İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Uzay savaşları mı yoksa uzaylıların iletişim girişimleri mi?

1991 yılında Rus General Vladimir Slipchenko ‘altıncı nesil savaşlar’ terimini ortaya attı. Geleneksel savaşların artık sona erdiğini, yaklaşan savaşların uzaktan ve çoğu zaman kendisine yer ve alan olarak uzayı benimseyecek akıllı sistemler aracılığıyla yürütüleceğini vurguladı.
Slipchenko'nun bu sözleri, ünlü Amerikalı fütürist ve düşünür Alvin Toffler tarafından değerli ‘Savaş ve Savaş Karşıtı Mücadele’ kitabında teyit edildi. Toffler bu kitabında, o savaşın, o zamana kadar yaklaşık 200 milyar dolara mal olan ABD'nin uzay araç ve mekanizmalarının savaş koşulları konusunda elde edilen ilk gerçek zafer, Fransa ve İngiltere'nin askeri alanda uzaya 1 milyar dolar yatırım yapmasının ilk gerekçesi olduğunu üzerine basa basa ifade ediyor.
Neden bugünlerde bu savaşlardan ve onların uzayla olan ilişkilerinden bahsediyoruz?
Elbette cevap asker olmayan uzmanlar dahil kimse için gizli değil. Çin balonunun ABD semalarında görülmesinden bu yana yaşananlar ve büyük ölçüde hızlanan olaylar, özellikle ABD ve Çin semalarında garip nesnelerin ortaya çıkması şu soruyu gündeme getiriyor; bunlar büyük güçler arasında altıncı nesil savaşların başlangıcı mı yoksa mesele insanlığın kapasitesi dışında ve insan türüyle iletişim kurmaya çalışan uzaylılarla mı bağlantılı?
Balonların ve uzaylı nesnelerin neden olduğu gürültü arasında Avustralyalı bir gökbilimciler ekibi birkaç gün önce, Dünya'nın yörüngesinde dönen ve yaklaşık 4 bin ışık yılı uzaklıkta bulunan bir nesne tespit etti.
İşin ilginç yanı, bu nesnenin her 18 dakikada bir Dünya'ya radyolar tarafından algılanan ses sinyalleri göndermesi ve saatte 3 defa dev bir enerji patlaması yayması.
Dünya ile iletişime geçmeye çalışan ve bir mesajı olan başka bir akıllı uygarlık mı var?
Başkan Ronald Reagan'ın 23 Mart 1983'te ‘Yıldız Savaşları’ programını ilan etmesiyle, uzayı militarize etmeye yönelik ilk girişimin sahibi olan ABD'nin tam kalbinde, sorunun cevabının etrafında dolaşan kafa karışıklığı ve telaş durumu dikkat çekiyor.
Bazı bilinmeyen nesnelerin – eğer gerçekten öylelerse- görülmesiyle birlikte ABD Kuzey Komutanlığı ve Kuzey Amerika Havacılık ve Uzay Savunma Komutanlığı (NORAD) Komutanı General Glen David VanHerck, Amerikan güçlerinin düşürdüğü bilinmeyen nesnelerin kaynağına ilişkin, bunların gezegenin dışından olmaları dahil olmak üzere hiçbir olasılığı göz ardı etmediğini tekit etti. "Hiçbir şeyi göz ardı etmiyorum ve bununla ilgili gerçeği açıklamayı istihbarat topluluğuna bırakacağım" diye ekledi.
VanHerck söylenmemesi gereken bir şey mi söyledi?
ABD hükümetleri ile uzaylılar arasındaki özel ilişkiyi konu alan düzinelerce kitabın sayfaları için çok fazla mürekkebin akıtıldığı bir sır değil. Nevada çölündeki 51. Bölge'nin sırrı hâlâ gizem içinde bir bilmeceyle örtülüyor ve kimse onun sırlarını deşifre etmeye istekli değil. Başkan Eisenhower büyük olasılıkla bu toplantılardan bazılarına tanık oldu.
Yaklaşık bir yıl önce, Washington'daki Pew Enstitüsü tarafından 10 binden fazla kişi arasında yapılan bir kamuoyu araştırması, katılımcıların yüzde 65'inin Dünya dışındaki gezegenlerde zeki uzaylı yaşamının varlığına inandığını gösterdi. Senato İstihbarat Komitesinin açık talebi üzerine, 2021 yazında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Baş Müfettişinin, İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarından bugüne ABD semalarında görülen ve görülmeye devam eden gizemli nesneler ve UFO'lar hakkında kapsamlı bir soruşturma yürütmek zorunda kaldığı biliniyor.
Ancak Beyaz Saray Sözcüsü Karen Jean-Pierre tarafından geçtiğimiz Pazartesi günü yapılan bir açıklama, bu nesneler ile dünya dışından gelen ziyaretçiler arasındaki ilişki fikrini yok saydı. ABD ordusu bilinmeyen bir grup nesneyi düşürdükten sonra yaptığı açıklamada Sözcü, ‘uzaylıların faaliyetlerine dair hiçbir belirti bulunmadığını’ düşündüğünü belirtti.
Ne var ki ABD içindeki kargaşa devam etti ve hatta Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby'nin açıklamalarıyla daha da tırmandı. Kirby "Son uçan nesnelerin hedeflerini ve kimliklerini belirleyemedik ve casus yazılımlarla ilişkilerini de göz ardı etmiyoruz" dedi.
İçeride kaos ve dışarıda net bir vizyon eksikliği ile karakterize edilen bir yönetim içinden gelen üç kafa karıştırıcı ve neredeyse çelişkili açıklama, altıncı nesil savaşlar ve insanlığın henüz yaşanmamış olan en kötünün işaretlerini mi gözlemlediği fikrine geri dönüşün önünü açıyor.
Bu noktada, o nesnelerin uzay kaynaklı olduğu boyutu ortadan kalktığı için, geriye sadece gördüklerimizin kesinlikle insanlığın uzaydaki savaşlarının, gezegenin dış çerçevesini kontrol etme ve ona hükmetme çabasının ilk bölümü olduğunu ifade etmek kalıyor.
İnsanlığın güç ve zenginlikleri üzerinde tahakküm ve egemenlik fikri, bizi siyasi coğrafyacı Halford Mackinder'in (1861-1947) bununla ilgili fikirlerine götürüyor. Kendisi, Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya'nın küresel gücün kalbini oluşturduğunu, Afrika, Avrupa'nın geri kalanı ile Asya'nın ise bir dünya adası olduğunu söyleyen bir teori geliştirmişti.
Mackinder, Doğu Avrupa'ya hükmeden dünyanın kalbine hükmeder, dünyanın kalbine hükmeden dünya adasına hakim olur ve dünya adasına hakim olan dünyayı kontrol eder diye bir kural koymuştu.
Mackinder'in teorisinin üzerinden geçen 100 yılın ardından ve özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılın ortalarında, bu okumanın değişeceğine ve alternatifinin çok açık olacağına şüphe yok. Anahtarı da gözümüzün önünde; uzay.
Buna göre mevcut ve yükselmekte olan güç kutuplarına egemen olacak fikir, uzay etrafında dönecek ve uzayı kontrol eden, Dünya gezegeninin tüm güç ve zenginliklerini kontrol edecek.
Bu konuda oldukça ilginç olan husus şu ki, Ay'a kim hakim olursa, uzayda büyük bir zafere ulaşacak. Bu da bizi yeniden aktif hale gelen çeşitli Ay’a gitme programlarını sorgulamaya itiyor, çünkü bunlar görünüşte iklim, kaynaklar ve bilimsel deneyler gibi bahaneler öne sürüyorlar ama özellikle Ay'daki yerçekimi ile Dünya'daki yerçekiminin eşit olduğu bölgeleri ele geçirerek Ay’ı militarize etme çabalarını gizliyorlar. Teorik olarak, bu bölgelere yerleştirilecek askeri üsler çok uzun süre orada kalabilir ve yakıt ikmaline gerek kalmadan yarının uzay savaşçıları için yüksek noktalar haline gelebilir.
Uzay savaşları mı uzaylıların dünya ile iletişim kurma maceraları mı, gerçeği öğrenmemiz kesinlikle uzun sürmeyecek.

İLGİLİ HABER: 51. Bölge nasıl uzaylı teorilerinin yuvası haline geldi?