Peru krizinin bölgesel ve uluslararası yansımaları

Peru’da siyaset ve ekonomi hayatı felç olurken, Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’ye karşı yapılan protestolar onlarca kişinin ölümüne neden oldu

Peru Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’ye karşı eylem yapan protestocular, geçen perşembe günü Lima'daki Yüksek Mahkeme’nin önünden geçiyorlar (Reuters)
Peru Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’ye karşı eylem yapan protestocular, geçen perşembe günü Lima'daki Yüksek Mahkeme’nin önünden geçiyorlar (Reuters)
TT

Peru krizinin bölgesel ve uluslararası yansımaları

Peru Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’ye karşı eylem yapan protestocular, geçen perşembe günü Lima'daki Yüksek Mahkeme’nin önünden geçiyorlar (Reuters)
Peru Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’ye karşı eylem yapan protestocular, geçen perşembe günü Lima'daki Yüksek Mahkeme’nin önünden geçiyorlar (Reuters)

Peru, ciddi bir siyasi kriz nedeniyle yaklaşık iki aydır felç olmuş durumunda. Krizin ilk kıvılcımı, geçen ayın başlarında eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo'nun ‘kendi kendine darbe’ girişiminde bulunmasıyla ortaya çıktı. Bu girişim, parlamentonun Castillo’yu görevden alıp hapse göndererek yerine yardımcısı Dina Boluarte’yi getirme kararı ile engellendi. Castillo halihazırda başkaldırı, isyan ve anayasa hükümlerine karşı gelme suçlarından yargılanıyor. Tüm bunların ışığında ülke haftalardır gittikçe artan bir halk protestosu dalgasına tanık oluyor. İnsanlar yolları kapatıyor. Güney illerinde başlayan protestolar en sonunda başkent Lima'ya ulaştı ve şu anda ortalığın durulacağına dair ufukta herhangi bir belirti gözükmüyor.
Göstericiler ile ordunun yakın zamanda aralarına dahil olduğu güvenlik güçleri arasındaki şiddetli çatışmalarda 50'den fazla kişi öldü ve yüzlerce kişi yaralandı. Çatışmalar ülkede üretimin neredeyse tamamen durmasına ve ülkenin temel gelirlerinden biri olan turizmin felç olmasına neden oldu. Öte yandan kırsal kesimden öğrencilerin göstericilere katılmak için geldiği başkent Lima'daki son çatışmalar, tüm olasılıklara açık yeni bir şiddet döneminin habercisi. Hükümet çok geç olmadan diyalog kanalları açmaya, güvenlik güçlerini geri çekmeye ve vatandaşların ezici çoğunluğunun taleplerine yanıt vermeye yönelik bölgesel çağrılara yanıt vermeyi hala reddediyor.
Peru, uzun süredir birbirini izleyen bir dizi siyasi krizin içinden geçiyor. Bu siyasi krizler son altı yılda 10 kez cumhurbaşkanının değişmesine yol açtı. Bu cumhurbaşkanlarının tümü yargıya sevk edildi. İçlerinden bazıları adaletten kaçtı, biri intihar etti ve ikisi şu anda cezaevinde bulunuyor. Bir taraftan, birbirini izleyen hükümetler tarafından ihmal edilen kırsal bölgelerde yaşayan yerli gruplar ile işçi sendikaları, öğrenciler ve son aylarda grevleri devlet idaresini felç eden kamu sektörü çalışanları arasında öfke katsayısı yükselirken, yaşanan krizler vatandaşların artık hiçbir inandırıcılığı olmayan siyasi sınıf ve kurumlara olan güvenini kaybetmesine neden oldu.
Protestoların fitilini ateşleyen, eski cumhurbaşkanını destekleyen yerli Aymara kabilesi oldu. Daha sonra protestolara öğrenciler, köylüler ve sendikalar katıldı. Ancak ülkenin haftalardır tanık olduğu öfke dalgasının nedenleri, sadece bu gruplar arasındaki aşırı öfke ve popülaritesi son dönemde önemli ölçüde düşse de kırsal kesimde hâlâ geniş bir destek gören Castillo'nun görevden alınmasından rahatsız olunmasıyla sınırlı değil. Bu protestoların arkasındaki asıl neden, hükümetin krizi yönetmek için aldığı kararlar ve göstericilerin taleplerinin aksine Cumhurbaşkanı Dina Boluarte’nin koltuğunu bırakmamakta ısrarcı olması. Tüm bunlara ek olarak, siyasi sınıfın önde gelen isimlerinin çoğunda görülen yolsuzluk vakalarının yanı sıra başkenti kendilerine merkez olarak benimsemiş ve siyasi işleri skandal bir şekilde yürüten ekonomi alanındaki seçkin tabakaya karşı son yıllarda büyüyen bir halk öfkesi de var.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Parlamento, cumayı cumartesiye bağlayan gece Boluarte’nin Nisan 2024 olarak planlanan seçim tarihini Aralık 2023'e çekme talebini reddetti.

Yedi saat süren meclis oturumunda, öneri 45 lehte, 65 aleyhte oy alırken, 2 çekimser oy kullanıldı.
Oylamadan sonra Parlamento Başkanı José Williams “Bu oylama ile seçim tarihinin öne alınmasını amaçlayan anayasal reform önerisi reddedilmiştir” dedi.
Bu sonucu tersine çevirmek artık çok zor gibi görünse de, oylamadan sonra Williams ‘oylamanın yeniden gözden geçirilmesi’ ve pazartesi yeni bir oturumun düzenlenmesi yönünde bir talep aldı.
Bu hafta yapılan bir ankete göre, vatandaşların yüzde 71'i Boluarte’nin krizi ele alış tarzına karşı çıkıyor. Yüzde 83'ü Boluarte’nin kendilerini temsil etmediğini söylüyor. Yüzde 63’ü ise, parlamentonun feshedilmesini ve önümüzdeki baharda yapılması planlanan seçim tarihinin öne alınmasını destekliyor.
Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te bu hafta düzenlenen Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu'nun (CELAC) zirvesi, Peru’daki güvenlik güçlerinin yaptığı baskıyı kınamak ve Boluarte hükümetine itidale yönelmesi ve göstericilerle diyalog kanalları açıp taleplerine yanıt vermeye hız vermesi için baskı yapmak üzere bölgesel bir platforma dönüştü.
Bölgesel gözlemciler, Meksika'dan Kolombiya'ya ve Brezilya'dan Arjantin'e kadar bölgedeki solcu ve ilerici hükümetlerin, Peru’da protestolar başkente kadar ulaşmış ve güneydeki birçok bölge göstericilerin kontrolü altına girmişken geniş çapta çatışmalar patlak vermeden önce mevcut hükümete krize hızlı bir siyasi çözüm bulması yönünde baskı uygulayacakları görüşündeler.
Peru hükümetine göstericilere karşı şiddet kullanmayı bırakması ve onlarla diyalog kanalları açması yönünde peş peşe bölgesel çağrılar geldikten sonra dün, Birleşmiş Milletler (BM) bu krizle ilgili ilk tavrını gösterdi. BM İnsan Hakları Konseyi ‘polis ve askeri güçler tarafından aşırı şiddet kullanımının azaltılması’ çağrısında bulundu. Aynı zamanda hükümetten bir grup bağımsız uzman ve insan hakları örgütü tarafından hazırlanan raporda yer alan tavsiyelere karşılık vermesini istedi.
Konsey'in Peru'daki bu kriz patlak vermeden önce hazırlamaya başladığı raporda, hükümete yerli gruplar ve Afrika kökenlilerin maruz kaldığı ‘yapısal ırkçılıkla’ mücadele için daha fazla çaba göstermesi yönünde yaptığı çağrı dikkat çekiyor. Yerli gruplar ve Afrika kökenliler şu anda, geniş çaplı bir patlamaya dönüşme tehlikesi taşıyan protestoların çekirdeğini oluşturuyorlar.



ABD’li gençler, İsrail’e diğer ABD’lilere göre daha eleştirel bakıyor

Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
TT

ABD’li gençler, İsrail’e diğer ABD’lilere göre daha eleştirel bakıyor

Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)

ABD Başkanı Joe Biden’ın Gazze’deki savaşa karşı tavrı konusunda kamuoyunun genel olarak bölünmüş olduğu bir dönemde, Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir anket, genç ABD’lilerin İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşa diğer vatandaşlardan daha eleştirel yaklaştığını gösterdi.

Savaşla ilgili gündem ve savaşın Biden’ın yeniden seçilme şansını nasıl etkileyeceğine dair Washington’daki yoğun tartışmalara rağmen, anket ayrıca birçok ABD’linin konuyu yakından takip etmediğini veya fazla önem vermediğini ortaya çıkardı.

Anket katılanların yüzde 40’ı, Biden’ın doğru dengeyi kurup kurmadığından emin olmadıklarını söyledi.

18 ila 29 yaş arasındaki ABD’liler arasında, ankete katılanların yüzde 46’sı İsrail’in 7 Ekim saldırısına verdiği tepkinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Yüzde 21’i bunun kabul edilebilir olduğunu söylerken, geri kalanı emin olmadıklarını belirtti.

Yaşlı ABD’lilerin görüşleri gençlerden oldukça farklıydı.

65 yaş ve üzerindekilerin yüzde 53’ü İsrail’in tepkisini desteklerken, yüzde 29’u bunu kabul edilemez olarak nitelendirdi.

Kendisini İsrail’in sadık bir destekçisi olarak olarak gören Biden (81), Hamas tarafından düzenlenen saldırıya karşı İsrail’in karşılık verme hakkını güçlü bir şekilde savundu.

Biden, İsrail’e verdiği askeri ve diplomatik desteğe rağmen, İsrail liderlerini, Hamas’ın yönettiği Gazze Şeridi’nde sivilleri korumak için yeterli çaba göstermemekle de eleştirdi.

ABD seçimleri yaklaşırken, tüm dikkatler Biden’ın, Kasım ayında eski başkan Donald Trump’la yarışacağı seçimde zafer kazanması gereken Michigan eyaletine odaklanıyor.

Michigan’daki Müslümanlar ve Arap asıllı ABD’lilerin büyük bir kesimi bu rekabette belirleyici bir rol oynayabilir.

Anket, Demokratlar arasında Biden’ın Gazze’deki savaşı nasıl ele aldığına ilişkin görüşlerin karışık olduğunu da gösterdi.

Demokratların yüzde 34’ü Biden’ın İsrail’i kayırdığını, yüzde 29’u ise doğru dengeyi yakaladığını söyledi.

12 bin 693 kişinin katıldığı anket, ABD’li Müslümanların İsrail’e yönelik keskin eleştirel görüşlerini de ortaya koydu.

Müslümanların yüzde 21’i Hamas’ın 7 Ekim saldırısını kabul edilebilir buldu.

Ankete göre ABD’li Yahudilerin yüzde 62’si, İsrail’in Gazze’deki savaşı yürütme şeklinin kabul edilebilir olduğunu söyledi.

Her ne kadar Yahudi cemaati, İsrail’i Evanjelik Protestanlardan daha fazla eleştirse de, bu oran ulusal ortalamanın üzerinde.