51. Bölge nasıl uzaylı teorilerinin yuvası haline geldi?

Halen birçok sır barındıran bölge üst düzey casus uçakları için bir test alanıydı.

‘51. Bölge’ 1955’ten bu yana milyonlarca ABD’li için sır olarak kaldı. (Independent Arabia)
‘51. Bölge’ 1955’ten bu yana milyonlarca ABD’li için sır olarak kaldı. (Independent Arabia)
TT

51. Bölge nasıl uzaylı teorilerinin yuvası haline geldi?

‘51. Bölge’ 1955’ten bu yana milyonlarca ABD’li için sır olarak kaldı. (Independent Arabia)
‘51. Bölge’ 1955’ten bu yana milyonlarca ABD’li için sır olarak kaldı. (Independent Arabia)

Tarık eş-Şami
Her ne kadar Başkan Joe Biden, ABD savaş uçakları tarafından düşürülen üç ‘tanımlanamayan uçan nesnenin’ (UFO) bilimsel araştırma veya meteoroloji balonları olduğunu ve Çin’e veya başka bir ülkeye ait olmadığını öne sürse de bunların niteliğini bildiğini yalanladı. Ayrıca kalıntılarının analiz için toplanıp toplanmadığını da belirtmedi. Bu da ABD istihbarat servislerinin ne sakladığına dair spekülasyonlara yol açtı. Bu çerçevede ABD halkını endişelendiren konuyla ilgili gizem devam ediyor. Açıklamalar aynı şekilde içinde olup bitenler hakkında halen birçok şey gizlenen ‘51. Bölge’ hakkındaki sırları gündeme taşıyor. Peki, bu gizemli bölge ne? Neden onlarca yıldır gizli tutuldu ve şimdiye kadar neler saklandı?

Bulmaca alanı
51. Bölge 1955 yılından bu yana milyonlarca ABD’li için bir sır olarak kaldı. Bunun nedeni yalnızca ilgi çekici ismi veya resmi olarak var olmaması ve onlarca yıldır ABD hükümetinin herhangi bir haritasında görünmemesi değil. Çevresinde uçan dünya dışı varlıkları ve tanımlanamayan uçan nesneleri takip eden yerel sakinlerle ilgili birçok hikayeyle bağlantılı olması da nedenler arasında. Son olarak geçtiğimiz günlerde kimliği ve kaynağı henüz bilinmeyen, ABD ve Kanada semalarında yüksekten uçan tanımlanamayan nesne gündemin üst sıralarına yerleşti. Bunlar hakkında, ABD Başkanı Biden ve üst düzey yetkililer endişeleri yatıştırıcı açıklamalarda bulunuyor.
704806-317193551.png
51. Bölge, Las Vegas’ın yaklaşık 197 kilometre kuzeybatısındaki Nevada Çölü’nde, ıssız bir alanda yer alıyor. (Getty)
51. Bölge efsaneleri her yıl dünyanın her yerinden başka bir dünyadan uzaylıları ve uzay gemilerini görme umuduyla buraya akın eden turistleri cezbediyor. Ancak bu hassas yere yaklaşmalarına izin verilmiyor. Dolayısıyla bir şey görmüyorlar. Dört yıl önce 20 Eylül 2019’da uzaylılar ve tanımlanamayan uçan cisimlerle ilgili hikayelerin takipçisi yaklaşık altı bin kişi, Facebook üzerinden yayılan bir davete cevaben bu bölgeye akın etti. Bu insanlar, uzaylıları görmeyi veya dünya dışı cisimlere dair bir kanıt bulmayı amaçlıyordu. Ayrıca alanı koruyan güvenlik güçlerinin, onların büyük sayılarına karşı koyamayacaklarını ileri sürüyorlardı. Ancak uzun bir beklenti ve kalabalığa eşlik eden medya kargaşasından sonra durum, bazı ABD ürünlerinin reklam ve tanıtımda istismar ettiği bir şenlik sahnesi, uzaylı resimleri ve hayali çizimlerle sona erdi.

51. Bölge nerede?
Bölge, Las Vegas’ın yaklaşık 197 kilometre kuzeybatısındaki Nevada Çölü’nde ıssız bir alanda yer alıyor. 375 numaralı Devlet Karayolu boyunca 29 ve 30 işaretleri arasında bir yerde bulunuyor. Buraya, herhangi bir işaret olmayan toprak yol uzanıyor. Asfalttan hiçbir bina gözükmese de yol, Groom Gölü’ne veya Homey Havalimanı’na gidiyor.
Bölgeyi daha önce ziyaret etmiş olanlar için bu yol, gerçek kökeni veya ne anlama geldiği bilinmeyen birçok gayri resmi ismin bulunduğu bir askeri üsse çıkıyor. Bu da gizemi ve karışıklığı artırıyor. Ayrıca CIA’in gizli tutmak istediği sitelere kod isimler verdiğine inanılıyor. ‘National Geographic’ internet sitesine göre bu isimler arasında Paradise Ranch, Water City, Dreamland Resort, Red Square, The Box, The Ranch, Nevada Test and Training Range (Nevada Test ve Eğitim Sahası), Detachment-3, Air Force Test Center (Hava Kuvvetleri Test Merkezi) ve 51. Bölge yer alıyor.

Bu isim nereden geliyor?
Merkezî İstihbarat Teşkilatı’na (CIA) göre bu bölgenin sayısını 51 olarak sınıflandırılması, şu an feshedilmiş ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun ‘Nellis’ Hava Kuvvetleri Üssü yakınlarındaki alanları belirlemek için kullandığı 1960’lı yıllara ait grafiklere dayanıyor.
1958 yılında ve 1662 sayılı Genel Arazi Tahsis Kararnamesi uyarınca, yaklaşık 153,6 kilometrekarelik alan, yerini ABD Enerji Bakanlığı’na bırakan ABD Atom Enerjisi Komisyonu tarafından kamu kullanımından çekildi. Bunların arasında halka yasak olan ve çevresinde silahlı muhafızların devriye gezdiği 51. Bölge de vardı. Ayrıca hava trafik kontrolünden izin alınmadan hava sahasına girilmesi mümkün değil. Bu nedenle bölge, ABD hükümetinin sırlarını sakladığı ve dünyaya düşen UFO ve uzaylıları gizlediği yer olduğuna inanan komplo teorisyenleri ve paranormal olayları sevenler açısından onlarca yıldır bir efsane olarak kaldı.

‘Roswell’ uçan dairesi
Ancak 51. Bölge efsanesinin gerçek başlangıcı, 1947’de New Mexico’nun Roswell kasabasında bir uçan dairenin düşmesi ve en ünlü UFO hikayelerinin yayılmasıyla ortaya çıktı. Hikayelere göre ABD tarafından uzay aracı üretimini çoğaltmak için mühendislik denemeleri yapmak üzere uçan dairenin kalıntıları ve uzaylıların cesetleri 51. Bölge’ye getirilmişti.
‘Smithsonian’ dergisine göre Roswell Daily Record, 8 Temmuz 1947’de bir uçan daire bildirdi. Kitlenin ilgisini çeken şey, yalnızca uzaylıların yönettiği bir uçan dairenin Roswell’e çarpma ihtimali değildi. ABD ordusunun uzay aracının enkazını toplayarak üzerinde garip deneyler yaptığı ve varlığını ABD halkından sakladığı fikriydi.
Roswell, 1950’lerin ortalarına kadar bilinen hiçbir faaliyetin görülmediği 51. Bölge’ye yakın değil. Ancak bu iki bölge, uzayla ilgili faaliyetlerle açık ilişkileri nedeniyle ilgi çekiyor.

Söylentinin yayılma nedeni
ABD’nin bu bölgede yürüttüğü askeri testlerin son derece gizli doğası göz önüne alındığında Washington yönetimi, UFO’larla ilgili söylentiler hakkındaki gerçeği ifşa etmekle ilgilenmiyor. UFO söylentileri, Haziran 2019’da ‘YouGov’ tarafından yapılan bir ankete kadar oldukça hızlı yayılırken, ABD’de ve dünyada birçok kişinin hayal gücünü birkaç on yıl boyunca ateşlemeye devam etti. ABD’deki yetişkinlerin yüzde 54’ü, hükümetin UFO’lar hakkında kendilerine anlattıklarından daha fazlasını bildiğine inanıyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Smithsonian Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nin eski küratörü Roger D. Launius, Military Times’a yaptığı açıklamada “ABD Hava Kuvvetleri açısından, ‘Mogul Projesi’ olarak isimlendirilen, Roswell’de gerçekte neler olup bittiğine dair gerçeği söylemek yerine dünya dışından bir uzay aracı kazası söylentisini yaymak daha iyi olurdu” dedi.
Mogul Projesi’nin amacı, hassas sensörler ve radar sensörleri ile donatılmış yüksek irtifa balonlarının kullanılması yoluyla üst atmosferde Sovyet nükleer testlerinin patlamalarından kaynaklanan yankılanmanın belirtilerinin aranmasıydı. Bu, 1994 yılında yayınlanan bir ABD Ulusal Güvenlik Ajansı raporuyla da ortaya koyuldu. Launius, Roswell Olayı’nın aslında Mogul projesiyle ilgili olduğunu ve amacının, uzaylı ordusu unsurlarının varlığını örtbas etmek olmadığını söyledi. Yayınlanan rapor da gezegenin dışından gelen herhangi bir uzaylı nesnenin varlığına değinmiyor.

Neden çölde gizli bir üs var?
CIA, Soğuk Savaş sırasında casus uçakları geliştirmeye başladığında, söz konusu dönemde teşkilatın direktörü olan Richard M. Bissell, Sovyetler Birliği’nde bulunandan daha üstün yeteneklere sahip casus uçaklarının prototiplerini inşa etmek ve test etmek için özel bir üs oluşturmaya ihtiyaç olduğunu fark etti. 1955 yılında Bissell ve Lockheed uçak tasarımcısı Martin Kelly Johnson, bu çok gizli deneyler için yer olarak Nevada, Groom Gölü’ndeki tenha bir hava sahasını seçti.
Sekiz ay içerisinde mühendisler, o dönemde diğer tüm uçaklardan çok daha yüksekten, 70 bin fit (21 bin 300 metre) yükseklikte uçabilen U-2’yi geliştirdi. Bu, pilotların Sovyet düşmanının füzeleri ve uçakları üzerinden uçmasına izin verdi. Ama Sovyetler 1960’ta U-2’yi yeni bir uçaksavar füzesiyle düşürdükten sonra CIA, yeni nesil 51. Bölge casus uçaklarını geliştirmeye başladı. Bunlar A- 12 olarak adlandırılan titanyumdan yapıldı. Bu nedenle radarlar tarafından neredeyse hiç tespit edilemiyor.
Bu uçağa dair daha fazla deneyle artık ABD kıtası 70 dakikada 2 bin 200 mil (saatte 3 bin 600 kilometre) hızla uçulabiliyor. Ayrıca 90 bin fit (yaklaşık 27 bin 432 metre) yükseklikten, yerdeki yalnızca yarım metre büyüklüğündeki nesneleri dhi fotoğraflayabilen kameralarla donatıldı.

Garip görüntüler
51. Bölge, alışılmadık sesler çıkaran ve benzeri görülmemiş yüksekliklerde uçan yüksek hızlı uçakların garip görüntülerinin artmasıyla daima uzaylılarla ilişkilendirildi. Ancak  uzaylılarla ilişkinin sağlamlaşmasına daha çok katkıda bulunan şey, Robert Lazar’ın 1989’da Las Vegas’ta bir haber kanalına verdiği röportajda açıkladıkları oldu. Kendisi, uzay aracı bulunduğunu söylediği 51. Bölge’de çalıştığını ve işinin askeri kullanım için bunların teknolojisini yeniden yaratmak olduğunu iddia etti.
Ancak daha sonra Lazar’ın Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne veya California Teknoloji Enstitüsü’ne hiç gitmediği anlaşılınca hikâye inandırıcılığını yitirdi. Bununla birlikte gerçek şu ki, o dönemde bu bölgedeki mühendisler uzaydan değil başka ülkelerden ele geçirilen gelişmiş uçakları inceliyor ve yeniden şekillendiriyorlardı.
Bununla birlikte 2 bin 850’den fazla A- 12 uçağı da dahil olmak üzere 51. Bölge’den yapılan tüm yüksek teknolojili uçuşlar, bölgede UFO’ların yükseldiği söylentilerine neden oldu. Ancak gazeteci Annie Jacobsen, 2011 yılında yayınladığı kitabında, bu bölgedeki ABD askeri kaynaklarından aktardığı üzere, mermi hızında hareket eden A-12 uçağının titanyum gövdesinin, güneş ışığını herkese UFO gördüğünü düşündürecek şekilde yansıtabildiğini yazdı.

Peki, gerçek ne?
UFO söylentilerini daha da artıran şey ise ABD hükümeti 2013 yılına kadar 51. Bölge’nin varlığını kabul etmeyi reddederken, George Washington Üniversitesi’ndeki Ulusal Güvenlik Arşivi de herhangi bir resmi isim vermeden gizliliği kaldırılmış CIA belgelerini internette yayınlaması oldu. Daha sonra yerel halk, çölde garip bir şeyler olduğunu anlattı ama ayrıntılar ve bunların doğrulanması zordu.
Tüm kanıtlara rağmen birçok kişi halen 51. Bölge’nin dünya dışı faaliyetlerin yuvası olduğuna inanıyor. Bunda büyük ölçüde üs çevresindeki yoğun askeri güvenliğin çekici bir atmosfer yaratması etkili. Bu durum, meraklı gözlerin “Neyi görmemizi istemiyorsunuz?” diye sormasına neden oldu. 1978’de bu bölgenin komutasını CIA’den devralan ABD Hava Kuvvetleri, 2019 yılında bölgeye yaklaşan muazzam insan baskısına direnmemek zorunda kalmıştı.
Hava Kuvvetleri’ne göre kimse, üssün tesislerinde dünya dışı varlıklar olduğuna dair herhangi bir kanıt bulamayacak. Çünkü Nellis Hava Kuvvetleri Üssü’nde bulunan ve 51. Bölge olarak bilinen test ve eğitim sahası, Hava Kuvvetleri’nin savaş uçaklarını test ettiği ve pilot yetiştirdiği bir alandı. Üssün bilgisayar korsanlarına karşı ölümcül güç kullanımı hakkında sorularla karşılaşan halkla ilişkiler yetkilisi, şu açıklamada bulundu:
“Uygulamada, belirli bir güvenlik önlemi tartışılmaz. Ancak askeri tesislere veya eğitim alanlarına yasa dışı bir şekilde erişim sağlamaya yönelik herhangi bir girişim, müsamaha gösterilmemesi gereken ciddi bir konudur.”

Devam eden gizem
Şu ana kadar bu alan aktif bir üs olarak kaldı. Ancak 1970’lerden beri hizmet ettiği amaç çok gizli bir muamma. Şu an yapılmakta olan çalışmanın gizliliğinin kaldırılması ve halka açık hale getirilmesi en az birkaç on yıl alacaktır. Bölge, gizli gerçeği keşfetme umuduyla müzeler, restoranlar, moteller, uzay temalı sergiler ve festivallerle dolu.dolup taşan, tereddüt eden inananlar ve şüpheciler için bir yuva olmaya devam edecek.

Uzay savaşları mı yoksa uzaylıların iletişim girişimleri mi?



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.