Orta Doğu ülkeleri kuraklığı deniz suyunu arıtarak aşmaya yöneldi

Orta Doğu ülkeleri kuraklık sebebiyle tarım, sanayi ve günlük kullanımda artan tatlı su ihtiyacına çareyi deniz suyunu arıtarak bulmaya çalışıyor.

AA
AA
TT

Orta Doğu ülkeleri kuraklığı deniz suyunu arıtarak aşmaya yöneldi

AA
AA

İklim değişikliğinin şiddetlendirdiği kuraklık dünyanın birçok bölgesinde su kıtlığına yol açıyor. Bu durum son yıllarda deniz suyu arıtımına (desalinasyon) yönelik çalışmaları ve yatırımları hızlandırdı.
Uzmanlar, desalinasyonun dünyada gittikçe ihtiyaç duyulan ve gelişen bir teknoloji olmakla birlikte özellikle Orta Doğu gibi su kaynaklarının az bulunduğu bölgelerde bir mecburiyet haline geldiğini belirtiyor.

Desalinasyon "kaçınılmaz" bir teknoloji
Desalinasyonla ilgili bilimsel çalışmalar yürüten İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Yüksel İmer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Katar ile sürdürdüğümüz çalışmalar neticesinde geldiğimiz nokta artık desalinasyon tesislerinin denize kıyısı olan birçok ülkede kaçınılmaz bir teknoloji olduğu yönünde." dedi.
Katar'ın kentsel su ihtiyacının yüzde 97'sini desalinasyondan elde ettiğini belirten İmer, "Bu çok yüksek bir oran. Özellikle Dünya Kupası'nda bu su ihtiyacının daha da artmasıyla desalinasyon teknolojilerine yönelimin çok olduğunu da duydum." ifadelerini kullandı.
İmer, son yıllarda bu kapsamdaki çalışmaların arıtılmış suyun veriminin artırıldığı, çevreye zararın en aza indirildiği alanlara yöneldiğini söyledi.

"Su kaynağının hiç olmadığı yerlerde kullanılabilecek bir teknoloji"
Yüksek Çevre Mühendisi Prof. Dr. Güçlü İnsel ise maliyetli bir teknoloji olan desalinasyonun ilk olarak denizaltılarda kullanılmaya başlandığını belirtti.
Deniz suyu arıtımının çeşitleri olduğunu söyleyen İnsel, "Yüksek basınçlı membrandan geçirilerek suyun tuzu alınıyor ve tuzu alınmış suya bir ek arıtma uygulanması onu kullanılabilir hale getiriyor. Su kaynağının hiç olmadığı yerlerde kullanılabilecek bir teknoloji. Ama bu maliyetli bir teknoloji; metreküp başına 0,8-1 dolar arası bir maliyeti olabiliyor." dedi.
Deniz suyu arıtımının yanı sıra atık suların geri kazanımıyla su kaynakları oluşturulmasının önemine dikkati çeken İnsel, bu tür yatırımlarda yerleşim yerine göre yapılacak çalışmalarla su yönetim planı oluşturulması gerektiğini vurguladı.
İnsel, "Elinizde hiçbir su kaynağı yoksa, mecburen onu yapmak zorundasınız. Mesela bazı tesislerde var, hatta kanalizasyon sularından elde ettiği suyu da kullanan, teknolojiyi o seviyeye getiren ülkeler var." diye konuştu.

Orta Doğu ülkelerinde desalinasyon
AA muhabiri, yetersiz tatlı su kaynağına sahip Orta Doğu ülkelerinde kuraklığın artmasıyla giderek daha fazla önem verilen deniz suyu arıtma çalışmalarını derledi.
Aslında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt, Bahreyn gibi ülkeler bu yöntemi uzun süredir kullanıyor, son yıllarda ise desalinasyon yatırımlarındaki artış dikkati çekiyor.
Dünyada en çok su sıkıntısı çeken ülkeler arasında bulunan Ürdün, geçen yıl geniş kapsamlı bir desalinasyon tesisi kurulması için 1 milyar dolarlık yeni projesini açıkladı.
Bu yılın sonlarına doğru inşasına başlanması planlanan tesisle Kızıldeniz'den yıllık yaklaşık 300 milyon metreküp deniz suyunun halkın kullanımına kazandırılması hedefleniyor.

Suudi Arabistan
Suudi Arabistan, bölgede desalinasyon yöntemini uygulayan ilk ülkeler arasında yer alıyor.
Kızıldeniz'de batık bir savaş gemisinde bulunan aletlerle deniz suyu arıtımını öğrenen Suudi Arabistan, tatlı su kaynaklarını desteklemek amacıyla ilk kez 1928'de deniz suyunu tuzdan arıttı.
Halihazırda Suudi Arabistan'da günlük 6 milyon metreküpten fazla deniz suyu arıtma kapasitesine sahip 33 desalinasyon tesisi bulunuyor.
Deniz suyu arıtma yöntemine yatırımlarını günden güne artıran Suudi Arabistan, yılda 2,3 milyar metreküpten fazla tatlı su üretiyor ve bu rakam dünyadaki deniz suyu arıtımının yüzde 20'sine denk geliyor.
Riyad yönetimi, 2027'ye kadar günlük deniz suyu arıtma kapasitesini 7,5 milyon metreküpe çıkarmayı planlıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri
BAE, su ihtiyacının yüzde 42'sini karşıladığı deniz suyu arıtma yöntemini 1977'de kullanmaya başladı.
Deniz suyu arıtımına geçen yıl 2 milyar dolar yatırım yapan ülkede başlıca 70 tesis yer alıyor.
BAE, dünyada arıtılan deniz suyunun yüzde 15'ine tekabül eden yıllık 1,7 milyar metreküp su arıtımı gerçekleştiriyor.

Katar
Katar, toplam su ihtiyacının yaklaşık yarısını, evsel su ihtiyacının da neredeyse tamamını karşılayan deniz suyu arıtma işlemine 1953'te başladı.
Ülkede şu an günlük üretim kapasitesi 2 milyon metreküpten fazla başlıca 3 arıtma tesisi bulunuyor.

Bahreyn
Deniz suyu arıtımı için ilk tesisini 1975'te kuran Bahreyn, su ihtiyacının yüzde 80'ini bu yöntemle karşılıyor.
Bahreyn'deki yıllık 300 milyon metreküpten fazla kapasitesiyle 5 arıtım tesisi faaliyet gösteriyor.

Kuveyt
Kuveyt, içme suyu ihtiyacına çare olarak deniz suyu arıtma işlemine 1951'de başladı. Ülkede şu an günlük üretim kapasitesi 3 milyon metreküpü aşan 8 arıtma tesisi bulunuyor.
Deniz suyu arıtma yöntemiyle elde edilen kaynaklar Kuveyt'in su kaynaklarının yüzde 60'ını oluşturuyor.
Ülkede deniz suyu arıtımından yıllık 750 milyon metreküpten fazla tatlı su elde ediliyor.

İran
Son dönemde barajlarındaki doluluk oranı yüzde 38'e gerileyen İran, ağustos ayında özellikle su kıtlığının alarm verdiği güney eyaletlerinde desalinasyon tesislerine yatırımını artırdığını duyurdu.
Ülkede şu an 75 arıtma tesisinden günlük yaklaşık 450 bin metreküp tatlı su elde ediliyor.
Tahran yönetimi, 2025'e kadar tesis sayısını 95'e, su arıtma kapasitesini de günlük 650 bin metreküpe çıkarmayı hedefliyor.

Deniz suyu arıtma tesisi Gazze'ye can oluyor
İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'nde yer alan 3 desalinasyon tesisi, bölgede yaklaşık 2 milyon Filistinli için can suyu niteliğinde.
Suların yüzde 97'sinin içmeye uygun olmadığı Gazze Şeridi'ndeki nüfusun yüzde 35'i deniz suyunun arıtılmasıyla içme suyuna erişiyor.
Bölgedeki tesislerden günlük yaklaşık 37 bin metreküp su elde ediliyor.

İsrail
Deniz suyu arıtma yöntemine 2005'te başlayan İsrail, mevcut 5 tesis sayesinde yıllık 585 milyon metreküp içme suyu elde ediyor.
Deniz suyu arıtımı için yatırımlarını artıran İsrail'de inşaatı süren 2 yeni tesisin faaliyete geçmesiyle 2026'nın sonuna kadar evsel su tüketimi ihtiyacının yüzde 95'inin deniz suyu arıtma yöntemiyle karşılanması planlanıyor.

Cezayir
Cezayir'de aktif 15 deniz suyu arıtma tesisinde yıllık yaklaşık 750 milyon metreküp tatlı su elde ediliyor ve deniz suyu arıtma yöntemiyle ülkenin içme suyunun ortalama yüzde 17'si karşılanıyor.
Kuraklık sebebiyle son 3 yıldır tatlı su kaynaklarında ciddi düşüş yaşayan Cezayir, yeni yatırımlarla bu oranı 2030'a kadar yüzde 60'a çıkarmayı hedefliyor.
Cezayir yönetimi son olarak 1200 kilometrelik sahil şeridi boyunca desalinasyon tesisleri kuracağını duyurdu.

Fas
Son yıllarda şiddetli kuraklıkla mücadele eden Fas'ın 2020-2027 döneminde içme suyu için yapmayı planladığı 12 milyar dolarlık yatırımda deniz suyu arıtma tesisleri önemli yer tutuyor.
Mevcut 9 arıtma tesisinden yıllık 147 milyon metreküp tatlı su üreten Fas, 2030'a kadar 20 yeni arıtım tesisi kurmayı planlıyor.
Son 40 yılın en şiddetli kuraklığının kaydedildiği Fas'ta su sıkıntısından en çok etkilenen Agadir şehri, içme suyuna deniz suyu arıtımı sayesinde ulaşıyor.



Gazeteciler, Gazze'deki meslektaşlarıyla dayanışma amacıyla Londra'da gösteri düzenledi

Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)
TT

Gazeteciler, Gazze'deki meslektaşlarıyla dayanışma amacıyla Londra'da gösteri düzenledi

Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular pankartlar ve bayraklar taşıdı (Reuters)

Gazeteciler, bu hafta başında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Nasır Hastanesi'ne düzenlediği saldırıda 5 gazetecinin hayatını kaybetmesinin ardından, dün Londra'nın merkezinde Gazze'deki meslektaşlarıyla dayanışma gösterisi düzenledi.

İngiliz Ulusal Gazeteciler Sendikası üyeleri, Başbakan Keir Starmer'in Downing Street'teki ofisi ve konutunun önünde toplanarak, hesap sorulmasını ve medya çalışanlarını korumak için İngilizlerin önlemlerini yoğunlaştırmasını talep eden bir mektup teslim ettiler.

Gazeteciler, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırıları ve İsrail ordusunun müdahalesinden bu yana Gazze'de öldürüldüğü basın gözlemcileri tarafından belirlenen 200'den fazla gazetecinin isimlerini yüksek sesle okuyarak protesto düzenlediler.

frvgfr
Londra'da dün düzenlenen protestoda gazeteciler, öldürülen Filistinli gazetecilerin isimlerinin yazılı olduğu pankartlar taşıyor (Reuters)

Pazartesi günü Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'a düzenlenen saldırılarda, Al Jazeera, Associated Press, Reuters ve diğer medya kuruluşlarında çalışan 5 gazeteci de dahil olmak üzere en az 20 kişi hayatını kaybetti.

İsrail ordusu yaptığı açıklamada, harekete ait bir kamerayı hedef aldığını duyurdu ve bu saldırı uluslararası alanda kınama dalgasına yol açtı.

Bu, gazetecilerin ölümüne yol açan ve kasıtlı hedef gösterme suçlamalarına yol açan bir dizi İsrail saldırısının sonuncusu.

Ulusal Gazeteciler Sendikası, bu haftanın başlarında üyelerinin, "Gazze'de çalışan gazetecilerle 48 saatlik dayanışma grevi" olarak adlandırdığı eyleme dünya genelindeki kardeş sendikalarla birlikte katılacağını duyurdu.

lo
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular (Reuters)

Protestoyu ve Starmer'a yazılan mektubu organize etmeye yardımcı olan serbest gazeteci ve Ulusal Gazeteciler Birliği üyesi Deborah Hobson şunları söyledi: “Burada dayanışma ve meslektaşlarımız olarak olanlara ne kadar şoke olduğumuzu göstermek için bulunuyoruz.”

Hobson, Starmer'ın merkez sol hükümetinin son zamanlarda yaşanan gazeteci cinayetlerine ve önceki olaylara verdiği tepkiyi “yetersiz” olarak nitelendirdi.

Hobson, “İngiltere'nin özellikle rahatsız olduğuna dair herhangi bir işaret yok” dedi.

“Başbakanımız insan hakları avukatıdır” diye belirtti ve Starmer'ın siyasete girmeden önceki kariyerine atıfta bulundu.

fgbhjukı
Londra'da dün Gazze'de öldürülen gazetecileri anmak için düzenlenen gösteride protestocular (Reuters)

Şöyle devam etti: “Adalet ve eşitlik konusunda tarihi itibarı göz önüne alındığında, her halükarda İşçi Partisi hükümetinden en iyisini bekliyoruz.” Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre son aylarda İngiliz hükümeti, İsrail'in Gazze'de kullanmak üzere yaptığı silah ihracatı lisanslarını ve serbest ticaret görüşmelerini askıya aldı ve İsrail'in savaştaki tutumunu protesto etmek amacıyla iki aşırı sağcı İsrailli bakana yaptırım uyguladı.

İngiltere geçen hafta 26 ülkeyle birlikte İsrail'e, Gazze'ye “bağımsız yabancı medyanın derhal erişimine izin verilmesi” çağrısında bulundu.

Yazar ve editör Mike Holdrens, “meslektaşlarımızı onurlandırmak, onların anısını yaşatmak ve Gazze'de ve başka yerlerde hala çalışan gazeteciler için en güçlü koruma önlemlerinin alınmasını talep etmek” için geldiğini söyledi. Holdrens, “Bu protesto, gerçeği haber vermek için hayatlarını feda edenlere adanmış bir anma töreni” ifadelerini kullandı.


Katz: Ordu her yerde gece gündüz çalışıyor

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)
TT

Katz: Ordu her yerde gece gündüz çalışıyor

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin ülkenin güvenliğinin gerektirdiği her yerde gece gündüz çalıştığını söyledi. Bu açıklama, Suriye medyasında dün gece Şam yakınlarındaki bir askeri üsse hava saldırısı düzenlendiğine dair çıkan haberlerin ardından geldi.

Katz, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Güçlerimiz, İsrail'in güvenliği için tüm savaş alanlarında gece gündüz çalışıyor” dedi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. İsrail güçleri, AFP'nin sorularını yanıtlamadı.

Suriye ordusundan iki kaynak, İsrail ordu birliğinin Şam'ın güneybatısındaki stratejik bir tepede hava indirme operasyonu düzenlediğini ve iki saat süren operasyonu tamamladıktan sonra bölgeden ayrıldığını belirtti.

Suriye el-İhbariyye televizyon kanalı, İsrail uçaklarının Şam'ın güneyinde bulunan Cebel el-Mani yakınlarındaki bir bölgeye birkaç kez saldırı düzenlediğini, ardından dün bir hava saldırısı gerçekleştirdiğini bildirdi.

Suriye medyası dün, İsrail'in Şam kırsalındaki el-Kisve kenti yakınlarındaki askeri hedefleri vurduğunu duyurdu. Bu saldırı, altı Suriye ordusu personelinin bölgedeki İsrail saldırılarında öldürülmesinden bir gün sonra gerçekleşti.

Suriye devlet televizyonuna konuşan kaynak, Cebel el-Mani yakınlarında ordu personeli tarafından yapılan devriye sırasında gözetleme ve dinleme cihazları bulunduğunu söyledi. Kaynak, bu cihazlarla ilgilenmeye çalışırken bölgenin İsrail hava saldırısına uğradığını ve bunun sonucunda zayiat verildiğini ifade etti.

Kaynak, İsrail'in hava saldırısı düzenlemeden önce ‘bölgeye erişimi engellemek’ için kadar saldırılarını sürdürdüğünü açıkladı. Cebel el-Mani, geçen yılın sonlarında Beşşar Esed'in devrilmesinden önce önemli bir hava savunma üssüydü. Esed'in devrilmesinden sonra kurulan yeni Suriye ordusunun bir dizi üyesi bu bölgede konuşlandırılmış durumda.


Trump ve Putin arasında Alaska zirvesi sonrası yapılan gizli anlaşma

Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)
Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)
TT

Trump ve Putin arasında Alaska zirvesi sonrası yapılan gizli anlaşma

Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)
Trump, Alaska'da Putin'i karşılarken çekilmiş bir fotoğrafını gazetecilere gösterirken (AFP)

İsa en-Nehari

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Alaska zirvesinin ardından aralarındaki ilişkileri geliştirmeyi istediklerini ifade ettiler. Trump müzakere becerilerini överek, “Anlaşmalar yapmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” derken Putin, Washington ile ticareti genişletme olasılığını vurguladı. Ancak bu belirsiz söylemlerin arkasında, enerji sektöründe iş birliği yoluyla ilişkileri yeniden rayına oturtmak için ciddi ve açıklanmamış çabalar yatıyor.

Gizli müzakereler

Alaska’daki zirve öncesinde ABD merkezli enerji şirketi ExxonMobil, Rusya'nın devlete bağlı en büyük petrol şirketi Rosneft ile Rusya’daki üç petrol sahasına yönelik Sahalin Projesi’ni yeniden canlandırmak amacıyla gizli görüşmelere başladı. ExxonMobil, Moskova ile Kiev arasında savaş patlak vermeden önce projenin yüzde 30 hissesine sahipti.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal (WSJ) gazetesinden aktardığı habere göre ExxonMobil adına müzakereleri yürüten şirketin üst düzey yöneticisi Neil Chapman’ın Rosneft CEO'su İgor Seçin ile görüşmelere başladı.

WSJ’ye göre Trump yönetiminin Rusya'yı Ukrayna'da ateşkes yapmaya zorlamak için ekonomik baskıyı artırması nedeniyle, görüşmelerin gizliliğini korumak için sadece çok sınırlı sayıda şirket çalışanı bu görüşmelerden haberdardı.

WSJ, Chapman ile Seçin arasındaki gizli görüşmenin Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleştiğini açıkladı. Washington, ABD'nin yaptırımlarına tabi olan Seçin ile, Hazine Bakanlığı'ndan özel izin alınmadıkça iş yapılmasını yasaklamaktadır. Rus şirket, ExxonMobil’ın sermayesi, teknolojisi ve yönetim uzmanlığından yararlanmayı umuyor.

Reuters haber ajansı daha önce, ABD’li ve Rus yetkililerin bu ay ExxonMobil'ın Rusya’da yeniden faaliyet göstermesi de dahil olmak üzere olası enerji anlaşmalarını görüştüklerini bildirmişti.

ABD merkezli şirketler, Rusya merkezli şirketlerle ilk kez görüşmüyor. ExxonMobil ve diğer şirketler, Joe Biden'ın başkanlığı döneminde de Hazine Bakanlığı'ndan dondurulmuş varlıklar konusunda Ruslarla görüşme yapmalarını sağlayan izinler almıştı. İlk tur görüşmeler, 2022 yılında Rusya'nın çekilmesinden kısa bir süre sonra gerçekleşti.

İki taraf arasında geçtiğimiz şubat ayında, enerji sektörüne yatırımı artırmak için karşılıklı taahhütler de görüşüldü. Bu görüşme, ABD ve Rusya'nın üst düzey yetkililerinin, yıllardır süren soğukluğun ardından ilk kez Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bir araya gelerek Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi için müzakere ettikleri sırada gerçekleşti. O dönemde Moskova, ABD'nin Kuzey Kutbu'ndaki enerji projelerine yatırım yapmasını kolaylaştıracağına dair sözler verdi.

Trump yönetimi, ExxonMobil'ın Rusya pazarına geri dönmesi durumunda ABD hükümetinden destek talebine anlayış gösterdi. Şirketin CEO'su, Biden döneminde yıllarca süren soğukluğun ve düşmanlığın ardından ABD-Rusya yakınlaşmasını güçlendirecek bir hamle olarak, Rusya'daki projelerini yeniden canlandırma olasılığını Başkan Trump ile görüştü.

Batı'nın en büyük petrol üreticisi olan ExxonMobil, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rusya pazarına güçlü bir giriş yaptı. Rusya'daki en önemli yatırımı, üç petrol sahasından oluşan Sahalin-1 Projesi’nin yönetimini devraldığı 1995 yılına dayanıyor. Rusya'nın Rosneft şirketi ile 2022 yılına kadar Japonya ve Hindistan merkezli şirketlerle birlikte projenin yüzde 30'una sahipti.

ffvfr
Amerikan şirketleri, Ukrayna'daki savaşı sona erdirecek müzakerelerin başarılı olmasını bekliyorlar, çünkü böylece Rusya pazarına güçlü şekilde geri dönebilecekler (AFP)

Ancak, Amerikan şirketi Ukrayna'daki savaşın ardından ağır kayıplar yaşadı. Batılı rakipleri Rusya pazarından çekilirken, ExxonMobil üretimini azalttı ve hisselerini satmayı planladığını açıkladı, 4 milyar doların üzerinde zarar etti. Rusya daha sonra anlaşmayı engelledi ve ExxonMobil'in hisselerini şirketin ‘zorla el koyma’ olarak nitelendirdiği bir işlemle devraldı.

Kazan-kazan durumu

ExxonMobil'ın Rusya'ya dönüşü, Rusya’nın zengin pazarındaki konumunu geri kazanmak isteyen Amerikan şirketi için olduğu kadar, her iki taraf için de faydalı olacak. Moskova, Batılı şirketleri yatırım yapmaya teşvik etmek ve çekmek istiyor. Ancak, Amerikan enerji devi ExxonMobil'ın geri dönüşü garanti değil. WSJ’ye göre bu kısmen de olsa Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirme başarısına bağlı.

Putin, Alaska’daki zirvenin yapıldığı gün yabancı şirketlerin Sahalin Projesi’ni yürüten Rus şirketinin hisselerine sahip olmalarına izin veren bir kararname yayınlayarak, ExxonMobil'ın geri dönüşünün önündeki engellerden birini kaldırdı. Kararnamede bazı şartlar bulunuyor. Bu şartlar arasında yurt dışından ekipman ve yedek parça temini ve yaptırımların kaldırılmasına yönelik çabalar da yer alıyor.

WSJ'ye göre Rusya’nın petrol endüstrisi ABD'nin uyguladığı yaptırımlara rağmen yüksek üretim oranlarını korumayı başardı, ancak uzmanlık ve yatırım eksikliği nedeniyle kapasitesi giderek azalacak. Öte yandan Ukrayna'nın saldırıları rafinerileri ve boru hatlarını hedef alarak yurt içi yakıt tedarikini aksattı.

Öte yandan Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için yürütülen müzakereler çıkmaza girmiş durumda. Kiev ve müttefikleri acil ateşkes isterken, Putin Ukrayna'nın NATO dışında kalması ve işgal altındaki topraklar üzerinde Rusya'nın kontrolünü tanıması şeklindeki taleplerinde ısrar ediyor. Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında bir zirve yapılma olasılığına dair şüpheler özellikle de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Zelenskiy'nin meşruiyetini sorgulamasının ardından halen devam ediyor.