Mars'tan gelen göktaşında devasa organik çeşitlilik keşfedildi

Bu bileşiklere, Dünya üzerindeki tüm yaşam formlarında bol miktarda rastlanıyor.

Bilim insanları, Kızıl Gezegen'de geçmişte yaşamış olabilecek canlıların izini arıyor (Avrupa Uzay Ajansı)
Bilim insanları, Kızıl Gezegen'de geçmişte yaşamış olabilecek canlıların izini arıyor (Avrupa Uzay Ajansı)
TT

Mars'tan gelen göktaşında devasa organik çeşitlilik keşfedildi

Bilim insanları, Kızıl Gezegen'de geçmişte yaşamış olabilecek canlıların izini arıyor (Avrupa Uzay Ajansı)
Bilim insanları, Kızıl Gezegen'de geçmişte yaşamış olabilecek canlıların izini arıyor (Avrupa Uzay Ajansı)

Bilim insanları 12 yıl önce Dünya'ya düşen ve Mars'tan geldiği tespit edilen göktaşını inceledi.
Almanya'daki Münih Teknik Üniversitesi liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi, 18 Temmuz 2011'de Fas'ın Tissint köyü yakınlarına düşen Mars taşının devasa bir organik çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koydu.
Köyden yaklaşık 50 kilometre uzakta bulunan ve Tissint adı verilen göktaşı, Mars'ta bir zamanlar yaşam olup olmadığına dair önemli ipuçları verebilir.
Hakemli bilimsel dergi Science Advances'ta yayımlanan araştırmanın ortak yazarı Dr. Philippe Schmitt-Kopplin, "Mars ve Dünya'nın birçok evrimsel ortak noktası var. Ve gezegenimizde yaşam doğup gelişirken, Mars'ta ne olduğu sorusu, çok sıcak bir araştırma konusu" dedi.
Schmitt-Kopplin, çalışma için Tissint'in organik bileşiminin tamamını inceledi.
Analizler, Mars taşının kimyasal açıdan çeşitli, karmaşık moleküller içerdiğini ortaya koydu.
Ekip ayrıca Mars'ta daha önce hiç gözlemlenmemiş çok sayıda organik magnezyum bileşiği tespit etti.
Tissint'in toplam ağırlığı 7 kilogram ve şu anda Mars kökenli olarak sınıflandırılan 5. göktaşı.
Önceki araştırmalar, göktaşının yaklaşık 700 bin yıl önce bir tür çarpışma nedeniyle Mars'tan uzaya savrulduğuna işaret etmişti.
Organik moleküller, hidrojen atomlarına bağlı karbon atomlarından oluşan, ancak aynı zamanda oksijen, nitrojen ve diğer elementleri de içerebilen moleküllere deniyor.
Bu bileşiklere, Dünya üzerindeki tüm yaşam formlarında bol miktarda rastlanıyor.
Göktaşlarında bu bileşiklere rastlanması, Güneş Sistemi'nin Dünya dışındaki herhangi bir yerinde yaşamın varlığına işaret edebilir.
Bununla birlikte, bazı organik bileşikler biyolojik olmayan süreçlerle de meydana gelebilir.
Bu nedenle bilim insanları bu tür bileşiklerin diğer gezegenlerde yaşam belirtisi olup olmadığını kesin olarak bilemiyor.
Independent Türkçe, Universe Today, Livescience



Betelgeuse'in uzun "kalp atışlarının" gizemi çözülüyor mu?

Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)
Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)
TT

Betelgeuse'in uzun "kalp atışlarının" gizemi çözülüyor mu?

Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)
Betelgeuse, süpernova patlaması yaşadığında muhtemelen gündüz vakti bile görülebilecek ancak bunun binlerce yıl daha yaşanması beklenmiyor (ALMA/ESO)

Bilim insanları, gökyüzündeki en parlak yıldızlardan biri olan Betelgeuse'in yalnız olmayabileceğini öne sürdü. 

Orion Takımyıldızı'nda Dünya'dan 427 ışık yılı uzaktaki Betelgeuse, yeryüzüne en yakın kırmızı üstdev. 

Evrendeki en büyük hacme sahip bu yıldızların kütlesi, boyutuna oranla daha az oluyor. Betelgeuse de Güneş'in 700 katı büyüklüğe ve 15 katı kütleye sahip.

Dünya'dan görülebilen en parlak yıldızlar arasındaki Betelgeuse, gökbilimciler tarafından da epey detaylı bir şekilde inceleniyor. Ancak yeni bir araştırmaya göre çok önemli bir şey gözden kaçmış olabilir. 

Betelgeuse gibi yıldızlar, belirli periyotlar halinde şişip iniyor. Yıldızın çekirdeğindeki gazın ısınıp yüzeye çıkması ve ardından soğuyarak geri inmesi sonucu bu döngü yaşanıyor. 

Yapılan gözlemlerde Betelgeuse'in bu türden 400 günlük döngülere girdiği ve bu nedenle parlaklığının artıp azaldığı kaydediliyor. 

Ancak gökbilimciler Betelgeuse'in 2 bin 170 gün süren daha yavaş bir döngüde de parlaklığının artıp azaldığını gözlemliyor. 

Bilim insanları, uzun ikincil periyot (long secondary period / LSP) dedikleri bu ikinci döngünün sebebini saptayamıyor. 

Henüz hakem denetiminden geçmeyen ve ön baskı sunucusu arXiv'de yayımlanan araştırmaya göre, Güneş'in yaklaşık 1,7 katı kütleye sahip bir yıldız bu uzun periyoda yol açıyor olabilir. 

2019 sonu ila 2020 başında Betelgeuse'in parlaklığında ciddi bir düşüş yaşanmıştı. Bu olayı yıldızın ömrünün sonuna geldiği ve süpernova patlaması geçireceği şeklinde yorumlayanlar olmuştu. 

Fakat daha sonra araştırmacılar, çok yüksek ihtimalle Dünya'yla Betelgeuse arasına büyük bir toz bulutu girmesinin parlaklıktaki muazzam düşüşe yol açtığı sonucuna varmıştı.

Yeni çalışmayı yürüten ekip LSP'yi açıklayabilecek farklı senaryolar üzerinden çeşitli hesaplamalar yaptı. 

Hesaplamalar, başka bir yıldızın Betelgeuse'i çevreleyen toz bulutunun içinden geçmesinin 2 bin 170 günlük döngüyü açıklayabileceğine işaret ediyor.

Ekip, yoldaş yıldızın bu döngü içinde toz bulutunu kısa süreliğine dağıtarak Betelgeuse'in parlaklığını artırdığını öne sürüyor. 

Betelgeuse'in bir yoldaşı olabileceği ihtimali daha önce de ortaya atılmıştı. Ancak yeni araştırmayı yürüten ekip 2020'deki parlaklık düşüşünden sonraki gözlemlerin bu teoriyi güçlendirdiğini savunuyor. 

Bilim insanları ayrıca yıldızın çok uzun bir süre boyunca daha süpernova patlaması geçirmeyeceğini düşünüyor.

Araştırmacılar yoldaş yıldızın Güneş'in 1,7 katı kütleye sahip olduğunu tahmin ediyor ancak bir nötron yıldızı da olabilir. 

Bazı yıldızların süpernova patlamasından sonra kendi içine çökmesiyle oluşan nötron yıldızları çok daha yoğun oluyor. 

Yeni çalışmada öne sürülen teori Betelgeuse'le ilgili önemli bir soru işaretini giderme potansiyeli taşısa da doğrulanması için gözlem verilerine ihtiyaç var. 

Independent Türkçe, Live Science, EarthSky, Evrim Ağacı, arXiv