Dünyanın gündemini kim yazıyor?

Dünyanın gündemini kim yazıyor?

16 Ekim 2022'de New York'un Manhattan bölgesinin doğusunda yer alan BM genel merkezi / Fotoğraf: AFP
16 Ekim 2022'de New York'un Manhattan bölgesinin doğusunda yer alan BM genel merkezi / Fotoğraf: AFP
TT

Dünyanın gündemini kim yazıyor?

16 Ekim 2022'de New York'un Manhattan bölgesinin doğusunda yer alan BM genel merkezi / Fotoğraf: AFP
16 Ekim 2022'de New York'un Manhattan bölgesinin doğusunda yer alan BM genel merkezi / Fotoğraf: AFP

Amine Hayri
Dün, yüksek sesle 'savaş değil, sevgi endüstrisi' lehine yüksek sesle bir çağrı yapıldı. Aynı zamanda tüm şekil ve amaçlarıyla nükleer silahsızlandırılma çağrısında bulunan başka bir ses yükseldi.
Geçen perşembe günü küresel hareketlilik barış için feminist hareketler ve diğer anarşist hareketler tarafından tekelleştirildi.
Daha sonra gezegen, çevre, iklim ve dünya sorunları, doğanın kaynaklarını ve dengesini insanoğlunun kurcaladığı sorunların olduğu bir çağın yolunu açtı.
Bu çerçevede gezegenin meseleleriyle ilgili resmi gündem, bazıları ortaya çıkıp kaybolan konularla meşgul olmaya devam ediyor.
Çoğunluk ise bu sorunun neden ortaya çıktığını ve bu konuya uluslararası ilginin neden devam ettiğini, sorunun neden ortadan kaybolduğunu ve artık neden kimsenin onu duymadığını kesin olarak bilmiyor olabilir. 
Ancak yakın zamanda dünyanın belli başlı ülkeleri, bir grup küçük ve orta ölçekli ülke ile 'dünya halkları üzerinde resmi karar niteliği taşıyacak yeni bir uluslararası gündemi duyurmak için' bir araya gelecek. 

Haklar
Azınlık hakları, siyah beyaz eşitliği, ayrımcılıkla mücadele, kadın özgürlüğü, ifade ve inanç özgürlüğü gibi dünyanın tükenmez öncelikler listesi, bir sonrakilerin ortaya çıkışının yolunu açmak için kendisini 'ortaya çıkma, sonra bir gerileme ve ardından bir yok olma' durumuyla karşı karşıya buldu. 
Başta ABD ve daha sonra Avrupa ülkeleri olmak üzere büyük güçlerin, son derece önemli konuları 'insanların dikkatini en çok hak eden ve zaman, çaba ve paraya ihtiyaç duyan' en değerli meseleler olarak ilan etmesi adet olmuştur. 
İnsan hakları, hayvan hakları, diğer ülkelerde inanç özgürlüğü, demokratik olmayan ülkelerde demokrasi, yönetim, AIDS, cinsiyetsizlik, eşcinsellik ve dünyanın bir yerinde yaygınlaşmak ve halka ulaşmak için benimsenen diğer sıcak konular, herkesin endişesi gibi görünüyor. 

Herkesin 'haktan' daha çok meşgul olacağı bir konu var mı?
The Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Uluslararası Af Örgütü, hakların zor kazanıldığını ve kolayca kaybedildiğini söylüyor. Örgüte göre ama ne mutlu ki dünya, hem haklarını elde etmek hem de korumak için azimli, örgütlenebilen ve kolektif eylemde bulunabilen insanlarla dolu. 
Örgüt, şu dokuz hareketin modern çağda en önemli konular olduğuna inanıyor; Amerikalı George Floyd'un ABD polisi tarafından öldürülmesinin ardından doğan 'Siyahların Yaşamları Değerlidir' (Black Lives Matter), 'Gelecek için Cuma Günleri Eylemleri', iklim aktivisti Greta Thunberg'e atfedilen 'İklim İçin Okul Grevleri', 'Asıl Sakinlerin Toprak Hakları Hareketi', Taliban hareketinin saldırısına uğrayan Pakistanlı Malala Yusufzay'a atfedilen 'Kız çocuklarının eğitim hakkı', Güney Afrika'nın merhum lideri Nelson Mandela'ya atfedilen 'Apartheid Karşıtı Hareket', Twitter'da cinsel taciz karşıtı olarak yayılan 'Metoo Hareketi', LGBT topluluğuna destek ve aynı cinsiyetten ve eşcinsel olmayanlar arasında evlenme hakkı, Suudi kadınların araba kullanma hakkı ve Uluslararası Af Örgütü'nün kendisi.

Yüce değerler
Uluslararası Af Örgütü ve diğer uluslararası insan hakları örgütleri tarafından gündeme getirilen veya benimsenen insan hakları meseleleri, dünyanın çoğu ülkesinde genellikle medya organlarının ana ve alt manşetlerinde yer buluyor. Bu örgütler, fonlarının büyük kısmını 'yüce değerlere ve sorunlara inanan bireylerden' sağlıyor. 
Uluslararası Af Örgütü'nün kurucusu İngiliz Avukat Peter Benenson, örgüte İngiliz istihbarat servislerinin sızdığı açıklandıktan sonra 1960'larda örgütün direktörlüğünden istifa etti. Ancak yürütülen bağımsız bir soruşturma çerçevesinde bu sızma eylemi kanıtlanmadı. 
Birleşmiş Milletler'in (BM) ifadesiyle örgütün, BM'nin 'ulusal sınırları aşan ve hiçbir ülkenin kendi başına çözemeyeceği tüm sorunları tartıştığı forum' olduğu değişmez bir doğru. 
Örgütün 'barış, insan hakları, uluslararası adalet ve üye devletlerin ekonomik ve sosyal ilerlemesinin desteklenmesi' çerçevesindeki ilk hedefleri, kendi başlarına ve 77 yıl boyunca benimsenen konularla gelişti. Nitekim BM, ne zaman bir meseleyi veya sorunu benimsese, o mesele uluslararası bir meseleye dönüşür oldu. 

Uluslararası nitelik
BM konularının uluslararası niteliği, dünyanın doğusunda göz ardı edilemeyecek, batısında kulak tıkanamayacak canlı bir gerçektir.
Afrika, kahverengi kıtada yer alan ülkelerdeki silahlı çatışmalardan, çocukların askere alınması da dahil olmak üzere sınırları aşan çatışmalara, ayrıca gençlik, radikalizm, eğitim, işsizlik ve mevcut olmayan fırsatlardan spora, hizmetlere, siyasi ve ekonomik hayata katılımlara kadar yıllarca ilgi odağı oldu. 
Fırsat eşitliği, eğitim ve istihdamı bir tercih değil bir hak olarak gören uluslararası kuruluş, içme suyu, okyanusların durumu ve denizler hukukunun yanı sıra yüzlerce konuda dünyaya öncülük ediyor.
Bazı kesimler, 2000 yılındaki Milenyum Zirvesi'nin konu başlıklarına bile dahil olan AIDS konusunun, 1996'dan itibaren uzun yıllar boyunca uluslararası toplantılara, konferanslara ve etkinliklere büyük oranda hakim olmasının ve son yıllarda ilginin yoğun şekilde azalmasının nedenlerini merak ediyor. 
BM AIDS Kontrol Programı, 1 Aralık Dünya AIDS Günü münasebetiyle, HIV bulaşmış insan sayısının şu anda 33 milyonu aştığını ve bunların üçte ikisinin Sahra altı Afrika'da olduğunu duyurdu.
Bazıları tarafından 'AIDS fobisi' olarak nitelendirilen düzeyde erken teşhisi ve gerekli tedaviyi almayı engelleyen damgalama, tüm bu yıllar boyunca birçok toplum ve kültürde aynı kalmıştır. 

Homofobi
Hastalığın azalması dolayısıyla değil, ona duyulan ilginin azalmasıyla durum, AIDS'e ilişkin fobiden şu sıralar dünya gündemine açık, bariz ve yoğun bir şekilde hakim olan homofobi ve transfobiye evrildi.
BM'ye göre bu hakimiyet, onu çürütmek ve LGBT topluluğunun 'insan haklarının onlarca yıl süren aleni ihlallerinden' sonra haklarını elde etmesini sağlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor.
BM'nin genel merkezi New York'ta ve yaklaşık 370 km uzakta ABD Kongresi'nin merkezi olan Washington şehri bulunuyor. Kongre, yalnızca ABD'nin yasama organı değildir.
Ama aynı zamanda, özellikle de kendilerini 'Din Özgürlüğü Komitesi' tarafından yayınlanan gezegenin sorunlarından biri olarak dayatmış dünya ülkeleri için de raporlar yayımlıyor.
Komite, dünyanın her yerinde din özgürlüğü, inanç ve düşünce durumu hakkında yıllık bir rapor yayınlıyor. İlan edilen amacı ise 'zulüm altındakileri korumak amacıyla dünyadaki zulüm ve dini hoşgörüsüzlük gibi konularda içgörü ve değerlendirme sağlamak'. 
Komite'nin yayınladığı rapor, dünya ülkeleri açısından ABD dış politikasının gidişatında önemli bir belirleyici olarak görülmediği için büyük önem kazanmıştır.
Ancak sonuçları, özellikle raporun yazarlarının eleştirdiği veya gerekli din özgürlüğü ortamını sağlayamadığını düşündükleri ülkeler açısından son dakika haberine dönüşüyor.
Bu başarısızlık ise genellikle yardım fonlarının reddedilmesine veya silah ve diğer şeylerin elde edilmesine ilişkin kısıtlamalara dönüşüyor. 

Komplo istasyonu
Dünyanın gündemini, konularını, hareketlerini düşünmek, önceliklerini sıralamak, içeriğini belirlemek, fark edilmeden de olsa komplo istasyonunda geçer. 
Dünyayı aileler yönetiyor, meselelerine gizli örgütler hükmediyor, yer altı odalarında veya galaksinin uzak gezegenlerinde entrikalar devreye giriyor.
Dünyanın doğusunda ve batısında halkların ve herkesin meseleleri ve öncelikleri başkalaşım geçiriyor.
Doğudakiler, Batıdakilerin dünya işlerini kendi keyfine göre yönetenler olduğuna inanırken, belirli bir dine veya örgüte mensup olduklarına inanan gruplar da para ve güç sayesinde herkesi satranç taşları gibi hareket ettirerek insanlığın kaderini kontrol ediyor. 
Komplo şemsiyesine göre dünyayı kimin yönettiğine ve gündemini belirlediğine dair sayısız senaryo var.

'Sosyal medya' büyük bir güçtür
Ancak hesaplanabilecek olan, sosyal medya platformlarının ister küresel düzeyde ister ulusal düzeyde her ülkede ayrı ayrı küresel gündem haline getirmek için dayattığı sorun listeleridir.
Sosyal medyadaki en popüler platformlar, dünya gündeminin içeriğini belirlemeye ve yasalaştırmaya katkıda bulunabilen nispeten yeni bir 'süper güç' olarak kabul edilebilir.
Dünya kamuoyunu, bazen de ülkelerin tutum ve tepkilerini yönlendirme yeteneğini kanıtlamış olan bu platformlar, her ülkenin ayrı ayrı siyasi söylemlerini ve gündemini de şekillendirebilmektedir.
Dünyanın gündemi, iki süper gücün onlarca yıllık egemenliğinden, ardından dost ve destekleyici güçlerin eşlik ettiği birleşik bir güçten sonra tartışmalı hale geldi. İnsanlığın refahı ve güvenliği ile ilgilenen uluslararası insan hakları örgütleri ve diğer uluslararası kuruluşların benimsemeye ve yayınlamaya karar verdiği, yüzlerce konuyu içeren ve üst üste gelen gündem, sosyal medya organlarını veya bu organların sorumlularını Gezegenin İşleri İdari Konseyi'nin aktif bir unsuru olmaya zorladı.

Önemli aktörler
Amerikalı düşünür ve yazar Noam Chomsky, 'Dünyayı kim yönetiyor?' kitabında çoğunluğun, 'küresel ilişkilerde önemli aktörlerin devletler, özellikle güçlü ve süper güçler olduğu' fikrini benimsediğini belirtirken, ancak bu durumu tek başına 'yetersiz' olarak nitelendiriyor. 
Ülkelerdeki siyasi liderliğin tercihlerinin, iç güçlerin dengelerinden ve bloklarından etkilendiğine dikkat çeken Chomsky'e göre en demokratik ülkeler de dahil olmak üzere, nüfusun çoğunluğu her zaman marjinalize edilmiştir.
İskoç filozof ve iktisatçı Adam Smith'in tabiriyle 'insanlığın efendileri' görmezden gelinirken, dünyayı kimin yönettiğine dair gerçekçi bir anlayışa ulaşılması mümkün değil.
Smith'in zamanında, insanlığın efendileri Britanya'nın tüccarları ve imalatçılarıydı. Ancak günümüzde çok uluslu holdingler, devasa finans kurumları ve diğerleridir. 
Öte yandan benzer bir bağlamda Chomsky, 'Dünya Nasıl Çalışır?' (2012) kitabında, "Genel nüfus bilmiyor ve bilmediklerini bile bilmiyorlar" ifadelerine yer veriyor. 



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.