Lübnan’da 90 bin işçi grevde

Lübnan’da 90 bin işçi, ‘ekmek ve hastaneye yatış sağlamak’ için grev yapıyor

Başbakan Necib Mikati, mali krizin kamu sektörü çalışanları üzerindeki yansımalarını görüşmek üzere 21 Şubat’ta bir toplantıya başkanlık etti (Dalati ve Nahra)
Başbakan Necib Mikati, mali krizin kamu sektörü çalışanları üzerindeki yansımalarını görüşmek üzere 21 Şubat’ta bir toplantıya başkanlık etti (Dalati ve Nahra)
TT

Lübnan’da 90 bin işçi grevde

Başbakan Necib Mikati, mali krizin kamu sektörü çalışanları üzerindeki yansımalarını görüşmek üzere 21 Şubat’ta bir toplantıya başkanlık etti (Dalati ve Nahra)
Başbakan Necib Mikati, mali krizin kamu sektörü çalışanları üzerindeki yansımalarını görüşmek üzere 21 Şubat’ta bir toplantıya başkanlık etti (Dalati ve Nahra)

41 yaşındaki Cad, Lübnan’da Kamu İdaresi çalışanlarının yol ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle ve maaşlarının azalmasını protesto etmek için ilan ettiği sürekli greve bağlı olarak, geçen aydan bu yana işe gitmiyor. Cad, maaşının artık ailesine ekmek ve evine elektrik sağlamaya yetmediğini söylerken, finansal açıdan sıkıntılı olan hükümet ise çalışanların ayakta durmalarını ve görevlerini yapmalarını sağlayacak bir tedbir getirmedi.
Cad’ın durumu, sektörde verimliliğin artırılmasına hazırlık olarak devletin aşama aşama şartlarını iyileştirmeye çalıştığı on binlerce çalışanın şartlarına benziyor. 2019 yılından bu yana ülkeyi etkisi altına alan finansal kriz öncesinde kamu maliyesi bütçesinin yaklaşık yüzde 33’ünü tüketen kamu sektörü, Lübnan’daki bir sendikanın deyimiyle ‘halkın işlemlerini canlı etle tamamlıyor’. Bu noktada maaşların satın alma gücündeki düşüşten bahsediliyor.
Grevler, yaklaşık iki yıl önce doların Lübnan lirası karşısındaki rekor yükselişinin ardından art arda başladı. Hükümet, 2022 bütçesinde temel maaşa ek iki maaş vermeden önce, yardım şeklinde mali teşvikler sağlıyordu. Ancak bu artışlar, bir kez daha enflasyona yenik düştü. Geçen hafta sonlarında Kamu İdaresi Çalışanları Derneği Yönetim Kurulu, ‘gelişmeler ortasında arka arkaya gerekli kararların alınması şartıyla’ yaklaşık bir aydır devam eden grevin gelecek cuma akşamına kadar uzatıldığını duyurdu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Lübnan’da kamu sektörü çalışanları için maaş ölçeği 5 milyon liradan (60 dolar) başlıyor ve birinci sınıf çalışanlar (yani genel müdürler) için maksimum 21 milyon liraya (262 dolar) ulaşıyor. Kamu sektörü çalışanlarının en büyük bölümünü oluşturan üçüncü sınıf çalışanların maaşları ise 6,6 milyon lira (82 dolar) ve 13 milyon lira (165 dolar) arasında değişiyor.
Grevin baskısı altında hükümet, bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Öyle ki 21 Şubat’ta Başbakan Necib Mikati’nin başkanlık ettiği bir toplantıda, mali krizin kamu hizmetlerinin işleyişi üzerindeki yansımaları ele alındı. Kamu çalışanlarına verilecek ek üretim ödeneği ve yolluk ödeneğine ilişkin bir ön vizyon hazırlanması için Maliye Bakanlığı’nın görevlendirilmesi ve bu konunun Bakanlar Kurulu’nun kapalı oturumunda onaylanması kararlaştırıldı.
Kamu Yönetimi Çalışanları Derneği Başkanı Naval Nasr’ın Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre hükümetin kararı, onu ‘yankıları göz önüne alındığında krizi derinleştiren rahatsız edici bir karar’ olarak gören ve ‘greve devam etme kararlarını güçlendiren’ çalışanları memnun etmedi. Hükümetin Lübnan halkının büyük bir bölümünün taleplerini görmezden geldiğine dikkati çeken Nasr, “Hükümet, krizi ele almak yerine krizi artırıyor. Çünkü bizimle insanlık dışı bir şekilde ilgileniyor. Çalışanlar yaşama, yeme, içme ve hastaneye kaldırılma gibi insani haklarından mahrum kalıyorlar” dedi.
Dernek, maaşlarını dolar olarak düşük bir kura göre alan, ancak paralel piyasada yüksek bir döviz kuruyla karşılaşan kamu sektörü çalışanları için dolar kurunun sabit bir platformunun benimsenmesi çağrısında bulundu.
Naval Nasr, yaptığı açıklamada “Günde sadece 5 litre benzin tahsis edilmesinden bahseden hükümet önerilerini reddediyoruz. Bu öneriler, özellikle başka illerde yaşayanlar olmak üzere çalışanların iş yerlerine ulaşmaları için yeterli olmamaktadır” dedi. Nasr, “İnsanca muamele görmeyi ve en temel ihtiyaçlarımızı karşılamamızı sağlayan olanakları elde etmeyi talep ediyoruz” diyerek, kamu sektörü olmayan bir ülkenin kota şirketine dönüşeceğini ve daha fazla tekele yol açacağını vurguladı.
Kamu sektörü çalışanlarının azaltılması, Uluslararası Para Fonu tarafından 2017’den bu yana Lübnan’a yardım etmek ve kamu borç servisi ve elektrik sektörü ile birlikte kamu bütçesindeki yükü azaltmak için çağrı yapılan üç reform önerisinden biriydi. Para birimi, dolar karşısında değer kaybettikten sonra ücret ve maaşların değeri de düştü ve şu an 1 dolar 80 bin liraya ulaştı.
Uluslararası Bilgi araştırmacısı Sadık Aleviyye’nin Şarku’l Avsat’a aktardığına göre kuruluş tarafından hazırlanan bir çalışmada kamu sektörünün maaş ve ödeneklerinin, 2022 yılında yıllık yaklaşık 8,6 milyar lira (cari dolar kuruyla 107,5 milyon dolar) olduğu ve bu rakamın 2022 yılı genel bütçe harcamalarının yüzde 21,1’ine tekabül ettiği tespit edildi.
Kamu sektörü çalışanlarının toplam sayısının askeri kuvvetler hariç 90 bin 689 kadın ve erkek çalışan olduğuna ve yönetici, çalışan ve müteahhitleri içerdiğine dikkat çekildi. Aleviyye, krizin yansımaları nedeniyle 2022 yılında bin 118 çalışanın resmi idarelerden ayrıldığını belirtti.



Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor
TT

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus’un Beyrut'a gelmesini bekliyor. Barrack ve Ortagus, Tel Aviv'de yetkililerle yaptıkları görüşmelerin ardından Lübnan'ın ‘ABD tarafından sunulan belgeye’ verdiği cevaba ilişkin İsrail'in yanıtını iletecekler.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre ABD merkezli haber sitesi Axios, İsrailli ve ABD’li üç kaynaktan, Barrack'ın İsrail'e geldiğini ve dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelerek ABD'nin İsrail'den Lübnan'a yönelik saldırılarını sınırlaması ve Suriye ile müzakereleri sürdürmesi talebini görüştüğünü aktardı. Axios, Barrack'ın ayrıca İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar ve Savunma Bakanı Yisrael Katz ile de görüştüğünü ekledi.

Bu gelişme, kaynaklara göre Lübnan Cumhurbaşkanlığı ile Hizbullah arasında silahların devletle sınırlandırılması konusunda yürütülen müzakerelerin herhangi bir sonuç vermemesi üzerine gerçekleşti.


UNRWA: Gazze Şeridi sakinleri cehennemde yaşıyor

Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)
Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)
TT

UNRWA: Gazze Şeridi sakinleri cehennemde yaşıyor

Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)
Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi sakinlerinin "her türlü cehennemi" yaşadığını söyledi.

Lazzarini, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin farklı bir anlatıyı yaymayı bırakıp, insani yardım kuruluşlarının Gazze Şeridi halkına kısıtlama olmaksızın yardım sağlamasına izin vermesinin zamanının geldiğini belirtti.

BM Yüksek Komiseri ayrıca İsrail hükümetine, uluslararası gazetecilerin Gazze'deki durum hakkında serbestçe haber yapmalarına izin vermesi çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler'in de katıldığı uluslararası bir gıda güvensizliği değerlendirmesi, cuma günü Gazze Şeridi'nde resmen kıtlık ilan etti ve kıtlığın eylül ayı sonuna kadar Deyr el-Belah ve Han Yunus vilayetlerine yayılacağını öngördü.

BM Haber Merkezi'ne göre, Entegre Gıda Güvenliği Faz Sınıflandırması'na (GGK) göre Gazze Şeridi'nde yarım milyondan fazla insan, aşırı açlık, ölüm, yoksulluk ve akut yetersiz beslenmenin son derece kritik seviyelere ulaştığı 5. Faz olarak adlandırılan felaket koşullarıyla karşı karşıya.


İİT dışişleri bakanlarının Filistin'deki gelişmeleri görüşmek üzere olağanüstü toplantısı bugün Cidde'de yapılacak

Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)
Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)
TT

İİT dışişleri bakanlarının Filistin'deki gelişmeleri görüşmek üzere olağanüstü toplantısı bugün Cidde'de yapılacak

Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)
Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) dışişleri bakanları, bugün Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde olağanüstü bir toplantı düzenleyerek İsrail'in Filistin halkına yönelik devam eden saldırıları, soykırım ve açlık suçları ile Gazze halkını yerinden etme girişimlerini görüşecek.

İİT, Tel Aviv'in Gazze Şeridi üzerinde tam kontrol kurma girişimleri ışığında, toplantının çok hassas bir zamanda gerçekleştiğini ve ‘soykırım, açlık, yerinden edilme ve İsrail ablukası’ olarak nitelendirdiği konularda İslam dünyasının ortak bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı. İİT, siyasi ve bölgesel koşullardaki değişikliklere bakılmaksızın Filistin meselesinin gündemindeki ‘merkezi mesele’ olmaya devam edeceğini belirtti.

Ellerindeki boş kaplarla Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde pirinç pilavı almak için bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)Ellerindeki boş kaplarla Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde pirinç pilavı almak için bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

İİT yaptığı açıklamada, ‘uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler (BM) destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması'nın (IPC) Gazze Şeridi'nde yayılan kıtlık hakkındaki değerlendirmesine yanıt olarak yüksek sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini’ ifade etti. Ayrıca, işgalci güç olan İsrail'i ‘bu suç ve sonuçlarından tamamen sorumlu’ tutarak, bunu ‘açlık politikalarının, yasadışı ablukanın, sistematik yıkımın ve yardım erişimini engellemenin doğrudan bir sonucu’ olarak nitelendirdi. İİT, bu uygulamaların savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil ettiğini kaydetti.

İİT, kıtlık ilanının ‘insani, siyasi ve hukuki bir suçun küresel uyarısı’ olduğunu ve acil uluslararası eylem gerektirdiğini vurgulayarak, kuşatma altındaki sivillerin hayatlarını kurtarmak için insani yardımların derhal ve güvenli bir şekilde ulaştırılmasını sağlamak üzere acil durum mekanizmalarının devreye sokulmasını talep etti. Ayrıca, kuşatma ve kasıtlı aç bırakma suçlarıyla ilgili dosyanın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sevk edilmesi gerektiğini vurguladı ve tüm ülkeleri, İsrail'e yaptırımlar uygulamak, silah tedarikini yasaklamak ve suçlarından sorumlu tutulması için uluslararası adalet mekanizmalarını desteklemek dahil olmak üzere, hukuki, siyasi ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı.

Suudi Arabistan'ın çabaları önemli sonuçlar verdi

Siyasi analist Dr. Nayef el-Vaka, ‘Suudi Arabistan'ın Arap ve İslam çerçevelerinde yürüttüğü çabaların önemli siyasi sonuçlar verdiğini’ belirtti. El-Vaka, “Arap Birliği ve İİT zirvelerinin sonuçları ve Filistin'i tanıyan veya tanımak üzere olan bazı Avrupa ülkeleriyle uluslararası ilişkilerde yapılan yatırımların tümü, kabul edilebilir bir siyasi performansı yansıtmaktadır” dedi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarku’l Avsat)Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarku’l Avsat)

Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘İsrail'in politikalarını sürdürmeye devam etmesinin uluslararası dokunulmazlığı ve çifte standartları yansıttığını’ vurgulayan el-Vaka, “Tepkiyi siyasi ve medya çerçevesine sınırlamak, Tel Aviv'e saldırganlığını bedelsiz sürdürmesi için yeşil ışık yakacaktır” uyarısında bulundu.

Tutumların koordinasyonu

Yazar ve siyasi araştırmacı Mubarek Al Ati ise toplantının ‘tutumların koordinasyonu, safların sıkılaştırılması ve ortak çabaların birleştirilmesi çerçevesinde, İsrail'in işgali zorla pekiştirmeyi ve İsrail savaş makinesi tarafından tahrip edilen Gazze Şeridi üzerinde tam kontrol sağlamayı amaçlayan karar ve planlarına karşı koymak için yapıldığını’ söyledi.

Al Ati'ye göre, soykırım, açlık, yerinden edilme, İsrail kuşatması ve Gazze Şeridi'ndeki eşi görülmemiş insani kriz suçları, İİT dışişleri bakanlarının, İsrail'in oldubitti politikasıyla dayatmaya çalıştığı ve tüm Filistin davasını baltalamaya çalıştığı durumla sorumlu bir şekilde ilgilenmelerini zorunlu kılıyor.

 İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Al Ati, ‘İİT çatısı altında düzenlenen toplantının, Filistin davasının tüm İslam ülkelerinin öncelikli meselesi olmaya devam ettiğini ve bu davayı desteklemenin İslam'ın ayrılmaz bir sorumluluğu olduğunu teyit ettiğini’ düşünüyor.

Toplantının sonuçlarına ilişkin olarak Al Ati, toplantının ‘Gazze Şeridi'nde derhal ve koşulsuz ateşkes, insani yardım malzemelerinin sağlanması, su ve elektrik tedariki ve Gazze Şeridi'ne yeterli miktarda acil yardım ulaştırmak için insani koridorların açılması’ çağrısında bulunmasını bekliyor. Al Ati ayrıca toplantının, açlık, su ve yakıtın kesilmesi dahil olmak üzere soykırım ve etnik temizlik suçlarının devam etmesinin tehlikesine karşı uyarıda bulunacağını tahmin ediyor.

Al Ati'ye göre toplantı, Filistin halkını topraklarından sürmek, yerinden etmek veya zorla nakletmek için yapılan her türlü girişimi kategorik olarak reddettiğini ve her türlü yolla karşı çıktığını teyit edecektir.