Bilim insanları yanıtladı: Kediler oyun mu oynuyor, kavga mı ediyor?

Bilim insanları, güreşen ancak ses çıkarmayan yavru kedilerin "büyük olasılıkla oyun oynadığını" söylüyor

Unsplash
Unsplash
TT

Bilim insanları yanıtladı: Kediler oyun mu oynuyor, kavga mı ediyor?

Unsplash
Unsplash

Bilim insanları, kediler arasındaki oyunbaz ve agresif etkileşimleri ayırt etmenin yollarını ortaya çıkardı. Yeni bulgular, evcil hayvanların oyunlarını ve gerçek kavgalarını tanımlamayı kolaylaştırabilir.
Scientific Reports adlı bilimsel dergide perşembe günü yayımlanan araştırmada kedilerin oyunbaz ve agresif davranışların bir karışımını sergileyebileceği ve insan dostları bunu düzgün bir şekilde yönetmediği takdirde bu davranışların tam bir kavgaya dönüşebileceği öne sürülüyor.
Çalışmada, Slovakya'nın Košice şehrindeki Veterinerlik ve Eczacılık Üniversitesi'nden Noema Gajdoš‑Kmecová'nın da aralarında bulunduğu bilim insanları, YouTube'dan ve doğrudan kedi sahiplerinden elde edilen ve 210 kedi arasındaki etkileşimleri gösteren 100'den fazla videoyu değerlendirdi.
The Independent'ta yer alan habere göre, kedigillerdeki güreşme, kovalama ve ses çıkarma dahil 6 tür davranış kategorisini gözlemleyen araştırmacılar, daha sonra bunları kalan kedileri değerlendirmek için kullandı.
Araştırmacılar kedileri bu 6 davranışın sıklığı ve süresine göre gruplandırdı.
Çalışmanın diğer yazarları aynı videoları inceleyerek etkileşimleri tanımlamak için üç grup ortaya çıkardı: "oyunbaz", "hırçın" agresif etkileşimler ve hem oyunbaz hem de agresif davranışların bir karışımı olan "ara" etkileşimler.
Araştırmaya göre kedilerin yarısından fazlası oyunbaz etkileşimler sergilerken, yaklaşık yüzde 29'u hırçın ve yüzde 15'i de ara grupta sınıflandırıldı.
Bilim insanları, kediler arasındaki güreşme davranışının en çok oyunbaz grupla bağlantılı olduğunu, ses çıkarma ve kovalamanınsa hırçın grupla ilişkili olduğunu söylüyor.
Ara grubun her iki tarafın da özelliklerini taşıdığı gözlense de araştırmacılara göre bu kediler oyunbaz grupla daha yakından ilişkili.
Araştırmacılar ara grubun, göbekleri yukarı bakacak şekilde sırtüstü yatmak, zıplamak, takip etmek, birbirlerine yaklaşmak ve birbirlerini yalamak gibi davranışlarla uzun süreli etkileşimler sergilediğini söylüyor.
Bilim insanları oyunbaz ve agresif davranışların bu karışımının, "ilişkide bir bozulmadan" ziyade kediler arasındaki sosyal davranışta kısa süreli bir anlaşmazlığı yansıtabileceğini belirtiyor.
Araştırmacılar çalışmada, "Bu tamamen hırçın bir karşılaşmaya dönüşebilir ama sosyal ilişkilerindeki bir bozulmayı yansıtması şart değil; daha ziyade sosyal önceliklerde kısa vadeli bir anlaşmazlığı gösterir" diye yazıyor.
Bilim insanları çalışmaya dayanarak, kediler arası yakın etkileşimlerin oyunbaz, arada ve hırçın olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.
Araştırmacılar güreşen ama ses çıkarmayan yavru kedilerin "büyük olasılıkla oyun oynadığını" ifade ediyor.
Öte yandan araştırmacılar böyle bir etkileşimin, kediler arasında ses çıkarma ve kovalamacayla beraber uzun süreli hareketsiz molalar gerçekleştiğinde karşılıklı sosyal oyuna işaret etmekten ziyade, "bir dereceye kadar hırçın tepkiyle dengelendiğini" söylüyor.
Araştırmacılar etkileşimlerin günden güne, hatta aynı gün içinde bir olaydan diğerine farklılık gösterebileceği uyarısında bulunuyor.
Evcil hayvan sahiplerini kedigiller arasındaki bu tür olası gerilimleri tespit etmeye çağıran araştırmacılar, bunları doğru bir şekilde anlamanın kedilerin gerilimleri tırmandırmasını ve olası yaralanmaları önlemeyi sağlayabileceğini belirtiyor.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell