İsrail’den uyarı: Hizbullah ile savaş durumunda Lübnan her gün binlerce top mermisi ile hedef alınacak

Fotoğraf (Reuters-Arşiv)
Fotoğraf (Reuters-Arşiv)
TT

İsrail’den uyarı: Hizbullah ile savaş durumunda Lübnan her gün binlerce top mermisi ile hedef alınacak

Fotoğraf (Reuters-Arşiv)
Fotoğraf (Reuters-Arşiv)

İsrail, Hizbullah ile olası bir savaş çıkması durumunda, orduya ait topçuların Lübnan’ı günde binlerce kez hedef alacağını açıkladı.
Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post gazetesinden aktardığı habere göre bugün ‘topçu’ olarak sınıflandırılan birim, saldırı ve istihbarat toplama amaçlı insansız hava araçlarını (İHA) içerdiği için geleneksel tanımdan tamamen farklı.
Silahlı insansız hava araçları (SİHA), füzeler ve diğer saldırı yöntemleriyle, mevcut ‘topçu’ kuvvetlerinin yüzde 60’ı geleneksel değil.
İsrail Kara Kuvvetleri geçmişe göre daha uzun menzile, hassas silahlara ve daha üstün fazla manevra kabiliyetine sahip. Bu da savaş alanını şekillendirme yeteneklerini kökten değiştiriyor.
İsrail Kara Kuvvetleri’nde topçu birliklerin eğitiminden sorumlu Komutan Yarbay Shai Cohen, 10 gün süren topçu tatbikatı sırasında Jerusalem Post’a konuştu.
Cohen gazeteye yaptığı açıklamada, “Topçu personelini, gelecekteki komutanları yetiştiriyoruz. Bu büyük bir sorumluluk. Bir sonraki savaşta topçu ateş gücü çok belirleyici olacak” dedi.
Cohen, Hizbullah’ı İsrail topçularının ‘hayal bile edilemeyecek’ şekillerde ezeceği imasında bulunduğu açıklamasında “Topçu gücü açısından Hamas’a karşı da dahil olmak üzere tüm cephelerde hazırız” ifadesini kullandı. Hazır olmaları gereken en büyük çatışmanın Hizbullah ile yaşanacağını vurguladı.

10 günlük tatbikatın önemi
Söz konusu tatbikatın uzun tutulmasının ‘savaşta yaşabilecek ikilemleri simüle etmek’ açıısndan önemli olduğunu söyleyen Cohen, “Kuzeyde bir savaşın gerçekten nasıl olacağını görmemiz ve topçu ateş gücünün merkezi rolünü hissetmemiz gerekiyor” dedi.
Cohen, İsrail ordusunun mevcut topçu yetenekleri ile geçmiştekini karşılaştırdığı açıklamasında şunları söyledi:
“Geçmişe göre çok daha fazla ateş gücü bulunacak. İstihbarat ve ateş gücü daha fazla entegrasyon olacak. İstihbarat iyileştikçe topçuların isabet oranı da artacaktır. Yeteneklerimiz çok çeşitli. Görsel ve istihbarat toplama yeteneklerimiz var. Toplarımız ve hassas mühimmatımız bulunuyor.”
Cohen ayrıca mevcut topçu birimlerinin orduya ‘kuvvet kullanmak için maksimum sayıda olasılık, gelişmiş seçenek ve parametre sağladığını’ kaydetti.
Kentsel alanlarda sivil kayıplardan kaçınmanın zorluğuna değinen Cohen açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Düşmanın sivilleri canlı kalkan olarak kullanması ahlak dışı. Bunu yapmaları, sivillere verilen zararın en aza indirilmesi için daha kesin olmamız gerektiği anlamına geliyor. Bunu Mayıs 2021’de Hamas’a yönelik Duvarların Muhafızı Operasyonu sırasında, ondan kısa süre önce de diğer bazı operasyonlarda gördük.”
Cohen , İsrail ordusunun Mayıs 2021’deki Gazze savaşı sırasında sivil kayıpları azaltmak için uyguladığı kısıtlamalar hakkında da bilgi verdi:
“Ateş açamayacağımızı bildiğimiz veya yalnızca gerekli hedefleri vuracağımızdan emin olduktan sonra ateş ettiğimiz alanlar vardı. Kesinlikle ateş edebileceğimiz ve bölgedeki siviller nedeniyle saldırının iptal edildiği veya güçlerimizin daha az ağır ve daha isabetli mühimmat kullanılmasını sağlamak için saldırıyı ertelediği birçok durum yaşandı.”
Cohen, mevcut topçu kuvvetlerinin manevra kabiliyetine ilişkin de şu açıklamalarda bulundu:
“Her zaman farklı yerlere manevra yapabiliriz. Ancak bugün manevra kabiliyetimiz çok arttı ve hedefleri vurmak için sahip olduğumuz daha uzun menzil, bizi daha ölümcül ve etkili kılıyor.”
Topçu komutanlarının personellerinin veya güçlerinin bir kısmını kaybettiklerinde nasıl hareket edeceklerini bilmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Cohen, “Stratejik ve taktiksel olarak çevrelerini ele geçirme ve hızlı bir şekilde saldırmaya devam etme yeteneğine ihtiyaçları var” dedi.



Esed rejimi döneminde kaybolan mahkûmların çocuklarıyla ilgili davada hayır kuruluşlarının başkanları tutuklandı

Sednaya Cezaevi’nde olduğu düşünülen kayıp mahkûmların fotoğrafları Şam'ın merkezindeki Merce Meydanı’nda asılı (Reuters)
Sednaya Cezaevi’nde olduğu düşünülen kayıp mahkûmların fotoğrafları Şam'ın merkezindeki Merce Meydanı’nda asılı (Reuters)
TT

Esed rejimi döneminde kaybolan mahkûmların çocuklarıyla ilgili davada hayır kuruluşlarının başkanları tutuklandı

Sednaya Cezaevi’nde olduğu düşünülen kayıp mahkûmların fotoğrafları Şam'ın merkezindeki Merce Meydanı’nda asılı (Reuters)
Sednaya Cezaevi’nde olduğu düşünülen kayıp mahkûmların fotoğrafları Şam'ın merkezindeki Merce Meydanı’nda asılı (Reuters)

Suriye Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile koordinasyon halinde, Nada el-Gabra, Lema es-Savaf, Rana el-Baba ve devrik rejim döneminde gözaltına alınan ve kaybolan muhaliflerin kayıp çocuklarıyla ilgili dosyada yer alan diğer sanıkların tutuklandığını duyurdu. Kayıp Çocuklar Komitesi Sözcüsü, sanıklara yönelik tutuklama emrinin, çocukların aileleri ve yakınlarının kişisel iddiaları ve açılan davalar üzerine Şam Savcılığı tarafından çıkarıldığını bildirdi.

Kayıp Çocuklar Komitesi Sözcüsü Samir el-Kirbi Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Şam'daki Lahn el-Hayat Çocuk Bakım Kompleksi'ni yöneten Nada el-Gabra ve Lema es-Savaf ile Şam'daki el-Mubarrah Yetim Sponsorluk Derneği'ni yöneten Rana Muvaffak el-Baba'nın, ‘Şam Cumhuriyet Savcılığı tarafından çıkarılan bir tutuklama emrine göre, kaybolan çocukların dosyasının saklanmasına karışan diğer sanıklarla birlikte tutuklandığını’ belirtti.

El-Kirbi bu önlemin, önceki dönemlerde mahkûmların çocuklarının kaybolmasıyla ilgili davalara karıştıkları yönündeki suçlamaların arka planında geldiğini söyledi. El-Kirbi, “Resmi ve sivil makamların yanı sıra konuyla ilgili herhangi bir bilgiye sahip olan herkesi, bu çocukların akıbetini aydınlatmak ve haklarını güvence altına almak için soruşturma komitesiyle iş birliği yapmaya çağırıyoruz” dedi.

Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, çocukların dosyasıyla ilgili bir dizi kişi tutuklandı ve bu kişiler, ‘çocukların akıbetiyle ilgili olası suiistimal ve ihlallere karıştıklarından şüphelenildiği için resmi soruşturma altına alındı.’ Söz konusu adımlar, Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı’nın 2025 tarihli ve 1806 sayılı kararı uyarınca, bu dosyayı araştırmak ve çocukların akıbetini takip etmek üzere özel bir komite oluşturulmasını takiben atıldı.

3 bin 700 çocuk yetimhanelere yerleştirildi

İnsan hakları örgütleri ve medya raporları, eski rejime muhalif mahkûmların Şam'daki yetimhanelere veya çocuk esirgeme kurumlarına yönlendirilen 3 bin 700 çocuğu olduğunu gösteriyor. Esed'in devrilmesi ve kaçışından sonra yayınlanan gizli Suriye istihbarat belgelerine göre, yaklaşık 400 çocuk tutukluluk yılları boyunca muhaliflerin ailelerinden ayrılarak Şam'daki Lahn el-Hayat Çocuk Bakım Kompleksi, Daru’r Rahme Yetimhanesi ve Çocuk Köyleri de dahil olmak üzere dört yetimhaneye yerleştirildi.

 Daru’r Rahme Yetimhanesi Müdürü Beraet el-Eyyubi (SANA)

Daru’r Rahme Yetimhanesi Müdürü Beraet el-Eyyubi (SANA)

Daru’r Rahme Yetimhanesi Müdürü Beraet el-Eyyubi bir televizyon röportajında, eski rejimin yıkılmasından önce 2015-2024 yılları arasında 27 çocuğun kendisiyle birlikte yetimhanede kaldığını ve güvenlik güçlerinin bu çocukları gizli notlarla şube mahzenlerinden yetimhaneye gönderdiğini itiraf etti. Güvenlik güçleri bu çocukları gizli emirlerle yetimhaneye gönderiyor, isimlerini değiştiriyor ve Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı'ndan yazılı onay almadıkça kimsenin onları ziyaret etmesine izin vermiyordu.

Esma Esed yetimlerle ilgilenmek üzere Şam kırsalındaki SOS Çocuk Köyleri’ni ziyaret etti. (SANA)Esma Esed yetimlerle ilgilenmek üzere Şam kırsalındaki SOS Çocuk Köyleri’ni ziyaret etti. (SANA)

Lahn el-Hayat Çocuk Bakım Kompleksi Müdürü Meys Acib bir televizyon kanalında yayınlanan açıklamalarında, kompleksin geçmişte özel durumları olan çocukları kabul ettiğini ve devrik Devlet Başkanı’nın eşi Esma Esed'in bu çocukların dosyalarını bizzat takip ettiğini itiraf etti. Öte yandan SOS Çocuk Köyleri yetkilileri de 2014-2018 yılları arasında resmî belge ve kayıtları olmayan 139 çocuğu kabul ettiğini ve bunların çoğunu Esed'in yetkililerine iade ettiğini ve o dönemde bakanlıktan bu tür vakaların gönderilmemesini istediğini kabul etti.

Samir el-Kirbi, çocukların akıbetinin belirlenmesi ve halen hayatta olup olmadıkları ya da toplu mezarlara gömülüp gömülmedikleri konusunda, bu çocuklar için özel toplu mezarların varlığının söz konusu olmadığını vurguladı. El-Kirbi, “Bugüne kadar yaptığımız dikkatli araştırma ve incelemeler sonucunda çocuklar için toplu mezarların varlığına rastlamadık, ancak bu çocukların yetimhanelere ve çocuk derneklerine yönlendirildiğini kanıtlayan belge ve kanıtlara sahibiz. Kayıp Çocuklar Komitesi, gerçeği ortaya çıkarmak ve çocukların ailelerine ve yakınlarına adalet sağlamak amacıyla bu dosyaları ilgili bakanlıklarla paylaşıyor” ifadelerini kullandı.

 Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) Suriye'de Çocuklara Yönelik İhlallere İlişkin 13’üncü Yıllık Raporu, Kasım 2024Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) Suriye'de Çocuklara Yönelik İhlallere İlişkin 13’üncü Yıllık Raporu, Kasım 2024

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Mart 2011'den bu yana Suriye'de Esed rejimi tarafından en az 23 bin çocuğun öldürüldüğünü, bunlardan 190'ının işkence altında hayatını kaybettiğini ve 5 bin 200 çocuğun da zorla kaybedildiğini belgeledi.

Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Hind Kabavat tarafından kurulan Kayıp Çocuklar Komitesi'nde Adalet, İçişleri ve Vakıflar bakanlıklarından birer temsilci ile devrik rejim döneminde kaybolan kişiler ve mahkûmlar konusunda çalışan sivil derneklerin başkanları yer alıyor.