Nobel Barış Ödülü sahibi avukat Şirin Ebadi: İran'daki devrim süreci geri döndürülemez

Şirin Ebadi Londra'da konuşurken (Reuters)
Şirin Ebadi Londra'da konuşurken (Reuters)
TT

Nobel Barış Ödülü sahibi avukat Şirin Ebadi: İran'daki devrim süreci geri döndürülemez

Şirin Ebadi Londra'da konuşurken (Reuters)
Şirin Ebadi Londra'da konuşurken (Reuters)

Nobel Barış Ödülü sahibi İranlı avukat Şirin Ebadi, Mahsa Amini adlı genç kızın geçen yıl polis tarafından gözaltına alındığı sırada hayatını kaybetmesinin ‘İran İslam Cumhuriyeti’ndeki rejimin çöküşüne yol açacak, geri dönüşü olmayan devrimci bir süreci’ tetiklediğini söyledi.
İran'ın yönetici din adamlarını eleştiren pek çok kişi gibi Ebadi de mevcut protesto dalgasının, iktidardaki dini müesses nizamın meşruiyetine şimdiye kadarki en cüretkâr meydan okuma olduğunu söylüyor. Reuters Haber Ajansı’na dün telefonla verdiği röportajda Ebadi, “Bu devrimci süreç, nihai varış noktasına ulaşana kadar durmayacak bir tren gibi” dedi.
İnsan hakları konusundaki çalışmaları nedeniyle 2003 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Ebadi, 2009 yılından beri Londra'da yaşıyor.
Reuters’a göre İran’da iktidardaki dini müesses nizam, başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle gözaltına alındığı sırada 16 Eylül’de hayatını kaybeden Amini’nin ölümünden beri geniş çaplı protestolarla karşı karşıya. İran hükümeti, Amini'nin ölümünü yaşadığı sağlık sorunlarına bağlamış ve ABD ile diğer düşmanları iktidardaki dini müesses nizamı istikrarsızlaştırmak için mevcut kaosu körüklemekle suçlamıştı. Şirin Ebadi, hükümet karşıtı protestoların en açık sözlü destekçilerinden biri. 1979 İslam Devrimi'nden bu yana İran'da iktidarı elinde tutan dini müesses nizama sert eleştiriler yöneltiyor. 1979 İslam Devrimi seküler ve Batı ile müttefik olan Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin devrilmesine yol açmış ve ardından İslam Cumhuriyeti kurulmuştu.
Ebadi, Londra'dan telefonla verdiği röportajda “Devletin ölümcül şiddet kullanması, İranlıların iktidardaki dini müesses nizama duydukları öfkeyi derinleştiriyor, çünkü talepleri giderilmiyor” değerlendirmesinde bulundu. ‘Protestoların farklı bir biçim aldığını ancak durmadığını’ vurgulayan Ebadi, konuşmasını sonlandırırken Batı'nın, iktidardaki müesses nizamı iktidarı bırakmaya zorlamak için Tahran'daki büyükelçileri geri çağırarak ülke ile siyasi ilişkilerin seviyesini düşürmek ve nükleer anlaşma da dahil olmak üzere İslam Cumhuriyeti ile herhangi bir anlaşma yapmaktan kaçınmak gibi ‘pratik adımlar’ atması gerektiğini söyledi.



Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

TT

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu, şiddet olaylarına sahne olan kentte yeni bir ateşkes anlaşmasının ilan edilmesinden saatler sonra, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda kentinden çekilmeye başladı.

Suriye Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Suriye Arap Ordusu güçlerinin Süveyda kentinden çekilmesi, anlaşma şartlarına uygun olarak ve kentin yasadışı gruplardan temizlenmesinin tamamlanmasının ardından başladı” denilirken, kentte konuşlu diğer hükümet güçlerinin çekilmesinden söz edilmedi.

Anlaşma, İsrail'in Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayı ve Suriye ordusu karargâhı yakınlarına ve Suriye'nin güneyindeki Süveyda ve Dera vilayetlerindeki hükümet güçlerine art arda düzenlediği saldırıların ardından sağlandı.

Ateşkes anlaşmasının şartları

Anlaşma, hükümet ile Süveyda ileri gelenleri arasında bir anlaşmaya varıldığını duyuran topluluğun Dürzi Şeyhi Akl Yusuf Cerbu tarafından imzalanırken, Dürzi Şeyh Hikmet El Hicri anlaşmayı reddederek çatışmaların “tüm Süveyda'nın kurtarılmasına” kadar devam edeceğini vurguladı.

El Hicri yaptığı açıklamada herhangi bir anlaşma, müzakere ya da yetkilendirmeyi reddetti ve bu birleşik pozisyondan sapan ve tek taraflı olarak iletişim kuran ya da anlaşan herhangi bir kişi ya da tarafları uyardı.

Cerbu, anlaşmanın Süveyda'daki askeri operasyonların tamamen ve derhal durdurulmasını, ordu güçlerinin kışlalarına dönmesini ve ateşkesin uygulanmasını denetlemek üzere devlet ve Süveyda ileri gelenlerinden bir izleme komitesi kurulmasını içerdiğini söyledi.

Dürzi lider anlaşmanın ayrıca Süveyda'nın Suriye devletine tam entegrasyonunu öngördüğünü ve tüm vilayet toprakları üzerindeki tam egemenliğini teyit ettiğini söyledi.

Anlaşma aynı zamanda iç güvenlik kontrol noktaları ve devlet polisi ile Süveyda ve komşu bölgelerden polis personelinin konuşlandırılmasını ve Süveyda'dan polis memurlarının vilayetteki güvenlik dosyasını yönetmek için liderlik ve yürütme görevlerini üstlenmesini de içeriyor.

Cerbu ayrıca iki tarafın, silahların devlet çerçevesi dışında ortaya çıkmasına son verilmesini sağlamak amacıyla Süveyda'daki ağır silahları düzenleyecek bir mekanizma üzerinde ve Süveyda'nın tüm bölgelerindeki tüm devlet kurumlarının Suriye yasaları ve yönetmeliklerine uygun olarak yeniden faaliyete geçirilmesi konusunda anlaştığını söyledi.

Çok sayıda ceset

Suriye Sağlık Bakanlığı bugün İsrail'in Şam'a yönelik saldırılarında üç kişinin öldüğünü ve 34 kişinin yaralandığını bildirdi. Bakanlık Süveyda'daki Ulusal Hastane'de aralarında güvenlik güçleri mensupları ve sivillerin de bulunduğu onlarca cesedin bulunduğunu belirtti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada İsrail'in Genelkurmay karargâhı, başkanlık sarayı çevresi ve ülkenin güneyini hedef alan son saldırılarının “tehlikeli bir tırmanış” olduğunu söyledi.

Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Suriye bu tehlikeli tırmanıştan ve yansımalarından tamamen İsrail'i sorumlu tutmaktadır. Suriye, topraklarını ve halkını uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan tüm araçlarla savunmak için tüm meşru haklarını saklı tutacaktır. İsrail'in Suriye'de gerginliği tırmandırmak, kaos yaratmak ve güvenlik ve emniyeti baltalamak için izlediği sistematik bir politika bağlamında gerçekleşen bu bariz saldırganlık, BM Şartı ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlalidir.”