Yemen’de 15 bin yazma eser yok olma tehdidi altında

Yemen’de 15 bin yazma eser yok olma tehdidi ile karşı karşıya ve 160 bin antika parça kayıt altında değil

UNESCO listelerinde yer alan Sana’nın eski yapılarının genel bir görüntüsü (EPA)
UNESCO listelerinde yer alan Sana’nın eski yapılarının genel bir görüntüsü (EPA)
TT

Yemen’de 15 bin yazma eser yok olma tehdidi altında

UNESCO listelerinde yer alan Sana’nın eski yapılarının genel bir görüntüsü (EPA)
UNESCO listelerinde yer alan Sana’nın eski yapılarının genel bir görüntüsü (EPA)

Yemen’de Husi milislerin kontrolündeki bölgelerdeki kültürel miras tehlike altında.  On binlerce antika parça, çalınma ve satılma tehdidi ile yüz yüze. Binlerce tarihi el yazması, bilimsel kurallara uygun olarak korunmadığı için çürüyüp yok olma tehlikesi yaşıyor. Tarihi yapılar, müzeler ve buna bağlı kuruluşlar ise yıkılmaya yüz tutmuş durumda.
Tüm bunların üstüne, (darbeci) Yönetim Konseyi Ofisi’nin direktörlüğünü yapan nüfuz sahibi Ahmed Hamid (Ebu Mahfuz), sanat, kültür ve eski eserler ile ilgili ödenekleri durdurduktan sonra Kültür ve Miras Fonu'nun gelirlerinden milyarlarca riyale el koydu.
Husi milislerinin kontrolündeki bölgelerde yaşayan kültür sektörü çalışanları Şarku’l Avsat’a verdikleri röportajda, darbe hükümetinin kültür sektörü için vergiye tabi bin dolar tutarında aylık bir bütçeyi onayladığını ve bu bütçenin, milisler tarafından maaşları ayda 30 doları geçmeyen küçük sözleşmeli çalışanlara dağıtıldığını açıkladılar.
Çalışanlar, Yönetim Konseyi Ofisi’nin direktörlüğünü yapan Husi lideri Ebu Mahfuz’un, Kültür ve Miras Fonu'nun tüm gelirlerine el koyduğunu ve kendi tasarrufuna geçirdiğini söylediler. Ebu Mahfuz’un darbe hükümeti içinde kurumların ve vilayetlerin ödeneklerinin yanı sıra fon, gümrük vb. gelirleri kontrol ettiği için ‘devlet gelirlerinin bekçisi’ olarak tanındığına dikkati çektiler.
Bu kaynaklara göre, Sana’da bulunan ve aralarında müzisyenlerin, performans sanatçılarının ve dansçıların da bulunduğu Yemen'deki ana sanat grupları acınacak koşullarda yaşıyorlar. Gösteri kıyafetleri parçalanmış veya yıpranmış durumda. Talepleri Husi maliyesi, darbe hükümetinin başkanlığı ve Yönetim Konseyi Ofisi tarafından reddedildikten sonra ekipten birine en sade halk kıyafetini satın almakta zorlanıyorlar.
Kaynaklara göre kültür-sanat sektörü çalışanları, bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir sefalet ve ıstırap döneminden geçerken; milyarlar kâh savaşçıların tasarrufuna bırakılıyor kâh daha fazla güç toplamak için harcanıyor kâh da ülkenin tüm kuruluşlarında ve bölgelerindeki Husi denetmenlere gidiyor.
Öte yandan siyasi kaynakların aktardığına göre darbeci Husi hükümetinin Kültür Bakanı, Ebu Mahfuz’un yıllık milyarlarca riyale ulaşan Kültür ve Miras Fonu’nun gelirlerine el koymasından rahatsız olduğunu dile getirdi. Bakan, Sana Ulusal Müzesi’nde en önemli eserler arasında yer alan 160 bin parça olduğunu ve bunların ‘belgelenmemiş, arşivlenmemiş ve kayıt edilmemiş’ olduğunu vurguladı. Eski binaların yıkılmaya yüz tuttuğunu ve bakıma ihtiyacı olduğunu belirterek Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) bazı projeler için gösterdiği çabalara övgüde bulundu.
Kaynaklara göre Husilerin liderinin soyundan gelen bakan, rutubet ve doğal faktörlere bağlı olarak yok olan yazma eserlerin bulunduğunu, 15 bin el yazmasının da depolarda çürümek üzere olduğunu ve elinden hiçbir şey gelmediğini söyledi. Bakan durumun dört ayağı olduğunu söyleyerek ilkini şubeleri ile birlikte Ebu Mahfuz’un oluşturduğunu belirtti. Darbeci Bakanlar Kurulu olduğunu ve milisler tarafından sektörler adı altında devlet kurumuna paralel kurulan oluşumlar olduğunu vurguladı. Bu oluşumların darbe hükümetinin bakanlarının yetkilerini ele geçirdiğini ve her sektörün milislerin liderliğinde söz sahibi bir tarafı takip ettiğini belirtti. Dördüncü ayağı ise Milli Görüş Komitesi adlı kuruluşun oluşturduğunu söyledi. Darbe hükümetindeki bakan, yaşananları alaya alarak her ay yeni bir matrisleri olduğunu ve her bir tarafın hedefleri ve uygulama matrisini değiştirmek istediğini söyledi. Aynı zamanda tarihi yazma eserlerin bir kısmına el koyan milislerin oluşturduğu Vakıflar Kurumu'nun müdahalesinden de şikayet etti.

Sana el yazmaları tehlike altında
Sana Ulu Camii'ndeki el yazmalarının elbise çantalarına konulduğunu, bunların bir kısmını toprak solucanlarının yediğini, geri kalanını da rutubetin yok ettiğini söyledi. Bunu ‘affedilemez bir suç" olarak nitelendiren bakan, milis liderlerinden birinin komutasındaki bu Vakıflar Kurumu’nun, 20 yıl önce Ulu Camii'nin çatısındaki sandıklarda bulunan eski bir Kur’an-ı Kerim nüshasını tahrip ettiğini, bu lideri takip eden unsurların nüshayı parçalara ayırdıklarını ve yazmaların yarısına hasar verdiklerini söyledi.
Bu gelişmelerle birlikte, Husi hükümetindeki Tarım Bakanlığı'nın yeni bir tahsilat dairesine dönüştüğü açığa çıktı. Veriler, bakanlığa paralel bir oluşum olarak kurulan Tarım Komitesi’nin, tarımsal araştırmalar için yarım milyar Yemen riyalini (1 dolar yaklaşık 560 riyale tekabül ediyor) ele geçirip üstüne yaklaşık üç ay sonra ek bir bütçe talep ettiğini gösteriyor.
Kaynaklar, bu komitenin Tarım Hizmetleri Genel Kurumu ile birlikte kanun dışı vergiler dayatıp bunların tahsilini yaptığını belirttiler. Veriler, Tarım Bakanlığı çalışanları yedi yıldır maaşlarını alamazken bu iki oluşumun yerel meclislerin gelirlerinin yüzde 35'ini aldıklarını gösteriyor. Bu da 2021 yılında 11 milyar riyale tekabül ediyor.
Husi milislerinin, meşru hükümeti kontrolü altındaki bölgelerdeki çalışanların maaşlarını ödemeye çağırırken, devlet kurumlarının tüm gelirlerini ve çeşitli tahsilatları savaşçılarının yararı ve nüfuz sahibi liderlerinin zenginleşmesi için kullanması dikkat çekici.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian