Mahsa Amini’nin babasıyla röportaj yapan gazeteci mahkemeye çıkmadan hüküm giydi

İranlı genç Mahsa Amini’nin fotoğrafı protestolarda tutuluyor (Reuters)
İranlı genç Mahsa Amini’nin fotoğrafı protestolarda tutuluyor (Reuters)
TT

Mahsa Amini’nin babasıyla röportaj yapan gazeteci mahkemeye çıkmadan hüküm giydi

İranlı genç Mahsa Amini’nin fotoğrafı protestolarda tutuluyor (Reuters)
İranlı genç Mahsa Amini’nin fotoğrafı protestolarda tutuluyor (Reuters)

İranlı gazeteci Nazila Marufiyan, kıyafet kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle alındığı gözaltında hayatını kaybeden Mahsa Amini’nin babasıyla röportaj yaptığı için gözaltına alınmasının ardından duruşma yapılmadan hüküm giydi.
Mahsa Amini gibi Kürdistan Eyaletindeki Sakkız şehrinden bir gazeteci olan Marufiyan Tahran’da yaşıyor.
Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü’ne göre, Ekim ayı sonunda gözaltına alınan Marufiyan, başkentteki Evin Hapishanesi’ne konuldu.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, Marufiyan Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yargıç Afşari başkanlığındaki Devrim Mahkemesi’nin 26. şubesinin kararına dayanarak, hakkımda 2 yıl hapis, para cezası ve 5 yıl yurt dışına çıkma yasağı kararı verildi” yazdı.
İranlı gazeteci, bu kararın duruşma gerçekleşmeden ve savunma yapılmadan verildiğini vurgulayarak, rejim aleyhinde propaganda yapmak ve yalan haber yaymakla suçlandığını ekledi.
Rouydad24 isimli haber sitesi için çalışan Marufiyan, 19 Ekim’de Mahsa Amini’nin babası Amjad Amini ile yaptığı ‘Yalan söylüyorlar’ başlıklı bir röportajı yayınladı.
Haber sitesi söz konusu röportajı bir süre sonra yayından kaldırdı.
İranlı yetkililer, Mahsa Amini’nin hasta olduğunu ve bu nedenle hayatını kaybettiğini iddia etse de, Amjad kızının herhangi bir hastalığı olmadığını vurguladı.
Mahsa Amini’nin ailesi, kızlarının ahlak polisi tarafından tutulduğu sırada ölümcül bir darbe aldığını söyledi.
İran, 22 yaşındaki kadının ülkedeki katı kadın giyim kurallarını ihlal ettiği iddiasıyla 16 Eylül’de gözaltına alınmasından günler sonra ölümünden bu yana gösterilere tanık oluyor.
Yetkililer, söz konusu protestoları ‘düşmanların kışkırttığı isyan’ olarak nitelendirdi.
Bu olaylarda güvenlik mensupları da dahil olmak üzere yüzlerce kişi öldü, binlerce kişi de gözaltına alındı.
İnsan hakları örgütleri, ayaklanmanın patlak vermesinden bu yana yaklaşık 80 gazetecinin gözaltına alındığını tahmin ediyor.
 



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times