Filistin Başbakanı Iştiyye: İsrail, topyekûn bir savaş yürütüyor

İngiltere’yi ‘Balfour Deklarasyonu’ için özür dilemeye ve tutumunu düzeltmeye çağırdı.

Sol görüşlü İsrailliler ve Filistinliler, 13 Ocak’ta Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde vatandaşların evlerinden tahliye edilmesine karşı gösteri yaptı (AFP)
Sol görüşlü İsrailliler ve Filistinliler, 13 Ocak’ta Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde vatandaşların evlerinden tahliye edilmesine karşı gösteri yaptı (AFP)
TT

Filistin Başbakanı Iştiyye: İsrail, topyekûn bir savaş yürütüyor

Sol görüşlü İsrailliler ve Filistinliler, 13 Ocak’ta Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde vatandaşların evlerinden tahliye edilmesine karşı gösteri yaptı (AFP)
Sol görüşlü İsrailliler ve Filistinliler, 13 Ocak’ta Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde vatandaşların evlerinden tahliye edilmesine karşı gösteri yaptı (AFP)

Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, dün, “İsrail genel olarak Filistin halkına karşı topyekûn bir savaş yürütüyor. Yeni İsrail hükümeti bu savaşın çemberini topraklarımızı, hikayelerimiz ve halkımızı içerecek şekilde genişletiyor. Mallarımız üzerindeki korsanlığın hızını artırdı. Ayrıca finansal krizi şiddetlendiren ve hükümetin yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetini etkileyen milyarlarca doları yasa dışı bir şekilde alıkoymaya devam ediyor” açıklamasında bulundu.
Iştiyye, İngiltere’nin Ortadoğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Lord Tarık Ahmed ile Ramallah’taki ofisinde bir araya geldi. İngiltere’nin Kudüs Başkonsolosu Diane Corner’in de yer aldığı görüşmede Filistin Başbakanı, Ahmed’e İngiltere’nin politikaları için özür dilemesi ve bu politikaları düzeltmesi çağrısı yaptı. Muhammed Iştiyye, “Balfour Deklarasyonu’nun sahibi olan İngiltere’nin, siyasi boşluk ve İsrail'in iki devletli çözüme yönelik yıkıcı önlemleri ışığında Filistin Devleti’ni tanımasının tam zamanı” diyerek, İngiltere’yi İsrail’e kendisiyle imzalanan anlaşmalara uyması ve saygı duyması için baskı yapmaya çağırdı.
Iştiyye, “Siyasi bir boşluk var ve yeni İsrail hükümeti, aşırıcılık ve ırkçılık programı yürütüyor. Durumun daha da tırmanmasına tanık oluyoruz. Yılbaşından bu yana iki haftadan az bir sürede 8 kişi şehit oldu. Çatışmayı Kudüs surlarından Harem’i Şerif’in içlerine taşıyacak şekilde Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenlendi. Günlük tutuklamalar ve yerleşim yerlerini genişletme planları devam ediyor” dedi.
Öte yandan Filistin’in BM Daimi Gözlemcisi Riyad Mansur, New York’ta konsey üyelerine Filistin halkının uluslararası belgelerin güvence altına aldığı haklardan dışlanmasına son verme çağrısı yaptı. Mansur ayrıca, 75 yıl sonra Filistin halkına yönelik yerinden etme ve hak mahrumiyetlerinin devam ettiğine dikkati çekti.
Mansur, BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Japonya başkanlığında düzenlenen hukukun üstünlüğü konulu bir oturumda konuşma yaptı. Oturum, ‘Uluslararası Barış ve Güvenliğin Korunmasında Hukukun Üstünlüğünün Teşvik Edilmesi ve Güçlendirilmesi’ başlığı altında bakanlar düzeyinde gerçekleştirildi. Oturum sırasında ayrıca, Filistin’deki duruma değinen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katıldığı açık bir tartışma gerçekleşti. Guterres, bir ülkenin topraklarının başka bir ülke tarafından güç kullanımı sonucunda ilhak edilmesinin uluslararası hukukun ihlalini teşkil ettiğini vurguladı.
Mansur, ‘halkların kendi kaderini tayin hakkı ve zorla toprak edinmenin kabul edilemezliği’ olmak üzere uluslararası hukuk sisteminin merkezinde iki temel ilke olduğunu söyledi. “Filistin, bu iki ilkenin ihlalini somutlaştırıyor. Saldırganlık, ilhak ve apartheid Filistin’de olan şeylerdir” diyen Riyad Mansur, bu durumun BMGK tarafından dikkate alınmasını ve acil eylem gerektirdiğini vurguladı.
Mansur, Filistin söz konusu olduğunda uluslararası hukukun üstünlüğünün yerini sorgularken, bu konseyin tüm üyelerinin ve BM’nin tüm üyelerinin Filistin’de uluslararası hukukun ihlal edildiğini kabul ettiğini söyleyerek, “Bu konseyin rolü teşhisle bitiyor mu, yoksa rolü teşhis konur konmaz hastalığı tedavi etmek mi?” diye sordu.
Cezasızlıkla hukukun üstünlüğünün bir arada olamayacağını vurgulayan Riyad Mansur, “Bir İsrailli yetkili, bir İsrailli general, bir İsrail askeri, bir İsrailli yerleşimci sorumlu tutuldu mu? O halde İsrail'in sömürgeci işgali barışa tercih etmeye devam etmesi şaşırtıcı değil. Bundan paçayı sıyıracağına bel bağlamış durumda” dedi. Mansur ayrıca, İsrail’in BMGK’ya, Genel Kurul’a ve İnsan Hakları Konseyi’ne, bağımsız BM uzmanlarına ve komitelerine, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne, Uluslararası Adalet Divanı’na ve uluslararası ve İsrail insan hakları kuruluşlarına yasadışı eylem ve suçlarına yönelik her türlü eleştirilerinden dolayı hakaret ettiğini ve saldırdığını vurguladı.
Öte yandan 13 Ocak’ta Filistin bölgeleri, tutuklama, yıkım faaliyetleri ve öldürme uygulamalarına karşı çok sayıda barışçıl protesto yürüyüşüne tanık oldu. Gösteriler, İsrail’in müdahalesiyle karşılaştı.
El-Halil’in kuzeyindeki Beyt Ummar kasabasında ‘işgalcilerin alıkoyduğu şehit cenazelerinin geri alınmasını’ talep etmek amacıyla ulusal ve İslami güçlerin çağrısıyla düzenlenen yürüyüş sonrasında kasabanın girişinde patlak veren çatışmalarda bir genç ayağından vuruldu ve onlarca kişi gaz bombası nedeniyle boğularak öldü.
Kalkilya’nın doğusundaki Kafr Kaddum’da ise işgalcilerin haftalık yürüyüşlere müdahalesi sırasında 3 genç plastik mermilerle yaralandı ve onlarca kişi gaz bombası nedeniyle boğularak öldü.
Nablus’un doğusundaki Bayt Dajan ve güneyindeki Beita’da, İsrail güçlerinin haftalık yürüyüşlere müdahalesi sonrasında 3’ü yabancı dayanışma aktivist olmak üzere 21 kişi göz yaşartıcı gaz nedeniyle boğulma tehlikesi geçirdi. Ramallah’ın kuzeyindeki Celezun (Jalazone) mülteci kampına düzenlenen baskın sırasında ise el-Bireh’in kuzey girişinde 2 genç gerçek mermilerle yaralandı.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.