Jeopolitik çatışmalar 2023'te dünya için nasıl bir tehdit oluşturacak?

İran bölgesel ve küresel bir tehdit oluştururken ABD ile Çin arasında yakında gelecekte askeri bir çatışma olasılığı yok

2022, Ukrayna Savaşı yılı oldu (AFP)
2022, Ukrayna Savaşı yılı oldu (AFP)
TT

Jeopolitik çatışmalar 2023'te dünya için nasıl bir tehdit oluşturacak?

2022, Ukrayna Savaşı yılı oldu (AFP)
2022, Ukrayna Savaşı yılı oldu (AFP)

Dünya, barıştan, küreselleşmeden ve küresel köyden gerilim ve savaşlarla dolu bir yere dönüştü.
2022, Ukrayna savaşının patlak verdiği, Tayvan çevresindeki askeri gerilimlerin arttığı ve İran'ın bölgesel ve küresel bir tehdit olmaya devam ettiği bir yıl oldu.
Tüm bunlar jeopolitik risk endeksini yüksek seviyelere taşıdı.
Peki birbirinden farklı güçlerin birbirini baltalamaya çalışmasıyla birlikte 2023'te dünyayı neler bekliyor?
Dünya barışa mı yoksa siyasi, ekonomik ve askeri savaşlara doğru mu gidiyor?

Artan uyarılar
Her yılın sonunda herkes, barışın hakim olduğu ve kalkınmanın yaşandığı daha iyi bir dünya olması dileklerinde 2023 yılına ilişkin tablo daha iyimser görünmüyor.
Soğuk Savaş'ın yeni biçimleri dünyadaki tüm büyük güçler arasında bölünmeye yol açarken ve nüfuz peşinde koşan bazı bölgesel güçlerin emelleri artarken, birkaç ülke güçlü gelişmeler göstermeye ve barışa ve istikrara doğru ilerlemeye devam ediyor.
Independent Türkçe'de yer alan Tarık eş-Şami imzalı habere göre I. ve II. Dünya Savaşı, büyük güçler arasındaki gerilimin ciddiyetini ve dünyanın çeşitli ülkelerine verilebilecek zararı gözler önüne serse de ortaklıktan çatışan taraflara geçiş nedeniyle halen bir dünya savaşının patlak vermesi riski söz konusu.
Her ne kadar günümüz dünyasında araştırma ve çalışma merkezlerinin çoğunluğu, büyük güçlerin düşmanı savaşmadan bastırmayı tercih ettiğini ve politik ve ekonomik çatışmalara girmeden sadece siyasi ve askeri nüfuzla sınırlı bir askeri güç kullanmaya odaklandığını öne sürüyor.
Ukrayna savaşı sonucunda yeni bir jeopolitik dünya düzeninin ortaya çıkması, ABD ile Çin arasındaki gerilimin tırmanması, rakip jeopolitik blokların ortaya çıkması, Kovid-19 salgınının devam eden olumsuz etkileri, tedarik zinciri krizi, diğer bölgesel çatışmalar, siber saldırılar ve terör tehdidi, jeopolitik risk endeksinin yüksek ve orta seviyelere ulaşmasıyla krizlerden, çatışmalardan ve gerilimlerden nasıl bir gelecek doğabilir?

Ukrayna savaşı devam ediyor
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'ne (CSIS) göre Rusya ile Ukrayna arasındaki gerginliğin önümüzdeki yıl da devam edeceği kesin.  
Çünkü Ukrayna, Batılı ülkelerden yeterli destek aldıktan sonra savaş, Rusya'nın yedek güçlerini seferber etmesi, daha fazla savunma harcaması yapması ve ordusunu modernize etmesiyle Batı'ya meydan okumak zorunda kaldığı bir noktaya ve stratejik bir düzeye ulaştı.
Savaş, Ukrayna'nın doğusundaki ve güneyindeki toprakları kontrol etme mücadelesinden, Ukrayna ekonomisini ve altyapısını yok etmek için tasarlanmış bir Rus stratejisine dönüştü.
Aynı zamanda Kiev'i çeşitli şekillerde savaşı sona erdirmeye ve bazı bölgelerinin kontrolünü Rusya'ya bırakmaya zorladı.
Siyasi ve ekonomik istikrarsız nedeniyle Ukrayna ekonomisi, yıllarca ağır aksak ilerledi.
Ancak Rusya'nın saldırıları durmazsa ya da Ukrayna daha fazla hava savunma sistemi edinirse kış ilerledikçe sorunlar daha da kötüleşecek ve Ukrayna'da yoksulluk artacak, bu da halkın savaşa desteğini azaltacaktır.
En azından, Rusya'nın yeni taktikleri ve füze saldırıları savaşı uzatacak, yoğunlaştıracak ve askeri maliyeti artıracaktır.
Bu durum, Ukrayna'yı taviz vermeye zorlayabilir ve Batılı ülkelerin daha fazla destek vermesiyle Avrupalı komşularına Rusya'nın Avrupa için ciddi bir tehdit olmaya devam ettiğini göstermek amacıyla sonu gelmez bir savaşa itebilir.

Rusya-Batı mücadelesi
Mevcut durum, muhtemelen Rusya'yı taktik nükleer silah tehdidiyle birlikte altyapı imha taktiklerini sürdürmeye daha yatkın hale getirecek. Bu da savaşla ilgili daha fazla hedefin olacağı anlamına geliyor.
Savaşın sona ermesi için herhangi bir çözüme ulaşılsa bile, çözümün istikrarlı bir barış sağlayacağı ve bunun Rusya ile Batı arasındaki gerilimleri sona erdireceğine dair genel şüpheler söz konusu.
Rusya ile Batı arasındaki bu çekişme, siyasi ve ekonomik savaşlara dönüştü. Bunu büyük olasılıkla caydırıcılık sağlamak için orduları gelişmiş ve nükleer teçhizat da dahil olmak üzere her yönüyle modernize etme ve yeniden yapılandırma yarışı izleyecek.
Böyle bir yarış, savaşmadan stratejik hedeflere ulaşmak için askeri güçlerin rekabetçi kullanımından yararlandığı bir savaş türüdür.
Ancak ne Batı ne de Rusya diğer tarafa karşı siyasi ya da ekonomik savaşı kazanmış görünüyor.
Rusya'da savaşa karşı halktan sınırlı bir direniş gösterilirken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptırımlara rağmen savaşı sürdürüyor.
Batı ülkeleri, Rusya'nın savaşı sürdürme kararlılığı konusunda yanlış hesap yaparken, Batılı uzmanlar, Rusya'nın enerji kaynakları, gıda ihracatı, küresel siyasi bölünmeler ve askeri davranışları üzerinde etkili bir karşılık vermesini beklemiyordu.

Silahlanma yarışı
Ukrayna'daki savaş ABD, NATO ülkeleri ve Rusya'yı siyasi nüfuz, askeri caydırıcılık ve silahların barış ve istikrarı sağlayan bir siyasi avantaj için kullanılması amacıyla silah kontrolü ve silahsızlanmayı bir kenara bırakıp silahlanma yarışına girmeye itti.
İş öyle bir yere vardı ki yıllarca askeri bütçelerini kısıtlayan Doğu Avrupa ülkeleri ile Almanya ve İngiltere ordu personellerinin sayısını ve silahlanma sistemlerini yeniden gözden geçirmeye başladılar.
Rusya ise Ukrayna savaşındaki zayıflıklarını düzeltmeye ilişkin planları olduğunu açıklamasa da askerlerini nüfuz sağlayabilecek ve caydırıcı olabilecek şekilde yeniden yapılandırmak ve gerekirse NATO ve Batı ittifakıyla savaşabilmek için rekabetçi bir duruma hazırlaması bu tür planlar üzerinde çalıştığının bir işaretiydi.
Rusya Devlet Başkanı Putin, yaptığı konuşmalarda Rusya'nın Batı'nın teknolojik ve askeri ilerlemesine ayak uydurabilmesi için ordusunu yeniden inşa ve modernize etmek için büyük çaba sarf edeceğini duyurdu.
Ancak Rusya bir finansman sorunuyla karşı karşıya. NATO ülkelerinin toplam 45 trilyon dolarlık gayri safi yurtiçi hasılasına (GSYİH) karşılık Rusya'nın GSYİH'si 1,77 trilyon dolar.
Bu da Batı'nın kapasitesinin Rusya'nınkinden 26 kat daha fazla olduğu anlamına geliyor.
Ayrıca, Rusya'nın yaklaşık 62,2 milyar dolarlık askeri harcamasına kıyasla NATO'nun geçen yılki yıllık askeri harcaması 1,9 trilyon dolara oldu. Bu da Rusya'nın nükleer gücü dışında bir süper olmadığını gösteriyor.
Buradan yola çıkıldığında ABD ve Batı'nın Ukrayna'ya yaptığı yardımın, Rusya üzerinde daha büyük bir yük oluşturduğu, Rusya'yı ikinci düzey bir askeri güç gibi göstermek için bir baskı kartı olduğu ve olmaya devam ettiği anlaşılıyor.
Çin de bunu 2022 Ulusal Güvenlik Raporu'nda Rusya'yı değil, Çin'i kendisine karşı başlıca tehdit olarak gören ABD'nin gücü olarak anlamalı.

Çin ile mücadele
Çin ile ABD ve stratejik ortakları arasındaki gerilimin, siyasi ve ekonomik savaşla sınırlı olmayıp, askeri çatışma düzeyine kadar uzandığı ortada.
Washington Çin'in Doğu Asya'nın ana bölgeleri üzerindeki hegemonyasını durdurmak isterken ve ABD ulusal savunma stratejisi, Çin'i ABD'nin hayati öneme sahip güvenlik çıkarlarını tehdit eden hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak silahlı güç kullanma düşüncesinden caydırmaya odaklanırken ABD ve Çin'in savaş ve strateji planlamalarında en çok ne dikkati çekiyor?
Çin ile çatışma ne kaçınılmaz ne de istenen bir şey olsa da ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) öncelikleri, Washington yönetiminin, Çin ile ABD'nin çıkarlarını sağlayacak şekilde etkileşimde olabileceği şartları olgunlaştırma çabalarını desteklemek ve ortak zorluklara dayalı olarak iki ülke arasındaki iş birliğinin yeniden başlamasını sağlarken stratejik rekabeti yönetmek.
Ancak Washington için en büyük zorluk, Çin'in uluslararası sistemin yanı sıra kendi çıkarlarına ve tercihlerine uygun bir şekilde Pasifik ve Hint Okyanusu bölgelerini kararlılıkla yeniden çizme arayışı içinde olması.
Bu yüzden Pekin, ABD'nin Çin'i uluslararası sistemi yeniden şekillendirme arzusu olan ve önde gelen küresel güç olmak için teknolojik, askeri, diplomatik ve ekonomik kapasiteye sahip dünyadaki tek rakibi olarak gördüğü bir dönemde Washington'un Doğu Asya'daki güvenlik alanındaki ittifaklarını ve ortaklıklarını baltalamaya çalışıyor. 
Rusya ile Çin arasında, bölgesel bir çatışma durumunda avantaj elde etmek için askeri bir güç oluşturmaya katkıda bulunabilecek enerji, ekonomi ve teknoloji gibi stratejik alanlardaki ortaklık da Washington'un endişelerini artırıyor.
Hızlı ekonomik büyüme, ticaret gücü ve yabancı yatırımlar, Çin'i 'Bir Kuşak Bir Yol' girişimiyle birlikte ABD'ye Rusya'dan daha ciddi bir rakip haline getirdi.

Askeri çatışma olası değil
Buna karşı yakın gelecekte Çin ile ABD arasında herhangi bir çatışma olasılığı görünmüyor.
Başkan Joe Biden, Çin'in Tayvan üzerindeki baskısını artırmasını beklese de ABD'li yetkililer en azından önümüzdeki iki yıl için yaptıkları açıklamalarda bunu belirtiyorlar.
ABD, Pekin'in Tayvan adasındaki amfibi saldırı yeteneklerini genişletmesinden ötürü Tayvan üzerinden Güney Çin Denizi'ne ve Batı Pasifik Okyanusu'na kadar uzanabilecek ani bir savaşa hazırlanıyor.
Operasyonel açıdan iki taraf, ortaya çıkan tehdide karşı koymak için rakibi daha fazla para ve askeri çaba harcamaya zorlayan bir askeri kriz yaratarak taraflardan her birinin diğerine baskı yapma yeteneği olduğunu vurgulamaya çalışabilir.
ABD merkezli düşünce kuruluşu RAND Corporation'dan bazı araştırmacılara göre Çin'in kırmızı çizgilerinin doğrudan Tayvan'ın savunmasına büyük fayda sağlayacak imkanlar ve tutumlar barındırdığından Çin'in Tayvan'a ilişkin hassasiyetlerinin ABD'nin adanın savunmasını iyileştirme çabalarını zorlaştırmaya devam edecek gibi görünüyor.
Bunun yanında Çin, onaylamadığı konularda geçmişte olduğundan daha fazla sinyal vermek ya da baskı uygulamak için düşük düzeyde askeri yanıtlar kullanabilir.
Pekin'in kısa bir süre önce daha itidalli askeri seçenekler geliştirmesi, ABD'nin rahatsız edici askeri faaliyetlerine yanıt olarak düşük seviyeli askeri faaliyet benimsemesi olasılığını artırıyor.
ABD stratejisi için Çin'in Güneydoğu Asya, Hint Okyanusu, Basra Körfezi, Orta Doğu ve Afrika'daki nüfuzunun genişlemesinin büyük bir tehdit oluşturduğu açık.
Ticaret, ekonomi politikaları ve sanayi casusluğu ile ilgili gerilimler, ekonomik savaş olarak tanımlanabilecek tehlikeli bir rekabet düzeyine ulaştı.

İran büyük tehlike
CSIS stratejisti Anthony H. Cordesman, Ortadoğu'da aktif çatışmalar ve çatışma olasılıkları olduğunu belirterek "Bunların çoğu Ukrayna savaşından önceydi ve gelecek yıl da devam edecek. Bazıları sonraki yıllarda da devam edebilir. Bazıları daha da kötüleşebilir. Bunların biriken etkisi ABD üzerinde daha fazla baskıya yol açabilir. Ortadoğu'da istikrarsızlık ve iç gerilimin yaşandığı merkezler arasında İran, Suriye, Libya ve Cezayir yer alırken, Irak'ın istikrarı ve birliği ise belirsiz görünüyor" değerlendirmesinde bulundu.
Sudan, Etiyopya, Eritre, Tigray Bölgesi, Somali ve Yemen muhtemelen gelecekte de çatışma bölgeleri olmaya devam edecek olsa da İran özel askeri açıdan, bölgede askeri ve siyasi avantaj elde etmek için giriştiği silahlanma yarışı nedeniyle şu an en büyük bölgesel tehdit olmaya devam ediyor.
Potansiyel bir nükleer güç olmaya çalışırken, nükleer silah üretmeye yaklaşmış olabilir.
Rusya ve Çin ile de ekonomi ve güvenlik alanlarında ciddi ilişkiler kuran İran'ın Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan'da Hizbullah ile ittifak kurması daha ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Cibuti'de askeri üssü olan Çin, Basra Körfezi dışındaki liman tesisleri de dahil olmak üzere İran'la daha ciddi ilişkiler kurmaya çalışabilir.
Rusya ise Ukrayna'ya karşı kullanmak ve Avrupa'daki istikrarı tehdit etmek için İran'dan füzeler ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) satın alabilir.
Ayrıca, ABD'nin Körfez ülkeleri ve Mısır ile ilişkileri gerilerken Avrupa'nın nüfuzu ve Süveyş Kanalı'nın doğusuna kara ve hava kuvvetleri konuşlandırma imkanları azalıyor.
Ortadoğu'daki etnik, mezhepçi ve aşiret çatışmalarından çıkar sağlamaları nedeniyle terörist ve radikal gruplar da tehdit olmaya devam ediyor.

Büyük siber saldırılar
Siber saldırılar, kritik fiziksel ve dijital altyapıya kalıcı zararlar verebilir. Gözlemciler, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın devam etmesiyle siber saldırı olasılıklarının artmasını bekliyor.
Bu tür saldırılar devlet ağlarını ve önemli özel sektör ağlarını hedef alırken altyapı bilgisayar korsanlığına ve casusluğa uğrar. 
ABD, saldırıların kapsamı,  boyutu ve karmaşıklığı artarken devam eden saldırılar mali piyasalara ve ekonomiye kadar uzanabilecek büyük hasara ve kesintilere neden olan bir fidye yazılımı salgınıyla karşı karşıya. Washington, daha fazla siber koruma sağlanması için baskı yapıyor. 

Siyasi krizler 
Ukrayna krizinin etkileri, dünyanın birçok ülkesinde Kovid-19 salgınından yeni çıkmış olan siyasi sistemler ve kurumlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu.
Bu etkiler, gıda ve enerji maliyetlerinin artmasına, enflasyon oranlarının yükselmesine ve milyonlarca insanın geçim kaynaklarının tehlikeye girmesine yol açtı.
Bu etkilere ABD'de artan faiz oranları, ABD dolarının güçlenmesi ve Çin'in büyümesinin yavaşlaması eşlik etti.
Endonezya ve Brezilya gibi bazı gelişmekte olan ekonomiler, faiz oranlarındaki erken artışlar ve sıkılaşan maliye politikası nedeniyle bu şokları karşılayabilecek olsa da uzmanlar, temerrüde düşme ve toplumsal protestolar başlaması risklerinin artacağını tahmin ediyorlar. 
Küresel piyasaları da salgın kaynaklı ilk sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulandığı sırada başlayan tedarik zinciri şoku etkiledi.

Kuzey Kore gerilimi
Kuzey Kore, bir yandan nükleer yeteneklerini geliştirmeye devam ederken diğer yandan füze fırlatmak gibi provokatif adımlar atıyor.
Öyle ki Pyongyang, nükleer programını sürdürürken, ABD ile görüşmeleri reddediyor, söylemlerinde giderek artan tehditlerde bulunurken nükleer doktrinini güncelleyerek ve 2022'de bazıları giderek Güney Kore topraklarına yaklaşan kısa menzilli ve kıtalararası balistik füze testleri yaparak provokatif adımlar atmaya hız kesmeden devam ediyor.
Buna karşın gözlemciler, yakın gelecekte bölgede bir çatışmaya ihtimal vermiyor. Ancak gerginlik, 2023'te daha da kötüleşecek gibi görünüyor.
Ayrıca Kuzey Kore, 2023'te uzun menzilli füze testleri ve yedinci bir nükleer füze testi gerçekleştirebilir.



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.