Sudan’da sivil yönetime geçiş için beklenen nihai anlaşmaya geri sayım başladı

Beşir rejiminin sembollerinin serbest bırakılması ve paralarının iade edilmesine yönelik kararlar iptal edildi.

Siyasi Süreç Sözcüsü Halid Ömer Yusuf, geçen perşembe akşamı konferansın bitiminden sonra basın toplantısı düzenledi. (SUNA)
Siyasi Süreç Sözcüsü Halid Ömer Yusuf, geçen perşembe akşamı konferansın bitiminden sonra basın toplantısı düzenledi. (SUNA)
TT

Sudan’da sivil yönetime geçiş için beklenen nihai anlaşmaya geri sayım başladı

Siyasi Süreç Sözcüsü Halid Ömer Yusuf, geçen perşembe akşamı konferansın bitiminden sonra basın toplantısı düzenledi. (SUNA)
Siyasi Süreç Sözcüsü Halid Ömer Yusuf, geçen perşembe akşamı konferansın bitiminden sonra basın toplantısı düzenledi. (SUNA)

Çerçeve Anlaşma’yı imzalayan Sudanlı siyasi ve sivil güçler, Çerçevede Anlaşma’da ertelenen konuları görüşmek üzere ilk konferansların çalışmalarını tamamladı. Ordunun hükümet üzerindeki kontrolünü sona erdirecek, sivil yönetimi yeniden tesis edecek, İslamcı rejimin temel direklerini tasfiye edecek ve onu dağıtmak için geniş yetkilere sahip yeni bir komite oluşturacak nihai bir anlaşmanın imzalanmasına geri sayım sürerken askıda kalan konuların da birkaç hafta içerisinde müzakere edileceği sözü verildi.
Hartum’da geniş bir yerel ve bölgesel siyaset arenasının tanık olduğu ‘Çerçeve Anlaşma’nın ertelenen dört konusunun genişletilmiş tartışmalarının 8 Ocak Pazar akşamı düzenlenen açılışında ‘30 Haziran 1989 Rejimini Ortadan Kaldırma Sürecini Yenilemek İçin Yol Haritası’ başlıklı bir konferans gerçekleştirildi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre birkaç gün süren konferansta, Yüksek Mahkeme yargıçlarının görevden alınması, alt kademelerin inceleme sürecine tabi tutulması, Temyiz ve Yargı Dairesi’nin donmuş tasfiye komitesinin önceki kararlarını iptal eden kararlarının feshedilmesi, feshedilmiş rejimle ilişkili medya ve basın kuruluşlarındaki yetkilendirme yapısının ortadan kaldırılması, geri kazanılan varlıklar komitesi için bir yapı oluşturulması ve önceki komitenin çalışmalarındaki başarısızlıkların ele alınması konuları gündeme geldi.
Yeni bir vizyona göre yeniden yapılandırılması beklenen tasfiye komisyonu için özel bir polis teşkilatının kurulmasına yönelik önerilerde, hem Adalet Bakanlığı hem de düzenleyici birimin tasfiye için Yüksek Kurul oluşumu dışında tutulması, komiteye kurtarma rejimi yandaşları tarafından elde edilen fon ve mülkleri geri alma yetkisi verilmesi, kurul üyelerine usul ve kanuni dokunulmazlık tanınması ve kararları kesin olan tek dereceli tasfiye için özel mahkeme oluşturulması çağrısı yapıldı.
Öneriler, tasfiye komitesine, feshedilmiş rejimin dini cephelerini tasfiye etme ve partinin güvenlik devletini sivil devlet lehine dağıtma, ‘komiteye denetim, soruşturma ve dondurma yetkisi verecek, Nereden Buldun yasasını etkinleştirecek ve yasa dışı fon bulundurmaya karışanlardan hesap soracak’ şekilde yasayı değiştirme yetkisi verdi. Devletteki yolsuzluğu takip etmek ve yolsuzluğu ve yetkilendirmeyi ulusal güvenlik suçları olarak kabul etmek için özel sektör de dahil olmak üzere devletteki yolsuzluğun gözden geçirilmesi, yasalardaki yolsuzlukla mücadele boşluklarının doldurulması ve komitenin çalışmalarının geçiş döneminin sonlanmasından sonra da devam etmesi çağrısında bulunuldu.
Siyasi süreç sözcüsü Halid Ömer Yusuf, geçen perşembe akşamı konferansın bitiminden sonra düzenlediği basın toplantısında, üçlü uluslararası mekanizma ve ‘Çerçeve Anlaşma’nın imzacılarının, ikinci bir adım olarak adalet ve geçiş dönemi adaleti konularına ilişkin genel konferans düzenlemelerini derhal yürürlüğe koymaya başlayacağını bildirdi. Askıda kalan konuların müzakeresini toplantı içinde tamamlayacağını ve konferansın tavsiyelerini nihai anlaşmaya dahil edilmek üzere yasal metinlere dönüştüreceğini söyledi. Sözcü, ordunun ve düzenli kuvvetlerin rollerini, sivil yönetime bağlılık nedeniyle askeri kuruluş, güvenlik ve askeri reformla ilgili meselelere katılmakla sınırladığını kaydetti.  
Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan’ın 25 Ekim 2021’de iktidarı ele geçirmesinin ardından yaşanan siyasi krizden sonra, geçen kasım ayından bu yana iktidardaki askeri liderlik, ülkede sivil yönetimin geri dönüşü için bir temel olarak Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan ve ülkede sivil yönetimin geri getirilmesine temel teşkil eden bir geçiş anayasası taslağını kabul etti. Bununla birlikte Sudan ufkunda siyasi bir atılımın işaretleri belirmeye başladı.
5 Aralık’ta bir yanda ana muhalefet koalisyonu ‘Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ ve bir dizi siyasi ve sivil güç ile ordu komutanı Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri komutanı Muhammed Hamdan Dagalo, ordunun iktidardan çekilmesini ve tam bir sivil hükümetin kurulmasını açıkça öngören bir çerçeve anlaşma imzaladı. Ancak anlaşma, nihai anlaşmayı imzalanmadan önce sivil güçlerle daha fazla istişare amacıyla ‘Adalet ve geçiş dönemi adaleti sorunu, Beşir rejiminin tasfiyesi, hükümet ile Cuba’daki silahlı hareketler arasında imzalanan barış anlaşmasının gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi, güvenlik ve askeri sektör reformu sorunu ve Doğu Sudan sorunu’ olmak üzere beş ana konuyu daha sonraya erteledi.
Geçen perşembe günü söz konusu konuların tartışılmasının planlandığı ve ‘kurtarma sisteminin tasfiyesi ve tasfiye komisyonunun eski haline getirilmesi’ konusunda uzmanlaşmış olan ilk konferansta, Yüksek Mahkeme’de yargı dairesi tarafından verilen kararların iptal edilmesi önerisi sunuldu. Buna göre ‘30 Haziran rejimini tasfiye etme, iktidarlarını ortadan kaldırma ve yolsuzlukla mücadele komitesi’ kararları ve el konulan para ve varlıkların devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejiminin destekçilerine iade edilme kararı iptal edildi.
Geçiş dönemini yöneten anayasal belgeye göre Beşir rejimini dağıtmak ve onun mali, siyasi ve idari nüfuz merkezlerini tasfiye etmek konusunda uzmanlaşmış bir komite oluşturuldu. Ancak ordu komutanı Abdulfettah el-Burhan, 25 Ekim 2021’de iktidara gelmesinin ardından aldığı kararlarla bu komiteyi askıya almıştı. Bu durum, Beşir rejiminin unsurlarının, aleyhlerine verilen kararları, kendi lehlerine kararlar veren Yüksek Mahkeme’de temyiz etmelerini sağladı.
Askeri ve sivil tarafları ‘Çerçeve Anlaşma’ imzalamaya zorlayan siyasi süreç, ABD, Suudi Arabistan, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) oluşan uluslararası dörtlü ile Birleşmiş Milletler’den (BM) oluşan üçlü uluslararası mekanizmanın arabuluculuğu başta olmak üzere uluslararası, bölgesel ve halk baskılarının bir sonucu olarak ortaya çıktı. BM Sudan’daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetlerarası Afrika Kalkınma Otoritesi’nden (IGAD) oluşan üçlü uluslararası mekanizma, sivil ve askeri bileşenler arasındaki müzakereleri kolaylaştırdı.
Siyasi süreç, geniş bir halk ve uluslararası destek görüyor. Ancak devrime öncülük eden ÖDBG koalisyonunun parçası olan, başta ‘Sudan Komünist Partisi, Arap Sosyalist Baas Partisi ve direniş komiteleri’ olmak üzere siyasi gruplar buna karşı çıkıyor. Fakat Yusuf, devrimci güçler ile yapılan görüşmelerin onları siyasi süreç konusunda ikna etmeye devam ettiğini söyledi.
Demokratik Güçler İttifakı’na bağlı Cibril İbrahim liderliğindeki ‘Adalet ve Eşitlik Hareketi’ ve Minni Arko Minawi liderliğindeki ‘Sudan Kurtuluş Hareketi’ gibi bazı güçler siyasi sürece katılmadı. Ancak anlaşmayı imzalamaları yönünde çağrılar yapılıyor. Demokratik Birlik Partisi’nin bir kanadı ve askeri yönetim yapılarıyla ilişkili şahsiyetler de dahil diğer bileşenler de imza atılmasını destekliyor.



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.