Lavrov, Fransa'nın Afrika ülkelerinin iç işlerine müdahale ettiğini söyledi

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa'nın, Afrika ülkelerinin iç işlerine müdahalede bulunduğunu belirterek, "Fransa, Libya'da teröristleri destekleyerek Afrika'da hala gözlemlenen terör döngüsünü kışkırttı." dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AP)
TT

Lavrov, Fransa'nın Afrika ülkelerinin iç işlerine müdahale ettiğini söyledi

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (AP)

Afrika'nın güneydoğusunda bulunan Esvatini'nin başkenti ̇Mbabane'yi ziyaret eden Lavrov, Esvatini Dışişleri Bakanı Thuli Dladla ile bir araya geldi.
Görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Lavrov, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, "Burkina Faso'nun, Fransız askerlerinin ülkeden ayrılmasını istemesinin arkasında Rusya'nın olduğu" yönündeki açıklamasını değerlendirdi.
Lavrov, "Bu, dış siyasetle ilgili bir mesele, başka ülkelerin iç işlerine karışmayız. Ancak Macron'un açıklamaları, Fransa'nın müdahalelerde bulunduğunu gösteriyor." dedi.
Benzer bir olayın önceden Mali'de de yaşandığına dikkati çeken Lavrov, Mali yönetiminin, Fransa'nın birliklerini çekme ve ülkenin kuzeyindeki üslerini tasfiye etmesi yönündeki kararının güvenlik için tehdit oluşturduğu kanaatine vardığını ve bu konuda Rus özel askeri şirketine başvurduğunu anımsattı.

"Avrasya'da Fransız özel askeri şirketleri faaliyet gösteriyor"
Lavrov, Avrasya alanında Fransız özel askeri şirketlerinin faaliyet gösterdiğini belirterek, "Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali, şimdi de Burkina Faso'da Fransız çıkarlarını baltalamakla suçlanıyoruz. Bu, Avrupa Birliği'nin (AB), dünyanın herhangi bir yerinde uyguladığı felsefe, zihniyet. Bu zihniyet Ukrayna için de 2000'lerde kullanıldı. Ukrayna'ya ya Rusya ya da Batı şartı koşuldu. Aynı mantık Afrika kıtası için de kullanılıyor." şeklinde konuştu.
Fransa'nın Libya'ya yönelik saldırıda başrol üstlendiğini ve Libya devletinin yıkılmasına yol açtığını dile getiren Lavrov, "Fransa, Libya'da teröristleri destekleyerek Afrika'da hala gözlemlenen terör döngüsünü kışkırttı." dedi.
Lavrov, "Sömürgeci zihniyetinin ve 'böl ve yönet' mantığının Avrupalı ve Batılı meslektaşlarımızın dış politika alanındaki eylemlerinde hala kullanılması üzücüdür." ifadesini kullandı.
Bakan Lavrov, Esvatini ile güvenlik alanında işbirliği konusunda anlaştıklarını kaydetti.



Eritreli mültecilerin Etiyopya'da tutuklanması ve hapsedilmesiyle ilgili gerçekler

Başkent Addis Ababa'daki Eritreli mültecilerin sayısı Tigray'da savaşın patlak vermesinden sonra 30 binden 80 bine çıktı / Fotoğraf: UNHCR
Başkent Addis Ababa'daki Eritreli mültecilerin sayısı Tigray'da savaşın patlak vermesinden sonra 30 binden 80 bine çıktı / Fotoğraf: UNHCR
TT

Eritreli mültecilerin Etiyopya'da tutuklanması ve hapsedilmesiyle ilgili gerçekler

Başkent Addis Ababa'daki Eritreli mültecilerin sayısı Tigray'da savaşın patlak vermesinden sonra 30 binden 80 bine çıktı / Fotoğraf: UNHCR
Başkent Addis Ababa'daki Eritreli mültecilerin sayısı Tigray'da savaşın patlak vermesinden sonra 30 binden 80 bine çıktı / Fotoğraf: UNHCR

Mahmud Ebu Bekir

Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu (EHRC), çoğu Eritreli olan yüzlerce mülteci ve sığınmacının, başkent Addis Ababa da dahil olmak üzere Etiyopya'nın farklı şehirlerinde hapsedildiğini bildirdi. 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından geçen cumartesi günü yapılan açıklamada, "Mülteciler ve sığınmacılar keyfi olarak ve yargı kararı olmaksızın gözaltına alındı. Yüzlerce kişi şu anda herhangi bir suçlama olmaksızın demir parmaklıkların arkasındayken, bazıları farklı süreler sonra serbest bırakıldı" ifadeleri yer aldı.

UNHCR, kendi bünyesindeki çalışanların "Akaki kentindeki polis karakollarında gözaltına alınan mülteci ve sığınmacıları ziyaretleri sırasında, mahkemeye çıkmadan 10 gün boyunca tutuklu bulunan kişilerin varlığını" fark ettiğini bildirdi.

Yüzlerce kişi "kıyamet kopacak" diye tüm mallarını satıp ülkelerini terk etti

UNHCR tarafından yapılan açıklamada "Mahkumlar, temsilcilerine, mülteci kamplarından ayrılıp şehre geldikleri veya iş gücü piyasasına katıldıkları için yetkililerin tutukluluklarını haklı çıkardığını söylediler" ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın devamında, "mahkumlar arasında göçmenlik statülerini göstermek için yenilenmemiş kimlik kartlarına sahip mülteciler olduğunun fark edildiği ve bazılarının sorunlarını düzgün bir şekilde açıklamak için dil engelleri olduğu" belirtildi.

UNHCR, "mültecilerin karşılaştıkları sorunlara kalıcı çözümler sağlamak için çabaları iki katına çıkarma ihtiyacına" dikkat çekerek "mültecilerin ve sığınmacıların yasa dışı olarak alıkonulmasının yalnızca hareket özgürlüklerini kısıtlamakla kalmayıp aynı zamanda mülteci korumasını da tehlikeye attığını" kaydetti.

Ayrıca UNHCR, konunun Göçmenlik ve Geri Dönenler Dairesi ile Etiyopya Federal Yargısı’nın üst düzey yetkilileriyle görüşüldüğünü bildirdi.

Son iki yıldır askıya alınan mülteci ve sığınmacılar için yeni bir kimlik kartının verilmesi veya mevcut kartların yenilenmesi ile ilgili olarak UNHCR, ilgili kurumlar ile temasa geçtiğini, yakında yeni bir kayıt sisteminin devreye alınacağını doğruladı.

UNHCR geçen yılın mayıs ayında "Etiyopya'nın kuzeyindeki savaş nedeniyle diğer şehirlere göç edenlerin sayısının arttığını ve başkent Addis Ababa'daki mülteci sayısının Tigray'daki savaşın patlak vermesinden sonra 30 binden 80 bine yükseldiğini" belirtmişti.

Sakin ilişkiler ve vatandaşların hedef alınması

Bazı Eritreli aktivistler, konuyla ilişkili olarak şu ifadeleri kullandı:

Etiyopya'daki Eritreli mülteciler, Asmara ve Addis Ababa rejimleri arasındaki siyasi ilişkilerin yeniden kurulmasının bir sonucu olarak büyük bedeller ödediler. Özellikle Tigray savaşında ittifak ettikleri dönemde, bölge içinden bazı mültecilerin Eritre'ye sürüldüklerine dair sık sık bilgiler geliyordu.

 
"Etiyopya'da Eritre uyrukluların hedef alınmasının arkasında iki başkent arasındaki ilişkilerin soğumasının olduğuna inanan" aktivistler, "sallanan ilişkilerin faturasının mülteciler tarafından ödenmesinden" korkuyor.

Eritreli gazeteci Cemal Hamad, "Addis Ababa'da devam eden tutuklamalar gözlemciler için bir sürpriz değil. Zira söz konusu durum, özellikle Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in Addis Ababa'da iktidara gelmesinden ve onu Eritre rejimiyle ilişkilendiren bir güvenlik niteliğindeki ilişkiden sonra Etiyopya'nın Eritrelilere yönelik politikalarının bir uzantısıydı" dedi.

Hamad, "Etiyopya başkenti, Eritre mülteci kamplarını tasfiye etmek ve bir dizi aktivisti Asmara'ya sürmek amacıyla Tigray savaşına katılımdan yararlandığından Eritre güvenlik hizmetleri adına önemli bir istasyon haline geldi" ifadelerini kullandı.

Hamad, "Etiyopyalı yetkililer, topraklarındaki sığınmacılara yönelik uluslararası yükümlülüklerine aykırı olan bu önlemlere herhangi bir itirazda bulunmadı" dedi. 

Hamad, uluslararası ve medya insan hakları raporlarına atıfta bulunarak "Eritre ve Etiyopya güçlerinin yanı sıra Tigray ve Amhara grupları da dahil olmak üzere tüm savaşan taraflardan Eritreli mültecileri hedef alan ihlaller belgelendi. Mülteciler o dönemde her tarafın mağduruydu" dedi.

Eritreli gazeteci, "EHRC tarafından belgelenen mevcut yaklaşımın devamı ve onları Eritre'ye sınır dışı etme olasılığı olduğu" konusunda uyardı.

Sık kaçış

Eritre-Etiyopya ilişkilerindeki son kayıtsızlığın bu tutuklamaların doğrudan bir nedeni olduğunu dışlayan Hamad, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Etiyopya yargı aygıtı dışında gerçekleşen bu tutuklamalar ile ilişkilerin bozulması arasında doğrudan bir ilişki olduğunu düşünmüyorum. Daha ziyade bu, güvenlik ilişkilerinin bir uzantısıdır. Çünkü hedef alınanların çoğu esas olarak Eritre rejiminin muhalifleri ve UNHCR tarafından verilen sığınma kartlarına sahipler.

Hamad, Etiyopyalı yetkililerin tutuklama gerekçesi olarak belirttiği kamplardan ayrılıp şehirlere taşınmayla ilgili sebepler hakkında da "Mültecilere ev sahipliği yapan bölgelerin çoğu Tigray'da. Çatışmanın her iki tarafından da çifte baskına maruz kaldı. Bu nedenle başkent veya büyük şehirler gibi daha güvenli yerlere kaçmaları doğal. Sırf tehlikeden kaçmaya çalıştıkları için hapis cezasına çarptırılmaları uygun değil" dedi. 

Hamad, "Etiyopya makamlarının yasal olarak bu mültecilere koruma sağlamakla yükümlü olduğunu" belirterek, mültecilerin haklarıyla ilgilenen uluslararası ve bölgesel örgütleri "Etiyopya'daki Eritreli mültecilerin durumuna ve onlara Etiyopya içinde veya üçüncü bir ülkede koruma sağlama ihtiyacına ışık tutmaya" çağırdı.

Politikacıların faturaları

EHRC Sözcüsü İsmail Abdullah, "bir insan hakları organı olarak EHRC ve diğer ilgili kurumlarla temas halinde olduklarını, çünkü keyfi olarak gözaltına alınan mültecilerin serbest bırakılması için birden fazla düzeyde çaba gösterildiğini" söyledi.

Abdullah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, "Etiyopya, kendi topraklarında ikamet eden mültecilere koruma sağlamak için 1951 Cenevre Anlaşması kararlarına bağlıdır" dedi.

"Özellikle Asmara ve Addis Ababa arasındaki ilişkiler bir tür gerilime tanık olduğundan, bu tutuklamaların arkasında siyasi amaçlar olması muhtemeldir" diyen Abdullah, "Tutuklama kampanyası, Eritrelilerin Addis Ababa'daki en büyük tiyatrolardan birinde dikkat çekici bir şekilde kutladıkları Bağımsızlık Günü ile aynı zamana denk geldi. Bu da Etiyopyalı yetkililerin, geniş katılımın Eritreli meslektaşlarına destek anlamına geldiğine inanmalarına yol açabilir" ifadelerini kullandı.

Abdullah, "Hukuki çerçevenin dışında gerçekleşen bu tutuklamaların saiklerini anlamak için her türlü imkân mevcut. Şu anda aradığımız şey, tüm tutukluların serbest bırakılması veya herhangi bir suçlama olması durumunda onları Etiyopya yargı makamlarına götürmek" dedi.

Özellikle Eritrelileri hedef alan tutuklama kampanyasının, Addis Ababa ve Asmara arasındaki bir dizi siyasi gelişmeyle örtüştüğünü belirten Abdullah, özellikle Pretoria Anlaşması'ndan sonra hem Abiy Ahmed hem de Afverki'nin yaklaşımlarındaki farklılığı doğrulayan göstergeler olduğundan, "mültecileri politikacıların projelerinin başarısızlığının kurbanı yapma" korkusunu dile getirdi.

Etiyopya daha çok ABD'ye doğru hareket ederken, Abdullah, Afverki’nin hem Çin'e hem de Rusya'ya yaptığı son ziyaretlere atıfta bulundu.

Ayrıca Abiy Ahmed'in Tigray Cephesi'nin uluslararası baskı altında Etiyopya siyasi arenasına geri dönmesini kabul etmesi, iki eski müttefik arasındaki pozisyon ayrışmasına sebep oldu.

Sonuç olarak aktivistler, söz konusu gelişmelerin uzun süredir siyasetçilerin anlaşmazlıklarının faturasını ödeyen mültecilerin dosyalarını etkileyeceğinden büyük endişe duyuyor.

 

Independent Türkçe


Etiyopya, Somali sınırına yakın bir yerde düzenlenecek Eş-Şebab saldırısını engellediğini duyurdu

Mogadişu'daki "Eş-Şebab" örgütünün savaşçıları (Arşiv- Reuters)
Mogadişu'daki "Eş-Şebab" örgütünün savaşçıları (Arşiv- Reuters)
TT

Etiyopya, Somali sınırına yakın bir yerde düzenlenecek Eş-Şebab saldırısını engellediğini duyurdu

Mogadişu'daki "Eş-Şebab" örgütünün savaşçıları (Arşiv- Reuters)
Mogadişu'daki "Eş-Şebab" örgütünün savaşçıları (Arşiv- Reuters)

Etiyopya dün (Çarşamba) terör örgütü Eş-Şebab’ın Somali sınırında bulunan bir kasabaya düzenlediği saldırıyı püskürttüğünü duyurdu.

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından paylaşılan bir tweette ise Etiyopya ordusunun "ilerleyen saldırganları ortalığı kasıp kavuramadan durdurduğu" belirtildi.

Etiyopya'nın Dolo kasabası, aynı adı taşıyan Somali kasabasına 3 kilometreden daha yakın.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Etiyopya Ulusal Savunma Kuvvetleri'nin "iki canlı bombayı etkisiz hale getirdiği ve terör örgütünün kullanmak üzere olduğu silahları imha ettiği" belirtildi.

El Kaide bağlantılı Eş-Şebab, 2007'den bu yana uluslararası toplum tarafından desteklenen Somali hükümetiyle savaşıyor.

Site Intelligence Group web sitesine göre terör hareketi, sınırın Somali tarafındaki bir Etiyopya askeri üssünde iki intihar saldırısı düzenlediğini iletişim kanalları aracılığıyla duyurdu.

Harekete göre, ilk saldırı "yerel askeri komuta karargahını" hedef aldı. İkinci saldırıda ise bir silah ve mühimmat deposunu hedef aldı.

Eş-Şebab, "iki operasyonun çok sayıda ölü ve yaralıyla sonuçlandığını" vurguladı.

Eş-Şebab, genellikle propaganda amacıyla, duyurduğu saldırıların sonucunu abartıyor.

Bir Afrika Birliği gücü Eş-Şebab'ı 2011'de Mogadişu'dan çıkardı, ancak radikalizm yanlıları sivil, siyasi ve askeri hedeflere saldırılar düzenlemeye devam ediyor.

Söz konusu terör hareketi, Addis Ababa'nın teröristlerle mücadele için Afrika Birliği gücünün bir parçası olarak Somali'ye asker göndermesine yanıt olarak Etiyopya'yı hedef alıyor.

2022'nin ortalarında Eş-Şebab üyeleri, iki ülke arasındaki sınırda birçok Etiyopya kampına saldırdı.

Bu saldırıların gerçekleştirildiği sırada, Somali sınırına yakın Etiyopya bölgesi yetkilileri, Etiyopya'ya sızan yaklaşık 100 Eş-Şebab savaşçısını öldürdüklerini söylediler.


Somali: Şebab’ın haraç sorumlusu etkisiz hale getirildi

Somali: Şebab’ın haraç sorumlusu etkisiz hale getirildi
TT

Somali: Şebab’ın haraç sorumlusu etkisiz hale getirildi

Somali: Şebab’ın haraç sorumlusu etkisiz hale getirildi

Somali’de eş-Şebab terör örgütünün haraç almaktan sorumlu lideri de dahil olmak üzere 64 mensubu, Somali ordusu tarafından gerçekleştirilen askeri operasyonlarda etkisiz hale getirildi. Söz konusu operasyonlar, hareketin unsurlarına karşı yapılan ABD hava operasyonlarının yanı sıra geldi.

Şarku’l Avsat’ın Somali resmi haber ajansına SONNA’dan aktardığı habere göre, Güneybatı Bölgesel Eyaleti, Aşağı Şabel vilayetinde Somali ordusunun iki askeri operasyonunda 60’tan fazla eş-Şebab üyesi etkisiz hale getirildi. İlk operasyonda Aşağı Şabel’deki Kuntvari kentin Camidha bölgesinde büyük bir tırı hedef alırken, ikinci operasyonda biri silah taşıyan büyük tır dahil olmak üzere 4 araç hedef alındı.

SONNA ‘el-Kaide bağlantılı eş-Şebab hareketinin üst düzey bir liderinin başkent Mogadişu’ya 30 km uzaklıktaki Aşağı Şabel bölgesindeki Afgooye şehrinde etkisiz hale getirildiğini’ aktardı. Ajans Ali Raho adlı liderin, ‘çeşitli ticari şirketlere şantaj yaparak’ hareketin dayattığı vergileri toplamaktan sorumlu olduğunu’ ve ‘Somali güvenlik güçleri tarafından, doğru istihbarata dayalı olarak yürütülen askeri operasyonlar sırasında etkisiz hale getirildiğini’ açıkladı.

Somali ordusunun Danab olarak bilinen özel kuvvetleri de Aşağı Cuba bölgesindeki Kismayo şehrinin 60 km güneybatısındaki bir bölgede hareketin üç unsurunu ortadan kaldırmayı başardı.

ABD Afrika Kuvvetleri Komutanlığı (AFRICOM) cuma akşamı yaptığı açıklamada, bu bölgede Somali hükümetinin talebi üzerine, ordunun eş-Şebab’a karşı yürüttüğü çatışmalara destek olarak, ‘nefsi müdafaa için toplu bir müdahale’ olarak tanımladığı adımını başlattığını, üç eş-Şebab unsurunu etkisiz hale getirildiğini sivil zayiatın olmadığını söyledi.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre dün (Cumartesi) başkent Mogadişu’da yalan haberleri kontrol altına almanın yolları ve toplum üzerindeki etkileri konulu bir konferansın açılışında, ‘yanlış haberleri kontrol altına almak için katı önlemler alma’ sözü verdi.

Yanlış mesajlardan kaçınma çağrısı

Berri, ‘Harici milislerin topluma iletmeye çalıştığı, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan yanlış mesajlardan kaçınılması gerektiğini’ belirtti.

Enformasyon Bakanı Aweys Jama medyaya ve topluma ‘Haricilerin Somali halkına yaydığı yanlış haberleri kontrol etme konusunda sorumluluklarını yerine getirme’ çağrısında bulundu. Devlet medyasının, Harici milislerin sosyal medyada yaydığı yanlış haberlerin önlenmesinde büyük rol oynadığına dikkat çekti.

Berri, ‘terörist Harici milisleri’ tasfiye etmek ve ülkedeki kalan birkaç bölgeyi ‘terörist’ hücrelerin elinden kurtarmak için çabaların hızlandırılması çağrısında bulundu ve hükümeti net bir plan yapmaya çağırdı.

Berri ayrıca bakanları inisiyatif alarak ordu güçlerinin ön saflarına gitme çağrısında bulundu. Önceliğin, eş-Şebab hareketinin kalıntılarının kontrolü altında kalan birkaç bölgeyi kurtarmak ve bu bölgelerin özgürleştirilmesinin ikinci aşamasını başlatmak olduğunu vurguladı. Son olarak terörist hareketin liderlerini ortadan kaldırmak için iş birliği ve ortak çaba çağrısında bulundu.


Senegal: Protestolarda kan dökülmesinin ardından gerilim artıyor

2 Haziran’da Dakar’da güvenlik güçleri ve protestocular arasında yaşanan çatışmaların bir kısmı (AP)
2 Haziran’da Dakar’da güvenlik güçleri ve protestocular arasında yaşanan çatışmaların bir kısmı (AP)
TT

Senegal: Protestolarda kan dökülmesinin ardından gerilim artıyor

2 Haziran’da Dakar’da güvenlik güçleri ve protestocular arasında yaşanan çatışmaların bir kısmı (AP)
2 Haziran’da Dakar’da güvenlik güçleri ve protestocular arasında yaşanan çatışmaların bir kısmı (AP)

Senegal’de muhalif lider Ousmane Sonko hakkında 2 yıl hapis cezasının verildiği geçtiğimiz Perşembe gününden bu yana çatışmalarda 6 kişi daha yaşamını yitirerek toplam ölenlerin sayısı 15’e yükseldi. Senegal’de durum hala gerginliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre İçişleri Bakanlığı sözcüsü Maham Ka, “2 Haziran’da Dakar bölgesinde 4, Ziguinchor bölgesinde 2 olmak üzere 6 ölüm kaydettik” dedi. Geçtiğimiz Cuma akşamı Dakar’da, küçük grup genç göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı.

Yağma ve vandalizm

Dakar’da bankalar ve Auchan markalı dükkanlar da dahil olmak üzere birçok kamu ve özel mülk yağmalandı. Dün sabah (Cumartesi) birkaç caddede yollara yanmış lastikler ve taşlar saçıldı.

Yetkililer Facebook, WhatsApp ve Twitter gibi sosyal medyalarda nefret söyleminin ve vandalizmin yayılmasını durdurmak için sosyal ağlara erişim konusunda kısıtlamalar getirdiklerini söyledi.

Ordu stratejik noktaların etrafına konuşlandırıldı. Başkentin pek çok noktasına polis ve jandarma sevk edildi.

Olası tırmanış

Senegalliler, 21 yaşındaki genç bir kadını fuhuşa teşvik ettiği için 2 yıl hapis cezasına çarptırılan 2024 cumhurbaşkanı adayı Sonko’nun olası tutuklanmasının sonuçlarından korkuyor. Bu karar, Sonko’nun seçimden diskalifiye edilmesine yol açıyor. Sonko, yetkililerin kendisini cumhurbaşkanlığı seçimlerinden uzak tutma konusundaki entrikalarına atıfta bulunarak, aleyhindeki suçlamaları defalarca reddetti.

Sonko’nun partisi Bastev’de geçtiğimiz Cuma günü yaptığı açıklamada, hükümeti kanlı ve otoriter aşırılıklar yapan Başkan Macky Sall istifa edene kadar direnişin kapsamını genişletme ve yoğunlaştırma çağrısında bulundu.

Bu arada Adalet Bakanı İsmail Madior gazetecilere verdiği demeçte, Sonko’nun her an tutuklanabileceğini söyledi. Hükümet sözcüsü, Perşembe gününden bu yana devam eden olayların siyasi talepleri olan popüler bir gösteri değil, vandalizm ve haydutluk eylemleri olduğunu söyledi.

Hükümet sözcüsü Observateur gazetesine verdiği demeçte, “Yapay gerginliği körüklemek için işe alınan sabotajcılarla karşı karşıyayız. Yaptıklarına devam ediyorlar. Ancak zaman tam iyileşme ve kamu düzenini koruma lehine oynuyor” dedi.

Uluslararası toplum, federasyon temsilcileri, yıldız golcü Sadio Mane gibi futbol yıldızları, Batı Afrika’da istikrarıyla tanınan Senegal’de kısıtlama ve şiddetin azaltılması çağrısında bulundu.


Somali'de Eş-Şebab'ın 26 Mayıs'taki saldırısında 54 Uganda askerinin öldüğü açıklandı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Somali'de Eş-Şebab'ın 26 Mayıs'taki saldırısında 54 Uganda askerinin öldüğü açıklandı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni, Somali'de Eş-Şebab terör örgütünün 26 Mayıs'ta düzenlediği saldırıda 54 Uganda askerinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Museveni, yaptığı yazılı açıklamada, Somali'de görev yapan Ugandalı barış gücü askerilerine yönelik 26 Mayıs'ta terör saldırısı düzenlendiğini belirtti.

Eş-Şebab saldırısında aralarında komutanların da bulunduğu 54 Uganda askerinin hayatını kaybettiği bilgisini paylaşan Museveni, "Askerlerimiz saldırıya karşı dikkate değer bir direnç gösterdi." ifadesini kullandı.

Uganda, Somali'de askerlerinin hayatını kaybettiğini ilk kez açıkladı.

- Olay

Eş-Şebab üyeleri, 26 Mayıs'ta Afrika Birliği'nin Somali'deki Geçiş Misyonuna (ATMIS) ait üsse saldırı düzenlemişti.

Çok sayıda askerin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili resmi bir açıklama yapılmamıştı.

Somali ordusunun, Eş-Şebab'a karşı geçen yıl başlattığı operasyonlarda, çok sayıda bölge örgütten temizlenirken, örgüt ise zaman zaman şehirleri ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar düzenliyor.


Afrikalı göçmenler Moritanya'daki protestoları körüklüyor

Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP
Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP
TT

Afrikalı göçmenler Moritanya'daki protestoları körüklüyor

Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP
Moritanya polisi ve protestocular arasında çatışmalar / Fotoğraf: AFP

Akarini Eminuh 

Bu haftanın başında Moritanya'nın başkenti Nuakşot, Afrika kökenli Ömer Cob adlı bir gencin bir polis merkezinde alıkonulurken hayatını kaybetmesinin ardından şiddetli isyanlara sahne oldu.

Gencin ailesi polisi onu öldürmekle suçlayınca, güvenlik güçleri ile Ömer Cob'un mensubu olduğu Afrika-Moritanya kökene sahip gençler arasında çatışmalar çıktı.

30’lu yaşlarındaki genç adamın, Afrika kökenli göçmenlerin yaşadığı diğer yakadan gelmesi bu bölgede bir öfke dalgasına neden oldu.

Ancak dikkat çekici olan, Moritanya makamlarının uyarıda bulunduğu Afrika ülkelerinden göçmenlerin gösterilere girmesi.

Yerel medya kaynaklarının Moritanya'nın kuzeyindeki Zouerate kentindeki gösterilere bu toplulukların katıldıklarını söylemesi üzerine bazıları sınır dışı edildi.

Açık uyarı

Moritanya, Sahra altı Afrika ülkelerinden binlerce genç için bir sığınaktı. Moritanya'nın büyük şehirlerinde, Senegal, Mali, Gine, Benin ve Gana'dan gelen topluluklar yaşıyor.

Bunların çoğu geçici mesleklerde çalışıyor, asıl istekleri ise, İspanya'nın Nouadhibou şehrinden Kanarya Adaları'na doğru yola çıkan kaçak göçmen teknelerinde umut yolculuğuna çıkmak.

Bazı resmi olmayan tahminler, Moritanya topraklarında bir milyon Afrikalı olduğunu gösteriyor.

Bu, Ömer Cob'un ölümü ardından meydana gelen protestoların şiddetini etkiledi.

Moritanya güvenliği, ayaklanmalara karışan yabancıları adalete teslim etme sözü vererek Afrikalı göçmenleri gösterilere katılmakla suçladı.

Moritanya hükümeti sözcüsü, ülkesinin "her kanun kaçağına demir yumrukla vuracağını", bunun yanında "tüm ülke halkını memnuniyetle kucaklayacağını" belirtti.

Moritanya Basın Ajansı Müdürü Abdullah İşfag el-Muhtar şu değerlendirmede bulundu:

Moritanya'daki Afrikalılar, Tunus ve Fas gibi bölge ülkeleri için oluşturduğu tehditten daha fazla Moritanya için güvenlik endişesi oluşturuyor. Bu yüzden Moritanya'ya girenleri sınırlamak için önlem almak gerekiyor. Genç adamın öldüğü bölgede çok sayıda yabancı var, bu nedenle orada durumlar oldukça karışık. Sosyal medya platformlarında paylaşılan, komşu ülkelerden gelen yabancıların içinde olduğu çok sayıda vandalizm videosu veya internet sitelerinde yayınlanan tahrik videoları buna örnektir.

Tutuklama ve sınır dışı etme

Moritanya makamları, Cob'un geçen pazartesi akşamı ölümünün ardından yayılan söylentileri ve kışkırtmaları azaltmak için ülkedeki internet hizmetini kesmeye başladı.

Moritanya'nın kuzeyinde yetkililer, son olaylarla bağlantılı olarak aralarında yabancıların da bulunduğu 22 kişiyi tutukladı.

Yerel basın kaynaklarına göre, tutuklananlar arasında sekizi Malili, üçü Senegalli ve biri Kongolu olmak üzere 12 yabancı vardı.

Kaynaklar, yabancı tutukluların son protesto ve ayaklanmalara katılmak ve kamu malına zarar vermekle suçlanarak ülkelerine sınır dışı edildiğine dikkat çekti.

Diğer taraftan Nuakşot'taki Mali büyükelçiliği, Moritanya'daki vatandaşlarını uyanık olmaya ve olaylara katılmaktan kaçınmaya çağırdı.

Avukat Muhammed Salim'e göre Moritanya Ceza Kanunu'nun 103. Maddesinde şu hüküm yer alıyor:

Bir toplantı veya toplantı vesilesiyle yapılan gösterilerde kullandığı görünür veya gizli bir silahı taşımaktan hüküm giymiş her yabancı hakkında yurt dışına çıkma yasağına hükmedilebilir.

Salim, konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle ifade etti:

Uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar, yabancı uyruklu kişilerin ikamet ettikleri ülkelerin iç yasalarına saygı göstermelerini tavsiye eder. Ancak son olaylarla bağlantılı olarak tutuklananlar bunun farkında bile değil.

İnsan hakları Aktivisti Ahmed el-Vedia, Afrikalılara yönelik alınan önlemler ve bu önlemlerin kısıtlamaların başlangıcı olup olmadığı sorusuna ilişkin olarak şu cevabı verdi:

Konu, ülkenin etnik açıdan çeşitlilik gösteren nüfusunu ve varlığını adeta tehdit eden krizleri göz önüne alarak yeni bir yaklaşım geliştirmeyi gerektiriyor.  On binlerce kişinin sınır dışı edilmesi gibi talihsiz sonların yaşanmaması için bu gereklidir.

Korku ve endişe

Moritanya makamının Afrikalılara yönelik uyarı kararları bu insanların birçoğunun hayatına gölge düşürüyor.

Gine'nin Konakri şehrinden gelen Yaya Osman da bunlardan biri ve başkent Nuakşot'ta bir inşaat atölyesinde şef olarak çalışıyor.

Osman, göçmenlere yönelik tedbir dalgasının kendisinin de taciz edilmesine yol açacağı endişesini gizlemiyor ve bazı göçmenlerin yıkıcı faaliyetlere girmesinin, Moritanya'da kalmak, bir arada yaşamak ve toplumla bütünleşmek isteyen binlerce kişinin hayatını olumsuz etkilediğine inanıyor.

Başkent Nuakşot'a yirmi sekiz yaşında gelen ve Moritanya'nın şehirleri arasında gidip gelerek çeşitli projelerde çalışma fırsatı bulan Yaya, şu şekilde konuştu:

Ülkeme dönüp evlendiğim için hiçbir gösteriye katılmayacağım. Karım onunla birlikte yaşamak için Nuakşot'a taşındı ve iki kızımı başkentte doğurdu. O da burada çalışıyor.

 

Independent Arabia


Kamerun’da koleradan ölenlerin sayısı 420’ye yükseldi

Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)
Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)
TT

Kamerun’da koleradan ölenlerin sayısı 420’ye yükseldi

Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)
Kolera şiddetli ishal ve kusmaya neden olur (AFP)

Kamerun Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili, ülkede son iki hafta içinde devam eden kolera salgınında 26 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle, toplam ölü sayısının 426’ya çıktığını bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, salgın Ekim 2021’de ilan edildi ve vakalarda bir düşüş döneminin ardından bu yıl Mart ayından bu yana vakalarda güçlü bir artış görüldü.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Bakanlık yetkilisi Linda Esso, Kamerun’da teyit edilen vaka sayısının şu anda bin 868 olduğunu söyledi.

Kolera şiddetli ishale, kusmaya ve halsizliğe neden olabilir ve esas olarak kontamine yiyecek veya su yoluyla bulaşır. Tedavi edilmezse saatler içinde insanı öldürebilir.

WHO tarafından dün yayınlanan bir raporda, 2023 başından bu yana, 14 Afrika ülkesinde kolera vakası bildirildiği ifade edildi.

Raporda, birçok ülke önceki yıllara göre daha yüksek vaka ölüm oranları bildirdiği için özellikle endişe duyulduğunun da altı çizildi.

Sağlık Bakanlığı’nın Reuters tarafından görülen bir durum raporunda ise, “Kamerun’da koleraya yakalananların yüzde 79’undan fazlası sağlık tesislerine orta veya ciddi durumda gidiyor. Bu da ölüm oranını artırıyor” denildi.


Burkina Faso'daki siyasi geçişi nasıl bir gelecek bekliyor?

Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)
Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)
TT

Burkina Faso'daki siyasi geçişi nasıl bir gelecek bekliyor?

Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)
Burkina Faso güvenlik güçleri bir eğitim tatbikatı sırasında (AFP)

Burkina Faso hükümeti, devam eden terör saldırıları ve çatışmaların genişlemesi ışığında "seçim yapılamaz" uyarısında bulundu. Uzmanlar, askeri otoriteyi siyasi geçiş sürecine ve kötüleşen güvenlik durumuna bağlamanın bu süreci zan altında bıraktığına inanırken, terör guruplarının darbe hükümetlerinde hukukun üstünlüğünün ve kurumların yokluğundan yararlandığını vurguladı.

2022 yılında iki askeri darbeye tanık olan Burkina Faso’ya, geçtiğimiz Eylül ayından bu yana Yüzbaşı İbrahim Traore liderliğindeki bir askeri geçiş otoritesine liderlik ediyor.

Bu hafta yaklaşık 40 kişinin öldürülmesinin ardından, Burkina Faso Başbakanı Apollinaire Kyelem de Tambela,"güvenlik olmadan seçim yapılamaz" dedi. Tambela, geçici Yasama Meclisi'nde yaptığı konuşmada, "Elinizde bir an önce güvenliğimizi sağlayacak sihirli bir değnek varsa seçimleri yapabiliriz. dedi. Toprağın bir kısmı ulaşılmazken şimdi seçim yaparsak kim seçilirse seçilsin kötü seçilmiş diyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Güvenlik ve yerel kaynaklar önceki gün AFP'ye verdiği demeçte, son iki saldırının aşırılık yanlısı gruplara mensup olduğundan şüphelenilen silahlı kişiler tarafından gerçekleştirildiğini ve bu saldırılar sırasında ordu personeli ile sivil işbirlikçilerin öldürüldüğünü söyledi. Son birkaç haftadır, ülkenin farklı bölgelerinde şiddet artarken, geçtiğimiz Mayıs ayındaki saldırılarda toplamda 100'den fazla kişi hayatını kaybeti.

Sivil toplum kuruluşlarına göre 7 yıl önceki şiddet olaylarında 10 binden fazla sivil ve askeri personel hayatını kaybederken, ki milyonu aşkın insan kaçmaya zorlandı.


Kenya Devlet Başkanı Ruto'dan "Afrika'da yerel para kullanalım" çağrısı

Ruto destekçileri sokakta (AA)
Ruto destekçileri sokakta (AA)
TT

Kenya Devlet Başkanı Ruto'dan "Afrika'da yerel para kullanalım" çağrısı

Ruto destekçileri sokakta (AA)
Ruto destekçileri sokakta (AA)

Kenya Devlet Başkanı William Ruto, Afrika ülkeleri arasındaki ticarette dolar kullanılmasını eleştirerek "Afrika'da yerel para kullanalım." dedi.

Kenya basınındaki habere göre, Ruto, başkent Nairobi'de düzenlenen Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) ile ilgili düzenlenen forumda açıklamalarda bulundu.

Küresel olarak doların yükselişine dikkati çeken Ruto, "Afrika'da yerel para kullanalım" diyerek Afrika ülkelerinin, 2022'de başlatılan Pan-Afrika Ödeme ve Uzlaşma Sistemi'ne (PAPSS) dahil olması gerektiğini vurguladı.

Ruto, "Farklı para birimleri kullandığımızdan dolayı mal ve hizmetler için bir Afrika ülkesinden diğerine ödeme yaparken zorlanıyoruz. Bu nedenle hepimiz dolar kullanmak zorunda kalıyoruz." diye konuştu.

Yerel para kullanımının, doların küresel yükselişinde Afrika ülkelerinin ekonomilerini koruyacağının altını çizen Ruto, "Ülke içinde ve ülkeler arasında yerel para birimlerimizi kullanacak bir mekanizmaya sahip olmayı öneriyorum." ifadesini kullandı.

Afrikalı iş insanları ve bankalar, ülkeler arası para transferlerinde daha çok ABD ve Avrupa ülkelerindeki bankaları kullandığı için bu işlemler 3 ila 5 güne uzayabiliyor.

Pan-Afrika Ödeme ve Uzlaşma Sistemi, 13 Ocak 2022'de Gana'nın başkenti Akra'da başlatılmıştı.

Yeni sistem, Afrika ülkeleri arasında yerel para birimiyle ödeme yapılmasına olanak sağlıyor.


Güney Afrika ‘Rusya’ya silah sevkiyatı’ iddiasını soruşturuyor

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)
TT

Güney Afrika ‘Rusya’ya silah sevkiyatı’ iddiasını soruşturuyor

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)
Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa (Reuters)

Güney Afrika Devlet Başkanlığı Ofisi yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın, geçen yıl bir Rus gemisinin Cape Town yakınlarındaki bir deniz üssünden silah sevkiyatı yaptığı yönündeki ABD iddialarını araştırmak üzere bir komisyon atadığını söyledi.

ABD'nin Pretorya Büyükelçisi Reuben Brigety 11 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Aralık ayında Batı Kap vilayetinde bulunan Simon’s Tow’daki bir deniz üssüne yanaşan Rus gemisinin Güney Afrika’dan silah sevkiyatı yaptığından emin olduğunu” belirtti. Söz konusu iddia, dile getirildiği andan itibaren Güney Afrika tarafından reddedildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre bu iddialar ABD, Güney Afrika ve Rusya arasında diplomatik bir tartışmaya ve Güney Afrika’nın Ukrayna savaşındaki tarafsız konumunun sorgulanmasına neden oldu.

Güney Afrika ise tarafsız olduğunu ve savaşla ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına oy vermekten kaçındığını söyledi.

Ofis tarafından yapılan açıklamada “Başkan, iddiaların ciddiyeti, halkın ilgisi ve bu konunun Güney Afrika’nın uluslararası ilişkilerine etkisi nedeniyle soruşturma açılmasına karar verdi” ifadelerine yer verildi.

Üç üyeli komiteye soruşturma için 6 hafta verildi. Görev tanımı ise, yük gemisinin gelişinden kimin haberdar olduğunu, yüklenen ve boşaltılan malların içeriğini ve ‘yük gemisinin gelişiyle ilgili olarak anayasal, yasal veya diğer yükümlülüklere uyulup uyulmadığının’ öğrenilmesine dayanıyor.

Başkanın, soruşturmanın tamamlanmasından sonraki iki hafta içinde nihai bir rapor alması bekleniyor.