Suriye'nin kuzeybatısında koleraya karşı aşı kampanyası başlatıldı

İdlib’in Marret Mısrin beldesinde kolera ile mücadeleye yönelik tedavi kampanyası sürüyor. (AFP)
İdlib’in Marret Mısrin beldesinde kolera ile mücadeleye yönelik tedavi kampanyası sürüyor. (AFP)
TT

Suriye'nin kuzeybatısında koleraya karşı aşı kampanyası başlatıldı

İdlib’in Marret Mısrin beldesinde kolera ile mücadeleye yönelik tedavi kampanyası sürüyor. (AFP)
İdlib’in Marret Mısrin beldesinde kolera ile mücadeleye yönelik tedavi kampanyası sürüyor. (AFP)

Kuzeybatı Suriye’de, hükümet kontrolü dışındaki bölgelerde koleraya karşı aşı kampanyası hız kazandı. AFP’nin aktardığına göre hatalığın aylardır geniş bir şekilde yayıldığı bölgede aşı kampanyası, 6 Şubat'ta Suriye ve Türkiye'yi vuran, yaşam ve sağlık koşullarını ağırlaştıran yıkıcı depremin ardından ilk kez düzenleniyor. Geçtiğimiz ocak ayında, Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'ndan (UNICEF) bir milyon yedi yüz bin dozluk ilk aşı sevkiyatı geldi.
Yeni aşı kampanyası Marret Mısrin kasabasında başlatıldı. Sağlık ekipleri, yerinden edilmiş kişiler için sokakları ve çevredeki kampları dolaşarak aşı yapmak için bölge sakinlerinin kapılarını çaldı.
Bölgedeki bir sağlık yetkilisine göre aşılama kampanyasının ilk aşamasında İdlib vilayetindeki Marret Mısrin, Dana, Sarmada, Atarib gibi ‘yüksek riskli bölgeler’ ile Halep'in kuzeyindeki Azez bölgesi hedefleniyor.

 İdlib, Marret Misrin'de kolera aşılama kampanyası sürüyor. (AFP)
Suriye, geçen yıl sonbahar aylarından bu yana, 2009'dan beri ilk kez birkaç vilayette birden görülen bir kolera salgınına tanık oldu. Birleşmiş Milletlere göre 2011'den beri devam eden çatışmaların ardından su arıtma tesislerinin yaklaşık üçte ikisi, pompa istasyonlarının yarısı ve su depolarının üçte birinin hasar görmesi, kolera salgınının yayılmasını katkıda bulundu. Yıkıcı deprem ise durumu daha da kötüleştirdi. UNICEF'in bölgedeki şı kampanyasını yürüten yetkililerinden Ammar Ammar, AFP'ye şu açıklamada bulundu:
“Depremden sonra kullanımı güvenli olmayan su afet bölgesi sakinleri için ‘önemsiz bir mesele’ gibi görünebilir. Ancak kolera gibi suyla bulaşan hastalıklar özellikle çocuklar için ciddi bir risk. Benzer felaketlerden sonra insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldıklarında ve aşırı kalabalık yerlerde yaşadıklarında temiz suya ve yeterli sanitasyon sistemlerine erişim eksikliğine maruz kalıyorlar. Bu da salgın riskini artırıyor.”
Depremden bu yana 80 binden fazla şüpheli kolera vakasının bildirildiği Suriye'de bu sayı oldukça yüksek olarak değerlendiriliyor.

İdlib’de koleraya karşı aşı kampanyasına hız verildi. (AFP)
Çoğu yerinden edilmiş yaklaşık üç milyon kişi, İdlib'de Heyetu Tahriru’ş Şam'ın (eski adıyla Nusra Cephesi) kontrolündeki bölgelerde yaşıyor. Diğer yandan 1,1 milyon kişi ise Halep'in kuzeyinde Türk güçleri ve muhalif gruplar tarafından kontrol edilen bölgelerde yaşıyor. Birleşmiş Milletler'e göre salgının başlangıcından bu yana Suriye genelinde yaklaşık 85 bin şüpheli kolera vakası görüldü ve 101 ölüm kaydedildi.
İdlib sağlık müdürü Züheyr el-Karat, AFP' ye yaptığı açıklamada, “İdlib ve Halep'in kuzeyinde, Şam'ın kontrolü dışındaki bölgelerde tespit edilmiş 26 ölüm ve 565 hastalık vakası kaydedildi” dedi.



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.