Etiyopyalı askerler terör örgütü Eş-Şebab'la mücadele için Somali'ye girdihttps://turkish.aawsat.com/home/article/4200451/etiyopyal%C4%B1-askerler-ter%C3%B6r-%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC-e%C5%9F-%C5%9Febabla-m%C3%BCcadele-i%C3%A7in-somaliye-girdi
Etiyopyalı askerler terör örgütü Eş-Şebab'la mücadele için Somali'ye girdi
Etiyopya hükümetine bağlı güçler Kombolcha’da bir sokakta (AFP_Arşiv)
Somali'de terör örgütü Eş-Şebab'a karşı başlatılan mücadeleye destek olacak yüzlerce Etiyopyalı asker ülkeye giriş yaptı.
Ulusal medyada yer alan haberlere göre, Somali, Kenya, Etiyopya ve Cibuti liderlerinin terörle mücadele için göndermeye karar verdiği ek birliklerin bazıları ülkeye girdi.
Afrika Birliği barış gücü altında görev yapmayacağı belirtilen askerlerin sahada Somali birliklerine destek olacağı aktarıldı.
Somali hükümeti, geçen hafta, komşu ülkelerin askerlerinin gelecek haftalarda operasyonlarda yer alacağını açıklamıştı.
Ülkede, Afrika Birliği Geçiş Misyonu kapsamında 20 binden fazla asker görev yapıyor.
Somali, Kenya, Etiyopya ve Cibuti'nin savunma bakanları ve liderleri, şubat başında bir araya gelmiş, Eş-Şebab'a karşı ortak mücadele kararı almıştı.
Somali ordusu, son 1 yılda çok sayıda bölgeyi örgütten temizlemiş, yüzlerce teröristi etkisiz hale getirmişti.
Eski Pakistan Başbakanı Han, kefaletle 19 Haziran'a kadar serbest bırakıldıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4358036-eski-pakistan-ba%C5%9Fbakan%C4%B1-han-kefaletle-19-hazirana-kadar-serbest-b%C4%B1rak%C4%B1ld%C4%B1
Eski Pakistan Başbakanı Han, kefaletle 19 Haziran'a kadar serbest bırakıldı
AA
Ulusal basındaki haberlere göre, Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI) lideri Han, yargılandığı davaların duruşmalarına katılmak üzere Lahor’dan başkent İslamabad’a geldi.
Mahkeme, yargılandığı 7 davada Han’ın kefaletle 19 Haziran’a kadar serbest bırakılmasına karar verdi.
Nisan 2022’de iktidardan düşen Han hakkında açılmış 90’ın üzerinde dava bulunuyor.
Haziran 2022'de koalisyon hükümeti, Han ve eşinin Pakistan'ın önemli emlak zenginlerinden Malik Riaz'dan Al Kadir Üniversitesinin inşa edilmesi için pahalı büyük bir arazi ve milyarlarca rupi aldığını iddia etmişti.
Ulusal Mali Sorumluluk Bürosu (NAB), Han'ın PTI hükümetinin Riaz ile bir anlaşma yaptığını ve bu anlaşmanın ulusal hazineyi 239 milyon dolardan fazla zarara uğrattığını belirtmişti.
Aralık 2019'da Riaz, "kara para" ile ilgili bir soruşturma kapsamında aralarında 239 milyon dolar değerinde mülklerin de bulunduğu mal varlığını Birleşik Krallık Ulusal Suç Ajansına teslim etmeyi kabul etmişti.
Pakistan İçişleri Bakanı Rana Sanaullah ise İngiliz yetkililerin kara para aklamayla bağlantılı olarak Pakistan'a 239 milyon doları iade ettiğini ancak Han'ın parayı ulusal hazinede tutmak yerine Riaz'a verdiğini bildirmişti.
PTI lideri Han ise NAB tarafından yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu belirtmişti.
ABD'den Ukrayna'ya 300 milyon dolarlık yeni askeri yardımhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4358031-abdden-ukraynaya-300-milyon-dolarl%C4%B1k-yeni-askeri-yard%C4%B1m
ABD'den Ukrayna'ya 300 milyon dolarlık yeni askeri yardım
AA
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, günlük basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ABD ordusunun kendi envanterinden Ukrayna'ya yeni askeri yardım sağlayacağını duyuran Kirby, yeni paketin Patriot hava savunma sistemleri, Stingerler ve Yüksek Performanslı Topçu Roket Sistemi (HIMARS) için ek mühimmat içerdiğini kaydetti.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) da askeri yardım paketinin 300 milyon dolar değerinde olduğunu ve mayın temizleme ekipmanları ve çeşitli ebatlarda topçu mühimmatı da içerdiğini açıkladı.
Kirby, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin 10 maddelik barış planını operasyonel hale getirmek için Ukraynalılarla birlikte çalıştıklarını aktardı. Diğer yandan Kirby, Rusya topraklarına saldırmamaları konusunda Ukrayna yetkililerinden güvence aldıklarını ifade etti.
Sudan
Sudan ordusunun, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ile Suudi Arabistan'da yürütülen, Riyad ve Washington tarafından desteklenen Cidde müzakerelerine katılımı askıya almasını "büyük talihsizlik" olarak değerlendiren Kirby, Sudan'da insani yardımların ulaşmasını ve çatışmaların sona ermesini istediklerini vurguladı.
Kirby, "Barış fırsatını ciddiye almalarını istiyoruz." diyerek, ABD'nin görüşmeleri kolaylaştırmaya yardımcı olduğunu ve Sudanlı tarafların da buna göre hareket etmelerini görmek istediklerini belirtti.
Çin
Çin'e ait bir J-16 savaş uçağının, Güney Çin Denizi'nde ABD RC-135 keşif uçağına agresif bir manevra yapmasıyla ilgili Kirby, bunun güvensiz, tehlikeli ve profesyonelliğe aykırı olduğunu söyledi.
Kirby, Çin ile bu tarz durumlarda olası yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için iletişim kanallarını açık tutmak istediklerinin altını çizerek, iki ülke liderinin geçen yıl Endonezya'nın Bali Adası'ndaki G20 Zirvesi'nde yaptıkları görüşmeyi kastederek "Bali ruhuna" geri dönmeyi arzu ettiklerini ifade etti.
Biden-Erdoğan görüşmesi ve F-16 konusu
Kirby, ABD Başkanı Joe Biden'ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la gelecek hafta görüşeceğini söylemesiyle ilgili bir soru üzerine, görüşmenin ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin güncel bilgi olmadığını aktardı.
Biden'ın Türkiye'ye F-16 satışını uzun süredir desteklediğini kaydeden Kirby, bunun İsveç'in NATO'ya üyeliğiyle bağlantılı bir mesele olmadığını yineledi.
Kirby, "Bu ikisi arasında bir çeşit bağlantı olduğunu söylemek hatalı olur. (Türkiye'nin) F-16 aldığını görmek istiyoruz." şeklinde konuştu.
Tara Reade
Kirby'ye, Biden'ın geçmişte kendisini taciz ettiğini iddia eden Tara Reade'in Rusya'ya iltica etme kararı da soruldu. Koordinatör Kirby, Reade'nin ABD hükümeti tarafından tehdit edildiği iddiasını yalanladı.
Kosovo'daki gelişmeler
NATO'nun Kosova'daki Barış Gücü'ne (KFOR) yapılan saldırıları kınadıklarını söyleyen Kirby, bu saldırıların "kabul edilemez" olduğunu bildirdi.
Kirby, Kosova ve Sırbistan hükümetlerini gerginliğin azalması için adım atmaya çağırarak, bölgede gerginliğin azaltılması ve şiddetin durmasını istediklerini ifade etti.
Ukrayna'nın bir köyünde bir mısır yüklü kamyon (Reuters)
Ukrayna yönetimi yaptığı açıklamada, beş Avrupa Birliği (AB) ülkesinin tahıl ihracatına getirdiği ve Brüksel'in Rusya'nın savaş çabalarının çıkarına olduğunu düşünerek uzatmayı planladığı kısıtlamalardan duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Kısıtlamalar, yerel çiftçileri fiyatların düşmesine neden olan Ukrayna tahıl akışından korumak için aralarında Kiev'in ana destekçilerinden biri olan Polonya'nın da bulunduğu beş doğu Avrupa ülkesi tarafından uygulandı.
Şarku’l Avsat’ın Ukrayna Tarım Bakanlığı’ndan aktardığına göre Bakanlık, kısıtlamaların Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in AB’ye karşı ek silahlar vermek anlamına geleceğini bildirerek, mevcut kısıtlamaların kaldırılması çağrısında bulundu.
Avrupa Komisyonu'nun Tarımdan Sorumlu Komiseri Janusz Wojciechowski ise uygulanan kısıtlamaların "en azından" Ekim ayı sonuna kadar uzatılması gerektiğini doğruladı.
Mayıs 2022'de tarifelerin kaldırılması, Ukrayna tarım ürünlerinin Avrupa Birliği'ne akışını artırırken, komşu ülkeler (Polonya, Macaristan, Slovakya ve Bulgaristan) Nisan ortasında Ukrayna'dan tahıl ithalatını tek taraflı olarak engelledi.
AB’nin ticaret politikasından sorumlu olan Avrupa Komisyonu, Nisan ayı sonunda bu ülkelerle bu tahılların diğer ülkelere geçişini engellemeyeceklerini öngören bir anlaşmaya vardı.
Mayıs ortasında AB'nin iç pazarındaki bu farklı muamele hakkında ciddi endişelerini dile getiren Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere on iki AB ülkesi kısıtlamalara itiraz etti.
İsrail: Firm Hand tatbikatı İran ve vekillerine bir yanıt değilhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4357551-i%CC%87srail-firm-hand-tatbikat%C4%B1-i%CC%87ran-ve-vekillerine-bir-yan%C4%B1t-de%C4%9Fil
İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi (sağda) ve CENTCOM Komutanı Michael Corella bugün İsrail Askeri İstihbarat karargahında (İsrail Ordusu)
İsrail: Firm Hand tatbikatı İran ve vekillerine bir yanıt değil
İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi (sağda) ve CENTCOM Komutanı Michael Corella bugün İsrail Askeri İstihbarat karargahında (İsrail Ordusu)
İsrail ordusu, kuruluşunun 75. yıldönümü kutlamaları çerçervesinde çok cepheli savaşı simüle eden ‘Firm Hand’ adı verilen askeri tatbikatları başlattı.
Ordu Sözcülüğü yaptığı açıklamada bunun İran veya ona bağlı herhangi bir gruba yanıt olduğuna veya kuzey sınırlarında ve Batı Şeria’da gerginliğin artmasıyla veya İran ile karşılıklı tehdit söylemleriyle doğrudan bir ilişkisi olduğuna dair iddiaları yalanladı.
Sözcülükten yapılan açıklamada, “Bu tatbikat, 2023 tatbikat planının bir parçası olarak önceden yapıldı” ifadeleri kullanıldı.
Diğer yandan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Michael Corella, tatbikatı takip etmek için İsrail’i ziyaret ediyor.
Corella’nın ziyaretinin ilk durağı, Askeri İstihbarat Teşkilatı’na bağlı insan kaynaklarından istihbarat toplamakla görevli İstihbarat Birimi 504 ile başladı. Burada kendisine birimin son ve planlanan operasyonları hakkında bilgi verildi.
Daha sonra, İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi’nin başkanlık ettiği, ortak harekat yetenekleri ve koordinasyonun güçlendirilmesine odaklanan bir tartışmaya katıldı.
İsrail ordusunun siber birimi (İsrail ordusu)
İki haftalık tatbikatta, havada, denizde, karada, radyo-elektronik alanda ve siber uzayda uzun süreli muharebe operasyonları simüle edilecek.
Tatbikatta, ordunun uzun vadeli ve yoğun bir savaşa hazır olup olmadığı test edilecek, bu sırada iç cephede binlerce füze ateşlenecek ve silahlı hücrelerin İsrail topraklarını işgal etme ve asker veya vatandaşları kaçırma girişimleri simüle edilecek.
Şarku’l Avsat’ın ordu sözcülüğünden aktardığına göre, Lübnan cephesi, Suriye, Gazze Şeridi ve Batı Şeria dahil olmak üzere çok cepheli bir savaşa karşı İsrail güçlerinin kendi aralarında koordinasyon yeteneği görülecek.
Kuvvetler, aynı anda savunma ve saldırı operasyonları ile aynı anda birkaç savaş alanında patlak veren zorluklar ve olaylarla başa çıkma pratiği yapacak.
İsrail ordusu bir Filistin kasabasında (İsrail Ordusu)
Sivil alandaki harekat planlarının yanı sıra iç cephede hayat kurtarma çabalarının da provası yapılacak.
İsrail Hava Kuvvetleri, tatbikatlar sırasında birden fazla cephede savaşmak için eğitim alacak ve eğitim aynı zamanda derinlemesine saldırılar başlatmayı da içerecek.
İsrail ordusu tarafından kullanılan ilk uçak (İsrail ordusu)
İsrail’in ilk Başbakanı ve İsrail devletinin kurucusu olan David Ben-Gurion, 26 Mayıs 1948’de ordunun kurulması emrini imzaladı ve 5 gün sonra bu emir kamuoyuna açıklandı.
Yabancı yayınlara göre, bugün ordu 42 bini düzenli ordudaki subay ve askerler olmak üzere 176 bin 500 kişiden oluşuyor. Ancak Ek Yedek Ordu’ya bağlı 445 bin subay ve asker de var.
Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi, ordunun 75. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, “İsrail Savunma Kuvvetleri, olağanüstü hal ve zaruretten ve bağımsızlık savaşının tüm hızıyla devam ettiği bir dönemde, farklı ideolojik kimliklere sahip yer altı gönüllü örgütlerinden, tek amaç ve ortak değerler altında birleşmiş düzenli bir orduya dönüşmüştür. Bu, genç ülkeyi Bağımsızlık Beyannamesi ruhu ve değerlerine sahip çıkmaktır. O zamandan beri her asker, anavatanı olan özgür İsrail’i savunmak, o ve sakinlerinin güvenliğini korumak için fedakârlık yemini ediyor” ifadelerini kullandı.
Fransa ve Sudan'daki yüksek riskli jeopolitik oyunhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4357541-fransa-ve-sudandaki-y%C3%BCksek-riskli-jeopolitik-oyun
Fransa ve Sudan'daki yüksek riskli jeopolitik oyun
AFP
Hattar Ebu Diyab
Sudan, 15 Nisan'dan bu yana ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalara sahne oluyor. Suudi-Amerikan arabuluculuğuna rağmen iki taraf arasında ateşkese tam bir saygı yok ve çatışmayı sona erdirecek siyasi bir çözüm ufku da bulunmuyor. Genel olarak uluslararası grubun etkisizliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte Sudan'dan gelen yüksek riskli bir jeopolitik oyun karşısında Avrupa Birliği'nin etkisiz, Fransız rolünün de çok sınırlı ve neredeyse hiç olmadığı açık. Bu oyunun bölgesel istikrar için bir tehdit oluşturduğunu ve birden fazla bölgede etkisi azaldığı için Fransa'nın Afrika'daki çıkarlarını etkileyebileceğini unutmamak gerek.
Sudan, kendine özgü jeopolitik konumu ve geniş kaynakları nedeniyle bölgesel ve uluslararası oyuncuların ilgisini çekiyor. Bölgedeki en geniş üçüncü Afrika ülkesidir. Bu nedenle çatışmanın tarafları ve Sudan’ın bölgesel, aşiret, din ve dil mozaiğindeki diğer gruplarla dış bağlantılarına dikkat çekiyoruz.
Kuzeydoğu Afrika ülkesi, Darfur'da ve 2011'de Güney Sudan'ın ayrılması sırasında olduğu gibi iki iç savaş ve birçok iç çatışma sonucunda kronik istikrarsızlıktan muzdaripti. Fransa her zaman, Güney Sudan'ın bağımsızlığından önce Sudan'ın bir yandan ‘putperest ve Hıristiyan’ güney ile diğer yandan ‘Müslüman’ Arap kuzeyi arasındaki bölünme teorisini tanımayan temkinli tutuma sahipti.
Paris yönetimi, Sahel'deki Fransız etkisinin en önemli merkezlerinden Çad'a komşu Darfur'un trajedileriyle ilgili olarak Afrikalılar ve Araplar arasındaki çatışma tezini onaylamaktan kaçındı. Ancak çatışmanın yayılmasını kuşatacak insani boyuta odaklandı.
Fransa ile Sudan arasındaki ilişkiler çağdaş dönemde, General Cafer Nimeyri'nin (1969-1985) rejimi altındaki kısa dönem dışında, sıcak veya zengin değildi. İslami-askeri yönetim dönemine (1989-2019) gelince; Hartum'un 1994'te terörist Carlos'u Paris'e iade etme kararına rağmen, Fransa'nın konumu genel olarak muhafazakârdı. Bununla birlikte, ekonomik ve ticari mübadelelerin gelişmesiyle birlikte Sudan'a olan Fransız ilgisi ve aynı zamanda pragmatik ve dinamik bir ilişki kaygısı arttı.
Sudan Eski Devlet Başkanı Cafer Numeyri. (1969-1985) (REUTERS)
Paris ve diğer Batı başkentleri, 2019 protestolarını, General Ömer el-Beşir'in 30 yıl süren iktidarının düşmesine neden olan 2019 protestolarını memnuniyetle karşıladı. Bu süreçte ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri rejimi devirmeye yardımcı oldu. Bu durum, sivil yönetim geçişine engel olan faktörlerden biriydi. 2021'deki askeri darbe ise işleri daha da karmaşık hale getirdi. Avrupa Birliği ve diğer Batılı aktörler, askeri liderler arasındaki çatışmaya kayma ve demokratik geçişi kurtarma konusunda kararlı bir tutum almadıkları için eleştiriliyor.
Eski Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, 31 Ağustos 2019 tarihinde yolsuzluk suçlamasıyla Hartum'da yargılandı. (Reuters)
“Sudan, kendine özgü jeopolitik konumu ve geniş kaynakları nedeniyle bölgesel ve uluslararası oyuncuların ilgisini çekiyor. Bölge açısından en geniş üçüncü Afrika ülkesidir. Bu nedenle, çatışmanın tarafları ve Sudan bölgesel, aşiret, dini ve dil mozaiğindeki diğer gruplarla dış bağlantılara değiniyoruz.”
Mevcut Sudan çatışmalara Fransız yaklaşımı
Sudan, yedi ülke ile sınır paylaşması nedeniyle çeşitli çıkarların ve hedeflerin kesiştiği bir merkez konumunda. Fransa'nın endişe duyduğu en önemli konu, çatışmanın şiddetlenmesi durumunda bölgesel istikrara olası yansımalarıdır. Bu durum, Rusya'nın Afrika sahnesindeki rakipleri, örneğin Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali'deki Wagner Grubu'nun (Rus ordusunun yan kuruluşu) etkisini artırabileceği anlamına gelir. Bilindiği gibi bu yarı askeri Rus grup, Darfur'da altın çıkarmak için ortaklarıyla çalışıyor. Sudan'daki Hızlı Destek Kuvvetleri lideriyle yakın ilişkiye sahip. Moskova ise çatışan taraflarla iletişimini sürdürüyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i desteklemek ve Fransa'nın Mali'den çekilme kararını kutlamak için 19 Şubat 2022’de Bamako şehrinde gösteri düzenlendi. AFP
Fransız yaklaşımı, Cibuti'deki eski Fransız askeri üssünün bulunduğu Afrika Boynuzu'nun yanı sıra kıyıya yakın çevresindeki çıkarlarına dayanıyor.
Taraflar arasındaki çatışmalar Sudan'ı insani bir krize sürüklerken, ‘insani’ boyut ve ‘mülteci ve yasadışı göçmen akını’ tehlikeleri de söz konusu. Darfur'da, Birleşmiş Milletler tarafından ‘soykırım’ olarak sınıflandırılan ve 21’inci yüzyılın ilk on yılında 300 bin kişinin yaşamına mal olan bir çatışmanın külleri yeniden alevlendi.
Tüm bu faktörler, Hamideti ve Burhan arasındaki çatışmanın beraberinde getirdiği riskleri artırıyor. Özellikle 1898'de Fransızlar ve İngilizler arasında yaşanan Faşoda Buhranı gibi Sudan üzerindeki eski aşamaları hatırlatıyor. Bu çatışmalar, Sudan üzerindeki sömürgeci devletler arasındaki rekabetin bir parçasıydı. Sudan'ın kontrolünü ve kaynaklarını elde etme yarışını yansıtıyordu. Sudan'ı kontrol altına alma sürecinde, Büyük Britanya, 1882'de Mısır'ı işgal ettikten sonra Mısır ile Güney Afrika arasında bir bağlantı hattı oluşturma girişiminde bulundu. Diğer yandan Sudan, Fransızlar için Dakar'ı Atlas Okyanusu'na bağlayan ve Kızıldeniz'e karşı konumlanmış olan Cibuti ile bağlantı sağlayan bir köprü niteliği taşıyordu.
“Sudan, yedi ülke ile sınır paylaşması nedeniyle çeşitli çıkarların ve hedeflerin kesiştiği bir merkez konumunda. Fransa'nın endişe duyduğu en önemli konu, çatışmanın şiddetlenmesi durumunda bölgesel istikrara olası yansımalarıdır.”
Bu kez Fransa ve Avrupa'nın genel olarak jeopolitik arenada göz ardı edildiği görünüyor. Ancak ABD, Rusya ve Çin gibi ülkelerin önde olduğu bir pozisyon sergiliyor. Bu, çatışmada ilgili bölgesel tarafların büyüklük ve çıkarlarının azaltılmasını anlamına gelmez.
Paris, Sudan'ı parçalama tehlikesinin ve bunun Mısır'dan Çad ve Etiyopya'ya doğrudan yansımalarının farkında. Şüphesiz Paris, bölgesel müttefiklerinin birçoğu çatışmanın bir tarafını güçlü bir şekilde desteklediği için utanıyor. Fransız çevreleri, bazı yönlerden belirsiz olan çok boyutlu bir jeopolitik çatışma karşısında, Sudan'ın durumunun Libya'nın durumundan daha karmaşık hale geleceğinden, diğer bölgesel çatışmaların doğrudan veya vekaleten sıcak bu bölgede gerçekleşmesinden endişe duyuyor.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Majalla’dan çevrildi.
Birleşik Krallık'taki medya yasa tasarısı, Netflix'in tepkisini çekti: "Film ve dizileri kaldırabiliriz"https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4357536-birle%C5%9Fik-krall%C4%B1ktaki-medya-yasa-tasar%C4%B1s%C4%B1-netflixin-tepkisini-%C3%A7ekti-film-ve-dizileri
Birleşik Krallık'taki medya yasa tasarısı, Netflix'in tepkisini çekti: "Film ve dizileri kaldırabiliriz"
Netflix
Netflix, Britanya hükümetinin sunduğu dijital yayınlara yönelik yeni yasa tasarısı nedeniyle Birleşik Krallık (BK) kataloğundaki film ve dizileri kaldırabileceği uyarısında bulundu.
Martta taslağı internette yayımlanan Medya Yasa Tasarısı, Netflix ve Disney+ gibi yayın platformlarını etkileyecek bir dizi öneri içeriyor.
Yeni yasalara göre dijital yayın içerikleri yayıncılık gözetleme kuruluşu Ofcom'un denetimine tabi tutulacak ve geleneksel yayıncıların bağlı olduğu tarafsızlık yasalarına uymak zorunda kalacak.
Deadline'da yer alan habere göre Netflix, BK parlamentosunun Kültür, Medya ve Spor Komitesi'ne "daha fazla netliğe" ihtiyaç duyulduğunu belirten 5 sayfalık bir belge sundu. Disney de kuruma, benzer düşünceleri dile getiren bir mektup gönderdi.
Netflix, Medya Yasa Tasarısı'nın "gerekli görülen tarafsızlıkla" ilgili "belirsiz" ve "zahmetli" talepler içerdiğini öne sürüyor. Şirket, 250 bin sterline (yaklaşık 6 milyon 391 bin TL) varan yaptırımlardan kaçınmak için başlıkları "düzenli olarak", önceden "arındırmak" zorunda kalacağını ifade ediyor.
The Independent'ın haberine göre, Netflix, "Genellikle Britanyalı izleyicilerin seçeneklerini en üst düzeye çıkarma bakımından, sunduğumuz şeylerin güçlü yanının Netflix içeriğinin kapsam ve çeşitliliği olduğu düşünülüyor. Eğer bu Ofcom'un yetki alanına girerse, hükümlere uyum sağlama açısından eşit derecede bir risk kaynağı haline gelme potansiyeli taşıyor" diye yazdı.
Bu hükümlerin kapsamı ve uygulanmasıyla ilgili önemli ölçüde daha fazla netlik sağlanmadığı takdirde, BK kataloğumuzdan içeriği önceden kaldırmak, bu hükümlere uymanın getireceği zahmetli yükü ve potansiyel mesuliyet riskini almaktan ister istemez daha kolay olacak.
Halihazırda hangi dizi ve filmlerin kaldırılabileceği belli değil. Netflix; Stranger Things, Wednesday ve The Witcher gibi sektörün en büyük yapımlarına ev sahipliği yapıyor. Fakat bu programların hiçbirinin risk altında olduğu düşünülmüyor.
Netflix, "Medya Yasa Tasarısı'nın sunulmasını ve BK'deki hizmetimizi Ofcom'un yetki alanına taşıma tekliflerini sürekli destekledik" diye yazdı.
Bu yasa tasarısının daha geniş çaplı politika hedeflerini desteklemekle birlikte, daha fazla netlik sağlanmasını istediğimiz bazı alanlar var.
Disney de Kültür, Medya ve Spor Komitesi'ne gönderdiği 4 sayfalık yazıda tasarıya ilişkin endişelerini dile getirdi.
Şirket, "Lineer yayıncılık ve VoD [seç-izle] arasındaki farklar, izleyiciyi korumaya yönelik çoğu VoD platformunun uyguladığı güçlü önlemler, farklı VoD platformlarının sunduğu farklı tüketici önerileri ve marka vaatleri göz önüne alındığında, ister katı içerik kuralları ister zorunlu yaş sınırı uygulamaları olsun, tüm VoD hizmetlerine tek tip kurallar koymak uygun görünmüyor" diye yazdı.
İran ve Afganistan su anlaşmazlığı nedeniyle savaşın eşiğindehttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4357531-i%CC%87ran-ve-afganistan-su-anla%C5%9Fmazl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-nedeniyle-sava%C5%9F%C4%B1n-e%C5%9Fi%C4%9Finde
İran ve Afganistan su anlaşmazlığı nedeniyle savaşın eşiğinde
Görsel: Independent Arabia
İran ve Afganistan arasındaki su krizi kökleri onlarca yıl öncesine dayanmasına rağmen, son zamanlarda ülkeler arasındaki gerilim, sözlü tartışmalar ve buna eşlik eden saha çatışmalarıyla yeniden ortaya çıktı.
İran ve Afganistan, Helmend Nehri'nin kaynaklarından yararlanma konusundaki anlaşmazlık nedeniyle savaşın eşiğine geldi.
Helmend Nehri, Afganistan'ın dağlarından doğar, ülkenin sınırındaki birkaç eyaletten geçerek İran topraklarına girer ve İran'ın güneydoğusundaki Hâmun Gölü'ne dökülüyor.
Helmend, yaklaşık bin 150 kilometre uzunluğunda olup Fırat ve Sind Nehirleri arasında yer alan en büyük Asya nehirlerinden biri.
Yıllar boyunca Afganistan ve İran'ın farklı bölgelerinde tarım ve içme suyu kaynağı oldu.
Ancak, özellikle barajların nehri etkileyen kalkınma ve endüstri projelerinin başlatılmasıyla birlikte, iki ülke arasında anlaşmazlığa yol açan bir mesele haline geldi.
Bu projeler, nehrin su seviyesini etkileyerek nehrin rotasını değiştiriyor ve anlaşmazlıklara neden oluyor.
Son zamanlarda, İran'ın Belucistan bölgesi su kıtlığı kriziyle karşı karşıya kaldı. Nehrin kuruması, Helmend Nehri'nin döküldüğü Hâmun Gölü'nün kuruması tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu.
İran halkı protesto gösterilerinde, İran yetkililerinden, Taliban'a karşı tutumlarını alarak İran'ın su payının ülkenin topraklarına ulaşmasını sağlamalarını talep etti.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Taliban'ı tehdit ederek, "Afganistan yöneticilerine, taleplerimizi normal bir şekilde ele almamalarını söylüyorum. Bizimle ciddi bir şekilde iletişime geçmeleri gerekiyor. Afganistan'daki yetkililer ve yöneticileri Sistan ve Belucistan bölgesindeki vatandaşların taleplerini hızla karşılamaları konusunda uyarıyorum" dedi.
Helmend Nehri, Afganistan'ın dağlarından doğar ve Afganistan'ın sınırındaki birkaç eyaletten geçerek İran topraklarına girer / Fotoğraf İran Haber Ajansı
Afganistan, Reisi’nin tehditlerini aşağılayıcı ve küçümseyici bir şekilde karşıladı. Hızlı ve İran'a karşı olumsuz bir şekilde algılanabilecek bir üslupla yanıt verildi.
Taliban hükümetinin açıklaması diplomasiden ve ülkeler arasındaki anlaşmalara atıfta bulunmaktan oluşurken, bir Afgan yetkili, İran Cumhurbaşkanı'na yönelik bir video mesaj iletmek için çaba gösterdi.
Afganistan'ın üst düzey askeri liderlerinden biri, bir nehir kenarına giderek plastik bir kap doldururken İran Cumhurbaşkanına "Bu suyu al ve tehdit etmeyi bırak. Bizi bundan daha fazla tehdit etme. Senden korkuyoruz" ifadeleriyle seslendi.
Taliban hükümeti tarafından yapılan açıklamada, "İran ile Afganistan arasındaki su anlaşması 1972'den beri var ve İslam Emirliği taahhütlerine uyuyor. Son yıllarda Afganistan ve bölge su seviyelerini etkileyen kuraklık yaşandı. Helmend Nehri de bundan etkilendi. İran'ın suyla ilgili talepleri ve medyadaki uygunsuz açıklamalar sadece zarar getirir" ifadelerine yer verildi.
Afgan hükümetinin açıklamasında ayrıca, "Helmend suyuyla ilgili bilgilerinizi tamamlamalı ve ardından taleplerinizi uygun bir şekilde iletmelisiniz" ifadeleri kullanıldı.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Son aylarda Afganistan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Molla Taki'den, Helmend Anlaşması'ndaki taahhütlerini yerine getirmelerini ve teknik komitelere su seviyesini ölçme izni vermelerini talep ettim, ancak bunu yapmadılar. Sistan bölgesi kuraklıkla mücadele ediyor. Su varlığı veya su yetersizliği siyasi beyanlarla değil, teknik komiteler tarafından ortaya konulmalı" diye konuştu.
İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi de "İran ve Afganistan arasındaki su sorununun diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini ve Taliban'ın Kemal Khan Barajı'nı ziyaret etmek için yetkililerimize izin vermesi gerektiğini" ifade etti.
İran, Afganistan'ı Helmend Nehri üzerine barajlar inşa etmek ve nehrin akışını Afgan topraklarına çevirmekle suçluyor.
Bunun, nehrin ana yatağına bitişik topraklarda tuzluluğun artmasına ve İran'ın su payını sağlama taahhüdünün yerine getirilmemesine yol açtığını ileri sürüyor.
Tahran, nehrin akışını kanıtlayan uydu görüntülerine sahip olduğunu iddia ediyor.
Saha çatışmaları
İran ve Afganistan arasındaki sözlü çatışmalara, İran sınır güvenlik birimleri ve Afgan güçleri arasında gerçekleşen çatışmalar eşlik etti.
İki ülke, su anlaşmazlığındaki pozisyonlarını güçlendirmek için askeri teçhizatların sınıra sevkiyatını gösteren görüntüler yayımladı.
Geçen pazar günü, iki İran sınır muhafızı Taliban askerleriyle çatışma sonucunda hayatını kaybetti.
Her iki taraf da tehdit içeren tepkilerini sürdürdü. Taliban hükümetinin önde gelen isimlerinden Nasır Bedri olarak bilinen Abdulhamid Horasani, bir video yayımlayarak videoda, "Taliban askerlerinin ABD’lilere karşı yürütülen mücadeleden daha büyük bir coşkuyla savaşacaklarını" söyledi.
Geçen cumartesi günü, İran-Afganistan sınırında şiddetli çatışmalar ve silah sesleri duyuldu.
İran, çatışmaların Taliban unsurlarının İran topraklarına sızmaya çalışmasından kaynaklandığını söyledi.
Ayrıca, yayımlanan görüntüler Taliban üyelerinin İran tarafında bulunan sınır karakollarına ağır silahlarla ateş ettiğini ortaya koydu.
Geçen 27 Mayıs'ta İran-Afganistan sınırında şiddetli çatışmalar ve yoğun silah sesleri duyuldu. İran'ın Belucistan sınır güvenlik birimi, "tanımlanamayan silahlı kişilerin" Afganistan'dan İran'a girmek için plan yaptıklarını ve bu durumun çatışmalara yol açtığını açıkladı.
İran, sınırlarda olağandışı olayları işaret eden bir girişim olarak üst düzey kara kuvvetleri ve güvenlik yetkililerini sınır bölgelerine gönderdi.
İran Polis Yardımcısı Kasım Rezai, ülkesinin Taliban tarafından beklenmeyen bu adımlarıyla ilgili olarak "Afganistan'ın mevcut liderlerinin haksız ve uluslararası ilkelerle çelişen eylemlerinden dolayı hesap vermeleri gerektiğini" belirtti.
İran tarafındaki sınır bölgelerinde çok sayıda kişi evlerini boşaltırken, sınır bölgeleri iki taraf arasında yer yer çatışmalara sahne oldu.
İranlı sınır muhafızlarının ölümü, özellikle sağcı aşırılık yanlısı bir kesim tarafından İran Cumhurbaşkanı Reisi hükümetine yönelik geniş çaplı eleştirilere neden oldu.
Bu grup, Taliban hükümetini sert bir şekilde eleştirerek İran'ın su hakları konusunda haksızlık yapmakla suçluyor.
İran Dini Lideri Ali Hamaney’in Sistan ve Belucistan'daki temsilcisi, Reisi hükümetini "ABD’yi defalarca tehdit ettiniz, ancak Afganistan'dan haklarımızı geri alma yeteneğine sahip değilsiniz. Sorunlar konuşarak çözülmez" ifadeleriyle eleştirdi.
Sosyal medya platformları, İranlıların Taliban ile yüzleşme ve haklarını Afganistan'dan geri alma çağrılarıyla dolup taşıyor.
Yurt dışındaki muhalefetin İran sınır muhafızlarının öldürülmesi konusundaki zayıf tutum eleştirileri de bu çağrılara eşlik ediyor.
Tarihi arka plan
İran ile Afganistan arasında Helmend Nehri'nin sularının kullanımına ilişkin anlaşmazlık, uzun yıllar devam etti.
İki ülke arasında 1972 yılında imzalanan ve Helmend Anlaşması olarak bilinen bir anlaşma ile sona erdi.
Bu anlaşmaya göre, Afganistan, İran'ın Helmend Nehri'nden 820 milyon metreküp su almasını sağlama taahhüdünde bulundu.
Ancak İran, Afganistan'ı defalarca taahhütlerinden vazgeçmekle ve nehrin akış yönünü değiştirmekle suçladı.
Kajaki Barajı ve Kemal Khan Barajı’nın inşası nehirden su seviyesinin düşmesine yol açtı. Nehrin Afgan toprakları içinde sellere tanık olduğu mevsimlerde bile su İran'a ulaşmadı.
Eski Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, Kemal Khan Barajı’nın açılışında, Helmend Nehri'nin yıllar boyunca Afganistan'dan çıktığını, bugün yönetiminin Afganların elinde olduğunu ve İran ile petrol karşılığında su alışverişi yapacağını vurgulamıştı.
İran, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani o dönem Eşref Gani'nin açıklamalarını protesto etmiş ve Helmend Nehri sularından payına düşeni alma hakkını savunmuştu.
Kabil'in Taliban’ın eline geçmesiyle birlikte, İran'ın Afganistan'ın Helmend Nehri boyunca üzerinde çalıştığı tesisleri ziyaret etmesi yönündeki tekrarlanan talepleri arasında mevcut yetkililer aynı yaklaşımı izliyor.
Ancak Taliban, İran delegasyonlarının kendi topraklarında keşif ziyaretleri yapmasına izin vermeyi reddediyor.
AB'nin en yüksek tütün vergisini uygulayan Fransa, kaçak sigaraya savaş açtıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4357516-abnin-en-y%C3%BCksek-t%C3%BCt%C3%BCn-vergisini-uygulayan-fransa-ka%C3%A7ak-sigaraya-sava%C5%9F-a%C3%A7t%C4%B1
AB'nin en yüksek tütün vergisini uygulayan Fransa, kaçak sigaraya savaş açtı
Fransa'daki kanunlara göre kaçak tütün mamulü satın aldığı tespit edilenlere 135 euro ceza uygulanıyor (Unsplash)
Avrupa Birliği'nde (AB) tütün mamullerine en yüksek vergiyi uygulayan Fransa, son dönemde artan kaçak sigara üretiminin önüne geçmeye çalışıyor.
Fransa'da pandemiden beri artan kaçak sigara üretimi ve satışı, hükümet yetkililerini harekete geçirdi.
Mali denetim ve vergi alanlarında danışmanlık hizmeti sağlayan KPMG'nin haziranda yayımladığı araştırmada, 2021'de Fransa'da satılan sigaraların üçte birinin kaçak olduğu tespit edildi.
Fransız güvenlik güçleri, geçen yılın ilk 10 ayında 600 ton kaçak sigaraya el koydu. Bu rakam, 2020'ye kıyasla iki kattan daha fazla bir artışa tekabül ediyor.
Özellikle başkent Paris'in kuzeydoğusunda yer alan Pantin komününde kaçak sigara çatışı dikkat çekici.
Banliyö sakinleri martta 1500 kişinin imza attığı bir dilekçeyle kaçak sigaraya karşı protesto düzenlemiş ve yönetimden satışları engellemesini istemişti.
Komündeki polis sayısı bu tarihten beri artırılırken, güvenlik güçleri banliyöde 2021-2022'de 495 kaçak sigara satıcısını yakaladı.
Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'a konuşan Pantin'in sosyalist belediye başkanı Bertrand Kern, kaçak sigaraların sağlığa çok daha zararlı olduğuna işaret ederken, "Normalde paketi neredeyse 11 euroya satılan sigaraları 5-6 euroya bulunca insanlar işin sağlık kısmına pek dikkat etmiyor" dedi.
Europol, Normandiya bölgesindeki Rouen'de terk edilmiş bir binaya ocakta düzenlediği baskında, dakikada 250 kaçak sigara üreten bir makinaya el koymuştu. Binada, 21 ila 55 yaşlarında Moldova ve Yunan uyruklu 9 kişi de yakalanmıştı.
Baskında, yaklaşık 19,4 milyon adet sigara, 15 ton kesilmiş tütün ve 50 tonluk paketleme malzemesi ele geçirilmişti. El konan ürünlerinin değerinin 17 milyon euro olduğu bildirilmişti.
Europol'ün Avrupa Mali ve Ekonomik Suçlar Merkezi biriminden Sebastian Bley, kaçak sigara üretim fabrikası kurmanın bir suç çetesine yaklaşık 1 milyon euroya mal olabileceğini belirtti.
Bley, özellikle sigara fiyatlarının yüksek olduğu ülkelerde kaçak sigara üretiminin son yıllarda arttığına dikkat çekerek, 2021'de Europol'ün AB'de kaçak sigara üreten 74 fabrika tespit ettiğini, bu rakamın 2018'de 47 olduğunu söyledi.
Tütüncüler Federasyonu'nun Île-de-France, Oise ve Seine-Maritime bölgelerinde başkanlığını yapan Philippe Alauze, suç örgütlerinin mafyalaşarak kendilerine ait bölgeler belirleyip, buralarda kaçak satışlar yaptığını ifade etti.
Ülkede bir paket sigaranın yüzde 84,2'si vergiden oluşuyor.
Independent Türkçe, Guardian, Europol
Uluslararası Kurtarma Komitesi: AB, 270 bin Afgan mülteciden sadece 271'ini kabul ettihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4357466-uluslararas%C4%B1-kurtarma-komitesi-ab-270-bin-afgan-m%C3%BClteciden-sadece-271ini-kabul-etti
Uluslararası Kurtarma Komitesi: AB, 270 bin Afgan mülteciden sadece 271'ini kabul etti
BM verilerine göre Taliban 2021'de yönetime geldikten sonra en az 3,2 milyon Afgan ülkeyi terk etti (Reuters)
ABD merkezli Uluslararası Kurtarma Komitesi'nin (International Rescue Committee -IRC) yeni raporunda, Avrupa Birliği'nin (AB) kalıcı korumaya ihtiyaç duyduğu tespit edilen 270 bin Afgan yurttaştan yalnızca 271'ini kabul ettiği belirtildi.
Raporda, AB ülkelerinin göç politikalarında verdikleri sözleri tutmadığı ve göçmenleri zor durumda bıraktıkları savunuldu.
Çalışmaya göre Almanya'nın her ay bin Afgan'a kalacak yer sağlanacağını duyurduğu 2021 tarihli programı kapsamında bugüne dek hiçbir Afgan'a yardım edilmedi. İtalya'nınsa ülkeye yerleştirmeyi kabul ettiği 1200 Afgan göçmenden yalnızca yarısını kabul ettiği belirtildi.
Raporda, 2021-2022'de risk altında bulunduğu tespit edilen 41 bin 500 Afgan'ın AB ülkeleri tarafından kabul edildiği aktarıldı. Bu kişilerin çoğunun, 2021'de ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinin ardından Taliban'ın yönetime geçmesiyle ülkeden kaçan yurttaşlardan oluştuğu ifade edildi.
Çalışmada, AB'ye alınmayan Afganların Yunanistan'daki mülteci kamplarında "hapishane koşullarında mahsur kaldığı" belirtildi. Bu kamplardaki mültecilerin "yerel topluluklarla kaynaşmasına izin verilmediği ve psikolojilerinin mahvolduğu" yazıldı.
IRC'nin sağladığı psikolojik destekten faydalanan Yunanistan'ın başkenti Atina'daki ve Midilli adasındaki mültecilerin en az yüzde 90'ının kaygı bozukluğu yaşadığı, yüzde 86'sında da depresyon belirtileri tespit edildiği bildirildi.
IRC Başkanı David Miliband, "Bu rapor AB ülkelerinin, korunma arayan Afganları, yolculuklarının her aşamasında risk altına sokan şoke edici ihmalini gösteriyor" dedi.
Miliband, geçen yıl 24 Şubat'ta başlayan savaşın ardından ülkelerinden kaçan yaklaşık 8 milyon Ukraynalı göçmenin Avrupa'da iyi şekilde ağırlandığına dikkat çekerek, Afganlara da aynı standartların uygulanması gerektiğini söyledi.
IRC başkanı, "Afganlara ve başka ülkelerdeki evlerinden ayrılmak zorunda kalan mültecilere farklı davranmanın hiçbir mazereti olamaz" ifadelerini kullandı.
The Guardian gazetesi, ABD Yüksek Mahkemesi’nin vatandaşlık sorununu çözmesinin üzerinden 125 yıl geçtikten sonra, eski Başkan Donald Trump’ın ABD’de doğan çocuklara doğrudan vatandaşlık verilmesi uygulamasına son verme sözünü yinelediğini aktardı.
Trump, salı günü sosyal medya üzerinden yayınlanan bir videoda ABD’de gelecek yıl yapılacak olan başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmesi halinde göreve geleceği ilk gün yasadışı göçmenlerin ABD’de doğan çocuklarının ‘otomatik olarak ABD vatandaşlığı almasını’ engelleyecek bir kararnameyi imzalayacağını söyledi.
Göçmen karşıtı açıklamalarını sürdüren Trump, yasadışı göçü zayıflatacak, daha fazla göçmenin gelmesinin önüne geçecek ve Joe Biden'ın ülkemize yasadışı girişine izin verdiği yabancıların sayısını azaltmayı sağlayacak kararnameler imzalayacağını belirtti.
ABD Senatosu tarafından 1866 yılında kabul edilen ve iki yıl sonra onaylanan ABD Anayasası’nın 14. Değişikliği kapsamında ABD’de doğan çocuklara vatandaşlık hakkı veriliyor. İlgili madde, “ABD’de doğan ve ABD’nin yargı yetkisine tabi olan herkes ABD vatandaşıdır” diyor.
Çin kökenli Wong Kim Ark'ın 1898 yılında ABD’ye açtığı davada, ABD Yüksek Mahkemesi, Çin vatandaşlarının ABD’de doğan çocuklarının otomatik olarak ABD vatandaşı olarak doğduğuna karar vererek bir sorunu çözdü.
Trump, geçmişi ne olursa olsun, buna doğru bir şekilde bir son vereceğini defalarca kez söyledi.
Trump daha önceki açıklamalarında, “Dünyada bir kişinin gelip çocuk sahibi olması durumunda çocuğun otomatik olarak tüm avantajlarıyla ABD vatandaşı olduğu tek ülkeyiz. Bu çok saçma ve bitmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Oysa dünyada ABD dışında kendi topraklarında doğanlara vatandaşlık hakkı veren 30'dan fazla ülke var.
Trump daha önce, ABD vatandaşlığı hakkının doğumla elde edilmesi uygulamasının iptalinin ‘yürütme emriyle gerçekleştirme sürecinde olduğunu’ iddia etmişti.
O sıra uzmanlar, yürütme emiriyle vatandaşlığı kaldırmaya yönelik herhangi bir girişimin, anında meydan okuma ve hızlı bir yenilgi ile karşılanacağı değerlendirmesinde bulundular.
Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Laurence H. Tribe, 2018 yılında yaptığı değerlendirmede, önerinin ‘bir ABD başkanı tarafından atanan yargıçlarca bile incelemeden onaylanması şansının olmadığını’ söyledi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة