Ramallah ve İsrail ile ilişkilerde Hamas'ın öncelikleri neler?

35'inci yıldönümünü vesilesiyle Hamas, çetrefilli sorularla karşı karşıya, seçenekler sınırlı ve Fetih ile uzlaşma müzakereleri farklı nedenlerle ertelendi

Hamas, siyasi ve stratejik sahneyi yönetmeye devam etme çıkmazıyla karşı karşıya / Fotoğraf: AFP
Hamas, siyasi ve stratejik sahneyi yönetmeye devam etme çıkmazıyla karşı karşıya / Fotoğraf: AFP
TT

Ramallah ve İsrail ile ilişkilerde Hamas'ın öncelikleri neler?

Hamas, siyasi ve stratejik sahneyi yönetmeye devam etme çıkmazıyla karşı karşıya / Fotoğraf: AFP
Hamas, siyasi ve stratejik sahneyi yönetmeye devam etme çıkmazıyla karşı karşıya / Fotoğraf: AFP

Tarık Fehmi
Hamas, 35'inci yıldönümünü vesilesiyle, Gazze Şeridisokaklarındaki varlığını sergileyerek, Batı Şeria'ya,'Ramallah'ta bir varlık aramak için birçok yönde çalıştığına dair önemli ve düşündürücü bir mesaj'gönderdi.
Hareket, özellikle İsrail tarafındaki mevcut siyasi atmosfer ve aşırı sağcı bir hükümetin kurulmasıyla birlikte şu anda ana kartlarını ve hesaplarını yeniden düzenliyor.
Öyle ki mevcut atmosfer, hareketi neler olup bittiğini yeniden okumaya ve bunlarla başa çıkma mekanizmaları aramaya itiyor.

Karışık ilişkiler
Hamas hareketi ile Filistin Yönetimi arasındaki ilişkiler, son dönemde Ramallah yönetiminin Batı Şeria'da hareketin bazı üyelerini tutuklamasının ve bir uzlaşma çerçevesinde serbest bırakmayı reddetmesinin ardından geniş bir gerilim alanına girdi.
Yönetim, Batı Şeria'daki siyasi varlığını göstermeye çalışırken, özellikle Kudüs'te yaşanan gelişmeler ve olaylar da Hamas'ı sadece Gazze Şeridi'ni değil tüm Filistin topraklarını savunma çemberine sokuyor.
Bu durum, harekete özellikle Nablus, Kudüs ve Cenin olmak üzere Batı Şeria'daki şehirlerde gerçekleşen gösterilerde ve halk hareketi açısından sembolik bir varlık kazandırıyor.
Ayrıca bu, iki taraf arasındaki uzlaşma yolunu tamamlamak için aralık ayı sonunda Cezayir'de Hamas Hareketi ile bir araya gelmesi beklenen Filistin Yönetimi'ne hitap etmiyor.
Filistin Yönetimi'nin zayıflığı, hedeflerinin dağılması ve çöküşü ortasında Hamas, Batı Şeria'yı bir sonraki hedef olarak görüyor. Bu nedenle de deneyime sahip hazır bir alternatif olacak.
Hareket, hem yasama hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini yapma seçeneğine bel bağlarken, önce bölünmeyi sona erdirmek ve Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) statüsünü reforme eden bir sonraki adıma geçmek amacıyla bu seçimler için çabalıyor.
Ayrıca İsrail'i yok etmek isteyen bir terör hareketi olarak görülmeye devam etmek yerine gerçek meşruiyete ve resmi bir varlığa geçmeyi amaçlıyor. 
Seçimlere katılma meselesi, özellikle şu ana kadar pek olası olmayan seçimlerde FKÖ'nün de varlık gösterecek olması nedeniyle, günümüzde hala hareket içinde büyük bir siyasi tartışma konusu.
Zira FKÖ'nün varlığı, İsrail'in bütünüyle resmi olarak tanınması anlamına geliyor. Her halükârda hareket, şu anda Filistin Yönetimi'ne herhangi bir taviz vermeyecek.
 
Gerçek kriz
Hamas, siyasi ve stratejik sahneyi yönetmeye devam etme çıkmazıyla karşı karşıya. Filistin İslami Cihat Hareketi'nin yanında son çatışmalara girmedi.
Bu durum ise kendisini, direnişi terk etmek ve Gazze Şeridi'nde cihatçı grupların tavrını desteklemekle suçlanma çemberine soktu.
Bu durum, hareket için büyük bir sıkıntıya neden olurken, Hamas'ın mücadele edebilecek bir direniş hareketi değil, siyasi bir parti olduğuna ilişkin tavırlara yol açtı.
Hamas liderleri ise gerçek bir sorun olmadığı, direnişin bir seçenek değil, daha çok bir gerçeklik ve Hamas'ın diğer Filistinli gruplarla ilişkileri çerçevesinde üzerine inşa edilebilecek bir konum olduğu yönünde açıklamalar yaptı.
Ayrıca Hamas, takındığı tavrın göz ardı edilemeyecek önemli hesaplamalara dayandığını, hareketin hala güçlü olduğunu, siyasi ve stratejik seçeneklerini ve pozisyonlarını İsrail tarafına dayattığını ve ateşkesin istikrara kavuşturulmasının hala önemli ve var olan bir gerçeklik olduğunu vurguladı. 
Gerçekler ise hareketin Filistin Yönetimi ile ilişkilerinin yeniden kurulmasının biraz zaman alacağını, uzlaşmanın gerçekleşmeyeceğini, Hamas'ın Gazze'deki varlığını yeniden konumlandırdığını ve meselenin kapandığını gösteriyor.
Dolayısıyla uzlaşı sağlanan konuları tamamlayabilecek bir arabulucu olarak Cezayir'den bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Zira Cezayir bildirgesinin başarılı olabilmesi için, önemli önceliklere, görevlere ve unsurlarını tasfiye edecek kapsamlı bir anlaşmaya ihtiyacı var.
Filistin Yönetimi, özellikle şu anda Hamas'ın Batı Şeria'da herhangi bir siyasi veya sosyal faaliyetine izin vermemekte kararlı.
Ayrıca Filistin sokaklarında kamusal veya özel faaliyetler yoluyla yapılacak herhangi bir uygulamaya da engel olacaktır.
Bu durum ise günümüzde yaşananları ve kuruluşundan 35 yıl sonra Hamas hareketinin varlığını kutlamak için yaptığı hazırlıkları açıklıyor.

Belirlenmiş öncelikler
Hareket şu anda hareketin finansmanı ve faaliyetleri üzerindeki kısıtlamalar ortasında bahsedilen konuların nasıl inşa edileceği, silahlanma sistemini kimin finanse ettiği ve Türkiye ve İran'a bel bağlama açısından yaşananlar ortasında kimden eğitim alınacağı da dahil olmak üzere bir dizi sorunla meşgul.
Hareketin siyasi makamı son dönemde tacize uğramaya başladığı için Malezya, Endonezya ve hatta bazı Orta Asya cumhuriyetlerinde ve özellikle Rusya'da, ticari kanallar ve kaynaklar açılması konusunda da tartışmalar var.
Ayrıca İsrail'in Türk şehirlerindeki eğitim ve hazırlık merkezlerini kapatma şartı ortasında Hamas, başka yerlere ihtiyaç duyuyor. Bu da Ürdün'e geri dönüş ihtimaline dair soru işaretlerine neden oldu.
Hareket, aşırı sağın iktidara gelmesi ortasında İsrail'le var olan statükoyu olduğu gibi koruma kriziyle karşı karşıya. Bu durum, Hamas'ın çatışma isteyen ve gece gündüz açıkça Şeridi vurmak ve mevcut sükûneti bozmak için çağrıda bulunan bu aşırılık yanlısı yüzlerle nasıl başa çıkılacağını derinlemesine araştırdığını gösterecektir.
Hareket de içerisinde bulunduğu dönemde bunları öncelikleri arasına koyuyor. İktidar koalisyonunun güçlenmesini sürdürebilecek yeni bir çatışmaya girme korkusuyla, İsrail Başbakan Binyamin Netanyahu'nun bağlı kalmak istediği mevcut sahnenin devamını sağlamak için Mısır ve Katar arabulucuları aracılığıyla mesajlar vermeye çalışıyor.
Durum, ilk günlerinde hükümet içinde daha fazla çatlaklara yol açabilir. Dolayısıyla Hamas hareketi, sakinleşmek için çalışacak ve bir sonraki pozisyonları beklemeye başlayacak. Her halükârda hareketin askeri kanadı, İsrail'le yeni bir mücadele için çabalıyor. 

Hareket etme kriterleri
Şu anda Hamas içerisinde ortaya koyulan zorlu kontroller ortasında ve sakinleşme veya gerginliği tırmandırma öncelikleriyle ilgili çekişmeli koşullar ışığında Hamas, birkaç eksende hareketliliğe öncelik veriyor.
İlk olarak Hizbullah ve iç direniş örgütleriyle ilişkilerini güçlendirirken, Arap desteği eksenine bağlı ve (genel çerçevesi içinde Filistin'in pozisyonuna hizmet eden bir gelişme olsa bile) bazı kesimlerin girişimlerine izin vermiyor.
Fetih Hareketi ile herhangi bir çıkarı tamamlamak da öncelikleri arasında yer almayacak. Yani uzlaşının tamamlanması en azından öngörülebilir gelecekte ertelenecek. 
İkinci olarak ülke dışı da dahil gerçek, tutarlı, güçlü ve kabul görmüş bir meşruiyet elde etmeye hazırlık olarak, faaliyetlerini meşrulaştırmaya yöneldi.
Bu durum, geçmişe nazaran farklı bir konum inşa etmeyi amaçlayan Hamas içerisinde genel bir tavır oluşturma çerçevesinde gelişti.
Zira bölgedeki ve bölge dışındaki istikrarsızlık durumu, Hamas'ın böyle bir adım atmasını gerektirecek.
Hamas hareketi, bölgedeki ana aktörlerin, kendisiyle başka bir taraf olarak değil, önde gelen bir taraf olarak onunla ilgilenmeye devam edeceğinin ve Filistin Yönetimi'nin, belirli ve önemli çevrelerde resmi olarak hareket etmeyi sürdüreceğinin de farkında.

Son notlar
Hamas hareketinin '35 yıl önce göreve başlama' kutlamasının yıldönümünde, 'alternatif seçeneklerin neler olduğu' ve 'hareketin, sivil ve askeri çerçevesiyle bir süreklilik ve karşı tarafla mücadele kriziyle karşı karşıya kalıp kalmayacağı' da dahil olmak üzere pek çok önemli soru gündeme geliyor.
Hamas, hala fon sağlamakla kalmayıp, Gazze Şeridi içerisinde ve dışında hesapları yeniden düzenlemeye, seçimler yapılana kadar ana çıkarlarına ulaşmak için birden fazla yol üzerinde çalışmaya yönelmiş durumda.
Ayrıca Hamas, gerçekçi ve faydacı bir hareket olduğu için her yönde ve eğilimde çalışacak, tek bir yolda durmayacaktır.



SDG’den Şarku’l Avsat’a özel açıklama: Suriye'de şiddetin tırmanmasıyla silahlarımızı teslim etmeyi reddediyoruz

SDG güçlerinin pazartesi günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde düzenlediği askeri geçit töreninden bir kare (Şarku’l Avsat)
SDG güçlerinin pazartesi günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde düzenlediği askeri geçit töreninden bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

SDG’den Şarku’l Avsat’a özel açıklama: Suriye'de şiddetin tırmanmasıyla silahlarımızı teslim etmeyi reddediyoruz

SDG güçlerinin pazartesi günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde düzenlediği askeri geçit töreninden bir kare (Şarku’l Avsat)
SDG güçlerinin pazartesi günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde düzenlediği askeri geçit töreninden bir kare (Şarku’l Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Sözcüsü Ebcer Davud, SDG'nin Suriye ordusuna katılması için bir takvim belirlendiği yönündeki haberleri yalanladı. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Davud, Suriye'nin güneyinde şiddet olaylarının artması ve DEAŞ'ın son zamanlarda kendilerine yönelik tehditlerinin tırmanması nedeniyle ‘silahlarını teslim etmeyi reddettiklerini’ söyledi.

uı
SDG Sözcüsü Ebcer Davud (Şarku’l Avsat)

SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı bünyesine dahil edilmesi için 30 günlük bir süre belirlendiğine dair haberleri değerlendiren Ebcer Davud, Suriye'deki gerginliklerin devam etmesi, şiddetin tırmanması ve DEAŞ örgütünün tehditleri nedeniyle SDG güçlerinin silahlarını teslim etmesinin imkansız olduğunu belirtti.

ABD ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun (DMUK) DEAŞ'a karşı savaşta desteklediği SDG’nin, ilk günden itibaren yeni devlet kurumlarına katılmaya hazır olduğunu açıkladığını hatırlatan Davud, “Güçlerimizin özel statüsünü tanıyan yasal bir anayasa anlaşmasıyla Suriye ordusuna katılabiliriz, ancak kontrol ettikleri bölgelerdeki askeri güçler Suriye ordusu bünyesinde birleştirilmeli” ifadelerini kullandı.

xsdfrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir araya geldiler (AFP)

Mazlum Abdi'nin ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yaptığı son görüşmenin ‘olumlu’ geçtiğini belirten Davud, önümüzdeki dönemde Suriye hükümeti ile görüşmelerin devam etmesi ve tartışmalı konular ile çözülmemiş meselelerin ele alınması için yeni görüşmelerin yapılacağını kaydetti.

Bu görüşmenin Barrack’ın bir ay içinde Abdi ile yaptığı ikinci üst düzey görüşme olduğuna dikkati çeken SDG Sözcüsü, ilk görüşmenin 9 Temmuz’da Suriye'nin başkenti Şam'daki Tişrin Sarayı'nda, Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanları ile Genel İstihbarat Başkanı gibi yetkililerin yanı sıra Fransa'nın Suriye Özel Temsilcisi Jean-François Guillaume ve DMUK komutanlarının katılımıyla gerçekleştirildiğini ifade etti.

SDG’nin Beşşar Esed rejiminin düşmesinden bu yana Suriye hükümeti ile en üst düzeyde koordinasyon içinde olduğunu ve geçtiğimiz aylarda hiçbir askeri güçle çatışmaya girmediğini açıklayan Davud, “Hiçbir tarafla savaşmıyoruz. Hiçbir askeri güce karşı değiliz, ancak bulunduğumuz her yerde halkımızı savunacağız” dedi.

vfghyuj
SDG güçlerinin pazartesi günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde düzenlediği askeri geçit töreninden bir kare (Şarku’l Avsat)

Rakka ve Haseke’den yerel kaynaklar, SDG’nin bu hafta, kontrolü altındaki Rakka, Haseke ve Kamışlı şehirlerinde ağır silahlar ve teçhizatla askeri geçit töreni düzenlediğini, devriyelerini yoğunlaştırdığını ve yeni kontrol noktaları kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre SDG ayrıca Arap aşiretlerinden güçlerin Suveyda bedevileri lehine dikkat çekici bir şekilde müdahil olmasıyla, bölgede askeri çatışmaların genişleme olasılığı konusunda bekleyiş ve endişenin hakim olduğu bir dönemde bu şehirlerin girişlerinde ve kırsal kesimlerinde bulunan ana ve yan yollarda varlığını güçlendirdi.

SDG, (Suriye’nin kuzeydoğusundaki) Haseke ilinin tamamını Rakka şehir merkezini ve (kuzeydeki) Tabka şehrini Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalını ve ayrıca Halep'in doğu kırsalında bulunan Aynu’l-Arab (Kobani) şehrini kontrol ediyor. Bunun yanında geçtiğimiz yılın sonlarında Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından kontrol ettiği bölgeyi genişleterek, Halep'in doğu kırsalında bulunan Deyr Hafir ve Meskane beldeleri ile Rakka kırsalında bulunan Mansura beldesi ve Fırat Nehri'nin güney yakasında bulunan çiftlikler ve köyleri kontrolü altına aldı. Bu alanın toplam büyüklüğü Suriye topraklarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

cdfgthyu
SDG güçlerinin pazartesi günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde düzenlediği askeri geçit töreninden bir kare (Şarku’l Avsat)

SDG lideri Mazlum Abdi, bu ayın ortalarında bir Alman gazetesine verdiği röportajda, 10 Mart'ta Cumhurbaşkanı Şara ile imzaladığı anlaşma uygulanırsa, SDG’nin silah bırakmasına gerek olmayacağını söyledi. Anlaşmanın tüm maddelerine bağlı olduklarını vurgulayan Abdi, “Anlaşmanın maddelerinin uygulanmasıyla SDG'nin Suriye ordusunun bir parçası haline geleceğini ve bu nedenle şu anda veya gelecekte silahlarının toplanmasına gerek kalmayacağını düşünüyoruz. Çünkü o zaman Suriye'nin kuzeydoğusunu koruma sorumluluğu Suriye ordusuna ait olacak” dedi.