Arap ünlüler, enkazdan çıkarılan çocukları evlat edinmek için harekete geçti

Ebeveynlerin depremde yaşamını yitirmesi Suriye'yi adeta büyük bir yetimhaneye çevirdi.

Enkazın altında doğan bir çocuk. (DPA) Joelle Mardinian ve evlatlık oğlu Natha. (Instagram)
Enkazın altında doğan bir çocuk. (DPA) Joelle Mardinian ve evlatlık oğlu Natha. (Instagram)
TT

Arap ünlüler, enkazdan çıkarılan çocukları evlat edinmek için harekete geçti

Enkazın altında doğan bir çocuk. (DPA) Joelle Mardinian ve evlatlık oğlu Natha. (Instagram)
Enkazın altında doğan bir çocuk. (DPA) Joelle Mardinian ve evlatlık oğlu Natha. (Instagram)

Türkiye ve Suriye'yi vuran ölümcül depremin ardından enkaz altından çıkarılan çocuklardan yürekleri burkan görüntüler hızla yayılıyor. Bir çocuğun enkazın altında 20 saatten uzun süre kaldıktan sonra çıkarılması gönüllüler tarafından büyük bir mutluluk ve alkışla karşılanırken, taş yığınının dışında kendilerini neyin beklediğini bilmeyen bu çocukların geleceğine dair büyük bir üzüntü duyuluyor. Sağ kurtulan çocuklardan bazıları öksüz kaldıklarını, babalarının, annelerinin, ninelerinin, dedelerinin, teyzelerinin öldüğün henüz bilmiyor.  Arap bölgesinin acı tarihinin ayrılmaz bir parçası haline gelen bu çocuk görüntüleri, bir daha hafızalardan sinmeyecek…
Depremi atlatmayı başaran Suriyeli çocukların son 12 yılda savaşlarla parçalanan ülkesi, tüm dünyanın yüreğini derinden burkan büyük bir mezarlık haline geldi. Hayatta kalan ailelerin ve çocukların barınmasına yardım etme konusunda çaresizlik sürüyor...
Enkaz altında dünyaya gelen ve kurtarma ekipleri tarafından bulunduğunda halen ölü annesine göbek bağıyla bağlı olan kız bebeğin fotoğrafı, Arap dünyasında evlat edinme konusunun hızla yayılmasına neden oldu. Arap bölgesindeki pek çok kişi konuyu dini, sosyal ve yasal birçok nedenden dolayı halen tabu ve çetrefilli bir mesele olarak görüyor.
Afrin Hastanesi'ndeki bir kuvözde halen yaşam mücadelesi veren ve şiddetli soğuk algınlığının ardından tedavi gören bu kız çocuğu, başına gelenlerden habersiz. Arap dünyasının önde gelen isimleri, onu ve depremden sağ kurtulan diğer çocukları evlat edinmek için harekete geçtiler. Bu isimler arasında bir çocuğu evlat edinmeye tamamen hazır olduğunu açıklayan Faslı gazeteci Hind Boumchamar da var. Boumchamar, bir kız veya erkek çocuğu büyütmeye tamamen hazır olduğunu ve tüm sorumluluğu üstlenebileceğini belirtti. Boumchamar, kucağında oyuncak bebek büyüklüğünde, suyla karışık tozla kaplı göbek bağı sarkan çıplak bir kız bebekle koşan bir gönüllünün sosyal medyada dolaşan videosunu paylaştı. Boumchamar sosyal medya sayfasında şu açıklamayı yaptı:
“Suriye'deki yasal prosedürler izin verirse, bu çocuğu Allah'tan başka kimsesi olmadığı için evlat edinmeye hazırım…  Lütfen beni yetkililere ulaştırın ve bilgilendirin.”
Evlat edinme niyetini dile getiren ünlüler arasında, Emirlik sanatçısı Ahlam da vardı.

Henüz 20 günlük olan Kerim enkazın altından sağ çıkarıldı. (Reuters)
Gazeteci Halima Boland da evlat edinme niyetini açıklamış, depremde tüm ailesini kaybetmiş Suriyeli bir çocuğu evlat edinmek istediğini ısrarla dile getirmişti. Boland, hastane yatağında yatan yaralı bir çocuğun videosunu gördükten sonra bu arzusunu tekrar dile getirdi. Şu an onunla ilgilenen hayırsever ekip, bu çocuğun ailesini kaybettiğini ve kimsesi olmadığını bildirdi.
Instagram platformundaki Jaadnista sayfasının sahibi komedyen Nathalie Hajaig, Suriye'deki depremde ailesini kaybeden bir çocuğu evlat edinmeyi ciddi şekilde istediğini ifade ettiği bir video çekti. Hajaig bu çocuğu küçük ailesine dahil etmeye hazır olduğunu vurguladı ve takipçilerinden, evlat edinme sürecini kolaylaştıran yetkili makamlara bir an önce ulaşması için yardımcı olmalarını istedi.
Evlat edinme konusu birçok Arap ülkesinde çok karmaşık ve bazı hükümetler evlat edinmeyi yasaklayarak yetimhanedeki çocuklarla toplum arasına devasa bir duvar örüyor. Lübnanlı iş kadını ve sosyal medyada oldukça ünlü olan Joelle Mardinian, anavatanı Lübnan'da yasalara meydan okuduğunda bu duvar yıkıldı. 2019'da çocuğu Nathan'ı evlat edindikten sonra sosyal medya platformlarında toplumun ve milyonlarca takipçisinin eleştirilerine karşı dimdik durdu.
Dolayısıyla evlat edinme hakkında konuşabilecek ve Arap dünyasındaki ünlü isimlerin evlat edinme konusundaki niyetini yorumlayabilecek en iyi kişi Mardinian olabilir. Şarku’l Avsat, bazı Arap toplumlarımızda tabu olarak kabul edilen evlat edinme konusunu görüşmek için Joelle ile temasa geçti. Mardinian konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamasında başına gelen en güzel şeyin ve hayatındaki en mutlu anın Nathan'ı evlat edindiği gün olduğunu kaydetti.
Mardinian, oğlu Nathan'dan (Mardinian’ın bir oğlu ve bir kızı var) tarifsiz bir şefkatle, ancak annelerin anlayabileceği bir aşkla bahsediyor. Joelle, evlatlık oğlu Nathan, oğlu Billy veya kızı Ella arasında ayrım yapmıyor. Aksine, kalbinin bir parçası olarak tanımladığı Nathan'ı bulduğunda hayatındaki gerçek mutluluğu tattığını söylüyor.
Mardinian, evlat edinmenin bir insanın yapabileceği en yüce şeylerden biri olduğunu söylüyor ve Lübnan gibi bazı Arap ülkelerindeki halen evlat edinme meselesini kötü olarak ele alan, zamanın gerisinde kalmış yasaları suçluyor.
Mardinian, küçüklüğünden beri evlat edinmenin hayalini kurduğunu, bu konuyu eşi Kemal'le tartıştığını belirtti. Evlat edinmek istediğini ifade ettiğini ve eşinin de bunu kabul ettiğini aktardı. Daha sonra Lübnan'daki yetimhaneden bir çocuğu evlat edinmek üzere çıktığı ıstırap dolu yolculuğu başladı. Bu yolculuk dört yıl sürdü. Çünkü Lübnan'da hukuk yetimleri ötekileştiriyor ve onları seven, onlar için sorumluluk alan bir ailede rahat bir yaşam sürmelerini engelliyor. Ancak önce Allah’ın nasip etmesi ve ardından avukat Mark Habaka ve Yargıç Nazik el- Hatib sayesinde Dubai'deki işini ve ailesini bırakıp 13 yaşında terk ettiği Beyrut'ta yaşamasına neden olan engelleri aşabildiğini vurguluyor. Mardinian oğluna, kendisiyle birlikte Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaşayan ailenin geri kalanına katılması için seyahat etmesine izin verecek bir pasaport vereceği günü bekliyor.
Joelle'nin sesi, evlat edinmeden ve yetimhanelerin duvarları arasında sanki toplum için bir yükmüş gibi, başlarına gelenlerin sebebi onlarmış gibi büyüyen çocuklardan bahsederken değişiyor. Joelle, Suriye ve Türkiye'deki çocukların başına gelenlerden duyduğu derin üzüntüyü de dile getirirken hiçbir gücü olmayan masum bir çocuğa daha iyi bir yaşam sağlamak için kendisinin izinden gitmeye niyetli ünlü Arap isimler olduğunu duymaktan mutlu olduğunu vurguluyor.
Joelle, Nathan'ı evlat edinmesine izin verilmediğini ve onu bulduktan beş hafta sonra Beyrut'taki geçici evinde, birlikte yaşaması için yetimhaneden almasına nasıl izin verildiğini anlatarak evlat edinmenin yasal prosedürleri konusunda uyarıda bulunuyor.
Kendisi, Nathan’ı yasal olarak evlat edinene kadar altı ay beklemiş ve bu süre boyunca Nathan'ı evlat edinmesine değil, koruyucu anne olmasına izin verilmiş. Joelle bunun hayatındaki en zor aşamalardan biri olduğunu ve buna da evlat edinme yasasının neden olduğunu vurguluyor.
Joelle yasayla mücadele edip çocuğunu kazandıktan ve BAE’ye götürdükten sonra yanlış inançlar ve fikirler üzerine büyümüş bir toplum sorunuyla karşı karşıya kalmış. Toplum, yetim çocuğun imajını karalayıp onu kötü bir figür olarak sunuyor... Joelle çocuğuyla ilk fotoğrafını Instagram'da yayınladıktan sonra birçok takipçisinin tepki gösterdiğini belirterek hislerin şu kelimleler ile anlatıyor:
"İnsanların neden benimsemekten çekindiğini anlıyorum. Çünkü bu aşkın sözlükte yeni bir tanımına ihtiyaç var."
Joelle'nin arzusu, Lübnan'daki evlat edinme yasasını değiştirecek ve bazı önlemler alarak sorunları çözülebilecek bir kampanya başlatmak. Bu önlemler arasında; çocuğu evlat edinecek kişinin verilerinin doğrulanması, herhangi bir suçtan mahkum olmaması ve çocuk yetiştirme sorumluluğunu üstlenecek akıl sağlığına sahip olması yer alıyor.
Joelle evlat edinme konusunu destekliyor. Çünkü böylece masum bir çocuğa onu seven ve iyi davranan bir ailede güzel bir hayat veriliyor.
Joelle açıklamalarını evlat edinmeyi teşvik ettiğini, basının da evlat edinme konusunu aydınlatmak için kendisini destekleyeceği günün geleceğini, kendilerini zor bir hayat bekleyen çocuklara daha iyi bir yaşam sağlanması ve özel prosedürlerin kolaylaştırılması gerektiğini belirterek sonlandırdı. "Nathan, Allah’ın bir armağanı. Hayatımı değiştiren ve yaşamıma mutluluk katan gerçek bir mucize” dedi.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.