Libya mutabakatını kimler frenliyor?

Meclis Başkanı, Devlet Yüksek Konseyi'ne anayasal kurala yanıt vermesi için iki hafta süre verdi. Siyasi şahsiyetler ise ulusal diyalog çağrısında bulunuyor

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
TT

Libya mutabakatını kimler frenliyor?

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP

Zayed Hediyye 
Görünen o ki Libya siyasi sahnesinin karmaşıklığı, yumuşamayı reddediyor.
Ne zaman karanlık tünelden çıkmak için bir ufuk belirse, genel seçimlere giden bir anlaşmaya varılmasının önünde de bir engel beliriyor.
Bu engel, anayasal konularda Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasındaki müzakere yolunu tamamen tıkıyor ve tamamen başarısızlığa sürüklüyor.
Bu engellerden sonuncusu, parlamentonun reddettiği ve Yüksek Konseyi'nin ise onaylanmasında ısrar ettiği 'askeri personelin ve çift vatandaşlığa sahip olanların cumhurbaşkanlığına adaylığına' ilişkin noktadır.
Bu noktadaki kronik anlaşmazlığı sona erdirecek herhangi bir uzlaşı formülüne ulaşılamaması ile meclis başkanı, Yüksek Konsey'e parlamento tarafından kendisine sevk edilen anayasal kuralı imzalaması için Mart sonunda sona erecek bir son şans vereceğini duyurdu. 
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Kahire'de Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile yaptığı son görüşmenin sonuçları hakkında meclise bilgi verdi.
Salih'in ifadeleri, iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların boyutunun daha da büyüdüğünü ve anayasa müzakerelerinin şu anda başarısızlığın eşiğinde olduğunu gösterdi. 
Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Bileyhik de "Meclis, Yüksek Konsey ile müzakerelerde bu dönemde yaşanan siyasi çıkmaza ilişkin Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in brifingini dinledi. Salih, bu krizi sona erdirmek için parlamento tarafından sunulan çözümlere değindi" dedi. 
Bileyhik, "Parlamento, kötüleşen siyasi krizi sona erdirmek amacıyla radikal bir çözüm aramak için Temsilciler Meclisi'ne sunulacak önerileri hazırladıktan sonra, krizin çeşitli yönleri için bir dizi komite oluşturmaya karar verdi" dedi. 

Sıcak konuşma
Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, 17 Ocak'ta parlamento oturumunda yaptığı konuşmada, 'seçimlerin anayasal temeli konusunda en geç mart ayı sonuna kadar çözüme ulaşmak için Yüksek Konsey ile sorumluluk alma ve anlaşmazlıkları giderme' çağrısında bulundu. 
"Zaman, anayasa beyannamesinin askıya alınmasına izin vermiyor ve Temsilciler Meclisi kimsenin insafında olmayacak" diyen Salih, "Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile yalnızca incelenmek üzere anayasa belgesini iki konseye sevk etme konusunda uzlaşı sağlandı" dedi. 
Akile Salih, "Temsilciler Meclisi, bir buçuk yıl önce Yüksek Konsey'e egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi. Ancak konsey, buna olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermedi" diyerek, Yüksek Konsey üyelerini de meclis kararlarına karşı veto kullanmakla suçladı.
Salih ayrıca, "Anayasa beyannamesine göre Temsilciler Meclisi, tek yasama organı ve Yüksek Konsey ise danışma organıdır. Bize saygı duymalı ve bize daha iyi yanıt vermeliler" dedi.
Salih, Devlet Yüksek Konseyi'ne seçimlerin anayasal dayanağı konusuyla ilgili olarak parlamentoya yanıt vermesi için 15 gün mühlet verdi. 

Mişri, saldırıya geçti
Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Twitter üzerinden Bingazi'deki Libya parlamentosu oturumunda yaptığı açıklamalara cevaben Meclis Başkanı'na üstü kapalı bir mesaj gönderdi.
Mişri, "Uzlaşı ve istikrar isteyen kim olursa olsun, uzlaşı ve kararlılık için ellerimizi uzatıyoruz. Aksini isteyen sadece kötü niyet eker" dedi. 
Müzakere tarafları arasındaki durumun kötüleşmesiyle birlikte Libya'nın önde gelen isimleri, yeni tarafların katılımıyla kapsamlı bir Libya diyaloğuna kapı açılması çağrısında bulundu.
Ayrıca, mevcut çatışmalar ülkeyi yeni bir savaşa sürüklemeden önce, genel seçimlerin başarılarını kolaylaştıracak bir atmosferde düzenlenmesini sağlamak için ulusal uzlaşı ve askeri kurumun birleştirilmesi gibi askıda bekleyen çetrefilli konuların sonlandırılması çağrısı yaptı.
Eski Geçiş Konseyi üyesi Abdurrezzak el-Aradi, "Libya'da yaklaşan seçimlerle ilgili herhangi bir konuşma bir yanılsamadır. Uzlaşı, geçiş dönemi adaleti süreci ve ulusal bir pakt ile sonuçlanan ciddi bir diyalogdan önce gelmezse durum, savaşa yol açacaktır" şeklinde konuştu.
Aradi, "Seçimlerden önce, siyasi, askeri ve ekonomik kurumların paralel bir çizgide birleştirilmesinin yanı sıra, anayasa taslağının bu tüzük uyarınca yeniden düzenlenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Milletvekili Ali et-Takbali ise "Mevcut siyasi ortam, uygun bir güvenlik ortamı gerektirdiği için seçimlere izin vermiyor. Sahtekarlıktan uzak bir şekilde bu başarının önemini takdir eden seçmenlere ihtiyacı var" dedi. 
Takbali, "Mısır, Libya anlaşmazlığının tarafları arasındaki müzakerelere liderlik ediyor. Çünkü Libya'nın istikrarıyla ilgilenen bir ülke varsa o da Mısır'dır. Zira Libya, ulusal güvenliğinin bir uzantısını temsil ediyor" şeklinde konuştu.
Temsilciler Meclisi üyesi Saltanat el-Mismari ise seçimlerin yapılmasını denetlemek için birleşik bir hükümet kurulması gerektiğini söyledi. Mismari, "Dibeybe ve Başağa hükümetlerini, üzerinde anlaşmaya varılacak bir kişinin başkanlık ettiği yeni bir hükümette birleştirmek için silahları kontrol eden aktif güçlerle anlaşmaya varılmalıdır" dedi. 
"Bu önerilen hükümet, seçimleri denetlemekle görevlendirilecektir" diyen Mismari, Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasında seçimlere aday olma koşullarıyla ilgili anlaşmazlığın şiddetlenmesinin ardından Temsilciler Meclisi'nin tek taraflı olarak siyasi sürece öncülük etmesi çağrısında bulundu.
Saltanat el-Mismari ayrıca, "Sokaklar, seçimlerin yapılmasının engellenmesinden meclisi sorumlu tutuyor ve bu nedenle Yüksek Konsey'den uzak bir şekilde çözümle ilgilenen sadece biziz" açıklamasında bulundu. 

Askeri süreçte ilerleme
Siyasi sürecin aksine Libya'daki uluslararası misyonun himayesinde Sirte şehrinde yeni turunu tamamlayan 5+5 Ortak Askeri Komite'nin yürüttüğü askeri müzakerelerin ayırt edici özelliği uzlaşı oldu. 
Birleşmiş Milletler'in (BM) Libya misyonu başkanı Abdullah Batili, yaptığı açıklamada Libya'da yabancı güçler ve paralı askerlerin varlığıyla ilgili olarak Ortak Askeri Komite ile mutabakat içinde önemli kararlar alınacağını dile getirdi.
Batili, "Üniformalı adamlar kahramanca işler yapıyor. Siyasi partiler de aynı şeyi yapmalı" dedi. 
BM Temsilcisi, "Askeri Komite'nin Sirte kentindeki toplantısında komşu ülkelerle ilgili konuların yanı sıra yabancı güçler ve paralı askerlerle ilgili diğer konular ele alındı. Özellikle Sudan, Çad ve Nijer gibi komşu ülkelerle bu konuda ilerlemek adına bu konuda önemli kararlar alındı" şeklinde konuştu. 
Batili ayrıca, "Ayrıca şehirdeki güvenlik durumunu korumakla ilgilenen ve çalışmalarını tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genişletecek güvenlik düzenlemeleri grubu ile de görüştük. Aynı şekilde uluslararası ve yerel gözlemcilerle ateşkes süreci çalışmalarını düzenleme, bu yönde şu ana kadar yapılanları tamamlama konularını ve bu grubun Sirte'de faaliyet gösterme olasılığını ele aldık" dedi. 

Ortak bir kuvvet oluşturma
Ayrıca, 5+5 Ortak Askeri Komite raportörü ve üyesi Mustafa Yahya, "Komite, 2020'de imzalanan ateşkesin şartlarını uygulamak için çalışıyor ve bu amaca ulaşmak için ortak bir askeri güç oluşturulması kararlaştırıldı" dedi. 
Yahya, "Oluşturulması kararlaştırılan ortak askeri güç, yerel ve uluslararası gözlemcilerin çalışmalarını güvence altına almanın yanı sıra, herhangi bir ihlali kontrol altına alarak ve Güvenlik Düzenlemeleri Komitesi'ne yardım ederek ateşkesi istikrara kavuşturmakla ilgileniyor" açıklamasında bulundu. 
Mustafa Yahya, "Askeri liderlerin atanması, askeri kurumu birleştirme veya petrol sahalarını ve limanları korumaya yönelik adımlar atan bir komite hakkındaki kafa karışıklığı doğru değildir. Bunlar komitenin çalışmalarına dair karmaşa oluşturan söylentilerden ibarettir" şeklinde konuştu. 
Yetkili ayrıca, "Komite üyeleri, kendilerine tanınan uzmanlıkların sınırlarını çok iyi bilen ve bunları iyi çalışılmış bir plana göre belirli adımlarla uygulamak için özveriyle çalışan profesyonel askeri liderlerdir" dedi. 

Independent Türkçe



“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.


Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
TT

Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)

Yemen’in doğu vilayetleri, özellikle Hadramut, meşruiyet bloğu içindeki güç ilişkilerinin yeniden tanımlandığı kırılgan bir sürece girmiş durumda. Güney Geçiş Konseyi’nin sahada tek taraflı askeri tırmanışa yönelmesi, bölgesel ve uluslararası çevrelerde ciddi itirazlara yol açarken, gerilimi daha da bir boyuta taşıyor. Gözlemcilere göre bu tablo, silah zoruyla fiili durum dayatma girişimlerine kapı aralanmayacağını açık biçimde ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre yaşananlar, ne Yemen’deki meşru yönetim ne de onu destekleyen aktörler açısından göz ardı edilebilecek yerel bir ayrıntı. Aksine bu süreç; Güney’in iç dengeleri, Husilerle yürütülen savaşın seyri ve bölgesel barış seçeneklerinin kesiştiği çok boyutlu bir siyasi ve güvenlik sınavı niteliği taşıyor.

Şu ana kadar Geçiş Konseyi’nin tutumu, doğrudan meydan okumadan ziyade baskı altında manevra arayışı olarak değerlendiriliyor. Son açıklamalarda kullanılan ve siyasi gerekçelerle askeri hamleleri bir arada sunan, “koordinasyon” ve “endişeleri anlama” vurgusu yapan dil, manevra alanının hızla daraldığının farkında olunduğuna işaret ediyor. Ancak bu aşamada doğru kararın verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Öte yandan, Yemen’de “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”na liderlik eden Suudi Arabistan’ın uyarılarının geçici ya da yoruma açık olmadığına dikkat çekiliyor. Söz konusu uyarılar, siyasi ikaz seviyesinden sahadaki caydırıcı mesaja evrilerek Hadramut’ta düzenlenen hava saldırısıyla somutlaştı.

Bu ton değişikliği, Hadramut ve Mehri’nin iç çatışma sahasına dönüşmesine ya da kısmi projelerin silah zoruyla dayatılmasına izin verilmeyeceğine dair açık bir karar anlamına geliyor.

sdf
Güney Geçiş Konseyi mensupları, liderleri Aidarus ez-Zübeydi’nin fotoğrafını taşıyor. (EPA)

Gözlemciler, Geçiş Konseyi ve ona yakın çevrelerin bu mesajların görmezden gelinmesinin, Yemen dosyasındaki en ağır bölgesel aktör olan Suudi Arabistan’la doğrudan bir çatışmaya yol açacağını bildiğini ifade ediyor. Böyle bir çatışmanın ise konseyin ne siyasi ne de askeri olarak taşıyabileceği bir maliyeti olmadığı belirtiliyor.

Bu nedenle Yemenli uzmanlar, Geçiş Konseyi’ne uyarıları ciddiyetle ele alması ve zaman kazanma taktiğine bel bağlamaması çağrısında bulunuyor. Aksi halde konsey, son yıllarda elde ettiği sınırlı kazanımları koruma şansını yitirebilir. Zorla geri adım atılması durumunda ise bu, destekçileri açısından telafisi güç, ağır bir yenilgi anlamına gelecek.

Hesapsız bir çıkmaz

Yemenli gözlemcilere göre Geçiş Konseyi, kendisini hesapsız bir çıkmaza sürükledi. Son hamleler; “güney davasını koruma”, “halk taleplerine cevap verme”, kaçakçılık yollarını kesme, Husilere giden ikmal hatlarını engelleme ve terörle mücadele gibi gerekçelerle pazarlanmıştı. Ancak Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman’ın verdiği mesajlar, bu söylemlerin yeterli olmadığını açık biçimde ortaya koydu.

Uzmanlar, konseyin Hadramut ve Mehri’ye sevk edilen güçlerini acilen geri çekmesi hâlinde, yaşanan krizin en az kayıpla aşılabileceğini belirtiyor.

sdfvgh
Aden’de Güney Geçiş Konseyi güçlerine mensup unsurlar. (EPA)

Diğer yandan mevcut veriler, Geçiş Konseyi’nin Hadramut ve Mehri’de kalıcı bir varlık tesis etme kapasitesine sahip olmadığını gösteriyor. Bunun başlıca nedeni, özellikle Hadramut’ta silahlı dış güçlere karşı son derece hassas olan toplumsal ve kabilesel yapının geniş çaplı muhalefetinden kaynaklanıyor.

Ayrıca karar mekanizması belirli bölgelerden gelen sınırlı bir kadronun elinde olan konsey, güvenlik dengelerini değiştirecek bir adım için gerekli olan bölgesel siyasi desteği de yitirmiş durumda. Uluslararası toplumun fiili durumun zorla değiştirilmesine karşı net tutumu ve resmi kurumların birliğine verdiği destek de bu tabloyu pekiştiriyor.

Bu nedenle analistlere göre en olası ve en az maliyetli senaryo, “yeniden konuşlanma” ya da “güvenlik düzenlemeleri” gibi teknik adlar altında düzenli bir geri çekilme.

Aksi yönde bir tercih, yani tırmanışın sürdürülmesi hâlinde, Geçiş Konseyi çok katmanlı ve ağır bedellerle karşı karşıya kalacak. Siyasi düzeyde, meşru yönetimdeki ortaklık görüntüsü tamamen ortadan kalkacak ve konsey, bölgesel ve uluslararası söylemde istikrarı bozan bir aktör olarak tanımlanmaya başlanacak. Bu sürecin uluslararası yaptırımlara kadar uzanabileceği ifade ediliyor.

Askeri alanda ise “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”nun açıklamaları, Yemen’in doğusunda silah zoruyla fiili durum oluşturulmasına izin verilmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Yeni bir tırmanış, doğrudan caydırıcı müdahalelerle karşılanabilir ve bu da telafisi zor saha kayıpları anlamına gelir.

Toplumsal açıdan bakıldığında da Hadramut ve Mahra, Geçiş Konseyi için doğal bir taban oluşturmuyor. Gerilimin sürmesi, konsey ile geniş güneyli kesimler arasındaki mesafeyi derinleştirecek ve güney meselesini birleştirici bir çatı olmaktan çıkarıp bölücü bir projeye dönüştürecek.

Analistlere göre en tehlikeli kayıp ise güney davasının özünün tahrip edilmesi. Davanın, müzakereyle çözülebilecek adil bir siyasi mesele olmaktan çıkarılarak militarizm, ihlaller ve zor yoluyla dayatma ile anılır hâle gelmesi, uzun vadede onarılması zor bir hasar doğurabilir. Oysa meşru yönetim çatısı altındaki Yemenli güçlerin ve Suudi Arabistan’ın desteklediği yaklaşım, sorunun siyasi müzakere yoluyla çözülmesini öngörüyor.

İhlallerin yükü

Hadramut’ta belgelenen ihlaller, tırmanış sürecinde kritik bir kırılma noktası oluşturuyor. Baskınlar, keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler ve yerleşim alanlarının kuşatılması, yalnızca güvenlik tedbirleri olarak değil, sistematik bir baskı modeli olarak değerlendiriliyor.

Güvenilir insan hakları raporlarına göre son günlerde sivillerin evlerine baskınlar düzenlendi, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmeler yaşandı, Humum kabilesine bağlı bölgeler askeri kuşatma altına alındı, hastaların hareketi engellendi ve kamu ile özel mülklere el konuldu. Bu uygulamalar, Geçiş Konseyi’nin yalnızca ahlaki konumunu zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası alanda ileride kullanılabilecek ciddi bir hukuki ve siyasi dosya oluşturuyor.

c
Güney Geçiş Konseyi, Hadramut ve Mahra’da tek taraflı askeri tırmanışa gitti. (EPA)

Tüm bu gelişmeler ışığında, yaşananların Güney Geçiş Konseyi için bir “siyasi olgunluk sınavı” olduğu değerlendiriliyor. Konsey, yerel, Suudi ve uluslararası mesajları doğru okuyup siyasi sürece dönerek zararını sınırlayabilir ya da tırmanışta ısrar ederek telafisi güç siyasi, askeri ve hukuki bedeller ödeyebilir.

Uzmanlara göre mevcut an, maceraya yer bırakmıyor. Bu anı yanlış okuyan, bedelini tek başına ödeyecek.