ABD raporunda Ekvator Afrikası’nda güvenliği tehdit eden ‘radikal bir emirliğin’ kurulacağı uyarısı yapıldı

BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na bağlı Senegalli unsurlar (Temmuz 2019/AFP)
BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na bağlı Senegalli unsurlar (Temmuz 2019/AFP)
TT

ABD raporunda Ekvator Afrikası’nda güvenliği tehdit eden ‘radikal bir emirliğin’ kurulacağı uyarısı yapıldı

BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na bağlı Senegalli unsurlar (Temmuz 2019/AFP)
BM Mali Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’na bağlı Senegalli unsurlar (Temmuz 2019/AFP)

ABD’de eski bir Pentagon yetkilisi tarafından hazırlanan raporda, El Kaide’ye bağlı Ensar es-Sünne örgütünün Gabon, Kongo, Uganda,  Demokratik Kongo, Kenya, Tanzanya ve Somali’yi kapsayan Ekvator Afrikası bölgesi ile Hint Okyanusu'ndaki terör ağını desteklemek için Mozambik’in kuzeyinde “İslam Emirliği” adıyla terör örgütü kurmak istediği uyarısında bulunuldu. Terörün ağırlığının Afrika Boynuzu ve Sahel bölgesinden Afrika kıtasının doğusu ve güneyine kaydığı stratejik bir değişim kaydediliyor.
Eski ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in ofisinde İran meselelerinden sorumlu eski yetkili ve ABD Hava Kuvvetleri'nde eski subay Lawrence Franklin, uluslararası siyasette uzman Gatestone Enstitüsü tarafından yayınlanan raporunda, Doğu Afrika'daki eski Portekiz kolonisi Mozambik’in Doğu Afrika ülkelerinde ‘en yeni terör tehdidi’ ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Bu tehdidin El Kaide bağlantılı, ağırlıklı olarak Mozambik'in en kuzeyindeki Cabo Delgado bölgesinde konuşlu Ensar es-Sünne grubu tarafından oluşturulduğuna değindi.
Ensar es-Sünne grubunun çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 3 bin kişiyi öldürdüğünü, çoğu Hristiyan olan yüzbinlerce sivillerin yerlerinden edilmesine neden olduğunu belirten Franklin, zirâ grubun Batılı şirketlerin büyük yatırımlar yoluyla gaz zengini sahaları kullanmak istediği, ancak bunun güvenlik durumuna bağlı olduğu Mocimboa da Praia stratejik limanı çevresindeki kapsamlı alanları kontrol altına aldığını vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın aktardığı rapora göre yasadışı fildişi ticaretinin yanısıra silahlı faaliyetlerini finanse etmek için başta eroin olmak üzere uyuşturucu kaçakçılığına başvuran Ensar es-Sünne, ayrıca Mozambik kıyılarını kullanan kaçakçılardan da para alıyor. Franklin, “Radikaller, Hint Okyanusu'ndaki Komorlar, Madagaskar, Mauritius ve Seyşeller gibi ada ülkelerine ve Güney Afrika'ya terör hücreleri konuşlandırarak Mozambik'i operasyon üssü olarak kullanabilir. Ensar es-Sünne, terör hücrelerini komşu Tanzanya'ya yayıyor. Grup, Cabo Delgado'da şeriat yasasını uygulayan radikal bir emirlik kurmaya kararlı görünüyor. Bu hususta başarılı olurlarsa, Mozambik hükümeti radikalliğin ülke çapında yayılmasıyla mücadele edemeyebilir. Mozambik'teki yetkililer, teröristlerle savaşmak için asker gönderen Güney Afrika'dan terörle mücadelede yardım alıyor” ifadelerine başvurdu.
Ayrıca Mozambik, Ocak ayı başlarında ülkenin kuzeyinde çoğunlukla Hristiyanların yaşadığı bir köyü hedef alan saldırının sorumluluğunu üstlenen DEAŞ tehlikesiyle karşı karşıya. DEAŞ, savaşçılarının küçük köydeki evleri ateşe verdiği, Hıristiyan silahlı milislere üye olmakla suçladıkları kişilerin infaz edildiği fotoğrafları yayınlamıştı.
Mozambik'teki yetkililer, terör tehdidine karşı Ruanda'nın yanı sıra Ekvator Afrikası ekonomik topluluğu ülkelerine ait bölgesel bir askeri güce başvurdu. Uganda Devlet Başkanı, Mozambik'in bölgesel boyutlar kazandığı anlaşılan terörle mücadelesinde askeri yardımda bulunma niyetini açıklamıştı.
Terörizmin Afrika'daki ulus devletleri tehdit eden ‘varoluşsal bir meydan okuma’ olduğuna dikkat çeken söz konusu rapor, El Kaide ve DEAŞ gibi uluslararası terör ağlarının Sahra altı Afrika ülkelerine nüfuz etmeye, burayı kuşatmaya başladığına işaret ediyor. Somalili eş-Şebab Hareketi’nin Doğu Afrika istikrarına yönelik en güçlü tehdidi temsil ettiğine değinen Franklin, bu tehdidin ABD’ye kadar dahi ulaşabileceğini öne sürüyor.  Zirâ Aden Körfezi üzerinden Yemen'deki El Kaide’den mali ve lojistik destek alan Eş Şebab örgütünün köklerinin Afrika Boynuzu ve Somali’ye kadar uzandığını vurguluyor. Eş Şebab’ın 2009'dan beri El Kaide’ye bağlılık sözü vermesine rağmen terörist operasyonlarında bağımsız olduğuna, ABD istihbaratı tarafından “El Kaide'nin en zengin ve en güçlü kolu” olarak sınıflandırıldığına da dikkat çekiyor. Raporda ABD’ye yönelik 11 Eylül saldırılarına benzer bir saldırı başlatma olasılığının incelendiği, dolayısıyla eş-Şebab Hareketi’nin ABD ulusal güvenliğine yönelik tehdidinin göz ardı edilmediği belirtiliyor.
Raporda aynı zamanda Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un geçtiğimiz günlerde Eritre'deki eğitimden dönüşleri ardından ordudaki 500 askere hitaben yaptığı konuşmaya, ABD'de eğitilen Somali kuvvetlerinin Eş Şebab’ın kontrolü altındaki kapsamlı bölgeleri geri aldığı zaferini kutladığına da değiniliyor. Cumhurbaşkanı Mahmud, 2023 yılı bitmeden Eş Şebab’ın yenilgiye uğratılacağı umudunu da dile getirmişti.
Ancak Eş Şebab terör örgütü, Cumhurbaşkanı Mahmud’un konuşması ardından bu ayın başlarında Somali'nin merkezinde 15 kişinin ölümüne neden olan iki intihar saldırısı düzenledi. Eş Şebab’ın komşu ülkeler ve Batı yanlısı Somali hükümeti için tehdit oluşturmaya devam ettiğini vurgulayan Franklin, hareketin yabancı gönüllüleri silahlandırdığını, Kenya'daki Somali kökenlilerin hareket kapsamında Somalili olmayan en kapsamlı grubu oluşturduğunu söylüyor. Eş Şebab’a Etiyopya'daki en büyük etnik grup olan Oromo'dan militanlar katılıyor. Militanların çoğunun Müslüman olduğu biliniyor.
Raporda ayrıca Eş Şebab’ın silahları karaborsa üzerinden silah tüccarlarından satın aldığı, El Kaide'den de silah tedarik ettiğine dikkat çekiliyor. Terör örgütü, Somali'de kontrol altında tuttuğu alanlardan geçen şirketlere ve kamyonlara yüklü vergiler uyguluyor.



ABD'de kızamığa bağlı üçüncü ölüm gerçekleşti

ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)
ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)
TT

ABD'de kızamığa bağlı üçüncü ölüm gerçekleşti

ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)
ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)

Kızamık nedeniyle hastaneye kaldırılan okul çağındaki ikinci çocuk, virüsün ocak ayı sonlarında Batı Teksas'ta yayılmaya başlamasından bu yana Amerika Birleşik Devletleri'nde kızamığa bağlı üçüncü ölüm vakası oldu.

Çocuk, Teksas'ın Lubbock kentindeki Teksas Üniversitesi Tıp Merkezi sağlık sisteminde kızamık komplikasyonları nedeniyle tedavi görüyordu ve aşılanmamıştı.

ABD'deki kızamık vakalarının sayısı şu anda 2024 yılının tamamında kaydedilen vaka sayısının iki katından fazla. Teksas cuma günü, enfeksiyon ve hastaneye yatış sayısında önemli bir yeni artış olduğunu duyurdu. Üç veya daha fazla vaka olarak tanımlanan aktif salgınların görüldüğü diğer eyaletler arasında New Mexico, Kansas, Ohio ve Oklahoma da bulunuyor.

Virüs, aşılama oranlarının düşük olduğu toplumlarda yayılmaya başladı. Eyaletler arası salgın, sağlık uzmanlarının virüsün aşılama oranlarının düşük olduğu diğer ABD topluluklarında da etkili olabileceği ve salgının bir yıla kadar sürebileceği yönündeki endişelerini doğruluyor. Geçtiğimiz hafta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Meksika'daki vakaların Teksas'taki bir kızamık salgınıyla bağlantılı olduğunu duyurdu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre kızamık, enfekte olmuş bir kişinin nefes alması, hapşırması ya da öksürmesiyle kolayca yayılan, oldukça bulaşıcı, hava yoluyla bulaşan bir virüsün neden olduğu, aşılarla önlenebilen ve 2000 yılından bu yana ABD'de yok edildiği düşünülen bir hastalıktır.

Teksas Eyaleti Sağlık Hizmetleri Departmanı cuma günü, üç gün içinde 59 yeni kızamık vakasının görüldüğünü ve ocak sonundan bu yana eyaletteki toplam vaka sayısının 481'e ulaştığını duyurdu.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) perşembe günü itibariyle ülke genelinde haftalık 124 kızamık vakası artışı olduğunu ve toplam vaka sayısının 607'ye ulaştığını bildirdi. Ülke genelindeki toplam vaka sayısı 2024 yılının tamamında 285 idi.