Libya mutabakatını kimler frenliyor?

Meclis Başkanı, Devlet Yüksek Konseyi'ne anayasal kurala yanıt vermesi için iki hafta süre verdi. Siyasi şahsiyetler ise ulusal diyalog çağrısında bulunuyor

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
TT

Libya mutabakatını kimler frenliyor?

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP

Zayed Hediyye 
Görünen o ki Libya siyasi sahnesinin karmaşıklığı, yumuşamayı reddediyor.
Ne zaman karanlık tünelden çıkmak için bir ufuk belirse, genel seçimlere giden bir anlaşmaya varılmasının önünde de bir engel beliriyor.
Bu engel, anayasal konularda Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasındaki müzakere yolunu tamamen tıkıyor ve tamamen başarısızlığa sürüklüyor.
Bu engellerden sonuncusu, parlamentonun reddettiği ve Yüksek Konseyi'nin ise onaylanmasında ısrar ettiği 'askeri personelin ve çift vatandaşlığa sahip olanların cumhurbaşkanlığına adaylığına' ilişkin noktadır.
Bu noktadaki kronik anlaşmazlığı sona erdirecek herhangi bir uzlaşı formülüne ulaşılamaması ile meclis başkanı, Yüksek Konsey'e parlamento tarafından kendisine sevk edilen anayasal kuralı imzalaması için Mart sonunda sona erecek bir son şans vereceğini duyurdu. 
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Kahire'de Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile yaptığı son görüşmenin sonuçları hakkında meclise bilgi verdi.
Salih'in ifadeleri, iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların boyutunun daha da büyüdüğünü ve anayasa müzakerelerinin şu anda başarısızlığın eşiğinde olduğunu gösterdi. 
Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Bileyhik de "Meclis, Yüksek Konsey ile müzakerelerde bu dönemde yaşanan siyasi çıkmaza ilişkin Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in brifingini dinledi. Salih, bu krizi sona erdirmek için parlamento tarafından sunulan çözümlere değindi" dedi. 
Bileyhik, "Parlamento, kötüleşen siyasi krizi sona erdirmek amacıyla radikal bir çözüm aramak için Temsilciler Meclisi'ne sunulacak önerileri hazırladıktan sonra, krizin çeşitli yönleri için bir dizi komite oluşturmaya karar verdi" dedi. 

Sıcak konuşma
Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, 17 Ocak'ta parlamento oturumunda yaptığı konuşmada, 'seçimlerin anayasal temeli konusunda en geç mart ayı sonuna kadar çözüme ulaşmak için Yüksek Konsey ile sorumluluk alma ve anlaşmazlıkları giderme' çağrısında bulundu. 
"Zaman, anayasa beyannamesinin askıya alınmasına izin vermiyor ve Temsilciler Meclisi kimsenin insafında olmayacak" diyen Salih, "Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile yalnızca incelenmek üzere anayasa belgesini iki konseye sevk etme konusunda uzlaşı sağlandı" dedi. 
Akile Salih, "Temsilciler Meclisi, bir buçuk yıl önce Yüksek Konsey'e egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi. Ancak konsey, buna olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermedi" diyerek, Yüksek Konsey üyelerini de meclis kararlarına karşı veto kullanmakla suçladı.
Salih ayrıca, "Anayasa beyannamesine göre Temsilciler Meclisi, tek yasama organı ve Yüksek Konsey ise danışma organıdır. Bize saygı duymalı ve bize daha iyi yanıt vermeliler" dedi.
Salih, Devlet Yüksek Konseyi'ne seçimlerin anayasal dayanağı konusuyla ilgili olarak parlamentoya yanıt vermesi için 15 gün mühlet verdi. 

Mişri, saldırıya geçti
Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Twitter üzerinden Bingazi'deki Libya parlamentosu oturumunda yaptığı açıklamalara cevaben Meclis Başkanı'na üstü kapalı bir mesaj gönderdi.
Mişri, "Uzlaşı ve istikrar isteyen kim olursa olsun, uzlaşı ve kararlılık için ellerimizi uzatıyoruz. Aksini isteyen sadece kötü niyet eker" dedi. 
Müzakere tarafları arasındaki durumun kötüleşmesiyle birlikte Libya'nın önde gelen isimleri, yeni tarafların katılımıyla kapsamlı bir Libya diyaloğuna kapı açılması çağrısında bulundu.
Ayrıca, mevcut çatışmalar ülkeyi yeni bir savaşa sürüklemeden önce, genel seçimlerin başarılarını kolaylaştıracak bir atmosferde düzenlenmesini sağlamak için ulusal uzlaşı ve askeri kurumun birleştirilmesi gibi askıda bekleyen çetrefilli konuların sonlandırılması çağrısı yaptı.
Eski Geçiş Konseyi üyesi Abdurrezzak el-Aradi, "Libya'da yaklaşan seçimlerle ilgili herhangi bir konuşma bir yanılsamadır. Uzlaşı, geçiş dönemi adaleti süreci ve ulusal bir pakt ile sonuçlanan ciddi bir diyalogdan önce gelmezse durum, savaşa yol açacaktır" şeklinde konuştu.
Aradi, "Seçimlerden önce, siyasi, askeri ve ekonomik kurumların paralel bir çizgide birleştirilmesinin yanı sıra, anayasa taslağının bu tüzük uyarınca yeniden düzenlenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Milletvekili Ali et-Takbali ise "Mevcut siyasi ortam, uygun bir güvenlik ortamı gerektirdiği için seçimlere izin vermiyor. Sahtekarlıktan uzak bir şekilde bu başarının önemini takdir eden seçmenlere ihtiyacı var" dedi. 
Takbali, "Mısır, Libya anlaşmazlığının tarafları arasındaki müzakerelere liderlik ediyor. Çünkü Libya'nın istikrarıyla ilgilenen bir ülke varsa o da Mısır'dır. Zira Libya, ulusal güvenliğinin bir uzantısını temsil ediyor" şeklinde konuştu.
Temsilciler Meclisi üyesi Saltanat el-Mismari ise seçimlerin yapılmasını denetlemek için birleşik bir hükümet kurulması gerektiğini söyledi. Mismari, "Dibeybe ve Başağa hükümetlerini, üzerinde anlaşmaya varılacak bir kişinin başkanlık ettiği yeni bir hükümette birleştirmek için silahları kontrol eden aktif güçlerle anlaşmaya varılmalıdır" dedi. 
"Bu önerilen hükümet, seçimleri denetlemekle görevlendirilecektir" diyen Mismari, Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasında seçimlere aday olma koşullarıyla ilgili anlaşmazlığın şiddetlenmesinin ardından Temsilciler Meclisi'nin tek taraflı olarak siyasi sürece öncülük etmesi çağrısında bulundu.
Saltanat el-Mismari ayrıca, "Sokaklar, seçimlerin yapılmasının engellenmesinden meclisi sorumlu tutuyor ve bu nedenle Yüksek Konsey'den uzak bir şekilde çözümle ilgilenen sadece biziz" açıklamasında bulundu. 

Askeri süreçte ilerleme
Siyasi sürecin aksine Libya'daki uluslararası misyonun himayesinde Sirte şehrinde yeni turunu tamamlayan 5+5 Ortak Askeri Komite'nin yürüttüğü askeri müzakerelerin ayırt edici özelliği uzlaşı oldu. 
Birleşmiş Milletler'in (BM) Libya misyonu başkanı Abdullah Batili, yaptığı açıklamada Libya'da yabancı güçler ve paralı askerlerin varlığıyla ilgili olarak Ortak Askeri Komite ile mutabakat içinde önemli kararlar alınacağını dile getirdi.
Batili, "Üniformalı adamlar kahramanca işler yapıyor. Siyasi partiler de aynı şeyi yapmalı" dedi. 
BM Temsilcisi, "Askeri Komite'nin Sirte kentindeki toplantısında komşu ülkelerle ilgili konuların yanı sıra yabancı güçler ve paralı askerlerle ilgili diğer konular ele alındı. Özellikle Sudan, Çad ve Nijer gibi komşu ülkelerle bu konuda ilerlemek adına bu konuda önemli kararlar alındı" şeklinde konuştu. 
Batili ayrıca, "Ayrıca şehirdeki güvenlik durumunu korumakla ilgilenen ve çalışmalarını tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genişletecek güvenlik düzenlemeleri grubu ile de görüştük. Aynı şekilde uluslararası ve yerel gözlemcilerle ateşkes süreci çalışmalarını düzenleme, bu yönde şu ana kadar yapılanları tamamlama konularını ve bu grubun Sirte'de faaliyet gösterme olasılığını ele aldık" dedi. 

Ortak bir kuvvet oluşturma
Ayrıca, 5+5 Ortak Askeri Komite raportörü ve üyesi Mustafa Yahya, "Komite, 2020'de imzalanan ateşkesin şartlarını uygulamak için çalışıyor ve bu amaca ulaşmak için ortak bir askeri güç oluşturulması kararlaştırıldı" dedi. 
Yahya, "Oluşturulması kararlaştırılan ortak askeri güç, yerel ve uluslararası gözlemcilerin çalışmalarını güvence altına almanın yanı sıra, herhangi bir ihlali kontrol altına alarak ve Güvenlik Düzenlemeleri Komitesi'ne yardım ederek ateşkesi istikrara kavuşturmakla ilgileniyor" açıklamasında bulundu. 
Mustafa Yahya, "Askeri liderlerin atanması, askeri kurumu birleştirme veya petrol sahalarını ve limanları korumaya yönelik adımlar atan bir komite hakkındaki kafa karışıklığı doğru değildir. Bunlar komitenin çalışmalarına dair karmaşa oluşturan söylentilerden ibarettir" şeklinde konuştu. 
Yetkili ayrıca, "Komite üyeleri, kendilerine tanınan uzmanlıkların sınırlarını çok iyi bilen ve bunları iyi çalışılmış bir plana göre belirli adımlarla uygulamak için özveriyle çalışan profesyonel askeri liderlerdir" dedi. 

Independent Türkçe



Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını ABD'nin veto etmesini üzüntüyle karşıladıklarını açıkladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının X hesabından yapılan açıklamada, ABD'nin veto kararının "İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerinin devamını sağlayacağı" belirtildi.

Suudi Arabistan'ın 15 üyeli BMGK'de Cezayir tarafından Filistin'in BM'ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısının daimi üye ABD'nin "hayır" oyu ile reddedilmesini üzüntüyle karşıladığı kaydedilen açıklamada, "Filistin devletinin BM'ye tam üyeliğinin kabulünün engellenmesi, İsrail işgalinin inatçılığının ve uluslararası hukuk kurallarının caydırıcı olmaksızın sürekli ihlalinin sürdürülmesine katkıda bulunmakta ve bizi arzu edilen barış hedefine yaklaştırmamaktadır." ifadelerine yer verildi.

- Mısır

Mısır Dışişleri Bakanlığı da BMGK'den Filistin devletinin BM'ye tam üye olmasını sağlayacak bir karar çıkmamasından üzüntü duyulduğunu açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, Filistin devletini tanımanın ve BM'ye tam üyeliğini onaylamanın, yaklaşık 75 yıldır İsrail işgalinden acı çeken Filistin halkının en doğal hakkı olduğu vurgulandı.

- Ürdün

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise ABD'nin veto yetkisini kullanması sonucunda BMGK'nin Filistin devletinin BM'ye tam üye olarak kabul edememesinden "derin üzüntü" duyulduğu belirtildi

Bağımsız Filistin devleti vurgusu yapılan açıklamada, BM'ye tam üyeliğin Filistin halkının sabit bir hakkı olduğu kaydedildi.

- İslam İşbirliği Teşkilatı

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan (İİT) yapılan yazılı açıklamada da ABD'nin vetosunun ve Filistin'in üye olamamasının üzüntüyle karşılandığı ifade edildi.

ABD'nin veto kararının meşru haklarını alabilmeleri önünde engel olduğu ve Filistin halkına dayatılan tarihi adaletsizliğin yaklaşık 75 yıldır devam etmesine yeni bir katkı sunduğu belirtildi.

- Arap Birliği

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, X hesabından konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Gayt mesajında, "Vetonun, Filistin'in Birleşmiş Milletlere tam üye olarak katılımını kabul etme konusunda açık bir uluslararası iradeyi engellemek için kullanılması son derece talihsiz bir durumdur. Ancak bunun, Araplar tarafından ve uluslararası alanda desteklenen Filistin iradesinin zaferiyle kaçınılmaz olarak sonuçlanacak uzun bir siyasi mücadeleye giden yolda yalnızca bir adım olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin daha sonra 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 İsrail'in, Suriye'nin güney sınırlarında Beşşar Esed rejimi ordusunun hava savunma sistemlerinin bulunduğu birkaç noktaya roket saldırısı düzenlediği ileri sürüldü.

Suriye'deki haber ajansı SANA'nın askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, yerel saatle 02.55'te Suriye'nin güney bölgesinde bazı noktaların, İsrail güçleri tarafından roketlerle hedef alındığı iddia edildi.

Haberde, "Düşman İsrail, Filistin'in kuzeyinden Suriye'nin güney bölgesindeki hava savunma sistemlerini roketlerle vurdu. Saldırıda maddi hasar meydana geldi." ifadeleri kullanıldı.

Diğer yandan, İsrail makamlarından saldırıya ilişkin açıklama yapılmadı.

Suriye'nin güneyinde Şam ve kırsalındaki bölgelerde Suriye ordusu ve İran destekli terörist grupların yanı sıra Lübnan Hizbullahı unsurlarının bulunduğu biliniyor.

İsrail, iç savaşın başladığı 2011'den bu yana Suriye'de zaman zaman İran destekli gruplara ve Suriye ordusuna ait askeri noktalara saldırılar düzenliyor.

İran basını, İran Hava Kuvvetleri Üssü'ne ev sahipliği yapan İsfahan eyaletinin kuzeydoğusunda patlama seslerinin geldiğini duyurmuştu.

İsfahan eyaletindeki patlama seslerinin ardından Tahran, İsfahan ve Şiraz ile İran'ın bazı bölgelerindeki uçuşların askıya alındığı bildirilmişti.

Amerikan medyası, ABD'li yetkililere dayandırdığı haberlerinde, İsrail'in İran topraklarına yönelik bir saldırı düzenlediğini yazmıştı.


Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Filistin, ABD'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etmesini şiddetle kınadı.

Filistin Devlet Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, "ABD'nin, Filistin'in BM'ye tam üye olmasını engellemek için BMGK'da veto yetkisini kullanmasını en güçlü ifadelerle kınadı." ifadesine yer verdi.

Devlet Başkanlığı, "ABD'nin vetosu haksız ve ahlak dışıdır. Filistin Devleti'nin BM'ye tam üye olmasını güçlü bir şekilde destekleyen uluslararası toplumun iradesine meydan okumadır" değerlendirmesinde bulunuldu.

ABD, BMGK Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını veto etmişti.

15 üyeli BMGK'de ABD'nin "hayır" oyu kullandığı tasarı, 12 "evet" ve 2 "çekimser" oy almıştı.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin "hayır" oyu kullanmaması ve toplamda 9 "evet" oyu alması gerekiyordu.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze'ye ulaştırılması için 3 bin 774 ton insani yardım malzemesiyle Türkiye'den uğurlanan "9. İyilik Gemisi" Mısır'ın El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Mersin Limanı'ndan 16 Nisan'da uğurlanan, Türk Kızılay tarafından temin edilen gıda, bebek malzemeleri, uyku tulumu ve un gibi ihtiyaç malzemeleriyle yola çıkan gemi, Akdeniz'deki yolculuğunu tamamlıyor.

Mısır açıklarında yakıt ikmali yaptıktan sonra rotasına devam eden 9. İyilik Gemisi, Gazze'ye en yakın bölge El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Gemi, işlemlerin ardından taşıdığı acil ihtiyaç malzemelerinin indirilmesi için limana yanaşacak.

İndirilecek 3 bin 774 ton insani yardım malzemesi, tırlara yüklenerek Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze'deki Filistin halkına götürülecek.

Türk Kızılay ile AFAD işbirliğinde bugünü kadar 13 uçak ve 8 gemiyle toplamda 39 bin 697 ton çeşitli insani yardım malzemesi Gazze'ye ulaştırıldı.


İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
TT

İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York’ta Filistin’deki son gelişmeler ile ikili ve bölgesel meseleleri görüştü.

İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bakanlar düzeyinde düzenlenen "Orta Doğu" oturumuna katılmak üzere ABD’de bulunan Abdullahiyan ile Ürdünlü mevkidaşı Safedi bir araya geldi.

ABD’nin İsrail’e desteği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırıları sona erdirmek istememesinin “Filistinlilere yönelik soykırımın devam etmesinin temel nedeni” olduğu değerlendirmesinde bulunan Abdullahiyan, uluslarası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin “bu soykırımı sona erdirmek için harekete geçip çabalarını sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Abdullahiyan, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının, ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına yapılan saldırıya karşı cevap olarak “meşru savunma” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek “hassas ve hesaplı” bir şekilde askeri ve istihbarat üslerini hedef aldıklarını kaydetti.

Bölgede barış ve istikrarın güçlendirilmesinden yana olduklarını belirten Abdullahiyan, İsrail’in saldırısına verilen karşılığın “sınırlı ve minimum” olduğunu, İsrail’in “herhangi bir maceracı eyleme girişmesi durumunda” ülkesinin cevabının “kesin, hızlı ve kapsamlı” olacağını yineledi.

Abdullahiyan, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü saldırılara işaret ederek, uluslararası toplum, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkelerin bu saldırıların durdurulması için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de Filistin meselesinin ülkesi için yüksek öncelik taşıdığını belirterek Gazze’ye yönelik sürdürülen saldırıların sonlandırılması için çabalarının süreceğini ifade etti.

Filistin’deki durumu zor ve karmaşık” olarak nitelendiren Safedi, Ürdün'ün, Filistinlilerin komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik her türlü girişime kesin olarak karşı olduğunu kaydetti.

Abdullahiyan ile Safedi, bazı ikili ve bölgesel konuları da ele aldı.


Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)

Lübnan Hizbullah grubu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Raheb bölgesi yakınlarında toplanan İsrail askerlerini top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Hizbullahın açıklamasında saldırının tam yeri veya sonuçları belirtilmedi. İsrail'den ise  saldırı ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.


Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
TT

Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)

Türkiye ve Irak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki Pazartesi günü Bağdat'a yapacağı ziyarette ilişkilerinde bir sıçrama bekliyor. Ankara ve Bağdat'ta yapılan duyuruya göre ziyarette güvenlik, ekonomi ve kalkınma konularının yanı sıra, su ve enerji dosyalarını da içeren stratejik çerçeve anlaşmasının imzalanması öngörülüyor.

Irak hükümetinden bir kaynak, Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler'in çarşamba günü açıkladığı, PKK’nın faaliyetleriyle mücadelede iki komşu ülke arasında iş birliğine ilişkin stratejik bir anlaşmanın imzalanması hakkındaki açıklamasını dün (Perşembe) doğruladı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Zeki Aktürk dünkü (Perşembe) haftalık basın toplantısında, Türkiye ‘nin “Pençe Kilit’te” operasyonunu hızlandıracağını ve kilitin bu yaz kapanacağını, kilit kapanırken, Bakanımız açıkladığı gibi: Öngörülemez, alışılmadık, PKK’nin reaksiyon gösteremeyeceği şekilde kapanacağını belirtti.

Buna karşılık Iraklı kaynak, "konunun aynı zamanda iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğiyle, güvenlik ve ekonomik yönlerle ilgili birçok ortak çıkar konusuyla da ilintili olduğunu" ifade etti. Kaynak Şarku’l Avsat’a Türk tarafının Irak'a su paylaşımının sağlanması ve bir mekanizma kurulması konusunda iş birliği gösterdiğini, dosyanın Erdoğan'ın ziyareti sırasında görüşüleceğini belirtti.

 Erdoğan, salı günü yaptığı açıklamada, gündeminin en önemli maddelerinden birinin su meselesi olacağını, ayrıca Irak'ın doğalgaz ve petrolün Türkiye üzerinden taşınmasına ilişkin taleplerinin de bulunduğunu, her iki konunun da çözümü için çalışılacağını söyledi.

Irak'ın geçen yıl lansmanını duyurduğu "Kalkınma Yolu" projesi, Erdoğan'ın ziyaretinin gündeminde önemli bir madde oluşturuyor. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz aylarda bakanlar düzeyinde ve teknik görüşmelerde bulunularak, Türkiye ile Irak arasında, projenin takibi için "Bakanlar Kurulu" benzeri bir ortak mekanizmanın kurulması yönünde karara varıldığını söyledi. Projeye aynı zamanda BAE ve Katar’ın da katılması bekleniyor.

Türkiye-Irak meclisinden heyetler arasında, çarşamba ve perşembe günleri Ankara'da görüşmeler yapıldı. Terörle mücadele konusunda ortak hareket etmenin, ekonomi ve kalkınma alanlarında iş birliğini geliştirmenin iki ülkenin çıkarına olduğunu, Erdoğan'ın ziyaretinin çok önemli bir dönüm noktası oluşturacağı ifade edildi.


SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
TT

SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) açıklamasına göre İsrail saldırıları bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin güneyindeki bir Suriye ordusu mevzisini hedef aldı.

Gözlemevi, "saldırıların As-Suveyda ile Deraa arasındaki bölgede meydana geldiğini ve İsrail uçaklarının herhangi bir hava savunması olmaksızın yoğun uçuş gerçekleştirdiğini bildirdi. SOHR, "Bölge, radar taburunun bulunduğu Zara ile Karfa arasında yer alıyor" bilgisini paylaştı.

SOHR, "İsrail savaş uçaklarının baskınlarında hava savunmasının karşı koymasını veya izlemesini engellemek için Daraa'daki bir radar taburunun hedef alındığını" doğruladı.

Suriyeli aktivistler daha önce cuma günü saldırılarının ülkenin güneyinde Suveyda'daki Suriye ordusunun mevzilerini hedef aldığını bildirmişti.

Suveyda haberlerinin yer aldığı Suveyda24 sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Rayan Maruf, "Suriye ordusuna ait bir radar taburunun bombalandığını" doğruladı.

İran resmi medyası bugün (Cuma) şafak vakti İsfahan'ın merkezinde patlamalar duyulduğunu bildirirken, Amerikan medyası yetkililerin, İsrail'in ezeli rakibine karşı misilleme saldırıları düzenlediğini söylediğini aktardı.


Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
TT

Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)

Sudan'daki savaşın iki tarafı arasındaki askeri gerilimin seviyesi dün (perşembe) yeniden arttı. Orduya ait savaş uçakları ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) mevzilerine hava saldırıları düzenlerken, HDK kaynakları güneydeki Kordofan bölgesini ordunun elinden kurtarmak için ilerlemekten söz etti.

Günlerdir Darfur ve Kordofan bölgelerinde yoğun çatışmalar yaşanıyor. Bu durum insani acıları ve yerinden edilmeleri arttırıyor.

Ordu jetleri, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir ve Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala’daki HDK mevzilerini bombalarken, görgü tanıkları şehrin pazarlarında ‘yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte genel fiyatlarda da önemli artış yaşandığını’ bildirdi.

Sudan'ın orta kesimindeki El Cezire eyaletinde Sivil Direniş Komiteleri, ‘ordunun dört ay önce eyaletten çekilmesinden beri HDK'nin en iğrenç ihlal türlerini; öldürme, yağmalama, tecavüz ve sindirme eylemlerini gerçekleştirmeden hiçbir yeri terk etmediğini’ söyledi. Komiteler, HDK'yi ‘eyalette 800'den fazla kişiyi öldürmekle’ suçladı.

Konuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'daki hastanelerin çöküşün eşiğinde olduğu uyarısında bulundu. WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Hasan Balkhy de yaptığı açıklamada, salgın hastalıkların halk arasında yayıldığı dönemde ülkeyi bir ‘ilaç açığının’ kuşattığını söyledi. Balkhy, “Çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki hastanelerin yaklaşık yüzde 70 ila 80'i ya kendilerine yönelik saldırılar ya da tıbbi malzeme ve işgücü eksikliği nedeniyle çalışmıyor” ifadesini kullandı.


BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahian ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki mevcut tehlikeli gelişmeleri ve bunların bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışa yansımalarını ele aldı.

BAE Dışişleri Bakanı, Ortadoğu bölgesindeki gerilim çemberinin genişlemesini önlemek ve mevcut gerilimi düşürmek için çalışmanın önemini vurguladı. Al Nahyan, farklılıkları çözmenin, bölgenin ve halkın güvenliğini sağlamanın yolunun diplomasi ve diyaloğa öncelik vermek olduğuna dikkat çekti.

Şeyh Abdullah bin Zayed, bölge ülkelerinin faydalanması ve hak ettiği şeyin barış, refah ve kalkınma olduğunu vurguladı.

Görüşmede, iki komşu ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirmenin yolları ele alındı.