Doktorların iki yıldır teşhis koyamadığı vaka çözüldü: Arkasından esrar çıktı

Esrarın hammaddesi olmasının yanı sıra çeşitli endüstriyel ürünlerin üretiminde de kullanılan kenevir bitkisinin tamamen serbest bırakılması tartışmaları sürüyor (Wikimedia Commons)
Esrarın hammaddesi olmasının yanı sıra çeşitli endüstriyel ürünlerin üretiminde de kullanılan kenevir bitkisinin tamamen serbest bırakılması tartışmaları sürüyor (Wikimedia Commons)
TT

Doktorların iki yıldır teşhis koyamadığı vaka çözüldü: Arkasından esrar çıktı

Esrarın hammaddesi olmasının yanı sıra çeşitli endüstriyel ürünlerin üretiminde de kullanılan kenevir bitkisinin tamamen serbest bırakılması tartışmaları sürüyor (Wikimedia Commons)
Esrarın hammaddesi olmasının yanı sıra çeşitli endüstriyel ürünlerin üretiminde de kullanılan kenevir bitkisinin tamamen serbest bırakılması tartışmaları sürüyor (Wikimedia Commons)

ABD'li doktorların iki yıldır teşhis koyamadığı mide bulantısı vakasının ardından yüksek dozda esrar kullanımı çıktı.
Adı açıklanmayan 23 yaşındaki bir genç kadın, iki yıl boyunca neredeyse her ay mide bulantısı, ağrı ve kusma şikayetiyle hastaneye başvurmuştu.
Doktorlar ilk başta hastanın gastropareziden mustarip olduğundan şüphelenmişti. Mide felci diye de bilinen bu rahatsızlık, mide hareketlerinin azalması veya durmasıyla seyreden bir sindirim sistemi bozukluğu.
Ancak genç kadının şikayetlerinin gastroparezi ilaçlarıyla geçmemesi, doktorların bu teşhisten vazgeçmesine sebebiyet vermişti.
American Journal of Case Reports adlı bilimsel dergide yayımlanan vaka raporunda kadının sonunda sıklıkla esrar kullandığını söylemesiyle nihayet bir teşhis konabildiği ifade edildi.
İdrar örneğiyle yapılan esrar testi pozitif çıkınca hasta, doktorlara haftada en az 5 kez esrar içtiğini söyledi.
Uzmanlara göre birçok kişi, çeşitli sebeplerden kaynaklanan mide bulantısını azaltmak için esrar kullanabiliyor. Bu maddenin düşük dozlarda ve tıbbi amaçlarla kullanıldığında mide bulantısına iyi gelebildiği biliniyor.
Ancak yüksek dozlarda tam tersi etki gözlemlenebiliyor. Bu vakada da doktorlar, iki senenin sonunda esrarın mide-bağırsak rahatsızlığına neden olduğunu saptadı.
Genç kadına kanabinoid hiperemezis sendromu (CHS) teşhisi kondu. Bu sendrom, uzun süre boyunca sık sık yüksek dozda esrar kullanan kişilerde ortaya çıkıyor; şiddetli mide bulantısı ve kusma nöbetleriyle karakterize ediliyor.
CHS'nin temel özelliklerinden biri, hastaların sıcak banyoyla semptomları hafifletebilmesi.
Bu vakada da doktorların gizemi çözmesini sağlayan ipucu hastanın sıcak banyoyla ilgili söyledikleri oldu. Genç kadın, mide bulantısını bastırmak için sıcak duş altında saatler geçirmek zorunda kaldığını bildirdi.

CHS vakaları artabilir
Sıcak duş yardımcı bir etken olsa da bu sendromun tek tedavisi esrarı bırakmak.
Kendisine CHS teşhisi konulduktan sonra hasta, rehabilitasyon sürecine girdi. Bu süreçte iki ay boyunca mide bulantısıyla ilgili herhangi bir semptom gözlemlenmedi.
Ancak genç kadın rehabilitasyondan sonra yeniden esrar kullanmaya başlayınca semptomlar da geri döndü.
ABD'de son 10 yılda 21 eyalet yönetimi, eğlence amaçlı esrar kullanımını yasallaştırdı. Bu nedenle uzmanlar, acil servislerde giderek daha fazla CHS vakasına rastlanabileceğini söylüyor.
Independent Türkçe, Science Alert, Insider



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS