Samanyolu'nun yeni görüntüsü, yıldız mezarlığını gözler önüne serdi

Yeni görüntü, daha önce sadece 7'si bilinen yaklaşık 20 yeni olası yıldız kalıntısını açığa çıkardı

(R. Kothes [NRC] ve Pegasus ekibi)
(R. Kothes [NRC] ve Pegasus ekibi)
TT

Samanyolu'nun yeni görüntüsü, yıldız mezarlığını gözler önüne serdi

(R. Kothes [NRC] ve Pegasus ekibi)
(R. Kothes [NRC] ve Pegasus ekibi)

Samanyolu'nun yeni ve net bir görüntüsü, yaklaşık iki düzine patlayan yıldızın kalıntılarını içeren bir galaksi "mezarlığını" ortaya çıkardı.
Genişleyen bir gaz ve toz bulutu olan bu kalıntılar, süpernova patlamasından sonra bir yıldızın yaşamının son evresine işaret ediyor.
Önceki çalışmalarda bu tür yıldız kalıntılarının muhtemelen halihazırda gözlemlenenden 5 kat daha fazla olduğu hesaplansa da Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden Andrew Hopkins'in de aralarında bulunduğu araştırmacılar radyo teleskoplar kullanılarak gözlemlenen sayının "çok düşük" olduğunu söylüyor.
Henüz yayımlanmayan yeni araştırmada, ölü yıldızlara daha fazla ışık tutma amacıyla Avustralya'nın ASKAP radyo teleskobuyla Parkes radyo teleskobu Murriyang tarafından yapılan gözlemler birleştirildi.
The Independent'ın haberine göre, araştırmacıların Samanyolu'ndaki bazı yıldızlar arasındaki boşlukta bulduğu "ince saplar ve topak bulutlar", gerçekten daha fazla süpernova kalıntısı olduğuna işaret ediyor.
Bilim insanlarına göre yıldızların doğum ve ölüm yerlerini gösteren yeni görsel, galaksimizin şimdiye kadarki en ayrıntılı radyo görüntüsü.
Daha önce sadece 7 tanesi bilinirken, bu görüntü yaklaşık 20 yeni olası yıldız kalıntısını ortaya çıkardı.
Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden, projenin baş bilim insanlarından Profesör Andrew Hopkins bu görüntünün, galaktik düzlemi "şimdiye kadarki en ince ayrıntısıyla" gösterdiğini söylüyor.

Hopkins bu görselin, "ölen yıldızlar arasındaki boşluğu dolduran hidrojen gazıyla ilişkili ve yeni yıldızların doğuşuyla bağlantılı geniş çaplı salımın ve süpernova kalıntıları olarak adlandırılan sıcak gaz kabarcıklarının" bulunduğu, Samanyolu'nda bir bölgeyi gösterdiğini belirtiyor.
The Conversation'a konuşan Dr. Hopkins, "Bütün Samanyolu'nun sadece yüzde 1'i kadar olan bu küçük alanda, daha önce sadece 7'si bilinen 20'den fazla yeni olası süpernova kalıntısı keşfettik" dedi.
Çalışmada yapılan daha önce hiç görülmemiş detaylı gözlemler, farklı teleskoplardan elde edilen verilerin bir araya getirilmesi sayesinde mümkün oldu.
Avustralya'nın ASKAP radyo teleskobu, 6 kilometre genişliğinde tek bir büyük teleskobu taklit eden, her biri 12 metre genişliğinde 36 tane nispeten küçük çanaktan oluşuyor.
ASKAP iyi bir çözünürlüğe sahip olsa da araştırmacılar en büyük ölçeklerdeki yıldız bölgelerinden gelen radyo dalgasını kaçırdığını söylüyor.
Bu nedenle bilim insanları, İtalya Ulusal Astrofizik Enstitüsü'nden Ettore Carretti liderliğindeki Pegasus adlı başka bir projeyle güçlerini birleştirdi.
Pegasus projesinde dünyanın en büyük tek çanaklı radyo teleskoplarından biri olan Parkes/Murriyang teleskobu kullanılıyor.
Kanada'nın Alberta Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Brianna Ball, danışmanı Roland Kothes'la birlikte çalışmayı yürüttü.
Araştırmacılar, Pegasus haritasını Avustralyalı ekiplerin haritasıyla birleştirerek Samanyolu'ndaki yıldız kalıntılarını "son derece yüksek hassasiyet ve doğrulukla" ortaya çıkardı.
Bilim insanları, gökyüzünün yüksek kaliteli görüntülerini oluşturmak için bu yaklaşımı kullanarak gökbilimcilerin, gelecekteki gözlemlerle Galaksi ve ötesi hakkındaki anlayışlarını sağlamlaştırabileceğine inanıyor.
Dr. Hopkins, "Nihai sonuçlar bu ilk görüntüden yaklaşık 100 kat daha büyük şekilde, neredeyse tüm Samanyolu'nun benzeri görülmemiş bir görüntüsü olacak ve aynı ayrıntı ve hassasiyet düzeyine ulaşacak" dedi.

"Galakside gökbilimcilerin henüz keşfetmediği yaklaşık 1500 süpernova kalıntısı daha olabileceği tahmin ediliyor. Kayıp kalıntıları bulmak galaksimizi ve tarihini daha iyi anlamamıza katkı sağlayacak."



İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
TT

İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Çin'in güneybatısında keşfedilen 300 bin yıllık nadir ahşap aletler, bölgedeki ilk insanların büyük ölçüde kök ve yumrular gibi yeraltı bitkileriyle beslendiğini gösteriyor.

Hakemli dergi Science'da perşembe günü yayımlanan bulgular, Doğu Asya'daki erken insan atalarının gelişmiş bilişsel becerilerine, yaşantılarına, beslenme biçimlerine ve çevrelerine ışık tutuyor.

Yunnan eyaletinin Jiangchuan bölgesinde yer alan göl kıyısındaki Gantangqing arkeolojik kazı alanında, oksijenden yoksun kil tortularda ahşap aletlerin korunması sayesinde bu nadir buluntu elde edildi.

Araştırmacılar tortularda yaklaşık bin organik kalıntı da buldu.

Ortaya çıkarılan kalıntıları gelişmiş teknikler kullanarak tarihlendiren bilim insanları, aletlerin 250 bin ila 350 bin yıllık olduğunu tespit etti.

Bilim insanları, çeşitli biçim ve işlevlere sahip "son derece nadir" ahşap aletlerin yaklaşık 300 bin yıllık katmanlardan çıkarıldığını söylüyor.

Bugüne kadar bu döneme ait, biri Avrupa'da diğeri Afrika'da olmak üzere ahşap alet içeren sadece iki keşif yapılmıştı.
 

Görsel kaldırıldı.

Gantangqing'deki ahşap aletler (Liu ve ekip arkadaşları/Science)


Yeni keşfedilen çubuklardan ikisi, İtalya'nın Poggetti Vecchi bölgesinde bulunan 171 bin yıllık aletlere benzerlik gösteriyor.

Kanca biçimli benzersiz 4 aletin daha ortaya çıkarıldığını belirten bilim insanları, bunların muhtemelen kökleri kesmek için kullanıldığını söylüyor.

Ayrıca araştırmacıların ahşap aletlerin üzerinde kasıtlı cilalama ve kazıma izleri, kenarlarındaysa toprak kalıntıları saptaması, bunların kök ve yumrular gibi yeraltı bitkilerini kazmak için kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları, "Ahşap aletler arasında kazma çubukları ve küçük, eksiksiz, elle tutulan sivri uçlu aletler var" diye yazıyor.

Bilim insanları bu bulgulara dayanarak insanların Doğu Asya'daki atalarının muhtemelen bitki temelli bir beslenme biçimi izlediğinden şüphelenirken, bölgede çam fıstığı, fındık, kivi meyvesi ve su yumrularına dair kanıtlar tespit edildi.

Buna karşılık Avrupa ve Afrika'da saptanan ahşap aletler av aletleri, mızraklar ve mızrak uçlarıydı.

Çalışmanın ortak yazarı arkeolog Bo Li şöyle diyor:

Bu keşif, erken insan adaptasyonuna ilişkin önceki varsayımlara meydan okuyor. Çağdaş Avrupa yerleşimleri (Almanya'daki Schöningen gibi) büyük memelileri avlamaya odaklanırken, Gantangqing subtropik bölgelerde bitki temelli, eşsiz bir hayatta kalma stratejisini ortaya koyuyor.

Dr. Li, "Ahşap aletlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da arkeolojik kayıtlardaki önemli bir boşluğu dolduruyor, çünkü 100 bin yıldan daha eski ahşap aletler Afrika ve Batı Avrasya dışında son derece nadir görülüyor" ifadelerini kullanıyor.

Keşif, ahşap aletleri kullanan erken insanların dünya genelinde çok daha geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.

Ayrıca farklı ortamlarda yaşayan tarih öncesi kültürlerin yerel olarak işlerine yarayacak aletler geliştirdiğine de işaret ediyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/news