Yemen: Husilerden mültecilere füze tehdidi

Husi füzeleri ve insansız hava araçları, Marib'te yerinden edilmiş insanları tehdit etmeye devam ediyor

Husi SİHA’ları Yemen'in Marib vilayetinde vuruldu (Yemen Askeri Medyası)
Husi SİHA’ları Yemen'in Marib vilayetinde vuruldu (Yemen Askeri Medyası)
TT

Yemen: Husilerden mültecilere füze tehdidi

Husi SİHA’ları Yemen'in Marib vilayetinde vuruldu (Yemen Askeri Medyası)
Husi SİHA’ları Yemen'in Marib vilayetinde vuruldu (Yemen Askeri Medyası)

Yemen hükümeti tarafından çatışma sırasında sivillerin korunması için Erken Uyarı Departmanı zerken uyarı departmanı kurulduğu bir zamanda sivillerin korunması için çalışan uluslararası bir kuruluş, Marib vilayetinde yerinden edilmiş kişilerin hâlâ Husi füzeleri ve insansız hava araçlarının tehdidiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Okula gitmeyen çocuk sayısının 7 milyona ulaştığının tahmin edildiğini açıklayan uluslararası kuruluş, bu rakamın neredeyse yarısını kız çocuklarının oluşturduğunu kaydetti.
Bu bağlamda, Sivil Merkez (Civic) İcra Direktörü Federico Borello, Marib'deki Yerinden Edilmiş Kişilerin Kaldığı (IDP) kamplara yaptığı ziyaretin ardından şunları söyledi: “Çadırları veya çocuk oyun alanlarını vuran füze saldırıları ve insansız hava araçlarından etkilenen birçok yerinden edilmiş aile var. Ancak, güvenlik arayışıyla Marib'e kaçan yerinden edilmiş kadın, erkek ve çocuklar sığınma yerlerinde hâlâ tehditlerle karşı karşıya.”
Civic tarafından medyaya yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yemen'de tahminen 6 milyon insanın insani yardım ve koruma hizmetlerine ihtiyacı olacak ve bunların yarısından fazlası (yüzde 51) 17 yaşın altındaki çocuklar. Kadınlar ve çocuklar, yerinden edilmiş toplam nüfusun yüzde 80'ini oluşturuyor. Okula kayıtlı olmayan 7 milyon çocuk olduğu tahmin ediliyor ve bunların yüzde 47'si kız. Su ve toprak çatışması ise ülkedeki en büyük ikinci çatışma nedeni. Her yıl 4 bin kişinin toprak ve su yüzünden çıkan çatışmalarda öldüğü tahmin ediliyor.”
Dokuzuncu yılına yaklaşan çatışmayı sona erdirmek için tüm taraflar arasında bir anlaşmaya varılması için çabaların iki katına çıkarılması gerektiğini vurgulayan Merkez açıklamasında, “Yemenlilerin bir yıl daha ölüm ve yıkım yaşamasına gerek yok. Ülke çapındaki çatışmayı bitirmenin zamanı geldi. 6 aylık ateşkes çatışmanın çözümüne yönelik önemli bir ilk adım. Ancak sivilleri etkileyen ve sivillere zarar veren silahlı çatışmalar Taiz ve Marib'te birkaç bölgede hala devam ediyor. Yemenliler ülkenin her yerindeki sivilleri koruyan bir ateşkese ihtiyaç duyuyor. Çünkü gerilimin tırmanma riski hala yüksek” ifadelerine yer verdi.
Merkez’in İcra Direktörü Aden ve Marib'e yaptığı ziyaretin sonunda tanıştığı kadın ve erkeklerin sözlerini aktardı: “Beklenen ateşkes savaşçılarla sınırlı kalmamalı. Sivillerin karşı karşıya kalmaya devam ettiği bir dizi başka tehlike ve tehditler de var. Başlıca tehditler arasında, savaştan kalma patlayıcı kalıntıların yaygın olarak kullanılması, Marib'teki IDP kamplarına ve güvenli olmayan yaşam koşullarına yönelik sık sık füze ve insansız hava araçları ile yapılan saldırılar ve ateşli silahların yayılması geliyor. Önceki ateşkes sırasında Marib vilayetinde silahlı çatışmalar devam etti ve siviller zarar gördü. Marib, Şubat 2021'den bu yana hükümet güçleri ile Husi isyancılar arasında sivillerin ağır bedeller ödediği şiddetli çatışmalara sahne oldu. Birçoğu füzeler, kara mayınları ve patlayıcı cihazlar tarafından öldürüldü veya yaralandı.”
Cephe hattından uzaktaki merkez, Aden şehrinin bugüne kadar şiddetli çatışmaların etkilerinden hala mustarip olduğunu belirtti. Şehrin altyapısının büyük bir kısmı yıkıldı, binalar enkaza dönüştü ve evler kurşunlarla delik deşik oldu.
Marib’i "şehir savaşının siviller ve sivil altyapı üzerindeki yıkıcı bedelinin acı verici bir hatırlatıcısı" olarak tanımlayan merkez ve Yemen hükümeti, çatışmalar sırasında sivilleri korumak için çalışan bir erken uyarı departmanı kurdu. Bu departmanın hareket mekanizmasının, sivillerin sığınmasına izin vermek için bir saldırının yaklaştığının tespit edilmesini sağlayacak şekilde tasarlanması bekleniyor.
Öte yandan, yerinden edilmişlerin kamplarını yöneten hükümet yürütme biriminin başkan yardımcısı Muhammed Cebbari, bu adıma övgüde bulundu. Ülke içinde yerinden edilmeyi doğal afetlerin veya savaşların zararlarından korumanın ulusal politikanın temel bir gerekliliği olduğunu söyleyen  Yemenli yetkili, sivilleri korumak için Erken Uyarı Departmanı'nın kurulmasının "insani yardım çalışmaları bağlamında önemli bir adımı temsil ettiğin ve 13 Yemen vilayetinde yerinden edilmiş kişiler için yaklaşık 646 kamp ve 927 konut toplantısını yöneten yürütme biriminin rolünü artıracağını” ifade etti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.