Kuveyt: Emirlik affı, bekleyen dosyaların çözülmesinin yolunu açıyor

Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun.
Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun.
TT

Kuveyt: Emirlik affı, bekleyen dosyaların çözülmesinin yolunu açıyor

Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun.
Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun.

Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Ahmed Abdulaziz es-Sadun, Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah tarafından yurt içinde tutuklu olan ve yurt dışında aranan çok sayıda Kuveytliyi kapsayan Emirlik affı girişimine övgüde bulundu. Sadun dün akşam Twitter’dan yaptığı açıklamada, af kararnamesinin çıkarılmasından dolayı Kuveyt Emiri’ne teşekkür ederek affın herkesi kapsamasına yönelik ümidini dile getirdi.
Bakanlar Kurulu dün, bazı kişilere uygulanan özgürlüğü kısıtlayıcı cezalara af getiren 2023 tarihli  Emirlik Kararnamesi’nin 8 sayılı kararına ilişkin bir açıklama yaptı. Bakanlar Kurulu tarafından yapılan açıklamada, ‘bu cömert af kapsamına giren ülke halkının iyiliğe iyilikle karşılık vermesinin’ beklendiği ifade edilerek, bunun ülkeyi koruyarak ve kanunlarına bağlı kalarak vatandaşlara iyi bir örnek olacağı vurgulandı.
Emirlik Af Kararnamesi, iktidardaki ailenin üyeleri, eski milletvekilleri, iş insanları ve siyasi aktivistleri kapsıyor. Söz konusu şahısların bir kısmı ülkede tutukluyken bir kısmı da yurt dışında yaşıyor. Gözlemciler af girişiminin, milletvekillerinin hükümeti onaylaması için zorlamaya çalıştıkları kredi ve yardım programlarının kaldırılmasına ilişkin hükümet ve Ulusal Meclis üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar sonucunda son iki haftadır yaşanan gerilimlerin ardından siyasi gevşemeye katkıda bulunacağını düşünüyor.
Milletvekili Halid el Uteybi’nin de teyit ettiği gibi Emirlik Affı, Kuveyt’teki Parlamento üyeleri ve siyasi aktörler tarafından memnuniyetle karşılandı. Uteybi, af kararnamesinin ardından Kuveyt halkının birçok platform aracılığıyla dile getirdiği büyük mutluluğun vatandaşların yıllardır süren beklentisinin bir yansıması olduğunu söyledi.
Uteybi konuyla ilgili açıklamasında, ‘mutluluğun tamamlanması’ için yapılacak diğer aflar konusunda da iyimser olduğunu ifade etti.
Bu affın da Kuveyt Emiri tarafından çıkarılmasını umduğunu dile getirerek, hükümetin tüm üyeleri ve yürütme yetkilileri için eski düşünceyi terk etme tavrı ile Kuveyt halkının yararına çalışmak ve başarmak için durum ve koşullardan yararlanılmasına değindi. Ayrıca geçmişin sayfalarının çevrilmesi ve vatandaşların güçlerini tüketerek özlemlerinin çoğunu boşa çıkaran bir çağın tamamen kapatılması çağrısında bulundu.
Af kapsamına giren başka isimlerin olacağını ifade eden milletvekili Adil ed Demhi de birçok Kuveytlinin hapis ve yabancılaşma ile ilgili davalar için çıkarılan Emirlik Kararnamesi’ni memnuniyetle karşıladığını vurguladı.
Kuveytli milletvekili Jenan Bushehri de Twitter hesabından af kararnamesi dolayısıyla Kuveyt Emiri’ne teşekkür ederek bunun her zaman Kuveyt halkını yeniden birleştirmeyi amaçlayan Kuveyt Emiri tarafından yapılan bir jest olduğunu ifade etti.
İslâmi Anayasa Hareketi (Hadas), Emirlik Kararnamesi’ni memnuniyetle karşılayan ve affa başkalarının da bir an önce dahil edilmesi çağrısında bulunan bir bildiri yayınladı.  Açıklamada, herkese ‘Kuveyt halkının talep ve özlemlerine ulaşmak için ulusal çıkarları kabul etmeye ve öncelik verme’ çağrısı yapıldı. Ayrıca Kuveyt Emiri’nin af girişiminin toplumun birliğini ve herkes için duyduğu endişenin keskinliğini yansıttığı, bunun yanı sıra hoşgörü ruhunu ve siyasi liderlik ile halk arasındaki yakın ilişkinin en yüksek seviyeye ulaşma isteğini ifade ettiği kaydedildi.
Kuveytli siyasi analist Ayed el-Manaa Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede affın yargı kararları ile mahkum edilen çok sayıda Kuveytli vatandaşı kapsadığını belirterek, yeni Emirlik Kararnamesi’nin vatandaşlar ve bazı milletvekillerin yanı sıra siyasi aktivistlerden de olumlu tepki aldığını söyledi.
Manaa, Kuveyt Emiri’nin bu yüce girişiminin önceki affın çıkarıldığı ve bir dizi eski milletvekili ve siyasi aktivistin geri döndüğü 2021-2022 öncesindekilerin devamı niteliğinde olduğunu vurguladı.
17 Ocak’da çıkarılan affın bir önceki affı tamamladığına dikkatii çeken Mana sözlerini şöyle sürdürdü:
“Merzuk el Ganim başkanlığındaki eski Ulusal Meclis tarafından bu bağlamda sunulanlara dikkat edilmeli. Umarız bu aşama daha iyi bir sürecin başlangıcı olur ve iki makam arasında daha iyi bir iş birliğine dönüşür.”
Siyasi analist, bazı milletvekillerinin üzerinde ısrar edebilecekleri, kredilerin kaldırılması veya vatandaşların borçlarının satın alınması da dahil olmak üzere  el konulan 14 milyar dinarın (45,8 milyar dolar) iade edilmesi, suiistimal edilen yasaların ele alınması, Kuveyt demografisi, barınma durumu, eğitim, yatırım, çalışan maaşlarının artırılması, dul ve boşanmış kadınlara yardım projelerin teşvik edilerek  özel sektörde istihdam sağlanması, arazi ve konut tekelinin kırılması gibi konular gibi bazı bekleyen sorunlar olduğunu belirtti.
Manaa’ya göre öne çıkan konular arasında Ulusal Meclis’in iç tüzüğünü ve seçim bölgeleri yasasını değiştirmeye çalışmak olduğunu, mevcut Ulusal meclis Başkanı Sadun’un bu bağlamda beş seçim bölgesi ve dört oyla seçim bölgelerinin tanımlanmasını sağlayan bir teklif sunduğunu bildirdi. Ayrıca, ülkenin maruz kaldığı idari ve mali yolsuzluğun ortadan kaldırılmasına dikkat çekti.
Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı, bu ayın 14'ünde Ulusal Meclis üyeliği için seçim bölgelerinin yeniden tanımlanmasına yönelik bir yasa teklifi sundu. Teklifte her seçmenin kayıtlı olduğu seçim bölgesinde oyunu kullanması öngörülüyor.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.