Ukrayna-Rusya savaşında bilgi silah olarak nasıl kullanılıyor?

Ukrayna savaşından bir yıl sonra, çatışma muhtemelen daha fazla deformasyona yol açacak (Reuters)
Ukrayna savaşından bir yıl sonra, çatışma muhtemelen daha fazla deformasyona yol açacak (Reuters)
TT

Ukrayna-Rusya savaşında bilgi silah olarak nasıl kullanılıyor?

Ukrayna savaşından bir yıl sonra, çatışma muhtemelen daha fazla deformasyona yol açacak (Reuters)
Ukrayna savaşından bir yıl sonra, çatışma muhtemelen daha fazla deformasyona yol açacak (Reuters)

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa'da yaşanan en kanlı çatışma olarak kabul edilirken, bu aynı zamanda savaş uçakları ve tankların yanı sıra sosyal medya ve TikTok videolarının varlığına da tanık olunan ilk savaş oldu.
Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığı analize göre, Rusya işgalini haklı çıkarmak, iç muhalefeti susturmak ve hasımları arasında nifak tohumları ekmek için dezenformasyon, propaganda ve komplo teorilerini kullanırken, çatışma anları dünyanın her yerinde bilgisayar ekranları ve akıllı telefonlarda yer aldı.
Savaşın ikinci yılına girmesiyle Rusya Ukrayna ve müttefiklerinin iradesini kırmaya çalışırken, savaş muhtemelen daha fazla dezenformasyona yol açacak.

Doğal olarak akıllara gelen soru şu: Şimdi sırada ne var?
Siber güvenlik şirketi Recorded Future’da tehdit istihbaratı analisti olan Samantha Lewis, “Rusya’nın uzun süreli bir çatışmaya hazırlandığını biliyoruz. Ukrayna’nın morali, neredeyse kesinlikle Rus psikolojik operasyonlarının ana hedefi. Bu arada uluslararası kayıtsızlık riski var” dedi.
Çatışmanın başlamasından bu yana Rusya’nın yaptığı dezenformasyon savaşı şöyle özetlenebilir;
Böl ve yönet stratejisi
Rusya’nın enformasyon operasyonlarını izleyen Ukraynalı dezenformasyon uzmanı Ksenia Iliuk’a göre Kremlin’in Ukrayna’ya karşı propaganda çabaları yıllar önce başladı ve işgalden hemen önceki aylarda keskin bir şekilde arttı.
Rusya, mesajlarını dünyadaki belirli kitleler için farklı olarak uyarladı.
Moskova, Doğu Avrupa’da Ukraynalı mültecilerin suç işlediği veya yerel işlere girdiğine dair asılsız söylentiler yaydı.
Batı Avrupa’da verilen mesaj ise yozlaşmış Ukraynalı liderlere güvenilemeyeceği, uzun bir savaşın kızışabileceği veya gıda ve petrol fiyatlarının daha yükselmesine yol açabileceği idi.
Rusya’nın Latin Amerika’daki büyükelçilikleri, Ukrayna işgalinin Batı emperyalizmine karşı bir mücadele olduğunu öne süren İspanyolca iddialar yaydı.
ABD’yi ikiyüzlülük ve düşmanlıkla suçlayan benzer mesajlar, sömürgecilik geçmişi olan Asya, Afrika ve dünyanın diğer bölgelerinde yayıldı.
Rus haber ajansları Ukrayna’yı propaganda yağmuruna tuttu, ordusunu zayıf, liderlerini etkisiz ve yozlaşmış olarak nitelendirdi. 
Iliuk konuya ilişkin şu yorumu yaptı;
“Mesaj, işgalcilere karşı direnişi azaltmayı amaçlasa da Ukrayna’nın meydan okuması karşısında geri tepti. Ukrayna’da Rus propagandası başarısız oluyor. Rus propagandası ve dezenformasyon gerçekten bir tehdit ve çok karmaşık olabilir, ancak her zaman işe yaramıyor. Her zaman bir izleyici bulamıyor.”

Kurbanı suçla
Rusya birçok dezenformasyonu ile, işgali haklı çıkarmaya veya güçleri tarafından gerçekleştirilen zulümler için başkalarını suçlamaya çalışıyor.
Geçtiğimiz yıl Rus askerleri Buça’da sivillere işkence edip infaz ettikten sonra, yanmış cesetler ve yakın mesafeden vurulan insanların görüntüleri dünyayı dehşete düşürdü.
Rus devlet televizyonu, cesetlerin gerçek olmadığını ve yıkımın sahte olduğunu iddia etti.
Ancak AP muhabirleri cesetleri kendileri gördü ve gerçek olduklarını bildirdi.
Rusya başlangıçta, sivil kayıp raporları ortaya çıkana kadar Ukrayna’nın Kramatorsk kasabasındaki bir tren istasyonuna yapılan füze saldırısını kutladı. 
Sivil kayıpların açıklanmasıyla birlikte Rus haber kaynakları füzenin kendilerine ait olmadığı konusunda ısrar etmeye başladı.
Atlantic Council’in Rus dezenformasyonunun izini süren Dijital Adli Tıp Araştırma Laboratuvarı’nda araştırma görevlisi Roman Osadchuk şunları söyledi;
“Sivillerin öldürüldüğü ve yaralandığını fark ettiklerinde, bunun bir Ukrayna füzesi olduğu fikrini yaymaya çalışarak mesajları değiştirdiler.”
Rusya, savaşla ilgili en popüler komplo teorilerinden birinin yayılmasına da yardımcı oldu.
ABD’nin, Ukrayna’da bir dizi gizli biylojik savaş laboratuvarı işlettiği, laboratuvarların Rusya’nın işgalini haklı çıkaracak kadar tehlikeli faaliyetler yaptığı iddia edildi.
Birçok komplo teorisi gibi, bu iddia da bazı gerçeklere dayanıyor.
ABD, Ukrayna’daki biyolojik araştırmaları finanse etti, ancak varlığı bir sır olmayan laboratuvarlar ABD’ye ait değil.
Bu çalışma, ister doğal, ister insan yapımı olsun, ölümcül hastalık salgınları olasılığını azaltmayı amaçlayan Biyolojik Tehdit Azaltma Programı adı verilen bir girişimin parçası. 
ABD’nin eski Sovyetler Birliği’nin kitle imha silahları programını ortadan kaldırma çabaları 1990’lara kadar uzanıyor.

Medya ağı
Avrupa hükümetleri ve ABD merkezli teknoloji şirketleri Kremlin’in propagandalarını durdurmanın yollarını ararken, Rusya mesajını iletmenin yeni yollarını buldu.
Savaşın başlarında Rusya, Rusya yanlısı konuşmaların yanı sıra çatışmayla ilgili yanlış iddiaları yaymak için RT ve Sputnik gibi devlet medya kuruluşlarına büyük ölçüde güvendi.
Facebook ve Twitter gibi platformlar, Rus devlet medyası ve hükümet yetkililerinin hesaplarına ‘devlete bağlı medya kuruluşları ve büyük ölçüde jeopolitik ve diplomasi ile uğraşan resmi hesaplar’ gibi etiketler ekleyerek yanıt verdi. 
Avrupa Birliği (AB), Rus devlet medyasının yasaklanması çağrısında bulunduğunda, YouTube, RT ve Sputnik kanallarını bloke ederek buna yanıt verdi. 
Singapur merkezli Çin şirketinin sahibi olduğu TikTok da aynısını yaptı.
Ardından Rusya, Twitter ve Facebook hesaplarını savaş ve Rus zulmü hakkında yanlış açıklamalar yaymak için kullanan diplomatlarından yararlanmaya başladı.
Birçok platform, diplomatik hesapları sansürleme veya askıya alma konusunda isteksiz ve bu da büyükelçilere ek bir koruma katmanı sağlıyor.
Rusya, devlet medyası susturulduktan sonra sahte sosyal medya hesaplarından oluşan ağların kullanımını genişletti.
Ayrıca, yeniden yayınlamadan önce videolardan RT logosu gibi tanımlayıcı özellikleri kaldırarak, hesaplarındaki yasaklardan da kurtuldu.

İddiaların önüne geçmek
Ukrayna ve müttefikleri, Rusya’nın bir sonraki adımlarını tahmin edip, bunları kamuoyuna açıklayarak bilgi savaşında erken zaferler elde etti.
ABD’li istihbarat yetkilileri, savaştan haftalar önce Rusya’nın işgal için bahane olarak Ukrayna’yı suçlayacağı bir saldırı planladığını öğrendi.
Hükümet, bilgileri saklamak yerine Rusya’nın planlarını bozmak amacıyla bunu yayınladı.
ABD ve müttefikleri, Rusya’nın iddialarını ‘önceden engelleyerek’ dezenformasyonun etkisini hafifletmeye çalıştı.
Bunun ardından Beyaz Saray, Rusya’nın Ukrayna’yı kimyasal veya biyolojik bir saldırıdan sorumlu tutabileceğine dair şüphelerini açıklayarak aynı şeyi yaptı.
Savaş, teknoloji şirketlerini de yeni stratejiler denemeye sevk etti. YouTube’un sahibi Google, Doğu Avrupa’da internet kullanıcılarının savaştan kaçan mülteciler hakkındaki yanlış bilgileri tespit etmesine ve yanlış bilgilendirmeden kaçınmasına yardımcı olmak için tasarlanmış bir pilot program başlattı.
Girişim kapsamında, yanlış bilgiyle insanların nasıl kandırabileceğini öğreten kısa videolar yayınlandı.
Proje o kadar başarılı oldu ki, Google şimdi benzer bir kampanyayı Almanya’da başlatmayı planlıyor.
Ukraynalı dezenformasyon araştırmacısı Iliuk, işgalden bir yıl sonra Rus dezenformasyonunun yarattığı tehlikeler konusunda daha fazla farkındalık olduğuna ve bunun kontrol edilebileceğine dair artan bir iyimserliğe inandığını söyledi.
Iliuk konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Özellikle pencerenizin dışında bomba sesleri duyduğunuzda çok zor. Rusların bu dezenformasyonunun bir tehdit olduğuna dair büyük bir algı oluştu. Bu, kelimenin tam anlamıyla bizi öldürebilecek bir şey” dedi.



İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İrlanda Başbakanı Leo Varadkar'ın görevinden "sürpriz istifa" kararı, bu kararın hemen öncesinde İrlanda kökenli ABD Başkanı Joe Biden'ın yüzüne kameralar önünde Gazze konusunda sitem ettiği konuşması nedeniyle gündemdeki yerini koruyor.

İrlanda'da 2017'den bu yana Fine Gael partisinin genel başkanlığını yürüten 45 yaşındaki Varadkar, dün başkent Dublin'de yaptığı istifa açıklamasında, ülkesine liderlik ettiği süreyi "hayatının en tatmin edici dönemi" olarak tanımladı.

İki kez İrlanda Başbakanı olarak görev yapan Varadkar, konuşması sırasında duygulanarak, görevini bırakma nedenlerinin "hem kişisel hem de siyasi" olduğunu belirtti.

Başbakanlık görevinden istifa eden Varadkar, parlamento üyesi olarak kalmaya devam edecek.

İrlanda ve İngiliz basını, istifa kararının "sürpriz" olduğu ve Varadkar'ı böyle bir karar almaya iten nedenin henüz bilinmediğini belirtti.

- Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu

Başbakanlık görevini üstlendiğinde 38 yaşında ve ülkesinin "en genç Başbakanı" ünvanına sahip olan Varadkar, istifa kararının hemen öncesinde Aziz Patrick Günü dolayısıyla ABD'ye ziyaret gerçekleştirmişti.

Leo Varadkar'ın, İrlanda asıllı ABD Başkanı Biden'ın Beyaz Saray'da Aziz Patrick Günü için verdiği davette, Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu.

Varadkar, konuşmasında, Biden'a, İrlandalıların Filistin halkıyla empati kurmasının nedeninin, Gazze halkının kendi yaşadıklarına benzer acılar çekmesi olduğunu hatırlatmıştı.

- "Gazze halkının gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz"

Gazze'deki insanlık dramını, ülkesinin sömürgeleştirildiği dönemde yaşananlara benzeten Varadkar, "Kendi tarihimizi onların gözlerinde görebiliyoruz." ifadesiyle ABD Başkanı'na sitemde bulunmuştu.

Varadkar, "Dünyayı dolaştığımda liderler bana sık sık 'İrlandalıların, Filistin halkına karşı neden bu kadar empati duyduğunu' soruyor. Cevabı basit, onların gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz. Yerlerinden edilmesi, mülklerinin ellerinden alınması, ulusal kimlikliklerinin kabul edilmemesi, zorunlu göç, ayrımcılık ve açlığın hikayesi..." ifadelerini kullanmıştı.

İrlanda'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına Avrupa'da en çok karşı çıkan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Varadkar, İrlandalıların, Gazze'de yaşanan felaketten derin endişe duyduğunu belirtmişti.

Biden'a, bir İrlandalı olarak demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmesi ve Gazze'deki dramın son bulmasına öncülük etmesi çağrısında bulunan Varadkar, "Gazze halkı, acil gıdaya, ilaca, barınağa ve özellikle de bombardımanın durmasına ihtiyaç duyuyor." demişti.

- Varadkar, İsrail için "Öfke gözlerini kör etmiş" ifadesini kullanmıştı

İrlanda parlamentosunun alt kanadı Dail'de yapılan bir oturumda da İsrail'in artık ABD dahil dünyadaki hiçbir ülkeyi dinlemediğini kaydeden Varadkar, "Öfke gözlerini kör etmiş durumda ve gittikleri yolda ilerleyerek uzun vadede kendi güvenlikleri açısından durumu çok daha kötü hale getireceklerine inanıyorum." ifadesini kullanmıştı.

Ayrıca, Varadkar, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e geçen ay gönderdiği mektupta, AB'den İsrail'le ticari bağların gözden geçirilmesini talep etmişti.

Varadkar, AB'nin, Gazze konusunda açık ve güçlü bir tutum benimsemeyerek ve çifte standart uyguladığı algısı vererek "kredibilitesini kaybettiği" uyarısında da bulunmuştu.

- İrlanda, 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor

Varadkar başta olmak üzere İrlanda, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor.

İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins de Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini'nin, "İsrail'in UNRWA'yı yok etme kampanyası yürüttüğü" açıklamalarına atıfta bulunarak, böyle bir kampanyanın başlatılmasını "utanç verici bir rezalet" olarak nitelemişti.

İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin de Gazze'deki insani krizi "insan yapımı" olarak nitelemiş ve "tamamen kabul edilmez" olduğunu belirtmişti.

Ayrıca, İrlanda, bazı ülkelerin UNRWA'ya finansal desteği kesme kararının ardından Ajans'a 20 milyon avroluk finansal destek sağlayacağını açıklamıştı.