Davos: Küresel mali istikrarın desteklenmesinde Körfez ülkelerinin rolü çok önemli

Maroun Kairoz, Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda Arap ülkeleri arasındaki ekonomik iş birliğini kurumsallaştırma çağrısında bulundu

Maroun Kairoz, Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunurken
Maroun Kairoz, Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunurken
TT

Davos: Küresel mali istikrarın desteklenmesinde Körfez ülkelerinin rolü çok önemli

Maroun Kairoz, Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunurken
Maroun Kairoz, Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunurken

Dünya Ekonomi Forumu (WEF) Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika (MENA) Direktörü Maroun Kairoz, Körfez ülkelerinin, ‘kararlı sermayeleri’ ve uzun vadeli yatırım perspektifleri sayesinde dünyada likidite akışının ve mali istikrarın desteklenmesinde çok önemli bir rol oynadıklarını söyledi.
Bu yıl 53. kez düzenlenen WEF’in oturum aralarında Şarku’l Avsat’a konuşan Kairoz, Arap ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin kurumsallaştırılması ve iklim değişikliği ile mücadele çabalarında koordinasyon kurulması çağrısında bulundu.

Ortadoğu'ya dönüş
Arap ülkelerinin WEF’e gösterdikleri ilgileye övgüde bulunarak katılımlarının önemli ölçüde arttığını söyleyen Kairoz, “Asgari düzeyde istikrara sahip Arap ülkelerinin çoğundan, Kuzey Afrika'dan, Körfez ülkelerinden Mısır, Ürdün ve Irak'tan heyetlerin WEF’e katılımı bölgeye olan ilginin tazelenmesinin bir sonucudur” dedi.
Kairoz, “ABD eski Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu'dan çıkma ve Doğu'ya yönelme politikasını başlattığı 2012 yılında dünya Ortadoğu'dan bıkmış görünüyordu. Bu durum, 2021 yılında ABD ordusunun Afganistan'dan çıkışıyla doruğa ulaştı” ifadelerini kullandı.
Ancak Kairoz’a göre bugün bu durum tamamen tersine dönerken dünya, Ortadoğu'nun birçok dosyada ve sektörde olmazsa olmaz bir coğrafya olduğunu ve söz konusu sektörlerde ilerleme ve gelişme arayan ülkelerin Ortadoğu’nun es geçilemeyeceğini anladı.

Yeni ekonomi modelleri
Geçtiğimiz yıl yüksek büyüme rakamları yakalayan Körfez ülkelerinde uygulanan ekonomi modellerinin dünya genelinde de uygulanmaya başlandığını düşünen MENA Direktörü, “Devlet destekli sanayi politikaları, bugün hem Avrupa'da hem de ABD’de söylenenden farklı bir şekilde konuşuluyordu. Örneğin, devletin ekonomideki aktif rolü Batı'da artarken önceden kabul edilen bir teori, piyasa ekonomisinin tek başına ekonomik büyüme sağlayabileceğini söylüyordu” şeklinde konuştu.
Kairoz, “Bugün bazı Batılı ülkelerin ekonomilerinde devletin rolünün artmasına karşın Arap ülkelerinin ekonomi bakımından daha fazla dışa açılmaya yöneldiğini görüyoruz. Ayrıca bu iki yaklaşım arasında ve söz konusu ekonomiler arasında bir yakınlaşma olduğunu görüyoruz” diyerek bu gelişmeyi ‘olumlu’ olarak değerlendirdi.
Ayrıca Batı borsalarında geçtiğimiz yıl yaklaşık yüzde 20 oranında bir düşüş yaşandığına değinen Kairoz, bunun 2007-2008 mali krizinden bu yana en büyük düşüş oranı olduğuna işaret ederek  “Önceki mali krize baktığımızda, çoğu yatırımcının Körfez'in kapılarını çaldığını görüyoruz. Çünkü bölge kararlı sermayelerle dolu ve uzun vadeli yatırım perspektifinden bakıyorlar. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) tahminlerine göre küresel ekonomi bir durgunluk dönemine girebilir. Körfez ülkelerinin dünyadaki likidite akışı ve mali istikrarın sağlanmasındaki rolünün çok önemli hale geleceği tahmin ediliyor” yorumunu yaptı.

Sürdürülebilir reformlar
Suudi Arabistan ekonomisi geçtiğimiz yıl yüzde 8’in üzerinde bir büyüme oranı kaydederken, Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin büyüme hızları yavaşladı. Kairoz’a göre Suudi Arabistan ekonomisinin yüksek performansının sac ayaklarından biri 2015 yılında başlayan ve bugüne kadar devam eden reformlar. Petrol gelirlerindeki artış çerçevesinde Riyad'ın bu reformlara bağlılığını sürdürmesinin son derece olumlu olduğunu söyleyen MENA Direktörü, “Daha önceki dönemlerde petrol fiyatlarındaki artışın reform sürecindeki gevşeklik ve harcamalardaki enflasyonla ilişkilendirildiğini fark etmiştik. Fakat bugün tamamen farklı bir duruma tanık oluyoruz. Suudi Arabistan Maliye Bakanı (Muhammed el-Cedan), petrol fiyatları ne olursa olsun reformlardan geri adım atmayacaklarını net bir şekilde ifade etti. Bu da oldukça olumlu bir tutum” diye konuştu.
Suudi Arabistan’da özel sektöre daha fazla rol verilmesi, dünyaya açılma, küresel üretim zincirlerine entegrasyon ve kadınların ekonomideki rolünün güçlendirilmesi gibi hayata geçirilen çeşitli reformları öven Kairoz, Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim’in Şarku’l Avsat’a verdiği röportaja atıfla, “Bugün Suudi Arabistan’da kadınların ekonomiye olan katılımı yüzde 37 ile bölgedeki birçok ülkeden daha yüksek. Örneğin Lübnan'da bu oran yüzde 25'i geçmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Ortadoğu’ya uluslararası ilgi
Dünya Kupası ve Formula 1 yarışından uluslararası konferanslara kadar Ortadoğu bölgesi son aylarda yoğun ekonomik, sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetlere sahne oldu. Kairoz, bununla ilgili olarak, “Arap bölgesinin harekete geçmesi, dünyaya açılması ve tanık olunan uzlaşılar, uluslararası sahnedeki konumunu güçlendirdiğine şüphe yok. Dünya bugün, ABD, Çin, Hindistan ve diğer büyük ekonomiler arasında orta ölçekli ülkelerin bağımsızlıklarını sürdürmek için birleşmelerini zorunlu kılan keskin bir kutuplaşmaya tanık oluyor. Körfez ülkelerinde, aralarındaki uzlaşı ve ekonomik iş birliği ile böyle bir birleşmenin olduğunu görüyoruz” dedi. Kairoz’a göre tüm bu faktörler, Körfez ve Arap ülkelerinin dünyanın merkezi konumunu güçlendiriyor.
Körfez ülkeleri arasındaki iş birliğini bir istisna olarak değerlendiren MENA Direktörü, bu iş birliğinin daha da kurumsallaştırılması gerektiğini söyledi. Kairoz, genel olarak bölgenin geri kalanıyla ilgili olarak ise liderler arasındaki ilişkilere bağlı olarak iş birliği düzeyin arttığını ya da azaldığını belirtti. Yatırımın netliğe ihtiyaç duyduğunu ifade eden Kairoz, bölgenin genel ekonomik ağırlığından yararlanabilmesi için mevcut iş birliğinin kurumsallaştırılması gerektiğinin altını çizdi.

Küresel ısınma tehdidi
İklim değişikliğinin, enerji fiyatlarındaki önemli artıştan ve kaynakların kıtlığından şikâyetçi ülkelerin başlıca endişesi olması oldukça güç. Ancak Kairoz’a göre iklim değişikliğinin özellikle Ortadoğu bölgesi üzerindeki etkisinin ‘çok büyük’ olacağı da bir gerçek. Ortadoğu’nun dünyanın geri kalanına kıyasla iki kat daha fazla sıcaklık artışına tanık olmasının beklendiğine dikkati çeken Kairoz, “Yani küresel sıcaklıkların 2 derece artması, Ortadoğu'da 4 derecelik bir artış anlamına geliyor. Ayrıca, Dünya Bankası tarafından yürütülen bir araştırma, su kıtlığının, bölgenin gayri safi yurtiçi hasılasını (GSYİH) yüzde 0,5 olan küresel ortalamaya kıyasla yüzde 14 oranında azaltacağını öngörüyor” ifadelerini kullandı.
Ortadoğu’daki iklim değişikliğini ele almanın bir lüks ya da dış gündeme bir yanıt olmadığını vurgulayan Kairoz, bunun yerine bölgenin konuyu ele alması ve iklim değişikliği ile mücadele için iş birliği yapması gerektiğini söyledi. Kairoz, “Mısır'daki COP27 iklim zirvesi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yapılacak olan COP28 iklim zirvesi, Ortadoğu’nun bu sorumluluğun bir kısmını üstlenmesi ve bu çerçevede istenen değişimi yapması için iki önemli istasyon” değerlendirmesinde bulundu.
Bugün bu değişimin Fas, Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Umman ve diğer ülkeler tarafından sunulan büyük taahhütlerle gerçekleştiğine işaret eden MENA Direktörü, ancak daha hızlı ve daha fazla iş birliği ile hareket edilmesi gerektiğini belirtti.

Aykırı bir tablo
Ortadoğu’daki büyüme oranları keskin bir şekilde değişiyor. Kairoz, ekonomik olarak sıkıntı çeken ülkeleri iki kategoriye ayırıyor. Kairoz’a göre Fas, Mısır ve Ürdün’ün bulunduğu birinci kategorideki ülkeler, geçici oldukları umulan birtakım zorluklarla karşı karşıyalar. Bu ülkelerin hükümetleri, ekonomik büyümeyi canlandırmaya izin veren bir reform süreci başlattılar. Söz konusu ülkelerin bugün çektikleri sıkıntılar, hükümetlerinin kontrolü dışındaki ve dünyadaki enerji ve gıda krizleri ile uluslararası kutuplaşmadan kaynaklı koşulların bir sonucu. Kairoz’un ikinci kategorisindeki ülkeler ise Lübnan, Sudan, Suriye ve Yemen gibi siyasi yönetimlerinde kronik istikrarsızlık olan, savaşlardan ve şiddetli bölünmelerden zarar gören ülkeler. MENA Direktörü, bu ülkelerde sürdürülebilir politikaların geliştirilmesi gerektiğinden burada farklı bir çözüm arayışı olduğuna dikkati çekti. Bazı çözümlerin Lübnan örneğindeki gibi içeriden olması gerektiğini söyleyen Kairoz, diğerlerinin ise bugün mevcut olmayan uluslararası çözümler gerektiren karmaşık sorunlarla karşı karşıya olduklarını belirtti.
Ortadoğu’daki tüm ülkelerde ekonomik büyüme kaydedilmesi için yapabileceklere değinen Kairoz, “Körfez ülkelerinin politikalarında olumlu bir değişikliğe tanık oluyoruz” dedi. Açık çek verme döneminin artık bittiğini söyleyen MENA Direktörü, “Bu olumlu bir değişiklik, çünkü ekonomiler arasındaki ilişkilerin kurumsallaşması yönünde bir ilerleme kaydediliyor. Daha fazla ekonomik bütünleşme benimsenirse (bu değişiklik) Körfez Arap dünyasındaki büyümenin lokomotifi olabilir. Körfez Arap bölgesi, dünyadaki en az entegre bölgelerden biridir. Doğu Asya ülkeleri arasında GSYİH'nın yüzde 40’ını oluşturan iç ticaret, Arap ülkeleri arasında GSYİH'nın 18'ine eşit. Eğer bu oran Doğu Asya'daki oranla eşitlenirse Mağrip (kuzeybatı Afrika bölgesi) ve Ortadoğu ülkeleri, Körfez ülkelerindeki gelişmiş pazarlarla iş birliğinden faydalanabilirler” ifadelerini kullandı.

Bölgesel projeler
WEF’in önceki oturumlarında Ortadoğu için bir dizi ekonomik proje ve inisiyatif başlatıldı. Bunların başında Dördüncü Sanayi Devrimi'nin (Endüstri 4.0) Riyad ve Dubai'deki iki merkeziydi.
Kairoz, WEF’in bu hafta yapılan yıllık toplantılarında ele alınan yeni iş birliği projelerine ilişkin olarak şunları söyledi:
“Suudi Arabistan'da geleceğin pazarlarıyla ve teknolojiden yeni ürünler ve hizmetler için pazarlar oluşturmak için yararlanarak kamu ve özel sektörle nasıl etkileşim kurulacağıyla ilgilenen, sadece işin ticari yönüyle sınırlı kalmayıp daha çok insanların çıkarlarına hizmet eden yeni bir proje başlattık. Ayrıca BAE’de yapılacak iklim zirvesiyle ilgili iş birliği anlaşmasının yanı sıra ticari belgelerin ve örneğin gümrük işlemlerini hızlandırmak için blok zinciri kullanılarak uluslararası ticarette teknolojiden yararlanılmasına yönelik bir proje aracılığıyla ticari faaliyetlerin dijitalleştirilmesi yönünde iki projemiz daha var.”
MENA Direktörü, Davos’taki WEF toplantılarında ticaretin siyasileştirildiği ve korumacılığın giderek arttığı bir dönemde dünyanın bu tür girişimlere ihtiyacı olduğunun altını çizdi.
Kairoz, bu yıl Ortadoğu’da bölgesel konferanslar düzenlenemeyeceğini, ancak 2024 yılından itibaren bölgesel zirveler için belirli ekonomik konulara ve sektörlere odaklanacak yeni bir çerçeve geliştirileceğini de sözlerine ekledi.



Aramco, üçüncü çeyrekte 26,9 milyar dolar ile beklentilerin üzerinde kâr açıkladı

Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)
Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)
TT

Aramco, üçüncü çeyrekte 26,9 milyar dolar ile beklentilerin üzerinde kâr açıkladı

Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)
Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’ndaki (ADIPEC 2025) Saudi Aramco standı (EPA)

Saudi Aramco, 2025 yılının üçüncü çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıkladı. Şirket, 2024 yılının aynı çeyreğinde 103,37 milyar riyal (27,56 milyar dolar) olan net gelirini, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde 101,02 milyar riyal (26,94 milyar dolar) olarak bildirdi. Bu rakam, 88,8 milyar riyallik beklentileri aştı.

2025 yılının üçüncü çeyreğinde, esas olarak değer düşüklüğü ve amortismanla ilgili toplam 3,91 milyar riyal tutarındaki düzeltmelerin, gelir vergisi düzeltmeleriyle kısmen dengelenmesinin ardından, düzeltilmiş net gelir 104,92 milyar riyal (27,98 milyar dolar) olarak gerçekleşti.

Aramco'nun gelirleri, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde 386,17 milyar riyal (102,98 milyar dolar) olarak gerçekleşti ve bu, 2024 yılının aynı çeyreğinde elde edilen 416,63 milyar riyal (111,10 milyar dolar) gelirine kıyasla bir düşüşe işaret ediyor. Gelirdeki bu düşüş, esas olarak rafine ve kimyasal ürün fiyatlarının düşmesi ve ham petrol fiyatları ile hacimlerinin azalması nedeniyle meydana geldi, ancak rafine ve kimyasal ürün satış hacimlerinin artmasıyla kısmen dengelendi.


Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Krallık'ın küresel değişimlere ayak uydurma konusundaki ekonomik kapasitesine dikkat çekti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Krallık'ın küresel değişimlere ayak uydurma konusundaki ekonomik kapasitesine dikkat çekti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. (SPA)

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Krallık'ın küresel değişimlere esneklik ve dayanıklılıkla ayak uydurma, kaynakları, yetenekleri ve ulusal öncelikleri dengeleme, petrol dışı sektörlerde büyümeyi sürdürme ve ileri imalat, teknoloji, turizm ve girişimcilik gibi bir dizi alanda daha fazla gelişme sağlama konusundaki ekonomik kapasitesine dikkat çekti.

Başkent Riyad'da Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın başkanlığında yapılan oturumun başında, Veliaht Prens, Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Geleceğe Yatırım Girişimi Konferansı’na (FII) katılan bir dizi kardeş ve dost ülkenin liderleriyle yaptığı görüşmelerin içeriği hakkında Bakanlar Kurulu’na bilgi verdi.

Bu bağlamda Bakanlar Kurulu, konferansın üst düzey uluslararası katılımının, Suudi Arabistan’a ve onun başarılarına duyulan küresel takdirin bir yansıması olduğunu vurguladı. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın vizyonunun ülkeyi uluslararası bir ekonomik merkez ve dünyanın dört bir yanından liderleri ve yenilikçileri bir araya getiren öncü bir küresel merkez hâline getirdiğini; vizyonları, yatırımın geleceğini şekillendiren uygulanabilir stratejilere dönüştürdüğünü ifade etti.

Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı Selman ed-Dusari, Bakanlar Kurulu’nun, Vizyon 2030'un başlatılmasından bu yana özel sektörün petrol dışı faaliyetlerin büyümesini dikkate değer seviyelere taşımasındaki katkısını takdir ettiğini belirtti. Dusari, bu durumun, iş ortamının genişlemesini ve gelişmesini mümkün kılan ekonomik politikaların ve reformların etkinliğini yansıttığını kaydetti.

gt
Başkent Riyad'da gerçekleşen Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu toplantısından (SPA)

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan'ın 2031'den itibaren üç yıllık bir dönem için Uluslararası Yüksek Denetim Kurumları Teşkilatı (INTOSAI) başkanlığını kazanmasını, bu alandaki liderliğini ve şeffaflığı ve yönetişimi teşvik eden küresel bir geleceğin şekillenmesindeki rolünü teyit eden bir gelişme olarak değerlendirdi.

Bakanlar Kurulu, el-Ula’nın 2025 Dünya Seyahat Ödülleri’nde üç ödül kazanmasını takdirle karşıladı. Bu başarı, el-Ula’nın sürekli mükemmelliğini ve bölgesel turizm haritasındaki artan konumunu yansıtmakta olup, bölgenin sahip olduğu çok yönlü tarihi, medeni ve kültürel zenginlikleri ortaya koyuyor.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Şura Meclisi ile ortaklaşa incelenenler de dahil olmak üzere gündemindeki maddeleri gözden geçirdi ve bu konularda Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi, Siyasi ve Güvenlik İşleri Konseyi, Bakanlar Kurulu Genel Komitesi ve Bakanlar Kurulu Uzman Komitesi'nin kararlarını inceledi.

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan ile Arap Kentsel Kalkınma Enstitüsü arasında bir merkez anlaşmasının yanı sıra, Suudi Arabistan ile Kuveyt arasında mali iş birliğine ilişkin bir mutabakat zaptının onaylanmasına karar verdi.

Bakanlar Kurulu, Turizm Bakanı’nı Suudi Arabistan Turizm Bakanlığı ile San Marino Turizm, Posta, İş Birliği, Fuarlar, Medya ve Turistik Yatırımları Çekme Bakanlığı arasında turizm alanında iş birliğine ilişkin bir mutabakat zaptı taslağı konusunda San Marino tarafıyla müzakerelerde bulunmak ve bu belgeyi imzalamakla yetkilendirdi.

Bakanlar Kurulu ayrıca, Suudi Arabistan Ekonomi ve Planlama Bakanlığı ile Vietnam Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasında ekonomik ve ticari iş birliği alanında; Suudi Arabistan Gıda ve İlaç Kurumu ile Fransa Ulusal Sağlık, Gıda, Çevre ve İş Güvenliği Kurumu arasında tıbbi ürünlerin yönetimi alanında; Suudi Arabistan Eğitim ve Değerlendirme Kurumu ile Kuveyt Üniversitesi arasında ölçme, değerlendirme ve akreditasyon alanında iş birliğine ilişkin mutabakat zabıtlarını, ayrıca Suudi Arabistan ile Panama arasında hava taşımacılığı hizmetleri alanında bir anlaşmayı onayladı.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, oturum sırasında, kimyasal danışmanlık mesleği lisanslarının verilmesi yetkisinin Ticaret Bakanlığı’ndan Enerji Bakanlığı’na devredilmesini; belediye ihlalleri cezaları yönetmeliğine aykırılık tespitine yardımcı olanlara belirli kurallar çerçevesinde teşvik edici mali ödüller verilmesini; Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanlığı’nın, Maliye Bakanlığı ile koordineli olarak, kamu sağlık kurumlarının bütçelerinde ilaç sanayisinin yerelleştirilmesine yönelik özel bir kalem oluşturulması ve onaylanması için gerekli adımları atmasını; ayrıca Mekke Bölgesi Kalkınma Kurumu, Tarım Kalkınma Fonu ve Taybe Üniversitesi’nin iki önceki mali yıla ait kesin hesaplarının onaylanmasını kabul etti.

Bakanlar Kurulu, gündeminde yer alan çeşitli genel konular hakkında da bilgi aldı. Bu konular arasında; Enerji, Spor, İletişim ve Bilgi Teknolojileri, İnsan Kaynakları ve Sosyal Kalkınma, Sanayi ve Maden Kaynakları bakanlıklarının yıllık raporları ile Ulaştırma Genel Kurumu, Ulusal Bitki Örtüsünü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Merkezi, Ulusal Belgeler ve Arşiv Merkezi ve Kamu Yönetimi Enstitüsü’nün raporları yer aldı.


ADIPEC Konferansı... BAE, enerji sektöründe gerçekçi politikalar çağrısında bulundu

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)
BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)
TT

ADIPEC Konferansı... BAE, enerji sektöründe gerçekçi politikalar çağrısında bulundu

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)
BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptığı konuşmada (Reuters)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), küresel enerji sektöründeki liderleri, politika yapıcıları ve yatırımcıları, istihdam yaratmak, büyümeyi ve küresel rekabet gücünü teşvik etmek için gerçekçi yasalar ve iddialı ortaklıklar benimsemeye çağırdı. Bu, ülkenin halihazırda kendisinin de izlediği bir model.

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı ve Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) CEO’su Sultan el-Cabir, “BAE, enerji güvenliğini destekleyen, kaynaklarını çeşitlendiren ve sermayeyi çeken gerçekçi bir yaklaşım benimsemektedir. Bu yaklaşım, yatırımcıların güvenilirlik, istikrar ve güvene değer vermesi nedeniyle yatırım akışını sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.

El-Cabir bu açıklamayı, BAE'nin başkenti Abu Dabi'de düzenlenen ve 45'ten fazla bakan ve 250'den fazla üst düzey yönetici dahil olmak üzere çok sayıda küresel enerji liderini bir araya getiren Abu Dabi Uluslararası Petrol Fuarı ve Konferansı’nın (ADIPEC 2025) açılışında yaptı. Etkinliğin amacı, artan küresel enerji talebini karşılamanın yollarını tartışmak, esnek bir enerji sistemi kurmanın gerekliliğini vurgulamak ve enerji çözümlerinin kapsamını genişleterek herkes için ilerlemenin sağlanmasını garanti altına almak.

Etkili politikaların ‘geçici trendlere değil, kalıcı gerçeklere dayandığını’ açıklayan el-Cabir, ‘ekonomileri zayıflatan’ gerçekçi olmayan düzenlemelere karşı uyarıda bulundu.

El-Cabir, ADNOC'un 200'den fazla AIQ aracında yapay zekâ ve robotik kullanımıyla arıza süresini azaltma ve verimliliği artırma örneklerini sundu. Bu çözümün üretim tahminlerinin doğruluğunu yüzde 90 oranında artırması bekleniyor.

Uzun vadede güçlü bir talep öngörerek, maliyet, yatırım, teknoloji ve personel arasında denge kurulması gerektiğini vurgulayan el-Cabir, ‘temel göstergelere’ odaklanılması çağrısında bulundu.

El-Cabir konuşmasında, elektrik şebekeleri, veri merkezleri ve enerji tedarik kaynaklarına yıllık 4 trilyon dolarlık sermaye yatırımı yapılması gerektiğini vurguladı. El-Cabir, “Gelecekteki ekonomilerin büyüme gereksinimleri, geçmişteki altyapı üzerine inşa edilmiş elektrik şebekeleriyle karşılanamaz” dedi.

El-Cabir, 2040 yılına kadar enerji talebini artıracak faktörleri sıralayarak, veri merkezlerinin elektrik ihtiyacının dört kat artacağını, 1,5 milyar kişinin şehirlere taşınacağını, 2 milyardan fazla ek klima cihazının devreye alınacağını ve küresel uçak filosunun 25 binden 50 bine çıkacağını belirtti.

Yenilenebilir enerji üretiminin iki katından fazla artacağı, sıvılaştırılmış doğal gazın yüzde 50, jet yakıtının ise yüzde 30'dan fazla artacağı, petrol üretiminin 2040'tan sonra da günde 100 milyon varilin üzerinde devam edeceği ve malzeme ve ulaşımda kullanımının artacağı öngörüsünde bulunan el-Cabir, “Dünya, enerji kaynaklarını geliştirmeli, bir kaynağı başka bir kaynakla değiştirmemelidir” şeklinde konuştu.

El-Cabir, enerji yetkililerine ‘temel unsurlara odaklanmaları ve yan etkileri göz ardı etmeleri’ çağrısında bulundu. Enerji talebinin uzun vadede güçlü olduğunu, ancak kısa vadede belli bir belirsizlik bulunduğunu belirterek, bunun maliyet kontrolü ile sermaye yatırımlarının uyumlu hâle getirilmesini, verimliliğin artırılmasını ve insan kaynağı, teknoloji ile yapay zekâya yatırım yapılmasını gerektirdiğini vurguladı.

El-Cabir, ENACT (Energy Action Partners) Konseyi'nin, enerji ve yapay zekânın büyümenin ikiz itici gücü olduğu konusunda hemfikir olduğunu belirtti. Güvenilir bir temel enerji kapasitesinin sağlanması ve elektrik iletim şebekelerinin genişletilmesi gerektiğini vurguladı. BAE’nin sermaye için çekici bir ortam sunduğunu ve ADNOC’un ortaklıklarını öne çıkardı. El-Cabir ayrıca, uluslararası yatırım kolu XRG’nin çeşitli ülkelerde gaz anlaşmalarında genişlediğini ve küresel ölçekte kimya ve altyapı alanlarındaki varlığın güçlendirildiğini ifade etti.