Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan’ın Husilerle arabuluculuğunu destekliyoruz. Olası bir anlaşma meşru hükümet ile darbeciler arasında olacak

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, İran Muhafızları’nın bölgedeki tüm sorunların sebebi olduğunu ifade etti.

Dr. Reşad el-Alimi, Brüksel’de Şarku’l Avsat’a konuştu (Şarku’l Avsat)
Dr. Reşad el-Alimi, Brüksel’de Şarku’l Avsat’a konuştu (Şarku’l Avsat)
TT

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan’ın Husilerle arabuluculuğunu destekliyoruz. Olası bir anlaşma meşru hükümet ile darbeciler arasında olacak

Dr. Reşad el-Alimi, Brüksel’de Şarku’l Avsat’a konuştu (Şarku’l Avsat)
Dr. Reşad el-Alimi, Brüksel’de Şarku’l Avsat’a konuştu (Şarku’l Avsat)

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alemi, Yemen’in siyasi sorununu ‘dışlama ve marjinalleştirme’ olarak özetledi. Bunun çaresinin ise ‘uyumluluk ve ortaklık’ olmak üzere iki kaldıraçla temsil edildiğini belirten Alemi, Başkanlık Konseyi liderliğini üstlenmeden önce de bu yönde hareket edildiğini söyledi.
Alemi, Umman’ın girişimleriyle Suudi Arabistan ile Husiler arasında bir arabuluculuğu destekliyor. Yemen hükümetinin Suudi Arabistan tarafından müzakerelerin gidişatı hakkında sürekli bilgiler aldığını söyleyen Reşad el- Alemi, herhangi bir anlaşmanın hükümet ve Husiler arasında olacağını vurguladı.
Yemen’de iktidarın, eski Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’den Alemi ve Husilere karşı çıkan çeşitli siyasi güçlerden ve askeri oluşumlardan yedi üyenin başkanlık ettiği bir Başkanlık Konseyi’ne devredilmesinin üzerinden 300 gün geçti.
Alemi ile Avrupa turuna başladığı Brüksel’e bir araya gelen Şarku’l Avsat, Konsey Başkanı ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi.
Röportajdaki en belirgin şey, Yemen liderliğinin teşvik edilmesi ve Suudi Arabistan’ın Husiler ile arabuluculuğu konusundaki tavrının netleştirilmesi, yeni ilan edilen ‘Dur’ul Vatan (Vatan Kalkanı)’ güçlerinin başka herhangi bir gücün yerini almayacağına dair liderliğin güvenceleriydi. Dr. Alemi’nin ifadeleri, çıkarımları, sosyal ve siyasi yönleri, 30 milyon Yemenlinin fikir ve algılarının bir bölümünü resmediyor. Kendisi, yardımcıları ve hükümeti, darbe kabusunu sona erdirmek ve İran destekli Husilerin Eylül 2014’teki darbesinden bu yana savaş belasıyla boğuşan Yemen’i eski haline getirmek için gece gündüz çalışıyor.
Parlamentoda ‘çoğunluğu’ elde etmek üzere ‘Genel Halk Kongresi’ ile çalışmasına dair öz eleştirilerinde görüldüğü üzere uzlaşmaları ve bazı güçleri dışlaması hakkında ise Dr. Alemi’nin ifadeleri, ‘halk, tarih ve deneyim’ olmak üzere 3 merkez etrafında dönüyor.
Siyasi bir meseleden bahsederken, halktan birinin, bir dostun veya tanınmış şahsiyetlerin hikâyesini aktarıyor. Çatışmadan, tarihe atıfta bulunmadan bahsetmiyor.

-Suudi Arabistan’ın Husilerle arabuluculuğu
Umman’ın katılımıyla Suudi Arabistan’ın Husilerle olan arabuluculuğunun ilerleyişinden bahseden haberler sorulduğunda Başkanlık Konseyi Başkanı, “Bu ilk değil. Zahran el-Cenub anlayışları da gerçekleşti. Husiler bu anlayışlara ve tartışmalara karşı çıktı. Başkanlık Konseyi’nde bulunmadan önce bile, eski Cumhurbaşkanının (Abdurabbu Mansur Hadi) danışmanı olduğum önceki çalışmalarıma bakıldığında, iletişim kanalları olduğunu göreceğiz” ifadeleriyle yanıt verdi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Yemen Başkanlık Konseyi, yaşanan tartışmalar hakkında koalisyon tarafından bilgilendirildi. Bu çerçevede Alemi, “Tartışmaların ve iletişimin olumlu eylemler olduğuna inanıyoruz. Çünkü bunlar, Yemen’deki barış ve istikrar sürecine hizmet edecek. Suudi Arabistan’daki kardeşlerimizden duyduğumuz başka bir şey de Suudi- Husi anlaşması olmayacağı ve eğer bir anlaşma olursa Yemen hükümeti ile darbeciler arasında olacağı. Sakinliği ve ateşkesi uzatmak, siyasi, güvenlik, askeri, yollar, tutsaklar ve ‘tüm konuları içeren kapsamlı istişarelere girmek’ ile başlayan bir yol haritası ortaya çıkarsa, o zaman bu hükümet ile Husiler arasında olacaktır” dedi.
Aynı şekilde Reşad el- Alemi, “Bunu memnuniyetle karşılıyoruz ve Krallığın iyi bir çabası olarak görüyoruz. Bunu destekliyoruz, çünkü Yemen için barış ve istikrar ve savaşa bir son arıyoruz” ifadelerini kullandı.

-Meşruiyet ve koalisyon ilişkisi
Hükümet- koalisyon ilişkisine yönelik Yemen eleştirileri mevcut. Ayrıca Riyad istişarelerinde doğrudan veya dolaylı olarak buna değinen bazı sesler var.
Alemi, ‘cumhurbaşkanı kuşatıldıktan, beraberindekiler öldürüldükten, hükümet kuşatıldıktan, Maaşık Sarayı hava saldırılarıyla bombalandıktan, eski Cumhurbaşkanı ayrıldıktan ve meşru ve yasal bir şekilde müdahale taleplerinden sonra’ koalisyonun, eski Yemen cumhurbaşkanının daveti üzerine Yemen devletini yeniden kurmak ve darbecilerin bozduğu anayasal meşruiyeti yeniden tesis etmek için kurulduğunu hatırlatarak cevabına başladı.
“Meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu müdahalede bulundu. Koalisyon ile meşru hükümet arasında 8 yıllık ortak çalışmanın devletin yeniden kurulmasıyla sonuçlanmamasını eleştirenler var. Ancak biz tam tersini söylüyoruz. Bu müdahale olmasaydı Husiler, tüm Yemen’i kontrol edecekti. Hürmüz Boğazı’ndaki sürekli tehditlerin yanı sıra Babülmendep ve Umman Denizi’ndeki su yollarını İran kontrol edecekti. Bu başarıyı unutan çok insan var. En azından Yemen’in büyük bir kısmı korundu ve ayrıca devletin meşruiyeti de korundu. Bu ulusal bir çıkardır” dedi.
“Bu ulusal çıkar nedir?” diye sonra Alemi, yanıtı da kendisi vererek, “Bir örneği inceleyelim. Bakın, Somali yaklaşık 30 yıl boyunca kimliksiz, vatandaşları pasaportsuz ve hükümetsiz nasıl kaldı. En azından Yemenlilerin artık yurtdışında büyükelçilikleri, uluslararası temsilleri ve bölgesel ve uluslararası tanınmaları var. Bugün bir Yemenli, Yemen Cumhuriyeti adını taşıyan bir pasaportla seyahat ediyor” ifadelerini kullandı.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, söylediklerini ispat etmek için ‘varsayımsal bir senaryo’ çizerken, “Husilerin Yemen’in kontrolünü tamamen ele geçirdiğini düşünün. Eminim ki uluslararası ve bölgesel toplum darbecilerin hükümetini tanımayacak ve Yemenliler amansız bir direniş göstereceklerdir. Koalisyonun müdahalesi olmasaydı, Somali’de olduğu gibi, Yemenlilerin çektiği acılar belki de aşama aşama devam edebilirdi” açıklamasında bulundu.
“Olumsuzluklardan bağımsız olarak onlar, orada” diyen Reşad el- Alemi, “Husilerin tüm Yemen topraklarını ele geçirmesinin engellenmesi, su yollarının Yemen hükümetinin otoritesi altında muhafaza edilmesi, devletin meşruiyetinin ve Yemen kimliğinin muhafaza edilmesi en belirgin kazanımlardır” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Alemi, “Bu yüzden hükümet ve koalisyon tarafında hatalar olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar, siz çalıştığınız için meydana gelen hatalardır ve çalışmayan hata yapmaz. Ama herkes çok çalıştı. Gelecekte ne yapılması gerektiğine dair net bir stratejiye sahip olmak, bizim için bir ders niteliğinde” dedi.
Alemi ayrıca, koalisyon ülkeleri tarafından sağlanan tüm mali ve kalkınma desteğine de övgüde bulundu. Öyle ki son olarak Suudi Arabistan iki gün önce Yemen ekonomisini desteklemek için 1 milyar dolar sağladı. Bu çerçevede Başkanlık Konseyi Başkanı, Suudi Arabistan liderliğine teşekkürlerini iletirken, bunu bir dayanışma modeli ve Suudi Arabistan’ın Yemen'e, kimliğine ve halkına karşı sorumlu bir vizyona sahip olması olarak nitelendirdi.

-Siyasi süreç
Başkanlık Konseyi Başkanı, ‘ekonomik sorunlar, savaş, iç çatışmalar, aşırı yoksulluk ve dünyada benzeri görülmemiş bir insani durum’ da dahil olmak üzere Yemen’in kriz sırasında yaşadığı sorunların çoğunun tek bir nedeni olduğuna inanıyor; siyasi sürecin engellenmesi.
“Bugün Krala (Belçika Kralı Philippe’i kastediyor), onun için hikâyenin 2011 yılındaki olaylarla başladığını söyledim. Soğuk kanlıydı ve dinlerken müthişti” diyen Alemi, “Yıllarca sürebilecek bir savaşın ardından Yemenlilere kan enjekte etmek için gelen Körfez girişimini ve muhalefete çözüm üreterek, eşit bir hükümete katılarak ve belli bir şekilde yetki devri yaparak bunun nasıl aşıldığını ele aldım. Biz önce Husilerin, sonra da Anayasa Komisyonu’nun dahil olduğu ulusal diyaloğa girdik ve anayasa referandumu yapmak üzereydik. Yeni bir cumhurbaşkanı ve yeni bir parlamento seçecektik, ama sonra darbe oldu. Bu sahnenin özeti. Krala, tüm bu sahneyi, savaşı ve insani meseleyi ve sonrasında gelen her şeyin siyasi süreci engellemenin bir sonucu olduğunu anlattım” açıklamasında bulundu.
Alemi, Başkanlık Konseyi öncesinde Husilere karşı kurduğu 17 Yemen partisinden oluşan ittifaka ilişkin bir soruya ise “Yemen partilerinden bir koalisyon düşündüğümüzde, merhum Dr. Abdulketim el-İryani (eski Yemen dışişleri bakanı ve eski Yemen cumhurbaşkanının danışmanı) ile bizi Yemen’deki bu duruma sokan yolu düşünüyordum. Ana sorunun iki konuda yattığını gördük. İlki dışlama ve ikincisi marjinalleştirme. İki sorunu çözmek için iki kaldıraca ihtiyacımız var; Uyumluluk ve ortaklık” şeklinde yanıt verdi.
Reşad el- Alemi ayrıca, “Yemen siyasi bileşenleri arasında iki ilkeye dayalı bir siyasi ittifak kurmayı düşünmeye başladık. Kısaca bizi buraya getiren şeyin dışlama ve marjinalleştirme olduğunu, bir partiler ittifakı oluşturulması gerektiğini belirttik ve o ittifakın belgesini yazmaya başladık. Belgeyi hazırlamak için bir ekip oluşturduk. Halk Kongresi’nden Ahmed bin Dağer, El-Islah’tan Abdul Vahab el-Ansi, Nasırcı Parti’den Sultan el-Atvani, Sosyalist Parti’den Abdurrahman el-Sakkaf ve diğer partiler. Siyasi bir ittifak fikrini başlattık ve daha sonra bu ittifakın bir programı olması gerektiği için fikir ayrılığına düştük. Programı oluşturmamız tam bir yılımızı aldı. Sonra Seiyun’da bir araya geldik ve beni koalisyonun başkanı seçtiler. Başkanlık Konseyi oluşumu gelene kadar bunu sürdürdük” dedi.

-Husiler ve siyasi olgunluk
Alimi, Husilerin Yemen halkının tarih boyunca bildiği tüm geleneksel değerleri çiğnediklerini söylerken, eylemlerinin, Yemen toplumsal dokusuna darbe vurduğunu dile getirdi. Bugün Yemen’de Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde seçim yapılsa, Husilerin tek bir oy bile alamayacaklarını söyledi.
2018 yılında ABD’nin Yemen Büyükelçisi Matthew Toller, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Husiler siyasi olarak olgunlaşmadıkça Yemen siyasi çözümünün gelmeyeceğini belirtmişti. Şarku’l Avsat da Başkanlık Konseyi Başkanı’na ‘Husiler siyasi olarak ne zaman olgunlaşacak?’ diye sordu.
Dr. Alimi ise bu soruya, Husi liderin henüz kırk yaşına gelmemiş olmasına atıfta bulunarak “Kırk yaşından sonra olgunlaşabilirler” dedi. Reşad el-Alimi, “İki koşul karşılanırsa grupta siyasi olgunluğun başladığını söyleyebiliriz. Birincisi, insanoğluna hükmetmek için ilahi seçim fikrinden vazgeçmek. Çünkü Yemenliler bin yıl boyunca bu amaç için savaştı. Milislere bağlı olan unsurlardan bile bu fikre karşı eleştiri var” dedi ve kronik tarihsel bir sorun olan İmameti iki karınla ​​sınırlamayı reddeden İbn-ül Emir kitabından ve devrinden bir hikâye anlattı.  
Diğer koşulun ise bölgedeki İran- Fars yayılmacı projesinden vazgeçmeleri olduğunu söyleyen Alimi, “İranlılar siyasi amaçlarla İslam dinini gerçek içeriğinden arındırmak istiyorlar” dedi.

-İran ve Avrupa’nın tavrı
Bölgenin krizleriyle ilgilenenler, İran’ın savaşta Rusya’ya insansız hava araçları tedarik etmesinin, İran insansız hava araçlarının tehlikeleri konusunda tartışma kapılarının açılmasına neden olduğuna dikkati çekti. Yemen ve tüm Arap bölgesi, İran’dan ve bölgedeki projesinden şikayetçi. Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı ise “Daha önce de belirttik. O ülkeler bizi dikkate almadı. Ama Ukrayna’ya geldiğimde Batılılar ve ABD’liler, bu sorunu düşünmeye başladılar, çünkü artık ana çıkarları zedelendi. Bu nedenle Avrupa’nın tavrının değiştiğine inanıyorum. ‘Sonu hayır olan zararın Rabbi’ne yemin olsun ki dünyanın hiçbir bölgesinde savaş taraftarı değiliz. Ama belki de daha önce uyardığımız tehlikeleri Batılı ve uluslararası topluma hissettiren bir mesaj olabilir. Avrupa ülkelerinin bugün İran’ın (Devrim Muhafızları) terör listelerine dahil edilmesi çağrısında bulunmasını kim bekliyor” açıklamasında bulundu.
Reşad el- Alimi, Yemen tarafının Brüksel’deki toplantılarının bu konuya odaklandığını ortaya koyarken, “Avrupa Birliği (AB) Başkanı’na bu pozisyonun ileri düzeyde olduğunu ve bu adımı takdir ettiğimizi, çünkü onlardan zarar gördüğümüzü ve bölgemizin tüm sorunlarının İran (Devrim Muhafızları) olduğunu söyledim. Lübnan’dan Suriye’ye, Irak’a, Yemen’e ve sınırların ötesine, belki de başka yerlerde bu sahneyi yöneten bir operasyon odası var. Onlara da söylediğim gibi, size bunun doğru tavır olduğunu söylemek istemiyoruz. Ancak AB’nin takınması gereken doğru tavrın bu olduğuna inanıyoruz” dedi.

-Ateşkes ve hükümetin kötüye kullanılması
Yemen, BM himayesinde ve Yemen’deki Arap Koalisyonu tarafından desteklenen bir ateşkese tanık oldu. Ateşkes, Nisan ayında başladı ve Husilerin ek maddeler ve altı aylık bir süre ile yenilemeyi reddetmesiyle 2 Ekim’e kadar birden çok kez uzatıldı.
Ateşkes, ‘ateş açmanın durdurulması, Sana Havalimanı’nın açılması, Husiler tarafından kuşatılan Taiz sınır kapısının açılması ve Hudeyde’ye yakıt akışı’ olmak üzere dört maddeye dayanıyordu.
Yemen hükümeti tüm maddelere uydu ve hatta birçok taviz verdi. Bazı ilerlemeleri engelleyebilecekti, ancak halka hizmet etmeyi tercih etti. Taiz ve diğer bölgelerde aralarında çocuklar ve kadınların da bulunduğu sivilleri öldüren keskin nişancıları takip eden hükümet ve Yemenli sivil toplum kuruluşlarına göre Husi milisler, özellikle Taiz sınır kapısında hiçbir maddeye uymazken, ateşkes bile neredeyse her gün yaygın Husi ihlallerine sahne oldu.
Ateşkesin sona ermesine rağmen Yemen hükümeti ateşkesi bozmadı, Sana uçuşlarını veya Hudeyde’ye yakıt akışını durdurmadı. Husiler, bazıları Güvenlik Konseyi (BMGK), AB ve ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından petrol ihracat ve ithalat limanlarını hedef alan terör saldırıları olarak sınıflandırılmış bir dizi ihlal gerçekleştirdi.
Bu çerçevede Şarku’l Avsat, Konsey Başkanı’na ‘Neden Sana Havalimanı’na uçuşlara izin vermeye devam ettiniz? Bu bir Husi siyasi kazancı gibi görünebilirdi’ diye sordu. Dr. Alimi’nin cevabı ise şaşırtıcıydı. Çünkü bu durumu, Husiler için bir avantajdan ziyade hükümet için bir avantaj olarak görüyordu. Yemen halkının çıkarlarıyla meşgul olduğu kadar kazanımları düşünmediklerini söyleyen Alimi, “Bizim için hedef Husiler değil. Sana’da ve Husilerin kontrolündeki diğer bölgelerde hasta olan ve seyahat etmek zorunda kalan insanlarımızı dikkate aldık. Onlardan nihai olarak biz sorumluyuz. Çünkü biz, tüm Yemenlilerin hükümetiyiz. Bunu Husiler için siyasi bir kazanç olarak görmüyorum. Aksine Yemen hükümeti için bir kazanç ve en önemlisi de tüm Yemenliler için bir kazanç olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
Başkanlık Konseyi Başkanı, “Hükümetin üstesinden gelmeye can attığı sorunlar vardı. Çünkü biz, Sana’da ve Husiler tarafından kontrol edilen bölgelerdeki halkımızın ıstırabını hafifletmek istiyoruz. Baskıdan, adaletsizlikten, bağımlılıktan, içinde yaşadıkları büyük hapishaneden nefes alsınlar istiyoruz. Husiler için değil, o bölgelerdeki insanlarımız için çok şey aştık” dedi.

-İktidarı devretme felsefesi
Başkanlık Konseyi, üç amaç için kuruldu. Birinci olarak devleti restore etmek ve herkesi bu çerçevede bir araya getirmek. Alimi, Başkanlık Konseyi fikri hakkındaki konuşmasına bununla başladı. “İkincisi ise çatışmaları önlemektir” diyen Reşad el-Alimi, “Sorunların ele alınması, meşru hükümet bölgelerinde ortaya çıkabilecek herhangi bir çatışmanın patlak vermesini önlemeyi gerektirir. Bu çatışmalar Husiler dışında kimseye hizmet etmiyor” ifadelerini kullandı.  
“Bu iktidar devrinin felsefesi, neden 7 milletvekili ve sekizinci konsey başkanı? Konsey başkanının 1, 2 veya 3 milletvekili ile olması mümkün müydü?” Bu çerçevede Konsey Başkanı, “Yemen’deki İran projesine karşı koymak için hepsini bir araya topladık. Dolayısıyla bu hedefin herhangi bir dengesizliği veya ihlali Husilerin işine yarayacaktır. İlk sorun, kurtarılan vilayetlerdeki iç çatışmalar. Buradaki çatışmalar sadece askeri değil, hatta Husilere hizmet eden siyasi çatışmalardır” dedi.
Alimi’nin ‘ana ve önemli’ olarak gördüğü üçüncü hedef ise güney meselesi. Bu bağlamda Reşad el-Alimi, “Bunun tamamen haklı bir sebep olduğuna inanıyoruz. Şu anda bunun hakkında konuşmak veya çözümünü şu anda tartışmak uygun olmayabilir” diyerek, “Devleti geri getirdiğimizde, diyalog ve tartışma için her şeyi masaya yatıracağız ve şiddet veya dayatma yoluyla değil, diyalog yoluyla çözümler üreteceğiz” şeklinde konuştu.   
Dr. Alimi, “Güney meselesini ele almak, siyasi sistemin çözümleri, devletin içeriği ve gelecekteki siyasi sistemin şekli çerçevesinde olmalıdır” dedi.
Alimi’nin hassas bir konu hakkında garanti vermeden konuşması dikkat çekiciydi. Başkan Alimi, “Bölgesel garantiler olduğundan emin olmalıyız, güneyli kardeşler bazen ‘garantiler nelerdir’ diye soruyorlar. Güney meselesinin bu deklarasyona göre çözülmesi için bölgesel garantiler olduğunu söylüyoruz. Dolayısıyla bu sözler söylendiğinde tüm tarafların hakları için büyük bir garanti oluşturulmakta” dedi.

-Dur’ul Vatan (Vatan Kalkanı)
2023 yılının Ocak ayı sonunda Dur’ul Vatan kuvvetlerinin oluşturulduğu ilan edilmişti. Bu ilan, büyük bir tartışmaya sahne oldu. Bu kuvvetlerin görevleri hakkındaki bir soruya Alimi, “Nisan 2022’de Başkanlık Konseyi’ne yetki devri kararından önce Dur’ul Vatan kuvvetleri, temel olarak oluşturulmuştu. El-Yemen es-Saîd Tugayları vardı ve bu tugaylar, şiddetli bir kuşatma altındayken Marib’in savunmasına katkıda bulundu” ifadeleriyle yanıt verdi.
Alimi, “Bir sonraki askeri planımız çerçevesinde, Başkanlık Konseyi’nde devletle birlikte yedek kuvvet bulundurmanın gerekli olduğunu düşünüyorduk. Çünkü Cevf, ed-Dali, Lahic, Hudeyde, Saada, Marib, Taiz, Şebve ve diğer bölgelerdeki farklı cephelerde binlerce şehit ve çok sayıda yaralı var. Dolayısıyla yeni bir kan olması gerekiyordu ve Dur’ul Vatan, bu yeni kanı temsil ediyor. Cumhuriyet Muhafızları veya Başkanlık Muhafızları olsun, diğer kuvvetlerin yerine herhangi bir görev üstlenmeyen yedek bir kuvvettir. Başkanlık Konseyi tarafından verilen görevleri yerine getirmek için görevlendirilen bir yedek kuvvettir” açıklamasında bulundu.

-Halkla iletişim
Dr. Alimi, önemli günler sırasında yaptığı konuşmalarla Yemen halkına mesajlar göndermeye hevesli. Ancak uluslararası düzeyde yaptığı konuşmaların büyük bir bölümünü, özgürleştirilmiş bölgelerde veya Husilerin kontrolündeki bölgelerde bulunan tüm Yemen halkına mesajlar göndermeye ayırıyor.
Konsey Başkanı, “Yemen halkı, kendi ülkesinde ıstırap çekiyor. Ülke dışında ıstırap çekiyor. Vatandaşlar, dünyada sığınma veya geçim arayışı içinde maruz kaldıkları evsizlikten dolayı yoğun bir acı duyuyor. Eski subaylardan, komutanlardan, akademisyenlerden ve yetkililerden, görüştüğüm kişiler sığınma talebinde bulunan insanlar. Bugün ister eski memur, ister sıradan vatandaş olsun, gelen vatandaşları karşılamak için saatler harcadım. Bu, en önemli görevlerimden biri” dedi.
Reşad el-Alimi ayrıca, “Bizim de hissettiğimiz en yoğun acı, ülke içerisindeki vatandaşlara dair. Ülke dışındakiler için en azından küçük bir umut var. Ama içeride ve Husilerin kontrolündeki bölgelerde halk, gerçek ve büyük bir trajedi yaşıyor. Maaş yok, gelir yok ve şiddetli baskı var. Neyin çok daha kötü olduğunu daha sonra öğreneceğiz. Husiler tarafından kontrol edilen bölgelerde kadınların baskı altına alınması nedeniyle büyük acılar yaşanıyor. Ayrıca engellilerin kendilerine bakacak kimsesi yok. Mayınlara maruz kalanlar var. Çocukların okullarına gidememesi ve orduda görevlendirilmesi trajedisi var. İnsanlar gerçek bir trajedi yaşıyor” ifadelerini kullandı.

-Sana’yı özlüyor musunuz?
Şarku’l Avsat’ın “Sana’yı özlüyor musunuz?” sorusunu Alimi, “Tabi ki. Pek çok insan bana evlerinin Husiler için bir lojistik merkez, bir mutfak ve buluşma yeri haline geldiğini söylüyor. Ben de onlara ‘Döneceksiniz. Vatan geri dönerse evleriniz de döner’ diyorum” ifadeleriyle yanıtladı.
Reşad el-Alimi, konuşmasını sakin bir ses tonuyla sürdürerek, “Meşruiyet meselesi ve Husiler konusunda gri bir alanda duran kardeşlerin çoğu, aile koşulları, mülk ve diğer gerekçelere sahip. Bir keresinde birine dedim ki, şu an Sana’daki evine dönüp özgürlüğün tadını çıkarabilir ve normal bir şekilde Sana’daki evinin avlusunda oturabilir misin? ‘Hayır’ diye cevap verdi. Ama ona kaçırılanın evler değil, vatan olduğunu ve vatanı geri alınca evleri de geri alacağımızı vurguladım. Bu, özgürlük, eşit yurttaşlık, haklar, adalet karşısında hiçbir anlamı olmayan bir taş yığını... Fark burada” şeklinde konuştu.  



20'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna halkına ulaştı

Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
TT

20'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna halkına ulaştı

Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)

Polonya'nın Ukrayna sınırına yakın Rzeszow Havalimanı'na gönderilen Suudi yardımı, Polonya sınırından Ukrayna'ya gönderiliyor.

Kral Salman Yardım Merkezi (KSRelief) tarafından gönderilen 20'nci Suudi yardım uçağı, Krallığın Ukrayna halkına yaptığı yardım kapsamında elektrikli aletlerin de bulunduğu toplam 50 ton yük taşıyan 20'nci Suudi yardım uçağı dün (Salı) havalimanına ulaştı.

Bu yardım, dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi ve yaşadıkları çeşitli kriz ve sıkıntılardan etkilenen insanların, yanında olduğu bilinen Suudi Arabistan'ın tarihi rolü çerçevesinde gerçekleşiyor.


Kral Selman: Bayram şefkat, sevgi ve hoşgörünün anlamlarını bünyesinde barındırır

Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
TT

Kral Selman: Bayram şefkat, sevgi ve hoşgörünün anlamlarını bünyesinde barındırır

Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)

İki Kutsal Caminin Bekçisi Kral Salman bin Abdülaziz, "karşılıklı sevgi, şefkat, sevgi ve hoşgörü anlamlarının somutlaştığı" Ramazan Bayramı münasebetiyle vatandaşları, sakinleri ve dünyanın her yerindeki Müslümanları tebrik etti.

Kral Selman, Ramazan Bayramı vesileyle yaptığı konuşmada, Allah'ın Suudi Arabistan'a, söz birliği bereketi, safların birliği, İki Kutsal Camiye ve onların hacılarına, Umre yapanlara ve ziyaretçilerine hizmet etme şerefi de dahil olmak üzere birçok nimet bahşettiğini söyledi. Kurucu Kral Abdulaziz bin Abdul Rahman'ın Allah ona rahmet etsin- yoluna devam eden oğulları, kendisinden sonra bu mübarek ülkenin hükümdarlarıdır.

Mübarek Ramazan ayında milyonlarca hacıya kolaylık ve rahatlıkla umre ibadetlerini yapabilme imkanını veren Allah'a hamdolsun. Onun sayesinde ve daha sonra devlet kurumlarının Allah'ın misafirlerine hizmet etmek, ibadetlerini yerine getirmelerini kolaylaştırmak için gösterdikleri sürekli çabalarla, Allah'tan bizden ve onlardan hayırlı amelleri kabul etmesini niyaz ediyoruz.

İki Kutsal Caminin Sorumlusu konuşmasına şöyle devam etti: "Bu yıl Ramazan Bayramı'nı karşılarken, Filistin halkına yönelik saldırıların durdurulmasının, güvenli insani yardım koridorlarının sağlanmasının ve tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayarak acılarına son verilmesinin, bağımsız devletlerini kurmak ve güvenlik içinde yaşamak da dahil olmak üzere meşru haklarının verilmesi gerekliliğini teyit ediyoruz.”


Suudi Arabistan Veliaht Prens'in bağlılık sözünün 7’nci yıldönümünü kutluyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prens'in bağlılık sözünün 7’nci yıldönümünü kutluyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)

Bender bin Abdurrahman bin Mamer

Biatın yedinci yıldönümü, izlenmesi zor olan hızlı dönüşümlerin eşlik ettiği bir dizi başarının ardından geldi. Ancak bunların hepsi Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından ortaya konan Vizyon 2030 kapsamında ‘geleceğin devletini inşa etmeye’ katkıda bulunuyor. Kuşkusuz onun arkasında Suudi halkının liderliğin vizyonuna olan inancı ve belirlenmiş hedefler, net yöntemlerle düzenlemeler, yasalar ve yapısal reformlarla kalkınma çarkını döndürmek için çalışması var.

Muhammed bin Selman veliaht prens olduktan birkaç ay sonra Suudi halkına yönelik duygularını şu sözlerle ifade etmişti: “Ben 20 milyon insandan biriyim. Onlar olmadan ben bir hiçim ve hepsinin en düşük ve en zayıf örneğiyim. Beni motive eden ve ileriye iten onlar...” Muhammed bin Selman bu cümleleri kurarken sanki dedesi Kral Abdulaziz'in şu sözünü hatırlatıyordu: “Ben önce Allah'la güçlüyüm, sonra imanımla, sonra da halkımla… Onlarla tek bir birey olarak yürürüm. Kendimi onlara tercih etmem ve sadece onlar için iyi olanı takip ederim...”

Üç asır önceki kuruluşundan bu yana Suudi devleti, başka güçlerden ithal edilmiş, klonlanmış veya dayatılmış bir sistem olmayan siyasi sisteminin özgünlüğü ile karakterize edilmiştir. Dahası, bir boşluktan fırlamamış veya farklı bir ortamda ortaya çıkmamış, aksine tarihi köklerden, İslami derinlikten ve saf Arap mirasından ve ortamından kaynaklanmıştır.


Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Singapurlu mevkidaşı ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Singapurlu mevkidaşı ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, bugün bakanlığın Riyad’daki genel merkezinde Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan ile görüştü.

Görüşmede, iki dost ülke arasındaki ilişkilerin her alanda desteklenme ve geliştirilmesine yönelik yollar gözden geçirildi.

Bakanlar, tüm bölgesel ve uluslararası ortak çıkar konularının yanı sıra, her iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek şekilde ikili koordinasyonu yoğunlaştırma yollarını da tartıştı.

dfeb
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)

 


Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti
TT

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman, bugün Kuveyt Başbakanı Şeyh Dr. Muhammed Sabah El-Salem El-Sabah'ı Cidde'deki makamında kabul etti.

Görüşmede, iki kardeş ülke arasındaki tarihi kardeşlik ilişkileri gözden geçirilerek ikili iş birliği ve bunu çeşitli alanlarda güçlendirme ve geliştirme fırsatlarının yanı sıra, ortak ilgi alanına giren birçok konu müzakere edildi.

Kuveyt Haber Ajansı'nın (KUNA) haberine göre Şeyh Dr. Muhammed Sabah El Salem El Sabah, Suudi Arabistan ziyaretinin, iki kardeş ülke arasındaki köklü tarihi ikili ilişkilerin ve güçlü kardeşlik bağlarının bir yansıması olduğunu belirtti. El Sabah, İki kardeş ülke ve halkların çıkarlarına hizmet etmek amacıyla süreklilik arz eden ikili istişare ve koordinasyon çerçevesinde gelen cömert davet için Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'a içten teşekkürlerini ifade etti.

Kuveyt Başbakanı, Kuveyt Devleti'nin, Suudi Arabistan liderliğinin izlediği dengeli politikayı, özellikle de bölgede ve dünyada güvenlik ve barışın temellerini oluşturma çabalarını takdir ettiğini ifade etti..


The Clock Towers, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerinde sendikasyon finansmanı anlaşması imzaladı

The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
TT

The Clock Towers, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerinde sendikasyon finansmanı anlaşması imzaladı

The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın önde gelen otelcilik ve perakende şirketler grubu The Clock Towers, yakın zamanda Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerindeki sendikasyon finansmanı anlaşmasının başarıyla tamamlandığını duyurdu. 

Bu, 2024 yılının ilk çeyreğinde Mekke’de konaklama ve perakende sektörlerinin tanık olduğu en büyük finansman anlaşması olarak kabul ediliyor.

The Clock Towers tarafından bugün yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Sendikasyon finansmanımızın başarılı bir şekilde tamamlanması, güçlü iş temellerimizin ve ülkenin 2030 yılına kadar 30 milyon hacıyı ağırlama yönündeki iddialı hedefiyle uyumlu olarak Mekke konaklama ve perakende pazarının geleceğine olan güvenimizin bir kanıtıdır.”

Söz konusu işlem kapsamında finanse edilen temel varlıklar Makkah Clock Royal Tower, A Fairmont Hotel, Raffles Makkah Palace Hotel, Makkah Swissotel, Swissotel Al Maqam, bazı alışveriş merkezi ve diğer işletme varlıklarını içeriyor.

Mekke, en yüksek sınıflandırmaya sahip uluslararası otellerin çoğuna ev sahipliği yapması nedeniyle konaklama sektöründe dünyanın en hızlı büyüyen şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.


Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, dün Yemen Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek ile görüştü.

Görüşmede, Yemen’de güvenlik ve istikrarın sağlanması için Yemenli taraflar arasındaki siyasi süreç ve barış yolunun ilerlemesini desteklemeye yönelik mevcut çabalar tartışıldı.

Prens Halid bin Selman, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Kardeşim, Yemen Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek ile görüştüm. Ülkesine Suudi liderlerin selamlarını ilettim. Yemen’deki gelişmeleri, Birleşmiş Milletler himayesinde yol haritasının tamamlanıp uygulamaya konulması çalışmalarını değerlendirdik” ifadelerini kullandı.

Suudi bakan, “Ayrıca Yemen’de güvenlik ve istikrarın sağlanması için Yemenli taraflar arasındaki siyasi süreç ve barış yolunun ilerlemesini desteklemeye yönelik mevcut çabaları da tartıştık” diye yazdı.

Prens Halid görüşmede, Suudi Arabistan’ın, Yemen hükümeti ve kardeş halkının isteklerini karşılayacak ve Yemen’in kalkınmasına ve refahına katkıda bulunacak şekilde destekleme konusundaki sağlam konumunu teyit ettiğini de ekledi.


‘Arap Altılısı’ bugün Kahire’de Blinken ile ‘Gazze’deki savaşı durdurmayı ve Filistin devletine giden yolu açmayı’ öngören planlarını tartışacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)
TT

‘Arap Altılısı’ bugün Kahire’de Blinken ile ‘Gazze’deki savaşı durdurmayı ve Filistin devletine giden yolu açmayı’ öngören planlarını tartışacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)

Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün ve Filistin (Arap Altılısı), bugün Mısır’ın başkenti Kahire’de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile kapsamlı bir bölgesel barış planına yönelik ‘Arap planını’ tartışacak.

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli bir kaynağa göre Arap Barış Girişimi’ne dayanan söz konusu plan, Gazze Şeridi’ndeki savaşı sona erdirmek ve ardından İsrail ile bazı Arap ülkelerinin geniş anlamda normalleşmesi karşılığında, bir Filistin devletinin kurulmasına giden yolu açmakla başlıyor.

Kaynak, geçtiğimiz günlerde BAE, Katar, Bahreyn ve Suudi Arabistan’ı ziyaret eden Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Sekreteri Hüseyin Eş-Şeyh’in, Filistin'in iç düzenlemesini de ele alan planı bu ziyaretleri kapsamında görüştüğü yetkililerle tartıştığını bildirdi.

Kaynağa göre yeni bir Filistin hükümetinin kurulması, Filistin Otoritesi’nin Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da bir Filistin devleti kurma yolunda sorumluluklarını üstlenebilmesi için, savaş sona ermeden önce Filistin’in iç durumunun düzenlenmesine dayanan planın bir parçası.

Şeyh bugün, Blinken ile Kahire’de Suudi Arabistan, Katar, BAE, Mısır ve Ürdün dışişleri bakanlarının da katılacağı ‘Arap Altılısı’ toplantısına katılacak.

Kaynaklar, söz konusu planın hala ABD’lilerle görüşme sürecinde olduğuna dikkat çekti.

Blinken, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasına varma çabalarının bir parçası olarak, Suudi yönetimiyle daha ileri görüşmelerde bulunmak üzere dün Cidde’ye gitti.

Son günlerde Beyaz Saray’da, Refah işgaline alternatif adımlar konusunda görüşmeler yapılıyor.

Walla haber sitesinin ABD’li bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre bu alternatiflerden biri kapsamında sivilleri hedef alma riskinin çok daha az olmasını sağlamak için Refah işgalinin birkaç ay ertelenmesi, insani durumun istikrara kavuşturulması, Gazze Şeridi’nin kuzeyinin yeniden inşası ve Refah’ta yerinden edilenlerin barınması için konut inşa edilmesine odaklanılması gerekiyor.

Öte yandan, Suudi Arabistan, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) aracılığıyla, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) ile 40 milyon dolar değerinde bir destek anlaşması imzaladı.

Bu destek, Gazze Şeridi’nde 250 binden fazla kişiye gıda ve 20 bin aileye barınak sağlayacak.


Suudi Arabistan: Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günü 

Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
TT

Suudi Arabistan: Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günü 

Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)

Suudi Arabistan Kraliyet Divanı’nın açıklamasına göre, Yüksek Mahkeme’ye bağlı Ay Gözlem Komitesi, 10 Mart Pazar (bugün) günü Şaban ayının tamamlandığını ve pazartesi günü Ramazan’ın başlayacağını duyurdu.
Suudi El İhbariye kanalı, hilal ayının görüldüğünün  Hautat Sudair ve Al-Hareeq gözlemevlerinden doğrulandığını bildirdi.


Saudi Aramco küresel ekonomik zorluklara rağmen şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde etti

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
TT

Saudi Aramco küresel ekonomik zorluklara rağmen şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde etti

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)

Suudi Arabistan ulusal petrol şirketi Saudi Aramco’nun Başkanı ve CEO’su Amin Nasser, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen, şirketin şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde ettiğini açıkladı.

Nasser bugün yaptığı açıklamada, “2023’te şimdiye kadarki en yüksek ikinci net gelirimizi elde ettik. Dayanıklılığımız ve çevikliğimiz, ekonomik olumsuzluklara rağmen sağlıklı nakit akışlarına ve yüksek karlılık seviyelerine katkıda bulundu” dedi.

Hissedarlara 2023 yılı için ödenen toplam temettü tutarının da bir önceki yıla göre yüzde 30 artış sağladıklarını söyleyen Nasser, “Önümüzdeki yıllarda, yeni enerji çözümlerinin yanı sıra petrol ve gazın da küresel enerji karışımının önemli bir parçası olacağı bir geleceğe doğru ilerliyoruz” diye konuştu.

Nasser, Suudi hükümetinin maksimum sürdürülebilir üretim kapasitesini günde 12 milyon varil seviyesinde tutma yönündeki son direktifinin ‘daha fazla esneklik sağladığını’ açıkladı.

Aynı zamanda, güvenilirliklerini, operasyonel esnekliklerini ve mevcut pazar fırsatlarını yakalama yeteneklerini artırmaya katkıda bulunacak, ham petrolü artırmaya yönelik birçok stratejik projede ilerleme kaydetmeye devam ettiklerini belirtti.

Kızıldeniz’deki durumun kesinlikle bir sorun olduğunu vurgulayan Nasser, “Ancak Kızıldeniz’deki durumdan dolayı müşterilerimiz üzerinde herhangi bir etki hissetmiyoruz, miktarlar üzerinde de bir etki yok” dedi.

Çin ve Hindistan’dan petrol için güçlü bir talep olduğuna da dikkat çekti.

Saudi Aramco tarafından yapılan açıklamaya göre, şirketin net geliri 2022’de 604 milyar riyal (161,1 milyar dolar) iken, 2023’te 454,8 milyar riyal (121,3 milyar dolar) olarak kaydedildi.