Maliki, Saddam’ın cesedinin karşısında: Keşke hayatta ve aşağılanmış olsaydın

Yargıç, Saddam’ı Haccac’a benzetti. Taleplerinin kendisi için değil, yoldaşları için olduğunu savundu.

Saddam Hüseyin, Bağdat’ta yargılanmıştı. (Getty)
Saddam Hüseyin, Bağdat’ta yargılanmıştı. (Getty)
TT

Maliki, Saddam’ın cesedinin karşısında: Keşke hayatta ve aşağılanmış olsaydın

Saddam Hüseyin, Bağdat’ta yargılanmıştı. (Getty)
Saddam Hüseyin, Bağdat’ta yargılanmıştı. (Getty)

Dün Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin’in 30 Aralık 2006’daki idamının yıl dönümüydü.
Ceza sürpriz değildi. Ancak infaza eşlik eden ve infazın ardından yaşananlar akıllara, kararı açıklayan Yargıç Rauf Raşid’i utandıran sert bir görüntü kazıdı. Öyle ki Yargıç, infaz günü alanda değildi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Saddam’ın boynuna dolanan ipi gösteren ve orada bulunanlardan bazılarının (Irak lideri Mukteda es-Sadr’a ve Sadr’ın ailesi ile Saddam’ın ailesi arasında sert husumete atıfla) ‘Mukteda, Mukteda, Mukteda’ sloganları arasında geniş çapta dolaşan bir video heyecanı artırdı. İnfaz, Kurban Bayramı günü şafak vakti gerçekleşmesi dolayısıyla mezhepsel açıdan bakıldığında vahim bir nitelik kazandı. Ancak üçüncü bir unsur karmaşıklığı derinleştirdi ve Mayıs 2007’de Erbil’de ziyaret ettiğim Yargıç Raşid’i rahatsız etti.
Raşid, kendisini rahatsız eden şeyin ayrıntılarına girmek istemedi. Bu olaylar arasında, infaza katılanlardan bazılarının sanki Başbakan Nuri el-Maliki, Saddam’ı mezarda görmek istiyormuş gibi Saddam’ın naaşını alıp Maliki’nin evinin önüne koyması da bulunuyor. Zira Maliki aralarındaki tek görüşmede Saddam’ı ölü olarak görmüştü. Maliki, Saddam’ın ölüm cezasına imza atmıştı. Çünkü Cumhurbaşkanı Celal Talabani idam cezasına karşı çıkan uluslararası bir anlaşmaya bağlı idi.

Nuri el-Maliki. (Getty)
Maliki’nin ofisine Mayıs 2010 yılında gittim. Başbakan ve ‘Saddam Hüseyin sonrası dönemin güçlü adamı’ olmak üzere iki ünvana sahipti. Görüşme, güzel ve uzundu. Beni, Saddam’ı sormaya teşvik etti. Merhum Cumhurbaşkanı’nın idamını imzaladığında ne hissettiğini sordum. “Saddam’ı idam etmek benim arzum değildi, çünkü bu onun için bir kurtuluştu. İşlediği suçlar karşısında ölüm cezası onun için çok küçük. Diktatörlere model olarak aşağılanmış şekilde bir tutsak olarak kalmalıydı. Ancak idam, şehit ailelerinin ve halkının arzusu” yanıtını verdi.
Maliki’ye, ‘Saddam’ın yabancı bir gücün eline düştüğü için Arap hafızasındaki bir kahraman imajını korumasından korkup korkmadığını’ sordum. Bana şunları söyledi:
“Saddam, ancak onun davranışını paylaşanlar için bir kahraman imajını koruyabilir. Aksi takdirde kahramanca hangi görüntüyü kaydetti? Yenilgilerini mi yıkıntılarını mı?
Yoksa dış güçlerin ülkeye girmesiyle sonuçlanan politikası mı? Tüm liderlere, kendi ülkelerinde Saddam’ın Irak’taki sonu gibi olmamalarını tavsiye ediyorum.”
Maliki’ye Saddam’ı hiç görüp görmediğini sorduğumdaysa şu cevabı verdi:
“Hiç. Ama idamından sonra ve bazı kardeşlerin ısrarından sonra mecbur kaldım. Cesedinin önünde yarım dakika durdum ve ona: ‘Senin infazının ne yararı var? Şehitleri ve yıkılan ülkeyi geri getirir mi?’ diye sordum.”
Maliki’ye sözlerinin, hafızamda lider Abdülkerim Kasım’ın radyo binasına götürülme sahnesi ve kendisi ile infaz cezasını bağışlamayı reddeden devrimdeki yoldaşı Abdüsselam Arif arasında geçen diyalog da dahil olmak üzere, geçtiğimiz onlarca yıl Irak tarihine damgasını vuran zulüm sahnelerini uyandırdığını söylemedim.

Yargıç Rauf Abdurrahman. (Getty)
Diğer yandan Yargıç’ın Saddam’ın kişiliğinin kısmen ‘olgunlaşmış ve hasat zamanı gelmiş, başları gören’ Haccâc bin Yûsuf es-Sekafî’nin kişiliğine benzediğini söylemesi beni biraz duraksattı. Saddam’ın kişiliği ‘güçlü’ iken Haccac’ın şiddet yanlısı bir köylü olduğunun farkındaydı. Eski Cumhurbaşkanı’na karşı acıma ya da övünme hissetmediğini belirtti. Saddam’ın ‘yoldaşları için bir şey istemek’ üzere kendisiyle görüşmeyi talep ettiğini itiraf etti. ‘Saddam’ın idam cezasının onaylanmasını beklediğini’, hissettiğini ancak zayıflık veya kafa karışıklığı göstermediğini kaydetti.
Rauf Raşid yıllarını Saddam’ı yargılama lanetiyle geçirdi. Tablolar ve kitaplar arasında yaşadı. Mütenebbî ve Cevahiri’yi seviyor. Saddam da bu iki ismi seviyordu. Maliki ise Mütenebbî’nin kasidelerindeki bilgeliğine hayran.



Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn uluslararası destek ve iç uzlaşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na doğru ilerliyor

Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (AP)
Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (AP)
TT

Lübnan Genelkurmay Başkanı Avn uluslararası destek ve iç uzlaşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na doğru ilerliyor

Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (AP)
Lübnan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn (AP)

Lübnan’da cumhurbaşkanlığı adayları arasında öne çıkan Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, uluslararası destek kazanması ve iç uzlaşı ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na emin adımlarla ilerliyor. Bu gelişmenin yankıları dün bütün gün devam etti. Aralarında Avn lehine cumhurbaşkanlığı yarışından çekildiğini duyuran, Hizbullah’ın desteklediği cumhurbaşkanı adayı Süleyman Franjiye’nin de olduğu parlamentodaki çeşitli partilerden 80'den fazla milletvekili Avn'ın adaylığını destekledi.

Ancak bu oylar Avn'ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesini yasallaştıracak anayasa değişikliği için yeterli değil. Çünkü üst düzey yetkililerin istifalarından iki yıl sonrasına kadar seçilmeleri Lübnan Anayasası’na göre yasak. Bu yüzden durum seçimi Şii İkilisi (Emel Hareketi ve Hizbullah) ve (yaklaşık 31 oya sahip) müttefiklerinin ya da (13 oya sahip) Cibran Basil liderliğindeki (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) oylarına bağlı. Ancak böylece anayasayı değiştirmek için gereken 86 oy sağlanmış olacak.

Aralarında Hizbullah’ın da olduğu Lübnan'daki tüm siyasi güçleri ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Özel Lübnan Temsilcisi Jean-Yves Le Drian, ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar'ı içeren Beşli Komite’nin Avn'ın cumhurbaşkanlığını ‘Lübnan için en iyi seçenek’ olarak desteklediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Lübnan’da Le Drian'ın da katılacağı cumhurbaşkanı seçim oturumu bugün saat 11.00'da gerçekleştirilecek ve oturuma Arap ve diğer ülkelerden büyükelçiler katılacak.

Öte yandan oldukça iyimser bir açıklamada bulunan Başbakan Necip Mikati, “Cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş kalmasından bu yana ilk kez bugün mutluyum. Çünkü Allah'ın izniyle yarın yeni bir cumhurbaşkanımız olacak” ifadelerini kullandı.