Geleceğe Dönüş'ün yıldızı Michael J. Fox: Parkinson teşhisi konduktan sonra alkolik oldum

Michael J. Fox, 1988'den beri Family Ties setinde tanıştığı Tracy Pollan'la evli (Wire Image)
Michael J. Fox, 1988'den beri Family Ties setinde tanıştığı Tracy Pollan'la evli (Wire Image)
TT

Geleceğe Dönüş'ün yıldızı Michael J. Fox: Parkinson teşhisi konduktan sonra alkolik oldum

Michael J. Fox, 1988'den beri Family Ties setinde tanıştığı Tracy Pollan'la evli (Wire Image)
Michael J. Fox, 1988'den beri Family Ties setinde tanıştığı Tracy Pollan'la evli (Wire Image)

1980'lerin meşhur bilimkurgu serisi Geleceğe Dönüş'ün (Back to the Future) yıldızı Michael J. Fox, 29 yaşında Parkinson olduğunu öğrendikten sonra alkolizme sürüklendiğini anlattı.
Ünlü aktörün otobiyografik belgeseli Still'in prömiyeri cuma günü (20 Ocak) Sundance Film Festivali'nde yapıldı.
Gösterimden sonra basına konuşan Fox, uzun süre dopamin ilaçları kullanarak ve eşyaları sol elinde taşıyarak hastalığını gizlemeye çalıştığını söyledi.
Fox, üç filmi çekilen Geleceğe Dönüş serisiyle şöhretinin zirvesine ulaşmıştı fakat aktör, genç yaşında Parkinson teşhisi konunca bunun hiçbir anlamının kalmadığını ifade etti:
"Doktorlar Parkinson olduğumu söyleyince 'Kiminle konuştuğunuzu biliyorsunuz değil mi?' demiştim. Hollywood'un Prensi'ydim. Bunun olmaması gerekiyordu."
Aktör, "Hayatın taş ve tuğladan ibaret olduğunu sanıyorsun ama öyle değil. Kağıttan ve tüyden yapılmış" diye devam etti.
Fox, Parkinson teşhisi aldıktan sonra gerçeklikten uzaklaşmak için içki içtiğini ve semptomlarını hafifletsin diye dopamin haplarına yüklendiğini belirtti:
"Kesinlikle alkoliktim. Ama 30 yıldır tek bir içki bile içmedim."
Ünlü aktör, hastalığını ilk kez 1990'da bir gece uyandığında serçe parmağının seğirdiğini görünce fark etmiş. Seğirme devam edince 1991'de nöroloğa gitmiş ve Parkinson olduğunu öğrenmiş.
Ayrıca Fox, her şeyi sol elinde taşıyarak hastalığını 7 yıl boyunca gizleyebildiğini aktardı.
Oyuncunun şöhretin zirvesine ulaşmasından Parkinson'la mücadelesine kendi hayatını anlattığı belgeseli Still, bu yıl Apple TV+'ta yayımlanacak.
Independent Türkçe, New York Post, Daily Mail



Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
TT

Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)

Yeni araştırmaya göre, haftada iki tavuk göğsü filetosundan daha azına denk gelen et tüketimi gezegen için sürdürülebilir kabul edilebiliyor.

Hayvancılığın küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15'inden sorumlu olduğu tahmin edildiğinden, araştırmacılar yıllardır protein ihtiyacını karşılamak için et tüketiminin azaltılıp baklagil alımının artırılması çağrısında bulunuyor.

İnsanları, etin haftada bir kereden daha az yendiği bitki temelli "fleksitaryen" bir diyet benimsemeye çağırıyorlar.

Ancak haftada tam olarak ne kadar et tüketilmesinin tavsiye edildiği belirsizliğini koruyor. Danimarka Teknik Üniversitesi'nden sürdürülebilir kalkınma uzmanı Caroline Gebara, "Artık çoğu kişi hem çevrenin korunması hem de sağlıkla ilgili nedenlerle daha az et yememiz gerektiğinin farkında. Ancak 'daha az'ın ne kadar olduğunu ve büyük resimde gerçekten fark yaratıp yaratmadığını anlamak zor" diyor

Nature Food adlı akademik dergide yayımlanan bu son çalışma, bu miktarı haftada yaklaşık 255 gram olarak belirledi.

Dr. Gebara, "Süpermarketteyken gözünüzde canlandırabileceğiniz ve düşünebileceğiniz somut bir rakam hesapladık, haftada 255 gram kümes hayvanı veya domuz eti" dedi.

Bu, yaklaşık iki tavuk göğsü filetosuna eşdeğer ve bir kişinin gezegene zarar vermeden haftada tüketebileceği et sınırı.

Bu rakam sadece kümes hayvanları ve domuz eti için geçerli. Çalışma, "mütevazı bir sığır eti tüketiminin" bile gezegenin kaldırabileceği sınırı aştığı uyarısını yapıyor.

Dr. Gebara, "Hesaplamalarımız, bir kişinin diyetindeki mütevazı miktarda kırmızı etin bile, çalışmada incelediğimiz çevresel faktörlere dayanarak gezegenin kaynakları yeniden üretebileceği miktarla uyumsuz olduğunu gösteriyor" dedi.

Ancak et içeren diyetler de dahil hem sağlıklı hem de sürdürülebilir olan pek çok başka beslenme şekli var.

Çalışma, sürdürülebilir gıda tercihlerini desteklemek için daha iyi siyasi rehberlik ve kamusal çerçeveler oluşturulması çağrısında bulunuyor.

Araştırma, karbondioksit emisyonları, su ve arazi kullanımı gibi çevresel faktörlerin yanı sıra farklı diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduruyor.

11 çeşit diyetin 100 binden fazla varyasyonunun incelendiği çalışmada, bunların çevre ve sağlık üzerindeki etkileri hesaplandı. Orta düzeyde kırmızı et tüketiminin bile gezegenin sürdürülebilirlik sınırlarını aştığı sonucuna varıldı.

Öte yandan, pesketaryen, vejetaryen ya da vegan bir diyetin, gezegenin destekleyebileceği sınırlar içinde olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Süt ürünleri veya yumurta ilaveli vejetaryenlik gibi karışık diyetler de sürdürülebilir olabilir. Dr. Gebara, "Örneğin hesaplamalarımız, sizin için önemliyse, peynir yemenin ve aynı zamanda sağlıklı ve iklim dostu bir diyet benimsemenin mümkün olduğunu gösteriyor" dedi.

Aynı durum yumurta, balık ve beyaz et için de geçerli ancak tabii ki diyetinizin geri kalanının nispeten sağlıklı ve sürdürülebilir olması gerek. Fakat ya hep ya hiç olmak zorunda değil.

Independent Türkçe