Türkiye, İran’ın Suriye ile normalleşme sürecine müdahil olmasını memnuniyetle karşılıyor

Türkiye-Suriye yakınlaşmasına karşı 30 Aralık 2022’de İdlib’de düzenlenen gösteri (AFP)
Türkiye-Suriye yakınlaşmasına karşı 30 Aralık 2022’de İdlib’de düzenlenen gösteri (AFP)
TT

Türkiye, İran’ın Suriye ile normalleşme sürecine müdahil olmasını memnuniyetle karşılıyor

Türkiye-Suriye yakınlaşmasına karşı 30 Aralık 2022’de İdlib’de düzenlenen gösteri (AFP)
Türkiye-Suriye yakınlaşmasına karşı 30 Aralık 2022’de İdlib’de düzenlenen gösteri (AFP)

Türkiye ve Rusya, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimi ile Türkiye arasındaki normalleşme sürecine İran’ın da katılması gerektiğinin farkına varmış gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye-Suriye-Rusya üçlü görüşmelerine İran’ın da katılma ihtimaline ilişkin bir soruya yanıt verdi.
Kalın, “Yeni toplantının henüz yeri ve tarihi belli değil ama Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, biz İran’ın bu sürece dahil olmasından memnuniyet duyarız” dedi.
İran’ın Suriye sahasında önemli bir aktör olduğunun altını çizen Kalın konuya ilişkin yanıtına şu ifadelerle devam etti;
“Rusya arabuluculuğunda Suriye ile yürütülen müzakerelere İran’ın bulunması bize göre katkı sağlar. Çünkü Suriye sahasından Türkiye’ye dönük terör tehditlerini ortadan kaldırmak, sınır güvenliğimizi sağlamak ve Suriyeli mültecilerin evlerine, ülkelerine güvenli, onurlu ve gönüllü bir şekilde dönmelerini sağlamak için yapacağımız müzakerelerde İran’ın bulunması da bu süreci rahatlatır, katkı sağlar. Biz bundan memnuniyet duyarız.”
Kalın’ın açıklamasından saatler önce, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile ilişkileri normalleştirme politikasını desteklediklerini bildirdi.
Lavrov ile Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile Moskova’da görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında şunları söyledi;
“İran’ın bu çalışmaya (Ankara ile Şam arasındaki normalleşme görüşmelerine) dahil olma konusunda anlaşma sağlandı. Hem Rusya, hem İran, hem de Türkiye, Suriye meselesinin çözümüyle uğraşan Astana üçlüsü üyesi. Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyileşmesini teşvik etme yönünde ilerideki temaslara Rusya ve İran’ın eşlik etmesinin mantıklı olduğunu düşünüyorum. Süre ve belirli format üzerinde çalışmalar sürüyor. Adım adım ilerleme ve her adımın küçük de olsa somut sonuçlar getirmesi gerektiği konusunda anlayış var.”
Lavrov ve Şukri, Suriye topraklarının birlik, bütünlük ve egemenliğinin korunması, krizin siyasi olarak çözülmesi ve vatandaşların kendi ve devletlerinin kaderini belirleme haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta yaptığı bir konuşmada, “Şu anda Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerde tabii istediğimiz neticeyi her ne kadar alamıyorsak da diyoruz ki, ‘Gelin şimdi üçlü bazı toplantılar yapalım.’ Nedir bunlar? Üçlü olarak Rusya, Türkiye, Suriye bir araya gelelim. Hatta İran’ı da buna katabiliriz. İran da gelsin. Görüşmelerimizi bu şekilde yapalım ve bölgeye bir huzur gelsin. Bölge şu andaki yaşadığı sıkıntıları yaşamasın” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Rusya’yla bizim ilişkilerimizde karşılıklı bir itibar var, saygı var. Benim Sayın Putin’le ilişkilerim dürüstlük üzerinedir” ifadelerini de kullandı.
Öte yandan, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Astana sürecinin öncü rolünü vurgulayarak, Suriye rejiminin Türkiye de dahil olmak üzere Ortadoğu’daki komşularıyla ilişkilerini normalleştirmesine Moskova’nın yardım etme isteğini dile getirdi.
Bogdanov ve Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymen Susan, Moskova’da yaptıkları görüşmede Suriye’deki durumu ve ülkede kapsamlı bir çözümü teşvik etme çabalarını ele aldı.
Görüşmede Rus tarafı, Suriye topraklarının birliği, bütünlüğü ve egemenliğine koşulsuz saygı ilkelerine uygun olarak Suriye-Türkiye ilişkilerinin normalleştirilmesi de dahil olmak üzere gerekli yardıma devam etmeye hazır olduğunu yineledi.
Suriye Anayasa Komitesi’nin yapıcı çalışmalarının yoğunlaştığını vurgulayan taraflar, Suriye’de kapsamlı bir çözümü teşvik etme görevlerine vurgu yaparak, Suriye’deki durum hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Türkiye ve Suriye istihbarat servisleri arasında uzun süredir Rusya’nın arabuluculuğunda yapılan görüşmeler, 28 Aralık’ta Moskova’da üç ülkenin savunma bakanları ve istihbarat teşkilatlarının başkanları düzeyinde bir görüşmeye dönüştü.
Üç ülkeden dışişleri bakanlarının, Erdoğan’ın önerdiği üç ülke lideri düzeyinde bir toplantı yapılmasına hazırlık olarak, Ocak ayının ikinci yarısında bir araya gelmesi planlanıyordu.
Ancak Şam’ın, Türk güçlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi, Ankara’nın Suriye muhalefetine verdiği desteği kesmesi ve Suriye Milli Ordusu içindeki silahlı grupların terör örgütleri listesine alınması gibi sunduğu şartlar görüşmelerin ritmini yavaşlattı.
Ankara, Rusya’nın sponsor olduğu, normalleşme yolunda ‘gerileme veya yavaşlama’ olarak değerlendirilen dışişleri bakanları toplantısı öncesinde ikinci bir savunma bakanları toplantısı yapılması gereğinden bahsetti.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Şam’a yaptığı ziyaretten birkaç gün sonra mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nun davetlisi olarak 17 Ocak’ta Türkiye’yi ziyaret etti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştü.
Abdullahiyan, Tahran’ın Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmayı hoş karşıladığını vurguladı.
Türkiye, Rusya ve Suriye’nin savunma ve dışişleri bakanlarının görüşme tarihiyle ilgili şu ana kadar yeni bir açıklama yapılmadı. Ancak, normalleşme yolunu durdurma yönünde kesin bir sinyal de verilmedi.
Çavuşoğlu’nun 18 Ocak’ta Türkiye-ABD ilişkilerine yönelik stratejik mekanizma toplantısına katılmak üzere ABD’ye yaptığı ziyaretin ardından, Ankara’nın Esed rejimi ile ilişkileri normalleştirme yönündeki açıklamaları ve adımlarının yavaşladığı görüldü.
Washington, herhangi bir ülkenin Suriye rejimiyle herhangi bir yakınlaşmasını reddettiğini açıkça ilan etmişti.
Türkiye ise, Suriyeli sığınmacıların barınması için güvenli bölgelerin tamamlanması amacıyla ABD ve Rusya’yı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) en büyük bileşeni YPG’yi Türkiye sınırından itibaren 30 kilometre derinlikteki alandan çekme taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyor.



Şi, Trump ile ticaret anlaşmasının ötesine bakıyor: Tayvan

 Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
TT

Şi, Trump ile ticaret anlaşmasının ötesine bakıyor: Tayvan

 Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yarın 2019'dan bu yana ilk zirve toplantısını gerçekleştirecek. Toplantının, iki ekonomik dev arasındaki gerginliği azaltabilecek bir ticaret anlaşmasına varılmasına odaklanması bekleniyor. Pekin, Washington'un Tayvan'a verdiği desteği hafifletmeyi de içeren başka bir hedef peşinde. Tayvan ise Başkan Trump'ın kendisini ‘terk etmesinden’ korkmadığını açıkladı.

Güney Kore'de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi kapsamında yapılacak toplantı öncesinde Trump, Şi'nin Çin anakarasından yaklaşık 160 kilometre uzaklıkta bulunan ve Çin'in kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ettiği ada konusunda kendisine baskı yapsa bile ticaret konusuna odaklanmak istediğini söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında ‘1,4 milyar insanı demir yumrukla yöneten, zeki ve harika bir adam’ olarak tanımladığı Şi ile olan iyi ilişkilerine büyük ölçüde güveniyor.

Trump, kısa süre önce Çin lideriyle olan güçlü ilişkisine olan güvenini yineledi ve özerk bir yönetimle idare edilen Tayvan'ın Çin tarafından işgal edilme ihtimalini reddetti. Bununla birlikte gözlemciler, Trump'ın diplomatik manevrasının ABD'nin Tayvan'a desteğinin boyutunu da kapsayıp kapsamadığını ve Şi'nin zirve sırasında Tayvan konusunda Trump'ı ikna etmeye çalışıp çalışmayacağını merakla bekliyor.

Trump bu yılın başlarında göreve geldiğinden beri, ABD yönetimi Tayvan ile bazı ilişkilerini azalttı. Financial Times, Washington'un Tayvanlı ve Amerikalı savunma yetkilileri arasındaki görüşmelerin temsil seviyesini düşürdüğünü ve toplantıyı Washington'dan Alaska'ya taşıdığını bildirdi.

‘Tayvan'ın bağımsızlığı’

 Tayvan'ın Kinmen bölgesi… Arka planda Çin'in Xiamen kenti gözüküyor. (Reuters)Tayvan'ın Kinmen bölgesi… Arka planda Çin'in Xiamen kenti gözüküyor. (Reuters)

New York Times uzmanların, Şi Cinping’in muhtemelen Trump’ın, ABD’nin Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediğini açıkça söylemesini isteyebileceğini belirtti. Gazete, böyle bir açıklamanın geçmiş Amerikan yönetimlerinin ifade ettiklerini yinelemiş olacağını, ancak ‘Washington’u yıllardır Tayvan’ın bağımsızlığını teşvik etmekle suçlayan Pekin tarafından memnuniyetle karşılanacağını’ yazdı. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu yıl Tayvan ile ilgili bir internet sayfasını güncelleyerek “Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyoruz” ifadesini kaldırdı ve bu hareket Çin'den sert eleştiriler aldı. Trump, ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığına ‘karşı’ olduğunu söylerse, bu Pekin için daha da büyük bir zafer olacak.

New York'taki Dış İlişkiler Konseyi'nde araştırmacı olan David Sachs, “Çin’in tutumunu destekleyen bir şey söylendiği anda, Çin bunu Tayvan meselesinde ABD’nin yeni resmi tutumu olarak kabul ediyor… Çinliler bunu bir zaman çizelgesi olarak görüyor olabilirler: Önce ticaret savaşında bir tür ateşkes ve tansiyonun düşürülmesini istiyorlar, ardından daha geniş jeostratejik konuların ele alınmasını arzuluyorlar. Ancak bu sürecin merkezinde Tayvan yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Henrietta Levin, “Başkan Şi kaçınılmaz olarak Tayvan ile ilgili bu talepleri sunduğunda Başkan Trump'ın nasıl tepki vereceği konusunda belirsizlik var” dedi.

Avrasya Grubu’nun Çin İşleri Direktörü Amanda Hsiao, Çin'in ABD'nin Tayvan politikasının kendi lehine gelişeceğine inandığını söyledi. Hsiao, Çinli yetkililerin, ‘güç dengesinin giderek Çin'in lehine değiştiğine inandıkları için, ABD'nin Tayvan'a olan taahhütlerinin zamanla zayıflama olasılığını gördüklerini’ belirtti.

Tayvan'dan şikâyet

Tayvan'ın Kaohsiung Limanı’nda tırlar konteynerleri taşıyor. (EPA)Tayvan'ın Kaohsiung Limanı’nda tırlar konteynerleri taşıyor. (EPA)

Trump, Tayvan'ın askeri harcamalarının çok az olduğunu ve yarı iletken üretiminde haksız bir hakimiyet kurmasını uzun süredir eleştiriyor. Tayvan'ın Çin'in tehditlerine karşı koyma kabiliyetini sorgulayan Trump, Çin'i caydırmak için ABD'nin gücünü övüyor. Trump, geçtiğimiz günlerde “ABD, tartışmasız dünyanın en güçlü askeri gücü” dedi.

Ancak Trump, eski Başkan Bill Clinton'ın 1998'deki Çin ziyaretinde kullandığına benzer bir dil kullanarak, ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğini söyleyebilir ve bunun Pekin'i ticaret müzakerelerine daha açık hale getireceğini umabilir.

Diğer taraftan Tayvan Dışişleri Bakanı Lin Chia-lung, Trump'ın Şi ile yapacağı zirvede Tayvan hakkında ne söyleyeceği konusundaki endişeleri hafife aldı. Chia-lung, Tayvanlı milletvekillerine hitaben şöyle dedi: “ABD tarafıyla yakın temas halindeyiz. Onların Çin ile olan ilişkileri Tayvan'a zarar vermeyecek.”

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Trump'ın ticaret konularında Çin'den ‘ayrıcalıklı muamele’ karşılığında Tayvan konusunda taviz vereceği fikrini reddetti. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre eski Başkan Barack Obama'nın Çin danışmanı olan Ryan Hass, anlaşma arayışında olan Trump ile Pekin'e karşı durmaya odaklanan ABD bürokrasisi arasında ‘bölünme’ olduğunu söyledi. Hass, “Çin, ABD ve Çin'in birlikte merkezde olmasını değil, ABD'yi kenara iterek tek başına merkezde olmayı istiyor” değerlendirmesinde bulundu.


Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı: Bölgesinde lider, dünyada muteber, büyük ve müreffeh Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)
TT

Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı: Bölgesinde lider, dünyada muteber, büyük ve müreffeh Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Arşiv-Reuters)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşayan vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

Zaferlerle dolu tarihimizin doruk noktalarından biri olan bu önemli günde; sınırlarımız içindeki 86 milyon vatandaşımızın, Kıbrıs Türk halkının ve yurt dışındaki kardeşlerimizin her birinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı can-ı gönülden tebrik ediyorum. Aynı şekilde, medeniyet bahçemizi birlikte ekip biçtiğimiz; müşterek bir mazi ve kültür mirasını tevarüs ettiğimiz, sevincimize ortak olan tüm dostlarımıza da şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

“Asırlardır kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları bizlere vatan kılan kahramanları rahmetle yâd ediyorum”

Bugün, Cumhuriyetimizin 102’nci kuruluş yıl dönümünü milletçe iftiharla idrak ediyoruz. İstiklal ve istikbal mefkuremizin, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğinde tecessüm ettiği bu önemli günün; ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Millî Mücadele’yi sevk ve idare ederek Cumhuriyete giden yolu açan Gazi Meclisimizin tüm mensuplarını, bugün bir kez daha şükranla anıyorum. Ahlat ve Malazgirt’teki ilk akınlardan Çanakkale Destanı’na, Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz Direnişine kadar asırlardır kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları bizlere vatan kılan kahramanları rahmetle yâd ediyorum.

Tüm dünyanın bildiği şu hakikati bugün bir kez daha ilan etmek isterim: Biz hem güçlü bir millet hem de köklü bir devletiz. Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki güneş ve etrafındaki 16 yıldız, bizim binlerce yıllık devlet geleneğimizi temsil ediyor. ‘Ebet-müddet’ ülküsüyle kurduğumuz bu devletlerin her biri, millî kimliğimizin şan ve şeref payesi; cihana yön veren aziz milletimizin kudret ve merhamet nişanesidir.

“Türkiye yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda her alanda ezber bozan atılımlar içindeyiz”

Türkiye Cumhuriyeti ise, tarihinin en sancılı günlerinde, onca zorluğa, yokluğa, sıkıntıya rağmen hürriyet ve istiklaline dört elle sarılan fedakâr milletimizin son çatısı; devletler zincirimizin son halkasıdır. Bu yüksek şuurla şehit ve gazilerimizin emanetine sahip çıkmak; cesur ve cefakâr ellerde yükselen Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Asra mührümüzü vuracağımız Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda; savunma sanayiinden ekonomiye, eğitimden tarıma, turizme, enerjiye ve dış politikaya kadar her alanda ezber bozan atılımlar içindeyiz.

6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını sarıyor, afetzede kardeşlerimizi hızla güvenli yuvalarına kavuşturuyoruz. İnşallah yıl sonuna kadar, söz verdiğimiz şekilde, 453 bin konutun anahtar teslimini gerçekleştirmiş olacağız.

“86 milyon insanımızın barış içinde yaşayacağı Terörsüz Türkiye menziline emin adımlarla ilerliyoruz”

Aynı zamanda 86 milyon insanımızın huzur, güven, barış ve refah içinde yaşayacağı terörsüz Türkiye menziline doğru da emin adımlarla ilerliyoruz. Millî birlik ve dayanışmamızı hedef alan kaos tüccarlarına prim vermeden; engelleri aşmaya, oyunları bozmaya, yayılmacı emeller peşinde koşanların heveslerini kursaklarında bırakmaya inşallah devam edeceğiz.

Diğer taraftan, savaş, çatışma ve krizlerin evrensel değerleri aşındırdığı bir dönemde Türkiye olarak, hak ve hakikatin savunucusu kimliğimizle ‘daha adil bir dünya’ için var gücümüzle çalışıyoruz. Gazze ve Filistin başta olmak üzere, pek çok kriz bölgesinde; arabuluculuk faaliyetlerimizle, diplomatik girişimlerimizle, insanî yardımlarımızla akan kanı durdurmanın, yaraları sarmanın, kalıcı barışa giden yolu ardına kadar açmanın gayretindeyiz.

İlhamını çift başlı Selçuklu Kartalı’ndan alan 360 derecelik dış politika vizyonumuzla, tarihimize ve kimliğimize yaraşır şekilde, üzerimize düşen her türlü sorumluluğu büyük bir titizlikle yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

Bölgesinde lider, dünyada muteber; büyük, güçlü ve müreffeh Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyor, aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, gazilerimizi ise şükranla yad ediyorum. Tüm vatandaşlarımızın, sevincimize ortak olan tüm dost ve misafirlerimizin Cumhuriyet Bayramı’nı gönülden tebrik ediyorum. Cumhuriyetimizin 102’nci yıl dönümü kutlu olsun!


ABD Savunma Bakanı: Japonya ile ittifakımız "Çin'in askeri saldırganlığını caydırmak için elzemdir"

Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi (sağda) ve ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Tokyo'daki Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen ortak basın toplantısının ardından el sıkışıyor (AP)
Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi (sağda) ve ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Tokyo'daki Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen ortak basın toplantısının ardından el sıkışıyor (AP)
TT

ABD Savunma Bakanı: Japonya ile ittifakımız "Çin'in askeri saldırganlığını caydırmak için elzemdir"

Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi (sağda) ve ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Tokyo'daki Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen ortak basın toplantısının ardından el sıkışıyor (AP)
Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi (sağda) ve ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Tokyo'daki Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen ortak basın toplantısının ardından el sıkışıyor (AP)

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, bugün yaptığı açıklamada, ABD-Japonya ittifakının "Çin'in askeri saldırganlığını caydırmak için elzem" olduğunu belirtti.

Japon mevkidaşı Shinjiro Koizumi ile Tokyo'da yaptığı görüşmede Hegseth, "Bölgesel acil durumlara müdahale etmek ve ülkemizin güvenliğini sağlamak için Japonya ile birlikte ittifakımızı daha da güçlendirmeyi dört gözle bekliyoruz" dedi.

Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi ise ülkesinin askeri bütçesini mart ayı sonuna kadar GSYİH'sinin yüzde 2'sine çıkarmayı hedeflediğini doğruladı; bu, planlanandan iki yıl önce gerçekleşti.

Tokyo'da Amerikalı mevkidaşı Pete Higseth'e hitap eden Japon bakan, "Bölgedeki balistik füze kabiliyetlerinin önemli ölçüde artması göz önüne alındığında, füze savunmamızı güçlendirmeye devam etmemiz önemlidir" diyerek, Japonya Başbakanı Sanae Takaichi'nin geçen hafta belirlediği hedefi bir kez daha teyit etti.