Dünyanın ilk albino oselosu bilim insanlarını endişelendiriyor

"Albinizme yol açan gen kim bilir ne zamandır ortalıkta dolaşıyor"

Latince adı Leopardus pardalis olan oselolar doğada 7-9 yıl hayatta kalabiliyor (AP)
Latince adı Leopardus pardalis olan oselolar doğada 7-9 yıl hayatta kalabiliyor (AP)
TT

Dünyanın ilk albino oselosu bilim insanlarını endişelendiriyor

Latince adı Leopardus pardalis olan oselolar doğada 7-9 yıl hayatta kalabiliyor (AP)
Latince adı Leopardus pardalis olan oselolar doğada 7-9 yıl hayatta kalabiliyor (AP)

Dünyanın bilinen ilk albino oselosu bilim insanlarını endişelendirdi. Uzmanlar kedinin, ormansızlaşma sebebiyle dünyaya geldiğini söyledi.
Genellikle ABD'nin güneybatısı, Meksika, Orta ve Güney Amerika ve Karayipler'de yaşayan oselolar, su kaynaklarına yakın alanları tercih ediyor. Bu hayvanlar genellikle geceleri avlanıyor.
"Cüce leopar", "boyalı kedi", "tarla kaplanı" gibi adlarla da bilinen oselolar ormansızlaşma, avlanma ve araçlar tarafından ezilme tehlikeleriyle karşı karşıya.
Albino oselo ilk kez Kasım 2021'de Kolombiya'nın Amalfi bölgesinde bir çocuk tarafından bulunmuştu. Hayvan daha sonra çevre örgütü Corantioquia'nın gözetimine verilmişti. Oselonun yetersiz beslenmeden mustarip olduğu ve hem sindirim hem de solunum problemleri çektiği görülmüştü.
Öte yandan hayvan ilk bulunduğunda kedi sanılmıştı. Zaman geçtikçe canlının kedigillerin bir diğer üyesi yaguaruindi olduğu düşünülmüştü.
Antioquia Üniversitesi ve Kolombiya Ulusal Polisi'nin iki hafta önce yaptığı açıklamaya göre yapılan testler hayvanın bir oselo olduğunu gösterdi.
Bulunduğunda sadece 440 gram ağırlığında olan hayvanın, sağlığına kavuştuğu ve 12,8 kilograma ulaştığı duyuruldu.
Oselo, günde 700 gram kırmızı et ve tavukla besleniyor. Kör olan hayvan zarar görmemesi Medellin Koruma Parkı'nda için küçük su birikintilerinin ve küçük yapıların olduğu bir yerde tutuluyor.

Annenin albino yavruyu terk ettiğine inanılıyor
Bilim insanları annenin, diğer yavruları korumak için albino oseloyu terk ettiğini düşünüyor. Zira beyaz renk hayvanları avcılar için kolay av haline getirebiliyor. Ayrıca körlük de hayatı zorlaştırıyor.
Biyolog Catalina Diaz Vasco bilinen ilk albino oselonun, kedigillerdeki nadir genedik mutasyonlar üzerine yapılan çalışmalara katkı vereceğini söyledi.
Öte yandan Vasco'ya göre bu vaka Kolombiya'daki ormansızlaşmanın vahim bir aldığını gösteriyor.
Zira albinoluk, oselonun bulunduğu bölgedeki popülasyonda akraba çiftleşmesinin arttığına işaret ediyor. Bu, bölgede oseloların yok olabileceği endişesini doğuruyor.
Bir başka biyolog Ana Cristina Fernandez geçmişte başka albino oseloların da olabileceğini ancak muhtemelen hiç görülmeden öldüklerini söyledi:
"Albinizme yol açan gen kim bilir ne zamandır ortalıkta dolaşıyor."
Albino oselonun bulunduğu eyalet Antioquia'da kedigiller, insan faaliyetlerinin hız kazanması sebebiyle savunmasız durumda. Veriler, 2000-2019'da bölgede yaklaşık 490 bin hektar büyüklüğündeki ormanın yok olduğunu gösteriyor. Çiftçilik ve madencilik gibi faaliyetler, ormanda yaşayan hayvanlara zarar veriyor. Böylece oseloların, genetik açıdan daha çeşitli şekilde üremesi engelleniyor.
Bölgede ağaç dikilmesi ve çiftçilerle anlaşarak çevreyi korumalarını sağlanması gibi planlar var.
 
Independent Türkçe, El Pais, AFP



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news