NASA'nın fonladığı yeni lazer uzaylıları bulmak için kullanılacak

Unsplash
Unsplash
TT

NASA'nın fonladığı yeni lazer uzaylıları bulmak için kullanılacak

Unsplash
Unsplash

NASA'nın finanse ettiği yeni bir lazer, bilim insanlarının uzaylı yaşamı bulmasını sağlayabilir.
Araştırmacılar lazeri yaşam belirtilerini saptamak ve diğer gezegenlerden alınan materyalleri tanımlamak için inşa etti.
Fakat aynı zamanda, sınırlı kaynaklara sahip uzay araçlarında diğer gezegenlere götürülebilecek kadar küçük ve hafif hale getirmek zorunda kaldılar.
Bunu yapmak adına, başlangıçta ticari kullanım için inşa edilmiş ve dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlarda bulunabilen bir sistemi küçülttüler. Bilim insanları 8 yıl boyunca, söz konusu sistemin uzaya götürülebilecek bir versiyonunu inşa etti.
Ortaya çıkan sistem sadece 7,71 kilogram ağırlığında ve diğer gezegenleri incelemek için kullanılabilecek iki aracın birleşimi. Biri, bir numuneden az miktarda materyal alabilen bir ultraviyole lazer ve diğeri, bu materyalin kimyasını inceleyebilen, "Orbitrap" adıyla bilinen bir çözümleyici.
The Independent'ta yer alan habere göre, makalenin baş yazarı ve Maryland Üniversitesi'nden jeoloji doçenti Ricardo Arevalo, bir açıklamada "Orbitrap başlangıçta ticari kullanım için inşa edildi" diyor.

"Onları ilaç, tıp ve proteomik endüstrilerinin laboratuvarlarında bulabilirsiniz. Kendi laboratuvarımdaki 181 kilogramın biraz altında, bu yüzden epey büyükler ve uzayda verimli bir şekilde kullanılabilecek bir prototip yapmak 8 yılımızı aldı. Yeni prototip önemli ölçüde daha küçük ve daha az kaynak gerektiriyor ama yine de son teknoloji özelliklere sahip."

Yaratıcıları, küçültülmüş versiyonun bir uzay görevinde taşınacak boyutta olması gerektiğini ve güç kaynaklarının pillerinden gereksiz bir enerji ihtiyacı duymaması için çok az enerji kullandığını söylüyor. Bu aynı zamanda materyali analiz etmenin daha kullanışlı bir yolu, dolayısıyla numunelerin kirlenme olasılığı daha düşük olacak.

"Bir lazer kaynağının iyi yanı, iyonlaştırılabilecek her şeyin analiz edilebilmesi. Lazer ışınımızı bir buz numunesine yönlendirirsek, buzun bileşimini karakterize edebilmemiz ve içindeki biyo imzaları görebilmemiz gerekir. Bu araç öyle yüksek bir kütle çözünürlüğüne ve isabet oranına sahip ki, bir numunedeki herhangi bir moleküler veya kimyasal yapıyı çok daha tanımlanabilir kılıyor."

Bilim insanları ayrıca yeni sistemin kullanımının, uzaylı yaşamının daha kesin işaretleri olabilecek, daha büyük ve karmaşık bileşikler bulmalarını sağlayacağını umuyor. Mevcut sistemler amino asitler gibi daha küçük bileşikleri tespit edebildi ancak bunlar, diğer gezegenlerdeki yaşamın daha muğlak kanıtları.
Profesör Arevalo, "Amino asitler abiyotik olarak üretilebilir, yani yaşamın kesin kanıtı değildirler. Birçoğu amino asitlerle dolu olan meteoritler, bir gezegenin yüzeyine çarpabilir ve abiyotik organik maddeleri yüzeye ulaştırabilir" diyor.

"Artık proteinler gibi daha büyük ve daha karmaşık moleküllerin, canlı sistemler tarafından yaratılmış veya bunlarla ilişkili olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. Bu lazer, daha küçük ve basit bileşiklerden daha yüksek doğrulukta biyo imzaları yansıtabilen, daha büyük ve daha karmaşık organik maddeleri incelememize olanak sağlıyor."

Çalışmayı açıklayan "Laser Desorption Mass Spectrometry with an Orbitrap Analyzer for in situ Astrobiology" (Yerinde Astrobiyolojik Araştırmalar için Orbitrap Çözümleyicili Lazer Desorpsiyon Kütle Spektrometrisi) adlı makale Nature Astronomy'de yayımlandı.



Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
TT

Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)

Rebecca Whittaker 

Britanyalı bilim insanları, hükümetin 50 milyon sterlinlik (yaklaşık 2,5 milyar TL) bir fonla desteklediği program kapsamında küresel ısınmayla mücadelede güneş ışığını engelleme tekniklerini deneyebilir.

Birkaç hafta içinde onaylanacak jeomühendislik projesinde bilim insanları, ışığı yansıtan parçacık bulutlarını atmosfere fırlatmak veya deniz suyu spreyleri kullanarak bulutları daha parlak hale getirmek gibi teknikleri inceleyebilir.

Başka bir yöntemse, ısıyı hapseden bir battaniye görevi gören doğal sirüs bulutlarını inceltmeyi içeriyor.

Projenin başarılı olması halinde Dünya yüzeyine daha az güneş ışığı ulaşacak ve böylece yeryüzü geçici olarak soğuyacak.

Bu, gezegeni soğutmanın nispeten ucuz bir yolu olarak düşünülse de yöntemi eleştirenler, hava örüntülerinde felaketlere yol açabileceği ve hatta yağmurları, gıda üretiminde hayati önem taşıyan bölgelerden başka yerlere kaydırabileceği uyarısında bulunuyor.

Diğer bilim insanlarıysa jeomühendisliğin, iklim değişikliğinin temel nedeni olan fosil yakıtların kullanımını durdurma çabalarını azaltabileceğini söylüyor.

Proje, ARIA diye bilinen İleri Araştırma ve Buluş Ajansı tarafından finanse ediliyor.

Birleşik Krallık hükümeti tartışmalı deneye 50 milyon sterlin ayırdı ancak gelecek 4 yıl boyunca kullanmak üzere, vergi mükelleflerinin parasından verilen toplam miktar 800 milyon sterlin (yaklaşık 41 milyar TL).

Jeomühendislik projesini yöneten ARIA Program Direktörü Profesör Mark Symes "Karbonsuzlaşma hayati önem taşıyor ancak mevcut gidişatımız, sıcaklık kaynaklı çok sayıda iklim devrilme noktasını tetikleme riski taşıyor" diyor.

Bu program, iklim felaketini önlemek için gereken zaman diliminde Dünya'yı güvenli ve sorumlu bir şekilde nasıl soğutabileceğimiz (veya soğutup soğutmamamız gerektiği) konusunda kritik ve cevapsız soruları araştıracak.

ARIA'nın geçen yıl yayımladığı bir belgede Symes bu tür devrilme noktalarına örnek vermişti. Bunlar arasında Arktik kış deniz buzlarının erimesi, Amazon yağmur ormanlarının yok olması ve bunun sonucunda ekosistem kaybı, karadaki büyük buz örtülerinin çökmesi ve bunun küresel deniz seviyesinin kayda değer derecede yükselmesine yol açması yer alıyordu.

Symes, çözümün fosil yakıtların yakılmasının durdurulması ve sera gazlarındaki fazlalıkların ortadan kaldırılması olduğunu ancak bunun, devrilme noktalarının başlangıcını önleyecek kadar hızlı gerçekleşmeyebileceğini söylüyor.

Bunun yerine bu projenin "karbonsuzlaşma için zaman kazanmamıza" katkı sağlayacağını umuyor.

Profesör Symes, projede zehirli maddeler kullanılmayacağını, açık hava deneyleri öncesinde çevresel etki değerlendirmesi yayımlanacağını ve bölgedeki topluluklara danışılacağını ifade ediyor.

Projelerin detaylarının gelecek haftalarda yayımlanması bekleniyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news