Libya mutabakatını kimler frenliyor?

Meclis Başkanı, Devlet Yüksek Konseyi'ne anayasal kurala yanıt vermesi için iki hafta süre verdi. Siyasi şahsiyetler ise ulusal diyalog çağrısında bulunuyor

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
TT

Libya mutabakatını kimler frenliyor?

Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP
Temsilciler Meclisi, Devlet Yüksek Konseyi’ne egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi / Fotoğraf: AFP

Zayed Hediyye 
Görünen o ki Libya siyasi sahnesinin karmaşıklığı, yumuşamayı reddediyor.
Ne zaman karanlık tünelden çıkmak için bir ufuk belirse, genel seçimlere giden bir anlaşmaya varılmasının önünde de bir engel beliriyor.
Bu engel, anayasal konularda Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasındaki müzakere yolunu tamamen tıkıyor ve tamamen başarısızlığa sürüklüyor.
Bu engellerden sonuncusu, parlamentonun reddettiği ve Yüksek Konseyi'nin ise onaylanmasında ısrar ettiği 'askeri personelin ve çift vatandaşlığa sahip olanların cumhurbaşkanlığına adaylığına' ilişkin noktadır.
Bu noktadaki kronik anlaşmazlığı sona erdirecek herhangi bir uzlaşı formülüne ulaşılamaması ile meclis başkanı, Yüksek Konsey'e parlamento tarafından kendisine sevk edilen anayasal kuralı imzalaması için Mart sonunda sona erecek bir son şans vereceğini duyurdu. 
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Kahire'de Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile yaptığı son görüşmenin sonuçları hakkında meclise bilgi verdi.
Salih'in ifadeleri, iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların boyutunun daha da büyüdüğünü ve anayasa müzakerelerinin şu anda başarısızlığın eşiğinde olduğunu gösterdi. 
Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Bileyhik de "Meclis, Yüksek Konsey ile müzakerelerde bu dönemde yaşanan siyasi çıkmaza ilişkin Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in brifingini dinledi. Salih, bu krizi sona erdirmek için parlamento tarafından sunulan çözümlere değindi" dedi. 
Bileyhik, "Parlamento, kötüleşen siyasi krizi sona erdirmek amacıyla radikal bir çözüm aramak için Temsilciler Meclisi'ne sunulacak önerileri hazırladıktan sonra, krizin çeşitli yönleri için bir dizi komite oluşturmaya karar verdi" dedi. 

Sıcak konuşma
Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, 17 Ocak'ta parlamento oturumunda yaptığı konuşmada, 'seçimlerin anayasal temeli konusunda en geç mart ayı sonuna kadar çözüme ulaşmak için Yüksek Konsey ile sorumluluk alma ve anlaşmazlıkları giderme' çağrısında bulundu. 
"Zaman, anayasa beyannamesinin askıya alınmasına izin vermiyor ve Temsilciler Meclisi kimsenin insafında olmayacak" diyen Salih, "Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile yalnızca incelenmek üzere anayasa belgesini iki konseye sevk etme konusunda uzlaşı sağlandı" dedi. 
Akile Salih, "Temsilciler Meclisi, bir buçuk yıl önce Yüksek Konsey'e egemen pozisyon listeleriyle ilgili 13 dosya gönderdi. Ancak konsey, buna olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermedi" diyerek, Yüksek Konsey üyelerini de meclis kararlarına karşı veto kullanmakla suçladı.
Salih ayrıca, "Anayasa beyannamesine göre Temsilciler Meclisi, tek yasama organı ve Yüksek Konsey ise danışma organıdır. Bize saygı duymalı ve bize daha iyi yanıt vermeliler" dedi.
Salih, Devlet Yüksek Konseyi'ne seçimlerin anayasal dayanağı konusuyla ilgili olarak parlamentoya yanıt vermesi için 15 gün mühlet verdi. 

Mişri, saldırıya geçti
Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Twitter üzerinden Bingazi'deki Libya parlamentosu oturumunda yaptığı açıklamalara cevaben Meclis Başkanı'na üstü kapalı bir mesaj gönderdi.
Mişri, "Uzlaşı ve istikrar isteyen kim olursa olsun, uzlaşı ve kararlılık için ellerimizi uzatıyoruz. Aksini isteyen sadece kötü niyet eker" dedi. 
Müzakere tarafları arasındaki durumun kötüleşmesiyle birlikte Libya'nın önde gelen isimleri, yeni tarafların katılımıyla kapsamlı bir Libya diyaloğuna kapı açılması çağrısında bulundu.
Ayrıca, mevcut çatışmalar ülkeyi yeni bir savaşa sürüklemeden önce, genel seçimlerin başarılarını kolaylaştıracak bir atmosferde düzenlenmesini sağlamak için ulusal uzlaşı ve askeri kurumun birleştirilmesi gibi askıda bekleyen çetrefilli konuların sonlandırılması çağrısı yaptı.
Eski Geçiş Konseyi üyesi Abdurrezzak el-Aradi, "Libya'da yaklaşan seçimlerle ilgili herhangi bir konuşma bir yanılsamadır. Uzlaşı, geçiş dönemi adaleti süreci ve ulusal bir pakt ile sonuçlanan ciddi bir diyalogdan önce gelmezse durum, savaşa yol açacaktır" şeklinde konuştu.
Aradi, "Seçimlerden önce, siyasi, askeri ve ekonomik kurumların paralel bir çizgide birleştirilmesinin yanı sıra, anayasa taslağının bu tüzük uyarınca yeniden düzenlenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Milletvekili Ali et-Takbali ise "Mevcut siyasi ortam, uygun bir güvenlik ortamı gerektirdiği için seçimlere izin vermiyor. Sahtekarlıktan uzak bir şekilde bu başarının önemini takdir eden seçmenlere ihtiyacı var" dedi. 
Takbali, "Mısır, Libya anlaşmazlığının tarafları arasındaki müzakerelere liderlik ediyor. Çünkü Libya'nın istikrarıyla ilgilenen bir ülke varsa o da Mısır'dır. Zira Libya, ulusal güvenliğinin bir uzantısını temsil ediyor" şeklinde konuştu.
Temsilciler Meclisi üyesi Saltanat el-Mismari ise seçimlerin yapılmasını denetlemek için birleşik bir hükümet kurulması gerektiğini söyledi. Mismari, "Dibeybe ve Başağa hükümetlerini, üzerinde anlaşmaya varılacak bir kişinin başkanlık ettiği yeni bir hükümette birleştirmek için silahları kontrol eden aktif güçlerle anlaşmaya varılmalıdır" dedi. 
"Bu önerilen hükümet, seçimleri denetlemekle görevlendirilecektir" diyen Mismari, Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasında seçimlere aday olma koşullarıyla ilgili anlaşmazlığın şiddetlenmesinin ardından Temsilciler Meclisi'nin tek taraflı olarak siyasi sürece öncülük etmesi çağrısında bulundu.
Saltanat el-Mismari ayrıca, "Sokaklar, seçimlerin yapılmasının engellenmesinden meclisi sorumlu tutuyor ve bu nedenle Yüksek Konsey'den uzak bir şekilde çözümle ilgilenen sadece biziz" açıklamasında bulundu. 

Askeri süreçte ilerleme
Siyasi sürecin aksine Libya'daki uluslararası misyonun himayesinde Sirte şehrinde yeni turunu tamamlayan 5+5 Ortak Askeri Komite'nin yürüttüğü askeri müzakerelerin ayırt edici özelliği uzlaşı oldu. 
Birleşmiş Milletler'in (BM) Libya misyonu başkanı Abdullah Batili, yaptığı açıklamada Libya'da yabancı güçler ve paralı askerlerin varlığıyla ilgili olarak Ortak Askeri Komite ile mutabakat içinde önemli kararlar alınacağını dile getirdi.
Batili, "Üniformalı adamlar kahramanca işler yapıyor. Siyasi partiler de aynı şeyi yapmalı" dedi. 
BM Temsilcisi, "Askeri Komite'nin Sirte kentindeki toplantısında komşu ülkelerle ilgili konuların yanı sıra yabancı güçler ve paralı askerlerle ilgili diğer konular ele alındı. Özellikle Sudan, Çad ve Nijer gibi komşu ülkelerle bu konuda ilerlemek adına bu konuda önemli kararlar alındı" şeklinde konuştu. 
Batili ayrıca, "Ayrıca şehirdeki güvenlik durumunu korumakla ilgilenen ve çalışmalarını tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genişletecek güvenlik düzenlemeleri grubu ile de görüştük. Aynı şekilde uluslararası ve yerel gözlemcilerle ateşkes süreci çalışmalarını düzenleme, bu yönde şu ana kadar yapılanları tamamlama konularını ve bu grubun Sirte'de faaliyet gösterme olasılığını ele aldık" dedi. 

Ortak bir kuvvet oluşturma
Ayrıca, 5+5 Ortak Askeri Komite raportörü ve üyesi Mustafa Yahya, "Komite, 2020'de imzalanan ateşkesin şartlarını uygulamak için çalışıyor ve bu amaca ulaşmak için ortak bir askeri güç oluşturulması kararlaştırıldı" dedi. 
Yahya, "Oluşturulması kararlaştırılan ortak askeri güç, yerel ve uluslararası gözlemcilerin çalışmalarını güvence altına almanın yanı sıra, herhangi bir ihlali kontrol altına alarak ve Güvenlik Düzenlemeleri Komitesi'ne yardım ederek ateşkesi istikrara kavuşturmakla ilgileniyor" açıklamasında bulundu. 
Mustafa Yahya, "Askeri liderlerin atanması, askeri kurumu birleştirme veya petrol sahalarını ve limanları korumaya yönelik adımlar atan bir komite hakkındaki kafa karışıklığı doğru değildir. Bunlar komitenin çalışmalarına dair karmaşa oluşturan söylentilerden ibarettir" şeklinde konuştu. 
Yetkili ayrıca, "Komite üyeleri, kendilerine tanınan uzmanlıkların sınırlarını çok iyi bilen ve bunları iyi çalışılmış bir plana göre belirli adımlarla uygulamak için özveriyle çalışan profesyonel askeri liderlerdir" dedi. 

Independent Türkçe



Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
TT

Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ordunun silahlanmayı kısıtlama planının ikinci aşamasının, yakında başlayacak şekilde, güneyde Litani Nehri ile kuzeyde Evveli Nehri kıyıları arasında, üçüncü aşamasının Beyrut ve Lübnan Dağı'nda, dördüncü aşamasının Bekaa Vadisi'nde ve sonrasında da diğer bölgelerde uygulanacağını belirtti.

Selam, Lübnan askeri kurumunun yaptıklarının, Litani Nehri'nin güneyinden güney sınırlarına kadar uzanan bölge üzerinde devlet otoritesinin tam anlamıyla genişlemesine yol açtığını, ancak İsrail'in işgal ettiği noktalardan derhal çekilmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Selam, Bakanlar Kurulu'nun yeni yılın başında ilk aşamayı değerlendirmek üzere toplanacağını belirtirken, İsrail'in karşılıklı adımlar atması, saldırılarını durdurması ve ateşkes kararını ihlal etmesinin engellemesi gerektiğinin altını çizdi. Ancak Selam, bunun Lübnan'ın silah kontrol planının ikinci aşamasına geçmesini engellemeyeceğine inandığını belirtti. İkinci aşama, Litani Nehri'nin kuzeyinden Evveli Nehri bölgesine kadar uzanan nispeten geniş bir alanı kapsıyor.