Protestolar Tahran Kapalı Çarşısı’nı felç ederken, hükümet dolar kurunu düşürme sözü verdi

Kürdistan eyaletinde bir gösterici öldürülürken, Yüksek Mahkeme idam cezasına çarptırılan bir kişinin itirazını kabul etti

Protestocular Cevanrud’da bir sokakta barikat kurmaya çalışırken (Twitter)
Protestocular Cevanrud’da bir sokakta barikat kurmaya çalışırken (Twitter)
TT

Protestolar Tahran Kapalı Çarşısı’nı felç ederken, hükümet dolar kurunu düşürme sözü verdi

Protestocular Cevanrud’da bir sokakta barikat kurmaya çalışırken (Twitter)
Protestocular Cevanrud’da bir sokakta barikat kurmaya çalışırken (Twitter)

İran'ı sarsan son halk protestolarının patlak vermesinin üzerinden 107 gün geçti. Tahran Kapalı Çarşısı’ndaki protestocular, sıkı güvenlik önlemleri arasında rejimi suçlayan sloganlar atarken, yetkililer, yerel para biriminde son günlerde yaşanan rekor derecedeki hızlı düşüşün ardından piyasaları tekrar yatıştırmaya çalışıyor.
İran protestolarını yakından takip eden 1500 Tasvir internet sitesinin paylaştığı videoda çarşıda bir panik durumu olduğu göze çarpıyor ve ‘Diktatöre ölüm’, ‘Bu yıl kan yılı, Seyyid Ali düşecek’ ve ‘Yoksulluk, yolsuzluk ve pahalılık... rejimi devirmeye geliyor’ şeklinde sloganlar duyuluyor.
Sosyal paylaşım sitelerindeki aktivistlere göre dükkandaki tüccarlar greve gitti. Bazı videolarda sokakta yanan ateşler ve protestocularla güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar görülüyor.
Aktivistler sosyal medyadan, kötüleşen ekonomik durumu protesto etmek için Tahran'da ve İran'ın diğer şehirlerinde yürüyüşler düzenleme çağrısında bulundu.
Yaptırımlara maruz kalan İran’da enflasyon nedeniyle İran Riyali paralel piyasada son iki ayda değerinin yaklaşık üçte birini kaybederken, devlet medyasının bildirdiğine göre perşembe günü yeni bir merkez bankası başkanı atandı.
Protestolar üç aydan uzun bir süre önce başladığından beri, İran para birimi değerinin dörtte birini kaybetti ve resmi olmayan serbest piyasada rekor bir düşüş yaşadı. Çaresiz kalan İranlılar, yüzde 50’ye ulaşan enflasyon karşısında birikimlerinin erimesini engellemek için dolar ve altın satın almaya yöneldiler.
Ülkenin yeni Merkez Bankası Başkanı Muhammed Rıza Farzin cuma günü devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın en önemli sorumluluğunun enflasyonu ve döviz kurunu kontrol etmek olduğunu söyledi. Farzin, bankanın İran para birimini desteklemek için döviz piyasasına müdahale edeceğini söyledi.
Farzin perşembe günü yaptığı açıklamada “Mevcut kur resmi piyasaya uygun değil. Tabiki serbest piyasaya müdahale edeceğiz” dedi. Öte yandan Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani, dolardaki yükselişi ‘düşman projesine’ bağlarken, doların ‘430 bin riyali geçmesini yalan’ olarak nitelendirdi.
Tahran Kapalı Çarşısı’ndaki protestolar devam ederken, sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan videolara göre Cevanrud şehrinde öldürülen göstericiler için 40. gün anma törenleri yapıldığı sırada güvenlik güçlerinin göstericileri dağıtmak için gerçek mermi kullanması ve göz yaşartıcı gaz kullanmasının ardından en az bir kişinin hayatını kaybettiği haberi geldi.
Cevanrud halkı, protestolarda ölenler için düzenlenen 40. gün anma törenlerinde ‘Bütün İranlılar kardeştir, liderin kanına susamıştır’ sloganı attı.
Kürt haklarını savunan Hengaw İnsan Hakları Örgütü, güvenlik güçlerinin yerel bir mezarlıkta gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz kullanarak Burhan İlyasi'yi (22 yaşında) öldürdüğünü ve sekiz kişiyi yaraladığını bildirdi. Bundan bir gün önce Hengaw, protestoların patlak vermesinden bu yana Kürt şehirlerinde 19'u çocuk olmak üzere 126 protestocunun öldürüldüğünü duyurmuştu.
İran, 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin Ahlak Polisi tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınmasından üç gün sonra hayatını kaybettiği 16 Eylül'den bu yana protestolara sahne oluyor.
ABD merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (HRANA), başkent ile İsfahan ve Necefabad kentlerinde küçük çaplı protestoların yapıldığını belirterek buradan rejimi kınayan sloganların duyulduğu videolar yayınladı.
Tahran’da protestolar tekrar alevlenmeden önce ‘Kara Cuma’ olarak adlandırılan 30 Eylül'de 90'dan fazla kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürülmesinden bu yana haftalık protestolara sahne olan Zahidan sokaklarında büyük gösteriler düzenlendi.
1500 Tasvir, Beluçistan eyaletinin yönetim merkezinde Dini Lider Ali Hamaney'e işaret ederek ‘Diktatöre ölüm’ sloganları atan kalabalıkların görüldüğü videolar paylaştı.
2 milyon nüfusa sahip yoksul eyaletin çoğunluğunu oluşturan Beluçlar, onlarca yıldır ayrımcılıktan, haksızlıktan ve baskıdan şikayet ediyorlar.
Son aylardaki en şiddetli kaoslardan bazıları, Beluçistan eyaleti ve Kürt bölgeleri de dahil olmak üzere, devletle uzun süredir sorun yaşayan dini ve azınlık etnik grupların bulunduğu bölgelerde meydana geldi.
Her kesimden insanın iktidarı devirmek için çağrıda bulunduğu protestolar, Velayet-i Fakih rejiminin 1979 devriminden bu yana karşı karşıya kaldığı en cüretkar meydan okumalardan biri sayılıyor.
Yetkililer protestoculara 'kamu malına zarar verme' gibi suçlamalar yağdırıyor ve 'devlet düşmanları ve yabancı ülkeler tarafından eğitilip silahlandırıldıklarını' iddia ediyorlar. Salı günü İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ülkesinin rejimin 'düşmanlarına' merhamet göstermeyeceğini söylemişti.
Şarku’l Avsat’ın HRANA’dan aktardığı bilgilere göre, 29 Aralık itibariyle 66 güvenlik görevlisinin yanı sıra 69'u çocuk olmak üzere 508 protestocunun öldürüldüğünü bildirdi. Ayrıca protestolar sırasında 19 bin 196 kişinin gözaltına alındığının tahmin edildiğini belirtti.
Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü (IHR), salı günü yeni bir bilanço açıklayarak İran'daki gösterilerde hayatını kaybedenlerin sayısının 476'ya yükseldiğini belirtti. İranlı yetkililer daha önce, olaylarda güvenlik güçleri de dahil olmak üzere 300 kadar kişinin öldüğünü açıklamıştı.
İran bu ay iki protestocuyu idam etti. İlki, eylül ayında bir ana yolu kapatmakla ve paramiliter Besic güçlerinin bir üyesini bıçaklamakla suçlanan 23 yaşındaki Muhsin Şikari idi. İkincisi ise iki Besic üyesini bıçaklayarak öldürmekle suçlanan 23 yaşındaki Macid Rıza Rahnavard idi. Rahnavard herkesin gözü önünde bir inşaat vincine asılmıştı.
Geçen hafta Yüksek Mahkeme, rapçi Saman Seydi Yasin'e verilen idam cezasına yapılan itirazı kabul ederken, aynı cezaya çarptırılan protestocu Muhammed Kobadlu’ya verilen hükmü onamıştı.
Bu ayın başlarında mahkeme, bir polis memurunu bıçaklamak ve motosikleti ateşe vermek de dahil olmak üzere çeşitli suçlarla itham edilen protestocu Mahan Sadrat'ın idam cezasını ertelemişti.
Dün İran Yargı Erki'ne bağlı Mizan Haber Ajansı, Yüksek Mahkeme'nin idam cezasına çarptırılan bir sanığın yeniden yargılanmasına karar verdiğini bildirdi. Bunun sonucunda rejim karşıtı protestolarla bağlantılı olarak idam cezası ile karşı karşıya kalan sandıklar hakkında bu yönde üçüncü kez böyle bir karar verilmiş oldu.
İran dışındaki insan hakları örgütleri, Tahran'da kamuya ait yollardaki demir bariyerleri kaldırdığı ve çöp konteynırlarını ateşe verdiği gerekçesiyle Sahand Nur Muhammedzade’ye idam cezası verildiğini bildirdi.
Mizan, Yüksek Mahkeme'nin ‘Tahran'daki Devrim Mahkemesi tarafından verilen karara itiraz etmeyi kabul ettiğini’ belirtti.
Bununla birlikte 26 yaşındaki Nur Muhammedzade hakkındaki kararı paylaşmadı.
Öte yandan İran İşçi Haber Ajansı’na (ILNA) konuşan avukatı Hamid Ahmedi 21 Aralık'ta müvekkilinin ‘devlete ve Allah’a karşı savaş açmak’ suçundan idam cezasına mahkum edildiğini ve ‘sundukları yeni belgelere dayanarak’ Yüksek Mahkeme’nin kararı bozmasını umduklarını söyledi.
Reuters Haber Ajansı’na göre İran mahkemeleri, protestocuları güvenlik güçleri üyelerini öldürmek veya yaralamak, kamu malını tahrip etmek ve halkı korkutmak suçlarından mahkum ettikten sonra ‘devlete ve Allah’a karşı savaş açmak’ gibi ithamlara dayanarak şimdiye kadar bir düzineden fazla davada idam cezası verdi.
Geçtiğimiz salı, İran'daki idamları takip eden İHR şu uyarıda bulundu:
“En az 100 protestocu idam edilme riskiyle, ölüm cezası içeren suçlamalarla veya haklarında idam cezası verilme olasılığıyla karşı karşıya. Çoğu aile sessiz kalmaya zorlandığı için aslında bu sayı minimum. Gerçek sayının çok daha yüksek olduğuna inanılıyor.”



Gazze ateşkesi... Arabulucular, Gazze Şeridi'ni işgal planına karşı ne gibi seçeneklere sahip?

Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)
Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)
TT

Gazze ateşkesi... Arabulucular, Gazze Şeridi'ni işgal planına karşı ne gibi seçeneklere sahip?

Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)
Gazze şehrinin kuzeyindeki Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) merkezine düzenlenen hava saldırısının yol açtığı yıkımın ortasında oturan bir Filistinli (AFP)

Gazze Şeridi'nin kademeli veya tamamen işgali, Gazze ateşkes müzakerelerinin yaklaşık iki hafta önce çıkmaza girmesinin ardından İsrail'in bir seçeneği haline geldi. Bu seçenek, ABD ile İsrail'in istişarelerde bulunmak üzere müzakerelerden çekilmesinin ve ardından Hamas'ın müzakerelerin yeniden başlamasından önce Gazze Şeridi'ndeki insani krizin çözülmesini talep etmesi sonrası geldi.

İsrail'in 1967 ile 2005 yılları arasında 38 yıl boyunca uyguladığı bu olası seçenek, arabulucular tarafından yorumlanmadı. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, İsrail'e yönelik sert açıklamalarda bulundu. İkili, İsrail’i Gazze Şeridi'ne karşı ‘sistematik soykırım’ yapmakla suçladı.

Bu gelişmeler ışığında Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, İsrail'in Gazze Şeridi'ni kademeli veya tamamen işgal etme eğiliminin arabulucuların seçeneklerini oldukça sınırlı hale getirdiğini düşünüyor. Uzmanlar, ‘İsrail'in bu senaryonun kendisine getireceği kayıpları hissedip müzakerelere geri dönene kadar müzakerelerin durgunluğunun devam etmesi ya da yeni bir gerilimi önlemek ve yeni bir diyaloga gitmek için yoğun temaslarda bulunulması’ arasında bir seçim yapılacağını tahmin ediyor.

İsrail medyasına göre, güvenlik kabinesi bugün Binyamin Netanyahu başkanlığında toplanarak işgal planını görüşecek. Salı günkü toplantıda, iç anlaşmazlıklar ve Aralık 2023 ve Ocak 2025'te yapılan iki ateşkesin ardından üçüncü bir ateşkes için yürütülen müzakerelerin çıkmaza girmesi nedeniyle bu konu karara bağlanamamıştı.

Haaretz gazetesi, “Netanyahu bu planla bir kumarbaz gibi akıntıya karşı yüzüyor ve Gazze Şeridi'ndeki esirlerin ve askerlerin hayatlarını feda ediyor” diye yazdı. Gazete, bir hükümet yetkilisinin “Birçok kişi, Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme tehdidinin sadece bir taktik ve baskı girişimi olduğunu düşünüyor” dediğini aktardı. Netanyahu'nun Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'i görevden almayacağı ve bugünkü toplantıda kararlılık göstermek için sınırlı bir askeri operasyon üzerinde anlaşabilecekleri tahmin ediliyor.

İsrail ordusu şu anda Gazze Şeridi'nin yüzde 75'ini kontrol ettiğini söylese de, üç İsrailli yetkili dün Reuters'a verdikleri demeçte, Zamir'in Netanyahu'nun geri kalan bölümü işgal etme önerisine karşı çıktığını söyledi. Dördüncü bir yetkili ise Netanyahu'nun ‘Hamas'a baskı yapmak’ amacıyla Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları genişletmeyi planladığını söyledi.

Toplantının sonuçlarına ilişkin tartışma, ABD Başkanı Donald Trump'ın gazetecilere, İsrail'in planlarından haberi olmadığını, ancak Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmeye ilişkin herhangi bir kararın ‘İsrail'e ait’ olduğunu söylemesinin ardından geldi. Yedioth Ahronoth gazetesi, ABD'nin Gazze Şeridi'nin işgaline yeşil ışık yaktığını bildirdi.

Siyasi intihar

Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi, ‘Netanyahu'nun bu planı onaylamasının, kuvvetlerinde ve esirlerde yaşayacağı kayıpların yanı sıra siyasi intihar olacağını ve bunun da iç baskıları artıracağını’ düşünüyor. El-Arabi, “Bu tür bir karar, İsrail Başbakanı’nın daha önce aldığı Refah'ı işgal etme kararı gibi, hiçbir mantıklı gerekçeye dayanmayan ve sadece siyasi ve kişisel hesaplarla bağlantılı bir karardır” dedi.

El-Arabi, arabulucuların seçeneklerinin ‘bu plana karşı sınırlı olduğunu ve Netanyahu'nun uğradığı kayıpların boyutunu hissedip müzakerelere geri dönene kadar harekete geçmekte tereddüt edeceklerini’ düşünüyor.

edrff
Bir Filistinli kadının, Zikim Sınır Kapısı’nda yardım bekleyen akrabalarından birinin öldürülmesine verdiği tepki (AFP)

Filistin'in eski Mısır Büyükelçisi Berekat el-Ferra, “Gazze Şeridi'ni işgal etme planı, Hamas üzerinde yeni baskılar oluşturma girişimlerinden ibaret. Gerçekte İsrail, bölgenin çoğunu kontrolü altında tutuyor. Bu nedenle İsrail'in söylediklerinin gerçek bir etkisi yok” ifadelerini kullandı.

El-Ferra, ‘arabulucuların çabalarının durmayacağını ve değiştirilmiş öneriler olabileceğini’ düşünüyor. El-Ferra, “Mısır bu yıkıcı savaşı durdurmaya çalışıyor, ancak Netanyahu açık bir şekilde ABD'nin desteğiyle bunu reddediyor. Eğer geri adım atarsa, o zaman bir ateşkes anlaşması yapılabileceğini söyleyebiliriz” dedi.

Arabulucular, tartışmaya ve uygulamaya sunulan bu İsrail planına ilişkin açık bir tutum sergilemediler. Ancak Mısır iki gün boyunca İsrail'e karşı sert bir üslup kullandı ve Gazze Şeridi'nde yaptıklarını ‘sistematik soykırım ve aç bırakma’ olarak nitelendirerek, uluslararası toplumu savaşı ve bölgedeki açlığı durdurmak için acil müdahaleye çağırdı.

Sisi salı günü yaptığı açıklamada, “Bölgede sistematik bir soykırım var” diyerek, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının “Filistinlileri aç bırakmak ve Filistin meselesini ortadan kaldırmak” amacıyla yapıldığını vurguladı. Dün yaptığı açıklamada da bunu yineleyerek, ‘Gazze Şeridi'ndeki mevcut yıkımın eşi benzeri görülmemiş olduğunu’ belirtti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Mısır devleti, Mısır'ın merkezi rolünü hedef alan karalama ve yanıltma kampanyalarına rağmen, savaşı durdurmak, insani yardım ulaştırmak ve esirlerin serbest bırakılması için iş birliği yapmak üzere çalışmaya devam ediyor” denildi.

Abdulati de dün Atina'da düzenlediği basın toplantısında, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ndeki açlık ve sistematik imha politikalarını durdurmak için acil müdahale etmesinin önemini vurguladı.

Bu gelişmeler ışığında el-Arabi, Mısır'ın İsrail'e yönelik resmi siyasi üslubundaki değişikliği, ‘Mısır'ın Gazze Şeridi'ndeki krizin uzamasına ve açlığın devam etmesine duyduğu öfkenin bir ifadesi’ olarak görüyor ve ‘özellikle Netanyahu'nun kimseyi dinlememesi ve her türlü çözüm fırsatını engellemesi nedeniyle daha net ve sert bir tutum sergilendiğini’ vurguluyor. El-Arabi, ‘Mısır'ın şu anda siyasi üslubu ne kadar sert olursa olsun, Gazze Şeridi'nde gelecekteki herhangi bir çözümde önemli ve vazgeçilmez bir rolü olduğunu’ vurguladı.

El-Ferra, “Mısır, başta İsrail olmak üzere herkese, barış sürecini geciktirmekten vazgeçmeleri için açık mesajlar gönderiyor… Washington, müttefiki İsrail'e gerçek tavizler vermesi ve savaşı sona erdirmesi için baskı yaparsa, müzakereler yeniden rayına oturacak” dedi.