CHP, ‘Ey Dünya, Türkiye senin mülteci kampın olmayacak’ sloganıyla yeni bir kampanya başlattı

CHP’nin kampanya sloganını taşıyan pankart (CNN Türk)
CHP’nin kampanya sloganını taşıyan pankart (CNN Türk)
TT

CHP, ‘Ey Dünya, Türkiye senin mülteci kampın olmayacak’ sloganıyla yeni bir kampanya başlattı

CHP’nin kampanya sloganını taşıyan pankart (CNN Türk)
CHP’nin kampanya sloganını taşıyan pankart (CNN Türk)

Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı Suriyeli sığınmacılar konusu, 18 Haziran’da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yaklaşmasıyla yeniden gündeme geldi.
Ülkenin en büyük muhalefet partisi CHP, ‘Ey dünya, sana rakip olmaya geliyorum. Türkiye senin mülteci kampın olmayacak’ sloganıyla yeni bir kampanya başlattı.
Başkent Ankara ve İzmir’in yanı sıra ülkedeki yaklaşık 3,7 milyon Suriyelinin 500 binden fazlasının yaşadığı İstanbul başta olmak üzere birçok şehirdeki sokaklara bu sloganı taşıyan pankartlar asıldı.
Pankartlarda, kampanyanın ana sloganına ek olarak, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 18 Mart 2016’da imzalanan geri kabul anlaşmasından çekilme sözü de yer aldı.
Söz konusu pankartlarda, ‘İki yıl içinde mültecilerle vedalaşacağız’ ve ‘Sınırlarımızın kontrolünü yeniden sağlayacağız’ yazdığı da görüldü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olarak cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aylar önce tüm Suriyeli sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini sağlamak için Suriye rejimi, AB ve Birleşmiş Milletler (BM) ile koordinasyon yoluyla iki yıl içinde evlerine geri gönderme sözü vermişti.
Kılıçdaroğlu Haziran ayında yaptığı bir açıklamada, “Ancak hep söyledim yine söyleyeceğim, ucuz bir ırkçı tavırla değil, düzgün, devlet aklıyla yapılacak iştir bu. Sağlıklı şartlarda gidecekler, tüm adımlar hazır. İktidarımızda bu sürecimiz 2 senede tamamlanacak. Bu şartlar da AB fonlaması ile bizim garantörlüğümüzde oluşturulacak. Davul zurna ile gidecekler” ifadelerini kullanmıştı.
Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesi konusu, ağır ekonomik koşullar ışığında yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleriyle birlikte hükümet için aynı zamanda sıcak ve akılda kalıcı konulardan biri haline geldi.
Ağır ekonomik koşullar, Suriyelilerin ülkelerine dönmesi için hem muhalefetin, hem de sokakların bu konudaki baskılarını artırdı.
CHP’nin kampanyasının başlamasıyla birlikte, ‘Haber7.com’ sitesinde yer alan bir haberde, CHP’nin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e gönderdiği mektubun detayları ortaya çıktı.
Partinin Esed’e gönderdiği mektupta “İktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dahil bütün talepleri karşılanacak. Suriye topraklarındaki tüm askerleri çekme sözü veriyoruz” yazdığı öğrenildi.
Habere göre, Suriyeli rejim yanlısı gazeteci Sarkis Kassarjian, “CHP, mülteci meselesinin halli ile ilgili de AK Parti’den tamamen farklı bir çözüm modeli öneriyor. CHP bu konuda tamamen Şam’ın inisiyatifini baz alırken, AK Parti ‘güvenli geri dönüş’ olarak tanımladığı bir programı uygulamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de geçici koruma kimlik kartı alan Suriyeli sığınmacı sayısı 3 milyon 733 bin 982 ve İstanbul yaklaşık 550 bin Suriyeliye ev sahipliği yapıyor.
Yüksek fiyatlar, düşük ücretler ve ülkede kalmayı reddeden seslerin artması ışığında, Suriyelilerin çoğu zor yaşam koşullarıyla karşı karşıya.
CHP, İYİ Parti ve Suriyeli sığınmacıların varlığına karşı çıkmasıyla tanınan Ümit Özdağ liderliğindeki Zafer Partisi gibi muhalefet partileri, özellikle de ülkenin içinden geçmekte olduğu ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve fiyatlar nedeniyle yaşanan zor yaşam koşulları ışığında, sığınmacılar konusunu AK Parti üzerinde bir baskı kartı olarak kullanılıyor.
Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmesine yönelik çağrılar, sadece muhalefet partileri tarafından yapılmıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mayıs ayında yaptığı bir açıklamada, İdlib’de briket evlerin inşası bittikten ve altyapı hazırlandıktan sonra ülkedeki 1 milyon Suriyelinin ülkelerine ‘gönüllü dönüşüyle’ ilgili hazırlık yaptıklarını söylemişti.
Avrupa Komisyonu, kısa bir süre önce Türkiye’nin doğu sınırındaki kontrollerin iyileştirilmesi amacıyla 220 milyon euroluk destekte bulunacağını bildirdi.
Açıklamada, Türkiye’deki sığınmacılar ve sınır yönetimi konusundaki programlarında desteğinin bu yıl 1,2 milyar euroya ulaştığı bilgisi de verildi.
Bu fonların, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’deki sığınmacılara 2023 yılına kadar yardım etmeye devam etme onayını takiben, Haziran 2021’de açıklanan ek 3 milyar euroluk paketin bir parçası olduğu da ifade edildi.
Yeni yardım paketi, Acil Sosyal Güvenlik Ağı (ESSN) projesi kapsamında mültecilerin günlük temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yönelik nakit yardımına devam etmek için 400 milyon euro tahsis edilmesini içeriyor.
Mültecilere yönelik Türkiye İstihdam Stratejisi ve Sürdürülebilir Sosyo-ekonomik Programı’nın uygulanması için 234 milyon euro tahsis ediliyor.
Bu yarım kapsamında, diğerler destek türlerinin yanı sıra mesleki eğitimler ve beceri eğitimleri yoluyla, mültecilerin istihdam edilebilirliğinin arttırılmasına odaklanılacak.
En savunmasız mültecilere (yaşlılar, engelliler ve diğerleri) nakit desteği sağlamaya odaklanan Tamamlayıcı SUY programının devamı amacıyla da 381 milyon euro ayrılıyor.



Ulusal Danışma Konseyi’nin yokluğu Somali'deki seçim krizini derinleştiriyor

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Mogadişu'daki Ulusal Danışma Konseyi toplantısında (Somali Haber Ajansı – SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Mogadişu'daki Ulusal Danışma Konseyi toplantısında (Somali Haber Ajansı – SONNA)
TT

Ulusal Danışma Konseyi’nin yokluğu Somali'deki seçim krizini derinleştiriyor

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Mogadişu'daki Ulusal Danışma Konseyi toplantısında (Somali Haber Ajansı – SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Mogadişu'daki Ulusal Danışma Konseyi toplantısında (Somali Haber Ajansı – SONNA)

Somali'de Ulusal Danışma Konseyi'nin Puntland ve Jubaland liderlerinin katılımı olmaksızın toplanması, ülkenin önümüzdeki yıl onlarca yıldır ilk kez tanık olacağı ‘doğrudan seçimlerin’ nasıl yapılacağı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle ne gibi sonuçlar doğuracağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan bir Afrika uzmanı, “Bu yokluk, Somali'de yaklaşan seçimlere ilişkin düzenlemelerle ilgili siyasi krizi derinleştiren endişe verici bir göstergedir” dedi.

Ulusal Danışma Konseyi ülkedeki en yüksek siyasi koordinasyon organıdır ve özellikle seçimler ya da güvenlik sorunları gibi kritik zamanlarda ulusal krizlerin yönetilmesinde ve kader belirleyici kararlar üzerinde uzlaşılmasında önemli bir role sahiptir. Konsey, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve beş federal eyaletin (Jubaland, Soutwest State, Hirshabelle, Galmudug ve Puntland) başkanlarından oluşur.

Alsomal haber sitesine göre, Hasan Şeyh Mahmud salı günü, federal hükümetin liderliğini ve Somali'nin bölgesel devletlerinin liderlerini içeren Ulusal Danışma Konseyi toplantısına başkanlık etti.

opğp
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, sivil toplum kuruluşlarının liderleriyle daha önce yaptığı toplantıda (Somali Haber Ajansı – SONNA)

Devlet medyası tarafından geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud tarafından çağrısı yapılan ulusal diyaloğun başlangıcı olarak nitelendirilen toplantıya Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, Başbakan Birinci Yardımcısı Salah Ahmed Cama, Soutwest State Başkanı Abdulaziz Hasan Muhammed, Hirshabelle Başkanı Ali Abdullah Hüseyin, Galmudug Başkanı Ahmed Abdi Kariye ve Mogadişu Belediye Başkanı Muhammed Ahmed Amir katıldı.

Somali medyasına göre Puntland Başkanı Said Abdullah Deni ve Jubaland Başkanı Ahmed Medubi'nin boykot ettiği toplantıda, ülkedeki durum, ülkenin terörist gruplardan kurtarılması süreci, anayasanın tamamlanması, demokratikleşme, silahlı kuvvetlerin yeniden inşası ve idarenin geliştirilmesi konuları ele alındı.

Birkaç gün önce Puntland, hükümeti anayasal ilkeleri ihlal etmekle suçlayarak ve hukukun üstünlüğüne bağlılığa geri dönülmesini talep ederek görüşmeleri boykot ettiğini yineledi. Medubi ise Ekim 2024'teki Ulusal Danışma Konseyi toplantılarından çekilmiş ve birleşik doğrudan seçimlere geri dönülmesini onaylayan toplantı sonuçlarını reddetmişti.

Son doğrudan seçimler 1968 yılında yapılmış, ardından darbeler ve iç savaşlar yaşanmıştır. Somali, 2000 yılında beş eyaletinde esas olarak kabile kotalarına dayanan dolaylı seçim sistemini kullanmaya başladı.

Somalili siyasi analist Abdulveli Cama Berri, ‘Puntland ve Jubaland başkanlarının Ulusal Danışma Konseyi toplantısına katılmamasının endişe verici bir gösterge olduğunu ve Somali'de yaklaşan seçimlere ilişkin düzenlemelerle ilgili siyasi krizi derinleştirebileceğini’ belirterek, ‘bu yokluğun federal hükümet ile bazı eyaletler arasında devam eden farklılıkları yansıttığını, bunun da toplantıdan çıkacak uzlaşının meşruiyetini etkileyebileceğini ve kapsamlı ve ulusal düzeyde üzerinde uzlaşılmış seçimlerin düzenlenmesinin zorluğunu arttırabileceğini’ ifade etti.

Ulusal Danışma Konseyi'nin toplanmasından önce üyelerin tamamını harekete geçirmeyi amaçlayan ertelemeler yapılmıştı. Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre'nin ofisinden mayıs ayı başında yapılan bir açıklamada, geçtiğimiz perşembe günü yapılması planlanan toplantının, istişarelerin ardından ülkenin siyasi liderlerinin mutabakatıyla 5 Mayıs'a ertelendiği bildirildi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi Somalili bir kaynak Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Ulusal Danışma Konseyi toplantısının Galmudug ve Soutwest State bölgelerinin başkanlarının gelmemesi gibi nedenlerle pazartesiden salıya ertelendiğini belirterek toplantının iki gün sürebileceğini ve ardından çıktıların yayınlanacağını kaydetti.

Berri, “Siyasi sürecin iki kilit tarafının yokluğunda toplantının önemli tavizlere yol açması pek olası değil. Toplantıda çoğunluğun görüşünü yansıtan kararlar çıkabilir, bu da siyasi bölünmeyi daha da derinleştirebilir ve paralel yolların ortaya çıkması ve hatta bazı devletlerin fiili siyasi ayrılıkçı adımlara yönelmesi ihtimalini yeniden gündeme getirebilir” ifadelerini kullandı.

Uluslararası toplum, federal sistemin tüm üye devletlerinin Ulusal Danışma Konseyi toplantısına katılması ve farklılıkların üstesinden gelinmesi için çabalarını yoğunlaştırdı. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Somali Özel Temsilcisi James Swan, Dusmareb, Baidoa ve Bosaso şehirlerini kapsayan bir saha turu gerçekleştirdi ve bu tur sırasında güvenlik sorunları ve seçim dosyaları hakkındaki görüşlerini dinlemek üzere devlet liderleriyle bir araya geldi.

Ancak Berri, yerel uzlaşının başarısız olması halinde uluslararası topluma halen büyük ölçüde güvenilebileceğine inanıyor. “Donör ülkeler ve uluslararası ortaklar görüşlerin yakınlaştırılması için baskı yapılmasında etkili bir rol oynamaktadır” diyen Berri, ‘uluslararası toplumun arabuluculuk girişimlerini destekleyerek ya da mali desteği kapsamlı bir siyasi uzlaşının sağlanmasına bağlayarak doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale edebileceği’ öngörüsünde bulundu.

Berri, “Hareketlerinin önemine ilişkin bu olasılıklara rağmen, rolleri tamamlayıcı olmaya devam etmektedir ve yerel siyasi iradenin kalıcı bir ikamesi olarak sayılamazlar” dedi.