştir. Filozof Hegel ise "Tarih savaşlarla doludur ve barışın herhangi bir tarihi yoktur" düşüncesindeydi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı işgal girişimi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki tüm savaşlardan daha fazla kapı açtı. Ukrayna halkı için cehennem kapısı, tüm küçük ülkelerde korku kapısı, ülkeler arasındaki sınırların sonu kapısı, silah çılgınlığına ve dünyanın militarizasyonuna açılan kapı...
2021'de küresel askeri harcamalar yaklaşık iki trilyon dolara ulaştı. Bu rakam, yoksulluk ve cehaletle mücadele, küresel ısınmaya karşı koymak ve çevreyi korumak amacıyla karbon emisyonlarını azaltmak için yapılan toplam küresel harcamalara kıyasen astronomik bir seviyede. Ukrayna savaşından önce NATO'nun Avrupalı ​​üyeleri, ABD’nin savunma bütçelerini milli gelirin yüzde ikisine çıkarma talebine direniyorlardı. Rusya bile 2020'den bu yana askeri bütçesini milli gelirinin yüzde 4,7'sinden yüzde 2,6'sına düşürdü. ABD, askeri harcamalarını artırmaya devam etti ve geçen hafta Kongre'de onaylanan Savunma Bakanlığı bütçesi 838 milyar dolara ulaştı. Çin, yıllık askeri harcamalarını yaklaşık 500 milyar dolara çıkardı. Rus harcamaları ise 64 milyar dolar seviyesinde kaldı. Sovyetler Birliği çöktüğünde ve "Varşova Paktı" dağıldığında, "NATO" ittifakının gereksiz hale geldiği algısı ortaya çıktı. Ancak bu algının tersine ittifak genişledi ve "Varşova Paktı"na üye birçok ülkeyi bünyesine kattı. NATO’nun görev ve çıkarları Avrupa ve Atlantik bölgesini aşarak Hint ve Pasifik okyanuslarına, Uzak Doğu ve Ortadoğu'ya ulaştı.
İkinci Dünya Savaşı'nda galip gelen Müttefik Devletler’in yenilen Mihver Devletler’e dayattığı yasaklar Ukrayna savaşından sonra boşa düştü. Almanya, savunma bütçesine 100 milyar dolardan fazla yatırımda bulundu ve Şansölye Olaf Scholz'un dediği gibi "Avrupa'nın en güçlü kara ordusunu" kurmaya ve 35 adet gelişmiş F-35 savaş uçağı almaya karar verdi. Japonya, Başbakan Fumio Kişida'nın dediği gibi; savunma politikasının en radikal revizyonuna başladı: General Douglas MacArthur'un Japonya’nın askeri bütçesini milli gelirin yüzde birinden yüzde ikisine çıkarmasını engellemek için koyduğu ABD kısıtlamalarına karşı hamle yapmak ve "yurt dışındaki füze fırlatma sahalarını vurabilen en uzun menzilli" füzeleri satın almak…
Japonya’nın önündeki stratejik zorluk Çin, Kuzey Kore ve Rusya tarafından temsil ediliyor. ABD Başkanı Joe Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın "ABD-Japon ittifakını güçlendirecek ve modernleştirecek büyük bir adım" olarak gördüğü tüm bunlara ABD destek sağlıyor. Avustralya, ABD ve İngiltere ile "UKUSA" (United Kingdom – United States of America Agreement) ittifakına üye olmuş ve geleneksel Fransız denizaltıları yerine nükleer enerji konusunda ABD denizaltıları almaya karar vermişti.
Dikkate değer olan, ittifakların tersine dönmesidir. İkinci Dünya Savaşı'nda ABD ve İngiltere, Mihver Devletler; Almanya, Japonya ve İtalya'ya karşı Sovyetler Birliği ve Çin'deki Milliyetçi Parti ‘Kuomintang’ Hükümeti ile ittifak halindeydiler. Bugün ABD, Avrupa ile birlikte NATO üyesi olarak Japonya, Almanya ve İtalya'nın da dahil olduğu bir ittifak içerisinde. Karşı cephe ise Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran'dan oluşuyor. Ayrıca tarafsız İsveç ve Finlandiya da NATO'ya katıldılar ve ordularını gelişmiş ABD silahlarıyla donatmaya başladılar.
Soğuk Savaş'ta, ABD ve Sovyet güçleri arasındaki çatışmanın yaşandığı günlerde, pasifistler dünya ülkelerine, özellikle de büyük güçlere "kılıçları saban demirlerine çevirme" çağrısında bulunuyorlardı. Ancak bu çağrı işe yaramadı ve askeri harcamalar arttı. Füzeler tarımsal üretimi kısıtlamak için sabanları vuruyor. Dünyada yüz milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve uluslararası konferanslara rağmen, ilan edilen iklim sıcaklığını 1,5 derece düşürme hedefine ulaşamama durumu devam ediyor. Milli geliri ABD milli gelirinin yüzde 71'ine eşdeğer hale gelen Çin'de bile 600 milyon vatandaş günde beş dolarla geçiniyor. Ve halen beş milyon Çinli günde bir dolarla hayatlarını idame ettiriyor.  Bu sayı daha önceden 56 milyondu. Eski ABD yetkilisi Marie Ann Solitaire'in "devletler arası çatışmaları değil, insanları önemsemek" için savunduğu "politik küreselcilik" ise militarizasyonun en üst aşamalarına giden bir dünyanın vahşi doğasında halen bir haykırış...

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



İran, nükleer iş birliğini dondurarak Batı'ya meydan okuyor

ABD'nin Kum yakınlarındaki yeraltı nükleer tesisine saldırı düzenlemesinin ardından Maxar uydu görüntüsünde yeraltı Fordo kompleksi görülüyor (Reuters)
ABD'nin Kum yakınlarındaki yeraltı nükleer tesisine saldırı düzenlemesinin ardından Maxar uydu görüntüsünde yeraltı Fordo kompleksi görülüyor (Reuters)
TT

İran, nükleer iş birliğini dondurarak Batı'ya meydan okuyor

ABD'nin Kum yakınlarındaki yeraltı nükleer tesisine saldırı düzenlemesinin ardından Maxar uydu görüntüsünde yeraltı Fordo kompleksi görülüyor (Reuters)
ABD'nin Kum yakınlarındaki yeraltı nükleer tesisine saldırı düzenlemesinin ardından Maxar uydu görüntüsünde yeraltı Fordo kompleksi görülüyor (Reuters)

İran, İsrail ile savaşında ateşkes sağlanmasından bir hafta sonra, nükleer programı üzerindeki Batı baskısına karşı yeni bir meydan okuma olarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile iş birliğini dondurma kararı aldı.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, parlamentonun iş birliğini askıya alma kararını onaylayan bir kararname imzaladı. Bu durum, özellikle ABD saldırılarının ardından İran'ın %60 zenginleştirilmiş uranyum stokunun kaderini çevreleyen belirsizlik göz önüne alındığında, uluslararası denetimleri zorlaştırdı. Yeni yasa, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin gelecekteki tüm denetimleri onaylamasını gerektiriyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) kararı not ettiğini ve İran'dan resmi açıklama beklediğini belirtti.

Tahran bu adımın, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması kapsamındaki nükleer haklarını korumayı amaçladığını söyledi. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, parlamentonun Ulusal Güvenlik Komitesi ile yaptığı toplantıda UAEK ile herhangi bir iş birliği yapılmamasını açık bir şekilde desteklediğini ifade etti.

Buna karşılık, Almanya kararı "felaket bir sinyal" olarak nitelerken, İsrail önümüzdeki Ekim ayında sona erecek olan İran'a yönelik yaptırımların yeniden uygulanması için “Snapback” mekanizmasının etkinleştirilmesi çağrısında bulundu. Bu hareket İran'ın nükleer dosyasını BM Güvenlik Konseyi'ne geri gönderme tehdidi yaratacaktır.