Fas Dışişleri Bakanı Burita: Seçimler yapılmadan Libya krizine çözüm bulunamaz

Batili, Libyalıların ülkelerindeki istikrarın öneminin farkında olduklarını söyledi.

Burita ve Batili, Rabat’ta düzenlenen ortak basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Burita ve Batili, Rabat’ta düzenlenen ortak basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)
TT

Fas Dışişleri Bakanı Burita: Seçimler yapılmadan Libya krizine çözüm bulunamaz

Burita ve Batili, Rabat’ta düzenlenen ortak basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Burita ve Batili, Rabat’ta düzenlenen ortak basın toplantısında (Fas Dışişleri Bakanlığı)

Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita, Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla uluslararası destek sağlanmadan Libya krizine çözüm olmayacağını söyledi. Burita, BM Genel Sekreteri’nin Libya Özel Temsilcisi Abdullah Batili ile görüşmesinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında, Libya’daki krizden çıkmanın tek yolunun ‘meşruiyetin kaynağı’ olduğu için seçimler düzenlemek olduğunu söyledi. Burita, seçimler olmadan meşruiyetin sağlanamayacağına dikkati çekerken, Libya’daki krizin çözümünde zorluklar olduğunu vurguladı.
Batili, Rabat ile BM arasında Libya’daki durumun gelişimi konusunda sürmekte olan diyalog çerçevesinde Fas’a ziyarette bulundu. Zira Fas, Libyalı gruplar arasında, genel seçimlerin düzenlenmesinin yolunu açan bir fikir birliğiyle birkaç toplantıya ev sahipliği yapmıştı.
Aynı şekilde Nasır Burita, “Fas, Libya’nın birliği ve egemenliğinden yanadır ve Libya’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde ve dış müdahaleden uzak bir şekilde çözüm bulunmasından yanadır” dedi.
Libya krizi için herhangi bir askeri çözüm olmadığını söyleyen Burita, Fas’ın çatışmalardan, diplomatik gerginliklerden ve dış müdahaleden uzak bir çözümü desteklediğine dikkati çekti.
Faslı bakan, bu çözüme ancak uluslararası destekle, Libya’daki herhangi bir çözüme süreklilik sağlayan bir şemsiye olarak BM’nin rolüyle ulaşılabileceğini belirtirken, “Fas, birincisi ancak seçimle çözülebilecek meşruiyet meselesi, ikincisi ise seçimlere dahil olan kurumlar aracılığıyla uzlaşması gereken geçiş döneminin yönetilmesi meselesi olmak üzere iki sorunu birbirinden ayırıyor” dedi. Burita ayrıca, “Fas, geçiş dönemini yönetmek için her zaman hem Ulusal Birlik Hükümeti hem Temsilciler Meclisi hem de Devlet Yüksek Konseyi ile birlikte çalıştı” ifadelerini kullandı. Öte yandan Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Libya Özel Temsilcisi ise “Fas, Libya hususunda BM Genel Sekreteri ile aynı endişeleri dile getirdi” diyerek, Libya’da güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına katkıda bulunulması gerektiğini vurguladı. Abdullah Batili, Libya’nın yakın gelecekte ‘refah için doğru koşulları’ yaratmasını sağlayacak önemli kaynaklara sahip olduğunu söylerken, Libyalıların ülkelerindeki istikrarın öneminin farkında olduklarına ve bunu sağlamak için çalıştıklarına dikkati çekti. Libya’nın komşu ülkelerinin rolüne de odaklanan Batili, krizin çözümünde rolleri olduğunu söyledi ve “Libyalılar, refaha giden yolu açan istikrarlı, meşru kurumlar istiyor” dedi. Batili ayrıca, kurumların istikrarının ve meşruiyetinin ancak seçimlerle sağlanacağına vurgu yaptı.
Eski Fas Adalet ve İnsan Hakları Bakanı Muhammed Aujar başkanlığındaki Birleşmiş Milletler Libya Bağımsız Bilgi Toplama Misyonu, Libya makamlarına ‘ülkede uzun süredir devam eden insan hakları ihlallerinden mustarip çok sayıda mağdur için adalet ve tazmin sağlamak amacıyla kararlı adımlar atma’ çağrısında bulundu.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin yayınladığı bir bildiriye göre Aujar, “Bu kurbanların aileleri adaletin yerini bulmasını uzun süre bekledi” diyerek, Libya makamlarının, sevdikleriyle ilgili bilgileri paylaşmayı, onlarla görüşmeyi ve onlara cevaplar vermeyi onlara borçlu olduğunu söyledi ve sessizliğin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
İnsan hakları uzmanları Tracy Robinson ve Shaloka Bayani’nin yer aldığı misyonun başkanı, ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili çok sayıda soruşturmaya ilişkin defalarca yanıt talep edildiğini belirtti. Şimdiye kadar tatmin edici bir yanıt alınamadığına dikkati çeken Aujar, “Mağdurlar ve aileleri, soruşturmalar hakkında zamanında bilgi sağlamak ve faillerin hesap vermesini sağlamak için yetkililere sabırları olmadıklarını gösterdiler” dedi.
23- 26 Ocak tarihleri arasında Libya’yı ziyaret eden heyetin uzmanları, ‘yargısız infazlar, işkence, keyfi gözaltı, insan kaçakçılığı, ülke içinde yerinden edilme ve ailelerin erişemeyeceği cesetlerin bulunduğu morgların ve toplu mezarların varlığına ilişkin ifade veren’ mağdurlar ve temsilcileriyle bir araya geldi.
Öte yandan Shaloka Bayani, “Libya’da keyfi gözaltı, bir siyasi baskı ve kontrol aracı olarak yaygın hale geldi. Bu da binlerce insanın neden genellikle kötü koşullarda, yasal süreç veya adalete erişim olmaksızın özgürlüklerinden yoksun bırakıldığını açıklıyor” dedi.
BM İnsan Hakları Konseyi, 2016 yılının başından bu yana tüm taraflarca işlenen insan hakları ihlallerini araştırmak için Libya’da bir bilgi toplama misyonu kurdu. Misyonun kurulma amacının ise ‘insan hakları durumunun daha fazla kötüye gitmesini önlemek ve hesap verebilirliği sağlamak’ olduğu belirtildi.



Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
TT

Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)

Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.

Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.

Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.

İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.

Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.


Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
TT

Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)

Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.


Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi, iki yıl süren İsrail savaşı sırasında liderlerinin suikastlara kurban gitmesinin ardından bir dizi liderlik değişikliği yaşıyor. Bu durum, hareketin eski lideri olan ve Ekim 2024'te Refah'ta İsrail güçleriyle çıkan çatışmalarda beklenmedik bir şekilde öldürülen Yahya Sinvar'a yakın kişilerin daha fazla öne çıkmasına neden oldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, siyasi büro üyesi ve savaş öncesinde hareketin medya departmanından sorumlu olan serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, kendisi ve Sinvar'a yakın bir dizi kişinin Gazze Şeridi'ndeki hareketi yönetmekle görevlendirilmesinin ardından, Gazze Şeridi'ndeki siyasi bürosunun başına geçti. Bu kişilerin çoğu, Şeridin güneyindeki Han Yunus'ta yaşıyor.

Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)

2011 Gilad Şalit esir takasıyla serbest bırakılan eski bir mahkum olan el-Amudi, Gazze Şeridi yönetiminin merkez figürü haline geldi. İsrail hapishanelerinde kaldıkları süre boyunca ve serbest bırakıldıktan sonra Sinvar'a çok yakındı ve sık sık toplantılarına ve diğer etkinliklerine eşlik etti.

Bazı kaynaklar, Gazze Şeridi'nde siyasi büro için gerçek bir seçim yapılmadığını, bunun yerine sürecin atama, onaylama ve istişare yoluyla yürütüldüğünü söylüyor.

Bazı kaynaklar operasyonun “iç yönetmelikleri ihlal ederek” gerçekleştirildiğini söylerken, diğerleri amacın “iç eksiklikleri gidermek” olduğunu ve “seçilenlerin hepsinin Tevfik Ebu Naim, Salah Ebu Şarik ve diğerleri gibi Sinvar'a yakın kişiler olduğunu” açıkladı.

Kaynaklar, el-Amudi'nin şu anda Gazze'deki Hamas içinde “devrim” olarak nitelendirilebilecek bir harekete öncülük ettiğini söylüyor. Özellikle İsrail saldırılarında yaralanan ilçe idari organlarının başındaki bazı yerel liderleri görevden aldı ve yerlerine atamalar yaptı. Savaş sırasında sorumluluklarının bir kısmından vazgeçen diğer kişiler için de aynı şeyi yaptı. Suikasta uğrayan, başka nedenlerle görevden alınan veya farklı görevlere atanan eski liderlerin yerine geçecek kişileri aramaya devam ediyor.

Bazı kaynaklara göre, bu adımlar Gazze Şeridi içindeki yerel Hamas liderlerinin yanı sıra yurtdışındaki liderler arasında da öfkeye yol açtı. Şeridin dışındaki siyasi büro üyelerinden bazıları yerel liderlere, "Olanlar kabul edilemez ve iç hukuka aykırıdır; önümüzdeki günlerde hareketin liderinin seçilmesini beklemeliyiz ki, bir yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar bazı bölgelerin liderliğindeki boşlukların geçici olarak doldurulması konusunda bir anlaşmaya varılabilsin" şeklinde bilgi verdi.

İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki Hamas içinde siyasi düzeyde hüküm süren "kaosun" aksine, askeri kanadında istikrarlı bir durumun söz konusu olduğunu ve yeniden yapılanmanın sorunsuz ve sistematik bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. İzzeddin Kassam Tugayları'nın yeni Genelkurmay Başkanı İzzeddin Haddad'ın savaş sırasında suikasta kurban giden veya öldürülenlerin yerine yeni atamalar yapmak üzere bir dizi toplantı düzenlediğini ve çeşitli kararlar aldığını ifade ediyorlar. Ayrıca, tüm taraflarla sürekli iletişim kurarak siyasi düzeydeki farklılıkların veya anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve böylece her düzeyde istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Kaynaklara göre Haddad, bazı bölgelerdeki tugay komutanları da dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarındaki boşlukları doldurmak için çalışırken, asıl komutanlarının suikast sonucu öldürülmesinin ardından bu tugayları yönetmek üzere atanmış diğer kişileri de görevde tutuyor.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu, İzzeddin Haddad'ın komuta ettiği Gazze Şehri Tugayı hariç, suikast sonucu öldürdü. Yerine Muhanned Receb atandı.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu suikastla öldürdü. Bunun istisnası, Muhannad Receb'ın yerine geçen İzzeddin el-Haddad'ın komutasındaki “Gazze Şehri Tugayı”ydı.

Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)

Çeşitli kanatları ve kademeleriyle Hamas, İsrail'in çeşitli kaynaklarını hedef alması sonucu mali krizden muzdarip olmuş durumda. Bununla birlikte, savaş sırasında veya sonrasında, farklı oranlarda ve zamanlarda da olsa, maaş ve ödenekleri tamamen kesmedi.

Gerçekte Hamas, 7 Ekim 2023 saldırısının ardından, 1987'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş son derece karmaşık bir dönemle karşı karşıya. Hareketin gözlemcilerine göre, Gazze Şeridi'ne sınır komşusu İsrail tesislerine ve kasabalarına yönelik saldırılarla başlayan bu saldırı, İsrail'i uzun süreli bir savaşa sürükledi.

Yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, hareketin “askeri yenilginin, örgütsel tükenmişliğin, siyasi karmaşanın ve geleceği ile rolü hakkındaki varoluşsal kaygının iç içe geçtiği bir aşamaya girdiği” değerlendirmesinde bulunuyor.

İbrahim, İsrail savaşının, Hamas'ın siyasi büro üyelerinin ve Gazze Şeridi'ni yıllarca yöneten idari komitelerin başkanlarının çoğunu kaybetmesinin ardından, liderlik ve karar alma yapısını vurduğunu açıkladı. Bu durum, doldurulması kolay olmayan derin bir liderlik boşluğu yarattı ve hareket içinde geleceği ve bir sonraki aşama hakkında anlaşmazlıkları ortaya çıkardı: Bu bir yönetim aşaması mı, örgütsel hayatta kalma aşaması mı yoksa sadece uzun süreli bir krizi yönetme aşaması mı olacak?

Hamas'tan birkaç kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: "İşlerin iyi ve sorunsuz gittiğini söylemek mümkün değil. Birçok zorluk var ve yaşananlar, hiçbir şey bırakmayan ve hareketin liderlerinin çoğunun suikastına neden olan yıkıcı bir savaşın ışığında normal. Geniş bir liderliğe ve Filistin içinde ve dışında geniş bir halk tabanına sahip bir hareket için liderlik boşluğu normaldir ve bir yıl sonra kapsamlı seçimler yapılana kadar mevcut farklılıklar da normaldir."