Tunus Genel İşçi Sendikası 'sendikal haklar' için sokağa indi

Başkent Tunus'taki Muhammed Ali Meydanı'nda toplanan yaklaşık 2 bin kişi, sendikal hakların kısıtlanmasını ve mevcut sosyal ekonomik durumu protesto etti.

Tunus'ta Genel İşçi Sendikası gösterisinin bir parçası (EPA)
Tunus'ta Genel İşçi Sendikası gösterisinin bir parçası (EPA)
TT

Tunus Genel İşçi Sendikası 'sendikal haklar' için sokağa indi

Tunus'ta Genel İşçi Sendikası gösterisinin bir parçası (EPA)
Tunus'ta Genel İşçi Sendikası gösterisinin bir parçası (EPA)

Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS), "sendikal hakların kısıtlanmasını ve mevcut sosyal ekonomik durumu" protesto etmek için gösteri düzenledi.
TGİS'in çağrısı üzerine sendika üyesi yaklaşık 2 bin kişi, başkent Tunus'taki Muhammed Ali Meydanı'nda toplandı.
Gösteride, "Korku yok, terör yok, güç halkın elinde", "Polis devletinde özgürlük olmaz", "Canımızla kanımızla sendikanın yanındayız" yazılı pankartlar taşındı.

"Grev hakkının engellenmesine karşı çıkacağız"
TGİS Genel Sekreteri Nureddin et-Tabubi, burada yaptığı konuşmada "Dünyadaki tüm sendikalar gibi, işçilere yapılan adaletsizliğe, sendikal hakların verilmemesine ve grev hakkının engellenmesine karşı çıkacağız." dedi.
Tek silahlarının diyalog olduğuna vurgulayan Tabubi, "Bizim şiddetle veya terörle işimiz olmaz, biz haklarımızı diyalog yoluyla ve barışçıl gösterilerle alacağız. Ülkede diyalog kelimesi bir suç haline geldi. Biz farklı görüşlere rağmen açık fikirli, hoşgörülü ve birbirine kenetlenmiş bir ülkede olan Tunus'tayız." ifadelerini kullandı.

"Tunus, bedeli ne olursa olsun diktatörlüğe dönmeyecektir"
Ülkede 11 Şubat'tan bu yana devam eden gözaltı operasyonlarına ilişkin de değerlendirmede bulunan Tabubi, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanına yönelik gerçekten suikast planları yapıldığı kanıtlanırsa hepimiz bunun karşısında dururuz. Terör ve şiddet çözüm değil, demokratik ve barışçıl yollarla değişim talebimiz için mücadele ediyoruz."
Gözaltına alınan veya tutuklananlarla dayanışma içinde olduklarını dile getiren Tabubi, "Hapisteki aktivistleri selamlıyorum. Tunus, bedeli ne olursa olsun diktatörlüğe dönmeyecektir." diye konuştu.

TGİS'ten genel grev çağrısı
TGİS, 3 Şubat'ta yaptığı açıklamayla "sendikal haklara yönelik kısıtlamaları ve ülkedeki ekonomik durumu protesto etmek" için çeşitli sektörlerde grev ve bazı kentlerde gösteri düzenleyeceklerini duyurmuştu.
TGİS’in çağrısı ile 18 Şubat'ta Sfaks, Tuzer, Medenin, Kasrin, Kayravan, Nabil, Monastir ve Cenduba kentlerinde yüzlerce sendika üyesi gösteri düzenlemişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, gösterilere katılarak açıklamalarda bulunan Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Esther Lynch'in sınır dışı edilmesi talimatı vermişti.
Cumhurbaşkanı Said, TGİS'in grev duyurusunun ardından yaptığı açıklamada, sendikal hakların Anayasa tarafından güvence altına alındığını ancak bu hakların siyasi hedeflere ulaşmak için öne sürülemeyeceğini belirtmişti.

Tunus'taki "siyasi gözaltı ve tutuklamalar"
Ülkede 11 Şubat'tan bu yana siyasiler, gazeteciler, aktivistler, hakimler ve iş insanlarını kapsayan gözaltı operasyonları düzenleniyor.
"Gözaltı dalgası", devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçlamasıyla Nahda Hareketinin eski yöneticilerinden Abdulhamid el-Celasi, İş ve Özgürlükler için Demokratik Blok Partisi yöneticilerinden Hiyam et-Turki ve iş insanı Kemal Latif'in gözaltına alınmasıyla başladı.
Devam eden operasyonlarda, Nahda Hareketi Genel Başkan Yardımcısı ve eski milletvekili Nureddin el-Bahiri ile Mozaik FM Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Butar, Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi'nin eski Ofis Müdürü Fethi Kemmun, Cumhuriyet Partisi Genel Sekreteri İsam eş-Şabi, Ulusal Kurtuluş Cephesinin üyelerinden Anayasa Profesörü Cevher bin Mübarek ile siyasi aktivist Şeyma İssa, eski Demokratik Akım Partisi Genel Sekreteri Gazi eş-Şevaşi, avukat Rıza Bilhac'ın gözaltındaki sorgularının ardından tutuklu yargılanmalarına karar verilmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Said, ülkede bazı siyasilere yönelik gözaltıların "devletin güvenliğine karşı komplo kurma" ve ekonomik krizi körüklemeye yönelik adımlardan ötürü gerçekleştirildiğini söylemişti.



Mısır'ın Somali'ye askeri desteğinin sınırları ne?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır'ın Somali'ye askeri desteğinin sınırları ne?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de bir askeri iş birliği protokolünün imza törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Somali'nin Mısır'dan askeri destek aldığını tekrar tekrar açıklaması, Addis Ababa ile çatışma halinde olan Mogadişu hükümetine verilen bu desteğin sınırları ve Etiyopya'nın ayrılıkçı Somaliland bölgesinde bir deniz limanı elde etme çabalarına ilişkin soru işaretlerini gündeme getirdi.

Somali Dışişleri Bakanı Ahmed Muallim Fiqi, ülkesinin ‘Mısır'dan askeri yardım ve mühimmat’ aldığını açıkladı. Fiqi cumartesi günü yaptığı basın açıklamasında, ‘Kahire'nin Somali için destekleyici bir rol oynadığını ve tarihsel olarak her zaman Mogadişu'yu savunduğunu’ belirtti.

Uzmanlar ve askeri yetkililer Mısır'ın Somali'ye verdiği askeri desteğin şekillerini sıraladılar. Somali'nin şu anda karşı karşıya olduğu güvenlik sorunları çerçevesinde bu desteğin “ortak savunma ve bilgi alışverişinin yanı sıra Afrika Birliği (AfB) barışı koruma güçlerine katılımı” da içerdiğini ifade ettiler.

Mısır, Etiyopya hükümetinin ocak ayında Somaliland ile imzaladığı ve Etiyopya'nın Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanıması karşılığında, Addis Ababa'nın bir deniz limanı alacağı mutabakat zaptına karşı çıktı. Kahire söz konusu anlaşmayı ‘Somali'nin egemenliğine saldırı’ olarak değerlendirdi.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud geçtiğimiz ağustos ayında Kahire'de ‘askeri iş birliği protokolü’ imzaladı. Sisi ayrıca ülkesinin Ocak 2025'ten itibaren AfB’nin barışı koruma güçlerine katılacağını duyurdu.

Mısır Askeri Akademisi danışmanlarından Tümgeneral Pilot Dr. Hişam el-Halebi'ye göre Mısır'ın Somali'ye askeri desteği ‘Somali tarafından gelen ve Somali Cumhurbaşkanı tarafından sunulan resmi bir talebe’ dayanıyor.

El-Halebi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Kahire'nin Mogadişu'ya sağladığı güvenlik ve askeri yardım iki şekilde gerçekleşiyor. Birincisi, AfB'nin barışı koruma güçleri çerçevesinde, hafif silahlı Mısır güçlerinin de katılımıyla, güvenliğin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması. İkincisi ise iki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında ikili iş birliği çerçevesinde gerçekleşiyor. Somali ordusunun etkinliğini ve yeteneklerini arttırmak için eğitim programlarını içeriyor” ifadelerini kullandı.

El-Halebi, ‘Mısır'ın askeri desteğinin kimseye karşı olmadığını ve diğer bölgesel taraflarla savaşmayı amaçlamadığını’ belirtti. ‘Mısır'ın Somali'yi terör örgütlerinin tehdidi ve Kızıldeniz bölgesinin güvenliğiyle ilgili güvenlik sorunları çerçevesinde desteklemeyi amaçladığını’ ifade eden el-Halebi, bunun, ‘Mısır'ın Libya, Sudan, Yemen ve Suriye'ye yönelik politikasıyla aynı olan, egemenliklerini korumak için çatışmalarla karşı karşıya olan ülkelerin ulusal kurumlarını desteklemeye dayanan dış politika parametreleriyle tutarlı olduğunu’ kaydetti.

Somali geçtiğimiz ağustos sonunda, Mısır'ın barışı koruma güçlerine katılımının bir parçası olarak Mısır askeri teçhizatının ve heyetlerinin başkent Mogadişu'ya geldiğini duyurdu. Bunu, Etiyopya'nın ‘bölge için risk oluşturan bazı ülkelerin dış müdahalesini eleştiren’ açıklaması izledi. Söz konusu açıklamada, ‘buna karşı kayıtsız kalınmayacağı’ belirtildi.

Öte yandan el-Halebi, Etiyopya'nın Kızıldeniz'de bir liman elde etme hamlesini eleştirerek, bunun ‘uluslararası hukuk kurallarını ihlal ettiğini ve Somali'nin endişesinin meşru olduğunu, zira Etiyopya'nın hamlesinin, bölgenin resmi olarak bölünmesinin bir başlangıcı olduğunu’ vurguladı.

Mısırlı Afrika uzmanı Rami Zuhdi, Mısır'ın Somali'ye verdiği askeri desteğin sınırlarını ve şeklini sıralayarak, bunun ‘ortak savunma anlaşması, bilgi alışverişi, Somali silahlı kuvvetleri için eğitim programları ve AfB barışı koruma güçlerine katılımı’ içerdiğini belirtti. Zuhdi, ‘barışı koruma misyonundaki Mısır güçlerinin 10 bin personele ulaşabileceğini, bunların 7 bininin sınır korumasına, 3 bininin ise şehirlerdeki güvenlik durumunun korunmasına katılacağını’ söyledi.

Şarku’l Avsat'a konuşan Zuhdi, “Mısır'ın istikrarı sağlama ve Somali'yi koruma arzusu, karşılıklı savunma anlaşması ve uluslararası hukuk kuralları doğrultusunda askeri iş birliği seviyesini mümkün olduğunca sınırsız hale getirebilir” dedi.

“Kahire, Somali'nin bağımsızlığından bu yana Mogadişu'ya her zaman destek olmuştur” diyen Zuhdi, ‘bu desteğin kriz dönemlerinde arttığını ve şekillerinin çoğaldığını’ belirtti. Zuhdi ayrıca ‘mevcut Somali Cumhurbaşkanı’nın Mayıs 2022’de göreve gelmesinden bu yana Kahire'yi üç kez ziyaret ettiğini’ vurguladı.

Somali, topraklarında Etiyopya birliklerinin varlığını sürdürmesi nedeniyle bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya. Zuhdi, Addis Ababa'nın AfB barış gücü misyonunun bir parçası olarak bu yılın sonunda görev süresi dolacak olan birliklerini sürdürmekte ısrar etmesi halinde gerilimin artabileceğini kaydetti.

Somali Dışişleri Bakanı geçtiğimiz günlerde basına yaptığı açıklamada, AfB barış gücü misyonuna katılan Etiyopya güçlerinin bu yılki görev sürelerinin sonunda Somali topraklarını terk etmelerini talep etti. Etiyopya güçlerinin bölgede kalışını ‘ülkesinin mevcut tüm imkanlarla mücadele edeceği askeri bir işgal’ olarak değerlendiren Fiqi, ‘Addis Ababa'nın sadece deniz limanlarını elde etmeye değil, Somali topraklarını kontrol etmeye ve egemenliğine katmaya çalıştığına’ işaret etti.