Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Şu an İsveç’in NATO üyeliğine evet dememiz mümkün değil

Fotoğraf: Cem Özdel/AA
Fotoğraf: Cem Özdel/AA
TT

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Şu an İsveç’in NATO üyeliğine evet dememiz mümkün değil

Fotoğraf: Cem Özdel/AA
Fotoğraf: Cem Özdel/AA

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç'in NATO üyeliği konusunda bu ülkenin yükümlülüğünü yerine getirmesi durumunda oturulup düşünüleceğini belirterek, "Ama şu an İsveç'in bu şartlarda NATO üyeliğine 'evet' dememiz mümkün değil." dedi.
Çavuşoğlu ve Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijarto, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'deki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Türkiye ve Macaristan'ın hala İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini onaylamayan iki ülke olmasına dair bir soruya Çavuşoğlu, "Biz de Türkiye olarak tıpkı Macaristan gibi NATO'nun genişlemesini destekliyoruz." yanıtını verdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, NATO misyon ve faaliyetlerine en çok katkı sağlayan 5 ülkeden, ittifakın toplam bütçesine de en çok katkı sağlayan ilk 8 ülkeden biri olduğuna işaret ederek, bugün NATO belgelerinde en önemli iki tehdit olarak Rusya ve terörizmin gösterildiğini anımsattı.

"Türkiye'nin güvenlik endişesinin karşılanmaması kabul edilemez"
Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın güvenlik endişelerini anladığını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"(Güvenlik endişeleri) O nedenle NATO'ya üye olmak istediklerini de biliyoruz. Ama bir taraftan o iki ülkenin güvenlik endişelerini anlarken, Türkiye'nin güvenlik endişesinin karşılanmaması kabul edilemez, o da terörle mücadeledir. Maalesef bu terör örgütleri FETÖ, PKK, PYD bu ülkelerde özellikle İsveç'te yoğun bir mevcudiyeti var bunların. Sadece mevcudiyet değil çok faaliyet gösteriyorlar. Para toplama, terörizmin finansmanı aslında bu ona girer. Aynı zamanda insan devşirme, oralardan Irak'taki Kandil Dağı'na, Suriye'ye insan devşiriyorlar, propaganda devam ediyor."
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan üçlü muhtıraya işaret ederek, "Bu mutabakat muhtırasına göre, bu iki ülke bu tür faaliyetleri ülkesinde durduracak. Açık ve net. Biz ne fazlasını ne eksiğini istiyoruz." dedi.

İsveç'teki süreç
Türkiye'nin Finlandiya ile göreceli olarak bakıldığında çok büyük bir sorunu olmadığını dile getiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Ama İsveç'e baktığımız zaman 'bu adımları atabilmek için yasa değişikliğine gitmek zorundayız' dediler, gittiler. Ama bu faaliyetler artarak devam ediyor. O zaman yasa değiştirmenin ne anlamı kaldı? Burada görülüyor ki siyasi irade lazım, yeni hükümette bir önceki hükümete göre bu iradeyi görüyoruz ama henüz daha adım atmadılar, tam tersine son provokasyonlar, PKK/YPG'nin faaliyetleri, terör örgütünün propagandası yine aynı şekilde finansmanı, insan devşirme hepsi devam ediyor.
Şimdi bunlar karşılanmadan bir ülkenin NATO üyeliğine 'evet' dememiz mümkün değil, bu partiler üstü bir konu. Ve (İsveç) Dışişleri Bakanı Ankara'ya geldiği zaman Meclis'e de gitti, orada tüm partilerden aynı şeyi işitti. 'Bu konularda adım atmazsanız hiçbirimiz bu mutabakat daha doğrusu üyelik protokolü onaylamayız' dediler. Bu tamamen güvenlik endişesiyle ilgili, terörle mücadeleyle ilgili bir konu."

"Bizim derdimiz NATO'yu engellemek değil"
Bakan Çavuşoğlu, Finlandiya'ya başından bu yana Türkiye'nin daha pozitif baktığını söylediğini aktararak, "Sayın Cumhurbaşkanımız yine gençlerle bir araya geldiğinde de bunu söyledi ama NATO iki ülkenin üyelik sürecini birlikte götürmek istiyor. Bugüne kadar o iki ülke de böyle istediler. Eğer üyelik süreciyle ilgili bir karar verilirse ayrı ayrı da değerlendirme konusunda Finlandiya'ya daha pozitif bakabileceğimizi bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi. Bizim derdimiz NATO'yu engellemek değil, bizim güvenlik endişelerimiz karşılansın, terörle mücadele karşılansın." değerlendirmesini yaptı.

- "İnsanlık suçu olan eylemler, fikir ve düşünce özgürlüğü, eylem özgürlüğü gibi adlandırılamaz"
Szijarto'nun İsveç ve Danimarka'da Kur'an-ı Kerim yakılmasını "kabul edilemez" olarak nitelendirmesine işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Peter'a çok teşekkür ediyorum. Bir Hristiyan olarak düşüncelerini söyledi. Her zaman da kendi inancını ve farklı inançlar ile ilgili düşüncelerini söylüyor. Çok teşekkür ediyoruz. Bizde de iman etmenin şartı Allah'ın tüm kitaplarına inanmak, peygamberlerine inanmaktadır. Aksi takdirde iman etmiş olamazsınız. Bizim inancımıza göre antisemitizm de bir insanlık suçudur, Hristiyan düşmanlığı da insanlık suçudur. İslam düşmanlığı da insanlık suçudur. İnsanlık suçu olan eylemler, fikir ve düşünce özgürlüğü, eylem özgürlüğü gibi adlandırılamaz. Aynı yasalar Finlandiya'da da var İsveç'te de var, düşünce özgürlüğü ile ilgili. Hemen hemen aynı, bütün İskandinav ülkelerinde de aynı.
Finlandiya, 'ben izin vermeyeceğim' diyor. Çünkü bu nefret suçudur, insanlık suçudur. ırkçı bir yaklaşımdır. Bunlar Avrupa değerlerinde de açıkça ortadadır. Dolayısıyla bunları düşünce özgürlüğüne sokup da istediği gibi davranıp provokasyon yapabilme anlayışı bizi hiçbir yere götüremez, ancak kaosa götürür."
Çavuşoğlu, bir Müslüman olarak farklı inançlara ve kutsal kitaplara aynı saygının gösterilmesi gerektiğine inandığının altını çizerek, "Bir gün İsveç de ilerde yükümlülüklerini yerine getirirse oturur bakarız. Ama şu an İsveç'in bu şartlarda NATO üyeliğine 'evet' dememiz mümkün değil." dedi.
Türkiye'nin bir takip mekanizması kurarak, NATO üyeliği konusundaki süreci yakından izlediğini belirten Çavuşoğlu, "(Üçlü mekanizma) Üçüncü toplantıyı iptal ettik, erteledik. Brüksel'de olacaktı. NATO da görsün çünkü, herkes kafadan bir şey söylüyor. 'Efendim bu ülkeler karşıladı hadi onaylayın.' Yok öyle bir şey. Görsün herkes, şeffaf olsun süreç. Dolayısıyla bu konuda biz tutumumuzu en üst düzeyde de kayda geçiriyoruz." ifadelerini kullandı.

"(Ukrayna'da) Adil bir barışın da kaybedeni olmaz"
Mevlüt Çavuşoğlu, "Ukrayna'daki savaşla ilgili biz başından beri savaşın sonlandırılması için gayret sarf ettik. Savaşın ilk aylarıyla şu anda savaşın şartları tabii çok farklı. Savaş uzadıkça daha da çetrefilleşiyor, daha da zor oluyor. Bırakın bir barışı, bir ateşkes zor." yorumunu yaptı.
Türkiye'nin savaşın başından bu yana bunun bir kazananı olmayacağını söylediğini kaydeden Çavuşoğlu, "Adil bir barışın da -altını çizerek söylüyorum- adil bir barışın da kaybedeni olmaz. Ve bu savaşın da kazananı olmayacağını söylüyoruz ve masada bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu için de çabalarımızı devam ettireceğiz. Ve güven artırıcı adımlar konusunda da devam ettireceğiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Ukrayna'nın kendi topraklarını korumak için farklı ülkelerden aldığı yardımlar olduğuna da işaret ederek, şunları söyledi:
"En son işte tanklar konuşuluyor. Bazı ülkeler 'vereceğiz' diyor, 'vermeyeceğiz' diyor. F-16'lar konusunda farklı açıklamalar var ama en önemlisi bir an önce adil bir ateşkes ve barışa doğru müzakerelerin başlatılması, biz bundan yanayız. İki ülkenin de kabul edilebileceği bir barış olması lazım. İki ülkeyle de angajmana girmeden bunun mümkün olmayacağını söylüyoruz. Tek taraflı dikte edilecek bir barışı ne Ukrayna kabul eder ne Rusya kabul eder. Gerçekçi olmamız lazım. Biz bu gerçekler temelinde çabalarımızı sürdüreceğiz."
Çavuşoğlu ve Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijarto, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Türkiye ve Macaristan'ın sürekli temas halinde olduğunu ve Szijarto'nun en sık görüştüğü mevkidaşlarının başında geldiğini anlatan Çavuşoğlu, "Türkiye-Macaristan ilişkileri öyle bir seviyeye geldi ki liderlerimiz arasındaki temasla, dışişleri bakanlarımız arasındaki temasla yetinemeyecek bir duruma geldik. Dolayısıyla diğer bakanlarımızın arasında da ciddi bir işbirliği var karşılıklı ziyaretler var." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, her seviyede temasların sıklaşarak devam ettiğini vurgulayarak, "(Macaristan) Cumhurbaşkanı (Katalin) Novak'ı mart ayında ülkemizde ağırlamaktan büyük bir onur duyacağız. 6. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısını burada Macaristan’da yapmak için çalışmalarımızı başlattık." dedi.

2024, Türkiye-Macaristan Kültür Yılı olacak
Türkiye ve Macaristan arasındaki tarihi ve özel bağlara işaret eden Çavuşoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti adıyla imzaladığımız ilk anlaşma, Macaristan ile dostluk anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın 100. yılı olan 2024’ü, Türkiye-Macaristan Kültür Yılı olarak kutlayacağız. Şimdiden hazırlıklara başlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından da kabul edildiğini belirterek, "Çok samimi, verimli bir toplantıyı gerçekleştirdik ve ilişkilerimize verdikleri destek için teşekkür ederken Sayın Cumhurbaşkanımızın selam ve en iyi dileklerini ve Türkiye’ye davetini de kendilerine aktarma fırsatı bulduk. Bugünkü görüşmelerimizde de gerek baş başa gerek heyetler arası görüşmelerde de ilişkilerimizin tüm boyutlarını tekrar gözden geçirdik." değerlendirmesini yaptı.

İkili ticaret hacmi 3,5 milyar dolara yaklaştı
Ekonomi, ticaret, havacılık, enerji, savunma sanayi, eğitim ve konsolosluk gibi birçok konuyu ele aldıklarını kaydeden Çavuşoğlu şöyle konuştu:
"Bugün stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerimizi geliştirilmiş stratejik ortaklık seviyesine çıkarma kararı aldık. Arkadaşlarımız bir taslak metin üzerinde çalışmaya başlayacaklar. Özellikle enerji, ekonomik işbirliğimize ve diğer alanlardaki işbirliğimize ilaveten güvenlik, savunma ve kültürün öncelikli konular olarak bu metinde yer alması konusunda da mutabık kaldık. Bu konudaki ortaya koydukları vizyon için de kardeşim Peter’a çok çok teşekkür ediyorum. Bu belgeyi de en kısa süre içinde imzalayacağız."
İkili ticaret hacminin 3,5 milyar dolara yaklaştığını ve bu rakamı daha da ileri götürmek için potansiyel olduğunu, Türk yatırımcıların Macaristan’a olan ilgisinin arttığına işaret eden Çavuşoğlu, "Bu, Macaristan’ın yatırımcılar için önemli fırsatlar sunduğu anlamına gelir. Macaristan hükümeti Türk firmalarına çok güçlü destek veriyor. Çok teşekkür ediyoruz. Şu anda 800 milyon dolar civarında olan yatırım, 2 yıl içinde 3 milyar dolara çıkacak, büyükelçimizden aldığımız bilgilere göre. Aynı şekilde Macar firmalarının da Türkiye’deki yatırımlarının arttığını görüyoruz." diye konuştu.
Macaristan ile ekonomik işbirliğinin Afrika'daki projelerle de sürdüğünü söyleyen Mevlüt Çavuşoğlu, "Bazı Afrika ülkelerini özellikle sağlık alanında farklı alanlarda önümüzdeki süreçte birlikte desteklemeye devam edeceğiz." dedi.

"Enerji işbirliğimizi daha da güçlendireceğimize inanıyoruz"
Çavuşoğlu, enerjide işbirliğini güçlendirme yollarını da ele aldıklarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peter, önümüzdeki ay İstanbul Gaz Forumu'na da katılacaklarını teyit etti. Azerbaycan'dan çıkan gazın, önümüzdeki süreçte çıkarılacak ilave gazın Macaristan ve bazı Güneydoğu Avrupa ülkelerine, dostlarımıza ulaştırılması için Biz Türkiye olarak her türlü desteği vereceğiz. Azerbaycan ile de bu konuda mutabık kaldık. Enerji işbirliğimizi ileride daha da güçlendireceğimize inanıyoruz.
İki NATO müttefiği olarak savunma sanayi işbirliğini geliştirmek de son derece doğal ve öncelikli. Vatandaşlarımızın karşılaştığı bazı konuları da ilettik ama vatandaşlarımızın özellikle çalışma izni gibi konularda sorunlarının çözülmesinde verdikleri katkı için huzurlarınızda teşekkür ediyorum. İki dost ve kardeş ülkeye yakışır bir şekilde var olan konularda hemen konuşup neticelendiriyoruz."
Çavuşoğlu, turizm alanında da salgın öncesi rakamların geçildiğinin altını çizerek, "Bu yıl ilave uçuşlar olacak. Macaristan’dan İstanbul’a Antalya’ya, dolayısıyla karşılıklı turist sayısı daha da artacaktır." yorumunu yaptı.
İki ülke arasında eğitim işbirliğinin de geliştirildiğini belirten Çavuşoğlu, "Maarif Vakfımıza verdiğiniz destekler için çok çok teşekkür ediyorum. Ne kadar konusu varsa, sorunu varsa hemen hallediyorsunuz. Ve Maarif’in burada daha fazla okul açmasını istiyoruz. Vakıflar Bankasının bir an önce ofisini açması için kendilerini teşvik ediyoruz ve mart ayında gelip ofislerini açacaklar ama ofis ve şube sayılarını Macaristan’da artırmalarını istiyoruz." diye konuştu.
Türkiye'den Türk Devletleri Teşkilatı'nın çalışmalarına verdiği destek için Macaristan'a teşekkür
Bakan Çavuşoğlu, iki ülke arasında uluslararası platformlarda yakın işbirliği olduğunu ve her zaman karşılıklı olarak adaylıkların desteklendiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk Devletleri Teşkilatına ve çalışmalarına verdiğiniz değerli katkılar için çok çok teşekkür ediyorum. Sadece Avrupa ofisi Budapeşte’de olduğundan dolayı bunu söylemiyorum. Tüm çalışmalara katkı sağlıyorsunuz, gelecekte Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında da işbirliğimizi nasıl güçlendirebileceğimizi, gerek personel gerek diğer alanlarda, görüştük. Kasımdaki Semerkant Zirvesi'nde Macaristan’da TDT Kuraklık Önleme Enstitüsünün kurulması kararlaştırılmıştı. Bugün dostum Peter’a burada kurulacak enstitüye her türlü desteği vereceğimizi söyledim."
Türkiye'nin AB ile ilişkilerine verdiği destekten dolayı Macar mevkidaşına teşekkür eden Çavuşoğlu, Ukrayna'daki savaşın bitirilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin çabalarının her zaman süreceğini vurguladı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin tahıl anlaşması, esir takası gibi konularda ciddi çabaları olduğunu belirterek, konuşmasını, "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderler diplomasisi sayesinde bunları başarabildik. O nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın Nobel Barış Ödülüne aday göstermenizden dolayı dostumuz (Macaristan Aksakalı) Atilla Tilki’ye de çok çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Cumhurbaşkanımız savaşın bitmesi için de gece gündüz çabalarına devam ediyor. Sürekli liderler ile görüşüyor. İlkeli bir tutum sergiliyoruz savaş konusunda. Ama biz bu çabalarımızı devam ettirmezsek savaş daha da uzun sürebilir. Bunun da yansımaları hepimiz için olumsuz olur." diye tamamladı.



Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)

Suriye ve Türkiye dün, Suriye ordusunun kabiliyetlerinin güçlendirilmesi, kurumlarının geliştirilmesi ve kapsamlı güvenlik sektörü reformunun desteklenmesini amaçlayan bir askeri iş birliği anlaşması imzaladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), iki ülke savunma bakanlarının huzurunda Ankara'da imzalanan anlaşmanın, Suriye ordusunun operasyonel hazırlığını artırmak, ortak operasyonları güçlendirmek ve terörle mücadele, mayın temizleme, siber savunma, askeri mühendislik, lojistik ve barışı koruma operasyonları gibi uzmanlık gerektiren beceri eğitimleri sağlamak amacıyla eğitim kurslarını içerdiğini bildirdi.

Aralarında Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanı'nın da bulunduğu üst düzey Suriye heyeti, Türk yetkililerle görüşmek üzere Ankara'ya geldi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre siyasi olarak, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türk mevkidaşı Hakan Fidan'ın görüşmelerinde Süveyda dosyası, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) gerilimi, bölünme tehlikesi ve İsrail'in dış müdahaleleri gündemi oluşturdu.


ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
TT

ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Ömer Önhon

Güney Kafkasya'da devam eden büyük oyunda, siyaset, ekonomi ve güvenliği bir araya getiren yeni bir proje öne çıktı. Beyaz Saray'da 8 Ağustos Cuma günü düzenlenen törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında barış için ortak deklarasyona imza attılar. Törene, anlaşmanın hamisi olarak belgeyi imzalayan ABD Başkanı Donald Trump da katıldı.

Ortak deklarasyon sınırlara saygı, bölgesel çatışmanın sona erdirilmesi ve güç kullanımının reddi gibi yedi temel maddeden oluşuyor. Taraflar ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) Minsk Grubu'nun kapatılması için ortak bir talepte bulunmak da dahil olmak üzere çeşitli bazı belgeler üzerinde de anlaşmaya vardı ve bunları imzaladı. Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları, ‘Devletler Arasında Barış ve İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma’ taslağını imzalayarak, nihai metni tamamladılar. Bakü, Erivan'ın imzaların atılmasından ve nihai onaylamadan önce bölgesel talepleri sona erdirecek anayasa değişikliklerini yapmasını bekliyor.

Anlaşma ayrıca, Azerbaycan'ın ana kısmını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan'a bağlayan ‘Zengizor Koridoru’ olarak bilinen engelsiz bir geçiş bölgesi kurulmasını da kapsıyordu. Ermenistan, ABD ve üzerinde anlaşmaya varılan diğer dış taraflarla birlikte, ‘Trump'ın uluslararası barış ve refah yolu’ olarak adlandırılan bir çerçeve oluşturmak için çalışmayı taahhüt etti. Washington’daki görüşme önemli bir başarı olsa da, birçok ayrıntı hala net bir anlaşma ve daha fazla açıklığa ihtiyaç duyuyor.

Azerbaycanlılar ve Ermeniler arasındaki çatışma, 20’nci yüzyılın başlarına, her iki ülkenin de işgal altında olduğu ve 1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazandıkları döneme kadar uzanıyor. O zamandan beri, tarihsel anlaşmazlıklar ve bölgesel talepler nedeniyle aralarında zaman zaman savaşlar patlak verdi. Ermeniler, özellikle Rusya'nın büyük dış desteğiyle Karabağ ve diğer Azerbaycan bölgelerini işgal etti.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Azerbaycan, 2020 yılında Karabağ'ın büyük bir bölümünü geri alan bir askeri operasyon düzenledi ve ardından 2023 eylülünde terörle mücadele çerçevesinde hızlı bir harekatla işgal altındaki topraklarının geri kalanını da kurtardı. O tarihten bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Fransa ve İran gibi ülkelerin farklı roller oynadığı karmaşık bir siyasi ve güvenlik sürecine girildi. Bu ülkeler, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için çaba sarf ettiler.

Başkan Trump, uzun süredir savaşları sona erdirme ve ekonomik ilişkileri güçlendirerek ve refahı artırarak ülkeleri bir araya getirme sloganını savunuyor ve bu konuda ABD'nin ekonomik çıkarlarına odaklanıyor. Ancak, savaşları birkaç gün içinde sona erdirebileceğine dair tekrar ettiği abartılı açıklamaları, özellikle bir günde sona erdirebileceğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirememesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından manevra yapıldığını itiraf etmesi, güvenilirliğini zedeledi.

fgthyu7
Nahçıvan Özerk Bölgesi'nin Stepanakert (Hankendi) şehrinde düzenlenen bir askeri geçit töreni, 8 Kasım 2023 (AFP)

Bu sefer işler onun lehine gelişebilir, çünkü yakında Putin ile görüşmeye hazırlanıyor ve bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirme umutlarını canlandırıyor. Pakistan ile Hindistan, Tayland ile Kamboçya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki çatışmaları sona erdirmeyi kendine mal eden Trump için, Kafkasya’daki son başarısı, uluslararası arenada başarılarını övünmek için yeni bir fırsat sunuyor.

Washington zirvesinin en önemli sonucu, anlaşmada ‘geçiş bölgesi’ olarak adlandırılan ve Zengizor Koridoru olarak bilinen, Ermenistan’da 43 kilometre uzunluğundaki şerit oldu. Bu şerit, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti'ndeki topraklarından ayırıyor.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Başkan Donald Trump, Zengizor Koridoru’nu, Azerbaycan'a Nahçıvan'a tam erişim hakkı tanıyan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne tam saygı gösteren özel bir geçiş bölgesi olarak tanımladı. Projeye, Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) adı verildi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığını tahmin ediyorlar.

Trump, Ermenistan'ın bu koridoru inşa etmek için ABD ile özel bir ortaklık kuracağını ve Washington'a 99 yıl süreyle uzatılabilir yönetim hakları vereceğini açıkladı. Projenin hayata geçirilmesi için ABD ve diğer ülkelerden müteahhitlerin yer alacağı bir koalisyon kurulacak ve ABD, Azerbaycan ve Ermenistan karı üzerinde anlaşmaya varılan oranlarda paylaşacak.

Teknik şüphelerle çevrili olan proje, çünkü Ermenistan koridorda egemenlik haklarına sahip olacak, ancak yolcuların ve malların denetimi ve kontrolü, trafiği veya ticari faaliyetleri engellemeyecek şekilde gerçekleştirilecek. Fakat bu durum, uygulama açısından hala belirsizliğini koruyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu tarihi adımın Trump'ın kişisel müdahalesi olmasaydı gerçekleşemeyeceğini vurgulayarak, 35 yıl süren savaşı sona erdirdiği için Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini ve onu bu ödüle aday göstereceklerini açıkladılar.

Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkili olan başlıca güçlerden biri olan Türkiye, Washington’daki zirvenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken bunu son derece önemli bir gelişme olarak nitelendirerek ABD'nin rolünü takdir etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anlaşmaya övgüde bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Zengizor Koridoru’nu Türkiye'yi Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden Türk dünyasına, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Asya'nın derinliklerine bağlayan önemli bir bağlantı noktası olacağını belirtti.

juı8
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da hazır bulunduğu Washington'daki Beyaz Saray'da düzenlenen barış anlaşması imza töreninde tokalaşırken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Türkiye ve Azerbaycan, ‘iki devlet bir millet’ deyişiyle ifade edilen yakın bir ilişkiye sahipler. Dışişleri Bakanı Fidan da bu çerçevede ‘Türk dünyası’ terimini kullandı. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan savaşının başından itibaren Bakü'nün yanında yer aldı ve askeri destek sağlayarak Azerbaycan'ın zaferinde önemli bir rol oynadı. Türkiye, 21 Eylül 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2022 yılında Türkiye'nin diplomatik girişimlerine yanıt verdi ve iki ülke arasında uzlaşı sürecinin ilk adımları atıldı. Bu süreç, geçtiğimiz haziran ayında Paşinyan’ın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretle taçlandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığı tahminlerinde bulunuyorlar. Birçok Ermeni Taşnak, özellikle de Ermeni diasporasından olanlar, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu düşünüyor, ancak halkın geniş desteğine sahip olan Paşinyan bu eleştirilerden etkilenmeyecektir.

Ekonomik faaliyetler ve normalleşme ile ulaşım koridorlarının sağlayacağı fırsatlar büyük bir etki yaratacak olsa da bu durum, mevcut tüm gerilimleri ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmaz.

Rusya, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgelerde veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun değil. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği biliniyor.

İran ve Rusya ise Aliyev ve Paşinyan’ın görüşmesi ve anlaşmaları imzalamalarının olumlu bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ancak aynı zamanda, ABD'nin Moskova'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Rusya'ya karşı önemli bir diplomatik zafer elde etmesinden duydukları endişe ve rahatsızlığı da dile getirdiler. Bu gelişme, Rusya ile Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Ermenistan, Paşinyan liderliğinde Rusya'nın nüfuzundan uzaklaşarak güvenliğini sağlamak için Batı'ya yakınlaşmaya çalışırken, Aliyev liderliğindeki Azerbaycan'ın politikası Rusya ile ilişkilerinde temkinli olmakla birlikte, son zamanlarda daha açık bir tutum sergilemeye başladı.

gthyu
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 19 Eylül 2023'te yayınladığı bir videodan alınan ve Bakü’nün Azerbaycan güçlerinin Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesinde kullandığı mevzileri imha etmesi sonucu meydana geldiğini söylediği bir patlamayı gösteren bir görüntü (AFP)

Öte yandan İran, Bakü ile Erivan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini memnuniyetle karşıladı, ancak projenin olası sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Ulaştırma yollarının açılmasının, karşılıklı çıkarlar ve egemenliğin korunması çerçevesinde gerçekleşmediği sürece bölge halklarına fayda sağlamayacağını vurgulayan Tahran, doğu ile batıyı birbirine bağlayan Zengizor Koridoru’nun, kendisinin teşvik ettiği kuzey-güney koridoruna büyük zarar vereceğinden ve Ermenistan'a doğrudan erişimini engelleyeceğinden endişe ediyor.

İran, bölgenin güvenliğini tehlikeye atabilecek dış müdahalelere karşı uyararak Tahran'ın varlığını ve Azerbaycan'daki İsrail varlığını ciddi bir endişe kaynağı olarak gören ABD'ye açık bir gönderme yaptı.

Burada sorun, İran'ın bu projeyi gerçekten durdurabilecek durumda olup olmadığında. Ancak Rusya'nın, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgede veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun olmadığı biliniyor. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği de biliniyor.

ABD’li yetkililerin, Washington'ın anlaşmalarının ve projelerinin Rusya, Çin ve İran'ı hedef alan jeopolitik manevraların bir parçası olduğunu açıkça ilan etmesiyle, bu ülkelerin tek tek veya toplu olarak bu planları engellemek yahut bozmak için karşı projeler veya planlar ortaya koyması şaşırtıcı olmaz.


Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
TT

Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı dün Balıkesir'de meydana gelen depremin 6,1 büyüklüğünde olduğunu belirtti.

Yetkililere göre saat 19:53'te kaydedilen deprem, İstanbul ve İzmir dahil olmak üzere ülkenin batısındaki birçok şehirde hissedildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İlgili tüm kurumlar depremle ilgili gerekli önlemleri aldığını” belirtti.

Erdoğan, “Balıkesir'i vuran ve komşu illerde de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Balıkesir'de bugün meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 29 kişinin yaralandığını açıkladı.

Bakan X platformunda daha önce yaptığı açıklamada, "Tüm Afet ve Acil Durum Yönetimi ekiplerimiz ve ilgili kurumlarımız derhal saha aramalarına başladı. Şu ana kadar herhangi bir olumsuz olay kaydedilmedi" demişti.

AFP’nin haberine göre Sındırgı Belediye Başkanı Serhan Sak, NTV'ye yaptığı açıklamada, depremin merkez üssü olan şehirde, şehir merkezindeki üç katlı bir bina da dahil olmak üzere 10 binanın yıkıldığını söyledi.

Sak, "Bu binada altı kişi yaşıyordu ve enkaz altından dört kişi kurtarıldı." diyerek, diğer ikisinin çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Sak, "Binalar ve camiler yıkıldı, ancak can kaybı olmadı" dedi.

AFAD, büyüklükleri 3,5 ila 4,6 arasında değişen yedi artçı sarsıntı bildirdi.

Geçtiğimiz haziran ayı başında Muğla’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremde bir kız çocuğu hayatını kaybetmiş, 69 kişi de yaralanmıştı.

Türkiye, geçmişte birçok trajediye neden olan fay hatlarının üzerinde yer almaktadır.

2023 yılında meydana gelen şiddetli Hatay depreminde en az 53 bin kişi hayatını kaybetti.