Yerleşim planları, Washington ile Tel Aviv arasındaki gerilimi tırmandırıyor

ABD'nin İsrail büyükelçisi, bakanlarla iş yapmayı reddediyor. Blinken'in 'J Street'deki konuşması, "iki devletli çözümü" içerdi

Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümeti, Batı Şeria'daki yerleşim planlarından geri adım atmayı reddediyor / Fotoğraf: AFP
Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümeti, Batı Şeria'daki yerleşim planlarından geri adım atmayı reddediyor / Fotoğraf: AFP
TT

Yerleşim planları, Washington ile Tel Aviv arasındaki gerilimi tırmandırıyor

Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümeti, Batı Şeria'daki yerleşim planlarından geri adım atmayı reddediyor / Fotoğraf: AFP
Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümeti, Batı Şeria'daki yerleşim planlarından geri adım atmayı reddediyor / Fotoğraf: AFP

Amal Şehade 
Bir yanda hükümet ve koalisyon partileri, diğer yanda muhalefet ve yasal, siyasi ve sosyal kurumlar arasında tırmanan gerilime paralel olarak İsrail, yerleşim politikaları nedeniyle Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkide olası bir bozulmaya dair ABD'den birden fazla uyarı aldı. 
İsrail, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in 'J Street' grubunun yıllık konferansında ABD yönetiminin "iki devletli çözüm" taahhütlerine ilişkin yaptığı konuşmanın içeriğini tartıştı.
ABD'nin İsrail Büyükelçisi Tom Nides de İsrail hükümetinin Batı Şeria'da yerleşim inşa etme politikası ışığında, hükümetteki herhangi bir bakanla iş yapmayacağını ve ilişkilerin Başbakan Binyamin Netanyahu ile sınırlı olacağını söyledi. 
Nides, Washington'un Kudüs ve Batı Şeria'daki herhangi bir yerleşim faaliyetini reddettiğini söylerken, "iki devletli çözüm" vizyonunu korumak için çaba gösterilmesi çağrısında bulundu. 
Öyle görünüyor ki İsrail açısından ABD'nin bu tavrının pek bir önemi yok.
Likud Milletvekili Yuli-Yoel Edelstein, Nides ile görüşmesi sonrasında Biden yönetiminin itirazlarına rağmen, hükümetinin Batı Şeria'daki yerleşim yerlerini genişletmeyi planladığını belirtti. 
İsrail hükümeti, bu yaklaşımdan geri adım atmayı reddediyor. Edelstein, Nides ile gerçekleştirdiği toplantının ardından ABD'lilerle gerilimin tırmanmasına katkıda bulunan bir açıklama yaptı.
Öyle ki Edelstein, "ABD büyükelçisi karşısında Batı Şeria'da yerleşim inşasının hayati ve gerekli olduğu konusunda hükümetin tavrı netti. Biz bu tavırdan geri adım atmayacağız" dedi.
ABD büyükelçisi ile yaptığı görüşmede nükleer meselenin önemli bir yer tuttuğunu da belirten Edelstein, "Nükleer tehdit en önemli konudur. Bu krizi çözmek için Washington ile karşılıklı taahhüdümüz üzerinde çalışacağız" şeklinde konuştu. 

İran nükleer meselesi
Knesset üyesi Yuli-Yoel Edelstein'in Nides ile görüşmesinden sonra sanki Washington ile Tel Aviv arasında bir anlaşma varmış gibi dile getirdiklerinin aksine İran nükleer meselesi, İsrail'de karar vericiler açısından artan bir endişe oluşturuyor.
Sullivan ve Blinken'in yakın tarihli İsrail ziyareti gerçekleşene kadar iki taraf arasındaki ilişkinin korunmasını garanti eden özel bir vizyon geliştirmeyi umarak, İran nükleeriyle mücadeleye devam etmek için çaba gösteriliyor.
İsrailliler, İsrail'e birden fazla göndermede bulunan ve iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulacağı uyarısı yapan 'J Street' örgütünün yıllık konferansında Blinken'in üzerinde durduğu konuları ele aldı. 
Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü Başkan Yardımcısı General Eran Lerman, İsrail hükümetine seslenerek Blinken'in konuşmasındaki önemli noktaların göz ardı edilmesine karşı uyarıda bulundu.
Konuşmanın ABD yönetimi için örgütün pozisyonları ve hedefleriyle özdeşleşme mesajı taşıdığını belirten Lerman, "Bunların en başında, iki devletli çözüme ve İran'la nükleer anlaşmaya verdiği desteğin sürmesi geliyor" dedi. 
Blinken, ABD'nin kararlaştırılan arazi takaslarıyla 1967 sınırları temelinde siyasi bir çözümü destekleme taahhüdünü vurguladı.
ABD Başkanı ayrıca, ABD yönetiminin Yahudi yerleşim yerlerinin genişletilmesi de dahil olmak üzere bu vizyonun gerçekleştirilmesini zorlaştırmayı amaçlayan her türlü tedbire şiddetle karşı çıkacağını söyleyerek, şiddeti kışkırtmaya karşı uyarıda bulundu. 
Bu çerçevede Lerman, Blinken'in yerleşimler ve İsrail'in Filistinlilere yönelik politikası konusundaki net duruşunun yanı sıra, İbrahim Anlaşmalarını övdüğünü ve anlaşmanın genişlemelerine desteğini ifade ettiğini dile getirdi.
Eran Lerman, "ABD, İsrail ilişkilerinin genişlemesini kendi güvenliğinin garantisi olarak görüyor. Aynı zamanda Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki barış, Filistinlilerle anlaşmanın yerine geçemez. Diğer durumların yanı sıra İsrail'in Yahudi ve demokratik bir devlet imajını da korumak gerekiyor" dedi.
İran hususunda ise Blinken, ABD yönetiminin nükleer dosyayla ilgili siyasi uzlaşmaya varma çabalarına değindi.
Ayrıca İsrail, hükümet politikasının, merkezinde İran meselesi olmak üzere çeşitli konularda ABD'nin Tel Aviv'e yaklaşımında bir değişikliğe yol açacağı dolayısıyla endişe duyuyor. 
Lerman, İsrail hükümetine seslenirken, onu ABD yönetiminden, Amerikan solundan ve ABD Yahudilerinden gelen farklı sinyalleri görmezden gelmemeye çağırdı.
Eran Lerman ayrıca, İsrail'in endişesinin temelinin, İsrail'in bazı ABD taleplerine onay verdiğini gösteren tutum ve eylemlerin ortaya konamamasından kaynaklandığını vurguladı. 
Lerman, "İsrail hükümeti, alevleri söndürmek için ABD yönetimindeki yetkililerle, İsrail'in Kongre'deki dostlarıyla ve ayrıca Amerikan Yahudilerinin liderliğiyle konuşmak üzere uyumlu bir çaba göstermelidir. Siyasi kısıtlamalar ışığında, yerleşim alanlarının genişletilmesi veya Geri Dönüş Kanunu'ndaki değişiklikler gibi hassas noktalarda krizi şiddetlendirecek ve İsrail'e destek sağlamayı zorlaştıracak önlemlerden kaçınmak için şu anda nükleer projeyle mücadele önemlidir" açıklamasında bulundu. 

Kendi kendini gerçekleştiren kehanet
Blinken'in 'J Street' konferansına katılması, İsrailliler arasında tartışmaya ve hatta bu örgütün sahip olduğu ve Tel Aviv'deki karar vericilere hitap etmeyen pozisyonları nedeniyle endişeye yol açtı.
J Street'in Tel Aviv'deki genel müdürü Nadav Tamir, Blinken'in konuşması hakkında yorum yapmadı. Ancak konferansın ele aldıklarının, toplantı sırasındaki konuşmaların ve tartışmaların içeriğinin önemli olduğunu vurguladı.
Tamir, "İsrailliler olarak Ortadoğu'daki tek demokrasi olduğumuzu ve çoğu ülkenin bize karşı tutumunun demokratik olmadıkları için ahlaka aykırı olduğunu iddia etmeye devam edemeyiz. Aynı zamanda biz, İsrail'de demokrasiyi yok ediyoruz" açıklamasında bulundu.
Nadav Tamir, "Tüm dünyanın bize karşı olduğu iddiası, azınlıkların haklarını işgal etmeye, ihlal etmeye ve uluslararası hukuka saygılı uluslararası liberal demokrasiler ailesinin bir parçası olmamızı sağlayan kurumları baltalamaya devam edersek, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet haline gelebilir" ifadelerini kullandı. 

Independent Türkçe



Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
TT

Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)

ABD Ulusal Radyosu "NPR" dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Philadelphia’lı yayıncı Andrea Lawful-Sanders'ın, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından hazırlanan soruları sorduğu röportajın ardından istifasını sunduğunu bildirdi.

Philadelphia kanalı röportajı, Biden'ın eski Başkan Donald Trump ile tartışmasından sonra medyaya ilk çıkışı olarak tanımladı.

Biden, 14 dakikalık röportajda siyah seçmenlerin gücünü vurguladı ve yönetiminin, siyah üniversiteleri desteklemek ve ilk siyah kadın Yüksek Mahkeme yargıcını aday göstermek gibi bazı başarılarını övdü.

NPR, Sanders ve bir başka sunucunun hafta sonu Biden kampanya ekibinin hafta başında kendilerine röportaj için sorular verdiğini itiraf ettiklerini belirtti.

Biden, Earl Ingram'ın programında Afrikalı Amerikalılarla ilgili aynı konular hakkında konuşmuş ve onlar için neler başardığını vurgulamıştı.

CNN'den Victor Blackwell ile yapılan ortak röportaj sırasında Blackwell hem Sanders'a hem de Ingram'a şu soruyu yöneltti: "Soruları Beyaz Saray'dan ya da kampanya ekibinden mi aldınız, yoksa soruları önceden göndermeniz mi istendi?" Bu soruyu sormamın nedeni ikinizi de eleştirmek değil, daha ziyade şunu öğrenmek istiyorum: Beyaz Saray şu anda Başkan'ın canlılığını ve etkinliğini kanıtlamaya çalışıp çalışmadığını bilmek istiyorum, bunu, Başkan'ın kendisine hangi soruların sorulacağını bilmesi için röportajdan önce soruları göndererek mi yapıyor?

Sorular onay için bana gönderildi" diyen Lawful-Sanders, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana sekiz soru geldi ve onayladığım dört tanesi seçildi.

Ingram cevap vermedi, ancak cumartesi günü Associated Press'e ayrı olarak yaptığı açıklamada, Biden'ın yardımcılarının kendisine önceden dört sorudan oluşan bir liste gönderdiklerini söyledi.

Önceden belirlenmiş soru listenin kendisini tereddütte bırakmasına rağmen, "bu ABD Başkanı ile konuşma fırsatı olduğu için" görüşmeye devam ettiğini belirtti.

İtiraflar, Biden'ın yoğun baskı altında olduğu ve Donald Trump'a karşı geçen ayki tartışmada gösterdiği sallantılı performansın ardından hasar kontrolü yapmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

Sanders daha sonra Facebook'ta yayınladığı kısa bir video ile cumartesi günü istifasını sunduğunu ve artık kanalda çalışmadığını vurgulayarak, "bu yolculukta rol oynayan" herkese teşekkür etti.

Philadelphia kanalı, iş ilişkilerinin sona erdiğini ayrıca duyurdu ve kanalın yöneticisi Sarah Lomax yaptığı açıklamada, 3 Temmuz röportajının "yönetimin bilgisi, istişaresi veya iş birliği olmaksızın yayıncı tarafından bağımsız olarak ayarlandığını" söyledi."

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bilgili bir kaynağa göre bu itirafların yol açtığı tartışmaların ardından Biden'ın kampanya ekibi soru önermekten vazgeçme kararı aldı.

Biden'ın görev süresi boyunca, son yedi başkana göre daha az basın toplantısı ve medya röportajına katılması dikkat çekidir.