İngiliz restoran grubu 35'ten fazla şubesini kapatmayı planlıyor

Frankie and Benny’s, Chiquito ve Wagamama markaları altında toplam 410 restoranın bağlı bulunduğu The Restaurant Group'tan yapılan açıklamada artan işletme maliyetlerine vurgu yapıldı.

AA
AA
TT

İngiliz restoran grubu 35'ten fazla şubesini kapatmayı planlıyor

AA
AA

İngiltere’nin önde gelen restoran zincirlerini bünyesinde bulunduran The Restaurant Group, 35’in üzerinde restoranın kapatılmasının planlandığını bildirdi.
Şirketten yapılan açıklamada, İngiltere’de “Frankie and Benny’s, Chiquito, Wagamama" markaları altında toplam 410 restoranın bağlı bulunduğu The Restaurant Group, gelecek dönemde 35’in üzerinde zincir şubesinin kapatılmasına karar verildiğini duyurdu.
Açıklamada, restoran şubelerinin kapatılmasında artan işletme maliyetlerine ek olarak tüketicilerin son dönemde harcamalarını kısması gerekçe olarak gösterildi.
Grubun açıklamasında, gelecek dönemde bu markanın geliştirilmesi ve büyütülmesi üzerinde durulacağı kaydedilinken son dönemde İngiltere’de gıda fiyatlarındaki artışın restoranların kapatılmasında rol oynadığı belirtildi.
Merkezi Londra’da bulunan grubun bünyesinde 18 bin kişi istihdam ediliyor.
İngiltere’de enflasyon, bu yılın ocak ayında yıllık bazda yüzde 10,1 artış kaydetmişti. Enflasyon geçen yılın ekim ayında yıllık bazda yüzde 11,1 artış kaydederek son 41 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı.
Gıda fiyatları ise geçen yılın aralık ayında yıllık bazda yüzde 16,8 artmıştı.
Söz konusu oran, 1977 yılının eylül ayından bu yana en sert artış olarak kayda geçmişti.



Gıdalardaki koruyucular bağırsak sağlığını nasıl etkiliyor?

Koruyucular peynir ve sosis gibi gıdalarda yaygın olarak kullanılmaktadır (Nedbex)
Koruyucular peynir ve sosis gibi gıdalarda yaygın olarak kullanılmaktadır (Nedbex)
TT

Gıdalardaki koruyucular bağırsak sağlığını nasıl etkiliyor?

Koruyucular peynir ve sosis gibi gıdalarda yaygın olarak kullanılmaktadır (Nedbex)
Koruyucular peynir ve sosis gibi gıdalarda yaygın olarak kullanılmaktadır (Nedbex)

Gıda üreticileri, ürünlerin taze kalmasını sağlamak için genellikle koruyucu maddeler ekler; ancak Amerika'da yapılan bir araştırma, bu maddelerin bağırsak mikrobiyomu üzerinde beklenmedik etkileri olabileceğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, gıdaları korumak için yaygın olarak kullanılan bir maddenin bağırsaklardaki yararlı bakterileri etkileyerek bağırsak mikrobiyomunun sağlıklı dengesini tehdit edebileceğini açıkladı. Sonuçlar 2 Şubat’ta Journal of the American Chemical Society dergisinde yayımlandı.

Bağırsak mikrobiyomu, bağırsaklarımızda yaşayan ve vücuttaki hücre sayısından daha fazla, 100 trilyon olduğu tahmin edilen karmaşık bir bakteri topluluğudur.

Bağırsak mikrobiyomu, özellikle gıdaların sindirilmesi, besinlerin emilmesi, bağışıklık sisteminin düzenlenmesi ve obezite, kalp hastalığı, diyabet ve kanser gibi hastalıkların önlenmesi gibi destekleyici rolleri yerine getirerek insan sağlığında çok önemli bir rol oynar.

Gıdalardaki koruyuculara gelince, bunların birincil amacı gıdaları çürütüp bozabilecek mikropları öldürmektir.

Şeker, tuz, sirke ve alkol gibi yaygın katkı maddeleri yüzyıllardır koruyucu olarak kullanılmaktadır; ancak son zamanlarda, peynir, sosis ve sos gibi gıdalarda yaygın olarak kullanılan bir bileşen olan "nisin" de dahil olmak üzere gıdaları korumak için başka bileşenler de eklenmiştir. Aynı zamanda süt ürünlerinde bulunan laktik asit bakterileri tarafından doğal olarak üretilen bir antibakteriyeldir. Gıdalarda kullanım için güvenli kabul edilir ve geniş antimikrobiyal özelliklere sahip olması onu etkili bir gıda koruyucusu yapar ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından kullanım için onaylanmıştır.

Ekibe göre, bu bileşen yaygın olarak kullanılmasına rağmen, gıdalarda tüketen insanların bağırsak mikrobiyomu üzerindeki etkisi hakkında çok az şey biliniyor.

Çalışma sırasında ekip, insan bağırsak bakterilerinin genomunun halka açık bir veri tabanını çıkararak "nisin" eklemenin bağırsak mikrobiyomunun dengesi üzerindeki etkisini inceledi.

Araştırmacılar, bu maddenin hem patojenleri hem de bağırsak mikrobiyomunu öldürerek bağırsak mikrobiyomunun dengesini etkilediğini buldular.

Bağırsaktaki mikroplar hassas bir denge içinde yaşar. Ancak çok fazla bağırsak mikrobiyomu koruyucu maddeler tarafından gelişigüzel öldürülürse, fırsatçı patojenik bakteriler onların yerini alabilir ve bağırsakta hasara yol açabilir.

Şarku’l Avsat’ın Journal of the American Chemical Society dergisinden aktardığı habere göre Chicago Üniversitesi'ndeki çalışmanın Baş Araştırmacısı Dr. Jerry Chang ise şunları söyledi: “Nisin bileşeni gıda kontaminasyonunu önlemede çok etkili olsa da, insan bağırsak mikroplarımız üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olabilir. Bu çalışma, bu bileşenin bağırsak mikrobiyomunun dengesini etkileyebileceğini gösteren ilk çalışmalardan biridir ve büyük olasılıkla bağırsak sağlığını da etkileyebilir, bu nedenle bu potansiyel kötü etkiye karşı koymanın ve ondan yararlanmanın yollarını arıyoruz."


Araştırma: Hasavi pirinci zengin besin değerine sahip

El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)
El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)
TT

Araştırma: Hasavi pirinci zengin besin değerine sahip

El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)
El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)

Hasavi pirinci, Suudi Arabistan’ın doğusunda yer alan el-Ahsa bölgesi için değerli bir miras ve kadim bir değer olmaya devam ederken bilimsel araştırmalar, hasavi pirincinin yaygın olarak tüketilen beyaz pirinç türlerine kıyasla karbonhidratlar, proteinler, vitaminler, mineral tuzlar, biyolojik olarak aktif bileşenler ve antioksidanlar bakımından önemli bir besin kaynağı olduğunu teyit ediyor.

Kral Faysal Üniversitesi Ziraat ve Gıda Bilimleri Fakültesi tarafından yayınlanan bir araştırmada, el-Ahsa’da hurmalardan sonra en çok yetiştirilen ikinci yerli ürün olan hasavi pirincinin bölgede yüzlerce yıldır hasattı yapıldığı, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bol miktarda üretildiği ve komşu bölgelere de ihraç edildiği belirtildi.

Araştırmalara göre hasavi pirinci, çeltik türlerinin indica japonica ve javanica alttürlerinden geliyor. Güneydoğu ve Güney Asya'da ortaya çıkan ve bu bölgelerde yayılan indica grubuna ait olan hasavi pirinci, 50 yılı aşkın bir süredir el-Ahsa'nın çevre koşullarına adapte edilen ‘Hasavi 1’ olarak sınıflandırılırken ‘Hasavi 2’ adıyla sınıflandırılan türü, ‘IRI112 ve Hasavi 1’ arasındaki melezlemeden elde edildi. Kısa ve iri taneli olan Hasavi 2, karışımından türetildiğinden indica - japonica alttürüne giriyor.

Hasavi pirincindeki karbonhidratın diğer türlere göre yüzde 15 daha düşük, diyet lifinin yüzde 65 ve proteinin yüzde 30 daha yüksek olduğuna işaret edilen araştırmada, çoğu doymamış olan yağ içeriğinin ise yüzde 1,99 olduğu, ayrıca insan sağlığını koruyan ve kronik hastalıklara karşı güçlendiren hayati öneme sahip aktif bileşenler içerdiği belirtildi.

rgt
Hasavi pirinci, Körfez ülkelerindeki en önemli tarım ürünlerinden biri (SPA)

Araştırmaya göre hasavi pirinci, kan şekeri tepkisini azalttığı, tokluğu artırdığı ve iştahı baskıladığı için kalori alımının kontrolünü kolaylaştıran diyet lifi ve fenolik bileşenler barındırdığından ve fazla kilo ve obezite riskini azalttığından bu özelliğiyle diyabet karşıtı olarak sınıflandırılabilir. Bunun yanında hasavi pirinci, diğer çeltik türlerine kıyasla 3 kat tiamin vitamini içerirken fenoller, flavonoidler ve antioksidanlar bakımından da daha zengin.

Araştırma, pirinç mahsulünün, zararlı böcekler ve bakteriyel hastalıklar nedeniyle üretimin üçte birini kaybedebileceğini gösterirken üniversitenin bu kaybın önüne geçmek ve kontrol altına almak için harekete geçtiği bildirildi. Üniversite, pazarlama faaliyetlerinin nasıl kontrol altına alınacağını ve zararlıların ve hastalıkların yayılmasının nasıl önleneceğini incelemek için araştırma ekipleri kurdu. Ayrıca, hasavi pirinci çeşitlerini geliştirmek, iyileştirmek, korumak ve daha çok ekilmesini sağlamak için genetik düzeyde de çalışmalar yapıldı. Yapılan çalışmalarda pirinçte kurtlanmaya karşı ıslah programlarında kullanılabilecek kurtlanmaya karşı direnç genleri kaynağı olduğu anlaşıldı.

Araştırmada, birçok ülkenin özel özelliklere sahip çeltik türleri üretmeye çalıştığına dikkati çekti. Buna göre Doğu Asya’da, beslenme ve tedavi için kullanılan black rice (siyah pirinç) ve başka yüksek protein içeriğine ve çeşitli besin maddelerine sahip birçok çeltik türü bulunuyor. Suudi Arabistan'da yetiştirilen hasavi pirinci bu özellikleriyle ülkeyi her zaman modernleşmeye ve gelişmeye ihtiyaç duyan tarımda gelişmiş ülkeler arasına yerleştiriyor.

Hasavi pirinci aynı zamanda misafirperverliğin, cömertliğin ve konuğun en iyi şekilde ağırlanmasının sembolü olmasından dolayı toplumsal bir değere de sahip. Özellikle Ramazan ayında bazı ailelerin sofralarında ana yemek olarak yer alan hasavi pirinci, yüksek oranda demir içerdiğinden özellikle yaşlılara sağlıklı bir besin olarak tavsiye edilmektedir.


Tantora Kış Festivali lezzet severleri ağırlıyor

‘Al-Ula Lezzetleri’ kapsamında yemek pişirme konusunda birçok etkinlik düzenleniyor.
‘Al-Ula Lezzetleri’ kapsamında yemek pişirme konusunda birçok etkinlik düzenleniyor.
TT

Tantora Kış Festivali lezzet severleri ağırlıyor

‘Al-Ula Lezzetleri’ kapsamında yemek pişirme konusunda birçok etkinlik düzenleniyor.
‘Al-Ula Lezzetleri’ kapsamında yemek pişirme konusunda birçok etkinlik düzenleniyor.

Tantora Kış Festivali’nde düzenlenen ‘Al-Ula Lezzetleri’ etkinliği kapsamında bir grup ünlü şefin gözetiminde profesyonel aşçılık dersleri veriyor. Suudi Arabistan'a ve bölgeye has geleneksel yemekler ve ürünler sunuluyor. Ayrıca zengin ve farklı bir deneyim sağlayan lezzet büfeleri kurularak eğlenceli aktiviteler gerçekleştiriliyor.
Festival, aşçılık mesleğinin sırlarının yanı sıra turunçgiller ve hurma gibi Al- Ula ürünlerini içeren ve şefler tarafından kullanılan malzemeler hakkında daha fazla bilgi edinmek için eşsiz bir fırsat sunuyor.
Al-Ula Lezzetleri, kumda yemek pişirme derslerinden Moringa bitkisinin özellikleri ve yararları ile demir, kalsiyum ve antioksidanlar açısından zengin bu yerel organik mahsulün nasıl kullanılacağına dair eğitim derslerine kadar yeni beceriler kazanmak için birçok atölye çalışması sunuyor.
Festival, farklı yaş gruplarına suşi hazırlama sanatını, yemek koordinasyonu ve sunumunu, yenilebilir çatal bıçak takımı üretimini ve meyveleri süslemeyi öğretmek için profesyonel dersler veriyor. Festival kapsamında gıdanın başta sanat eserleri olmak üzere çeşitli faaliyetlerde gıda kullanımıyla ilgili de dersler veriliyor.


Etkinlikte uluslararası ve yerel lezzetler öne çıkıyor.

Kayo Sweets Bakery ve Café Kala'nın kurucu ortağı Şef Kerim Burji, festivalin ilk hafta sonu boyunca ziyaretçilere yemekleri çekici, sanatsal şekilde dekore etmenin önemini öğretmek için oturumlar düzenleyecek ve bir de sürpriz yarışma sunacak.
Festivalde ayrıca Ömer el-Vatban, Eric el-Şerif, Semira Sadık, Gufran er-Ramihi ve Erva Ali gibi yemek pişirme dünyasındaki yaratıcılıklarını ve bilgilerini ziyaretçilerle paylaşacak bir grup yerel şef de hünerlerin sergileyecek.
Ömer el-Vatban, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘yemek pişirme dünyasına sosyal medya aracılığıyla girmeye başladığını, halen dünyanın dört bir yanından takipçileri ile tariflerini paylaştığını ve onları farklı Suudi yemekleriyle tanıştırdığını’ belirtti. Ayrıca Al-Ula Lezzetleri’ne katılmasının, artık çeşitli hurma türlerini yemeklerinde kullandığı için şehirde bulunan tarifler ve ürünler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına yardımcı olduğunu vurguladı.
El-Vatban, turistlerin Al-Ula'da buldukları yeni lezzetleri tatmaktan büyük keyif aldıklarını ve burada yetişen bazı malzemelerin kullanıldığı dünyaca ünlü yemekleri görünce mutlu olduklarını kaydetti.
Diğer özel etkinlikler arasında ziyaretçilerin kutudaki yiyecekleri görmeden, sadece tat ve koku yoluyla ne olduklarını bulmaya çalıştıkları yarışma da yer alıyor. Festivale ayrılan ve tarihi bir ağacın da bulunduğu alanda ziyaretçilerin özel ve eşsiz tariflerini sunduğu bir eğlence platformu da bulunuyor. Ayrıca festivalde çocukların masayı meyvelerle süslemek ve sağlıklı sebze ve meyve tarifleri ile ilgili diğer etkileşimli oyunlar oynamak gibi birçok benzersiz deneyimin tadını çıkarmalarına olanak tanıyan alanlar da var.
Festival ile Al-Ula'nın zengin yerel ürün çeşitliliği kutlanıyor. Katılımcılara Arap ve Asya krepleri, boba fasulyeli sütlü çay, organik lezzetler ve lezzetli sebze ruloları gibi ürünler sunan birçok stant sergileniyor.
Al-Ula Lezzetleri’nde çocuklar için kuruyemişlerle süsleme sanatını öğrenmelerini sağlayan oyun ve eğlence platformu ve X-O gibi yenilebilir oyunlar yaparak katılımcılarla etkileşim içinde düzenlenen aile etkinlikleri de bulunuyor. Ayrıca çocuklara yönelik Gülen Sandviçler, Kurabiye Canavarı ve Kahraman Sos gibi atölyeler de düzenleniyor. Bu tür etkinlikler, gençlerin mutfak becerilerini geliştirmek ve onları yemek dünyasının eğlenceli yüzüyle tanıştırmak için yeşiz bir fırsat olarak gösteriliyor.
Tantora Kış Festivali konserler, dünyaca ünlü restoranlar, lüks giyim mağazaları, Al-Ula Narenciye Festivali gibi çeşitli kültürel ve müzikal etkinlikler sunuyor.


Suudi Arabistan Yemek Festivali’nde ülke mutfağının çeşitliliği göz kamaştırıyor

Suudi Arabistan Yemek Festivali’ne (Fest Saudi Food) ülkenin tüm bölgelerinden katım sağlandı.
Suudi Arabistan Yemek Festivali’ne (Fest Saudi Food) ülkenin tüm bölgelerinden katım sağlandı.
TT

Suudi Arabistan Yemek Festivali’nde ülke mutfağının çeşitliliği göz kamaştırıyor

Suudi Arabistan Yemek Festivali’ne (Fest Saudi Food) ülkenin tüm bölgelerinden katım sağlandı.
Suudi Arabistan Yemek Festivali’ne (Fest Saudi Food) ülkenin tüm bölgelerinden katım sağlandı.

Suudi Arabistan geniş yüzölçümü, kadim tarihi ve seçkin coğrafyası ile eski zamanlardan bu yana daima en önemli ticaret yollarından biri olmuştur. Bu durumun zengin kültürel çeşitliliğinin oluşmasına katkıda bulunduğu Suudi Arabistan ayrıca İslam'ın da beşiğidir.
Suudi Arabistan'daki yemekler, kültürel çeşitliliğinin en belirgin göstergelerinden biri. Ülke başta Kasım’ın Kiliçe Çöreği, Medine’nin Lebeniye Tatlısı, Baha’nın ed-Değabis yemeği olmak üzere çeşitli lezzetler ve birbirinden farlı malzemelerle kendine özgü yemekleriyle meşhur.
Mutfak Sanatları Kurumu bu büyük çeşitliliği vurgulamak için, 60 bin metrekarelik bir alan üzerinde, başkent Riyad'da Suudi Arabistan yemeklerinin isimlerini ve özelliklerini gözler önüne seren Suudi Arabistan Yemek Festivali’nin ikincisini başlattı.  Festival, yerel içeriği geliştirmeyi, keşfetmeyi ve Suudi Arabistan yemeklerinde uzmanlık ve bilgi aktarımını amaçlıyor.
Gençlere Suudi Arabistan yemeklerini hazırlama yöntemlerini de öğretmeyi amaçlayan festival, Suudi Arabistan'daki kültürel çeşitliliği vurguluyor.
Festivalde Suudi Arabistan yemeklerini sunmanın yanı sıra ziyaretçileri malzemeler ve tariflerle tanıştırmak amacıyla bir grup restoran ve özel yemek arabasının bulunduğu geniş bir etkinlik alanı mevcut. Festival kapsamında ürünlerin tarihi tanıtılarak tatlarına bakma fırsatı sunuluyor.
Festival, bu mirasın ve tariflerin yaşatılması için çocuklara da yeteneklerini sergileyecekleri basit yemekler yapmasına imkan sağlıyor. Ayrıca katılımcılara hurma ağaçları arasında gezinti ve hurmalar hakkında bilgi alma fırsatı da sunuyor.
Festival kapsamında düzenlenen hazırlık çalıştayları yerel ve uluslararası yatırım fırsatları sunarken restoran sektöründeki girişimciler de destekleniyor. Festival bu bağlamda girişimciler ve yatırımcılar arasında bir dizi anlaşmanın imzalanmasına da katkıda bulunuyor.
Festivalde yemek hazırlama yöntemlerini tanıtmak için Suudi Arabistan yemekleri yarışması düzenledi. Yarışma, geleneksel yöntemlerle yemek pişirmeyi desteklemeyi, Suudi Arabistan mirasını korumayı ve tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyor.
Festivale mutfak sanatlarına ilgi duyanlar tarafından geniş katılım sağlanıyor.
Günlük ödülü 30 bin riyali (8 bin dolar) aşan yarışmalar arasından günde üç kazanan seçilmesi ve bu yarışmaların festival sonuna kadar devam etmesi için kayıtlar sürüyor.
Halktan büyük ilgi gören Suudi Arabistan Yemek Festivali,  ülkenin en önemli etkinliklerinden biri sayılıyor.
Mutfak sanatları ve sunumları, geleneksel Suudi Arabistan yemeklerini sergileme konusunda uzmanlaşmış ünlü şeflerin katılımıyla c aşçılık tiyatrosu da dahil olmak üzere eğlence etkinlikleriyle ön plana çıkıyor.
Muhammed ez-Zahir, Suudi Arabistan'da zengin kültürel çeşitliliği doğrulayan bu denli çeşit yemek gördüğüne sevindiğini söyledi. Suudi Arabistan’ın tüm bölgelerine ait yiyecek ve tatlıları denemekten zevk aldığını ve daha önce hakkında hiçbir şey bilmediği yemeklerle tanıştığını kaydetti.
Mutfak Sanatları Kurumu festivali, yerel ve uluslararası şeflerden özel yöntemler öğrenmek ve aynı zamanda dünyanın önde gelen isimleriyle tanışmak fırsatı da dahil Suudi Arabistan'daki ulusal gıda mirasını temsil eden uluslararası bir etkinliğe dönüştürmeyi hedefliyor.


Araştırma: Patates yemek kilo vermeye yardımcı olur

Patates önemli besinlerle doludur (Reuters)
Patates önemli besinlerle doludur (Reuters)
TT

Araştırma: Patates yemek kilo vermeye yardımcı olur

Patates önemli besinlerle doludur (Reuters)
Patates önemli besinlerle doludur (Reuters)

ABD’de yürütülen yeni bir çalışma, patates yemenin insanların kilo vermesine yardımcı olabileceğini gösterdi.
The Telegraph gazetesinin haberine göre, çalışma ekibi patatesin önemli besinlerle dolu olduğunu ve sağlıklı bir diyetin parçası olabileceğini belirtti.
Patates daha önce kilo alımı ve tip 2 diyabet riskinin artmasıyla bağlantılı olarak görüldü ve insülin direnci olan kişilere patatesten kaçınmaları söylendi. Ancak yeni bulgular bunun doğru olmayabileceğini gösteriyor.
Yaşları 18 ile 60 arasında değişen, aşırı kilolu, obez veya insülin direnci olan 36 kişi üzerinde yapılan araştırmada, bunların yarısına ağırlıklı olarak etli veya balıklı patates, diğer yarısına ise çeşitli yiyeceklerle beslenmeleri söylendi.
Amerikalı araştırmacılar, patatesin katılımcıların az miktarda yiyerek kendilerini tok hissetmelerine yardımcı olduğunu ve böylece çok daha yüksek kalori içeren diğer yiyeceklerin tüketimini azalttığını ve bunun da kilo vermeye yardımcı olduğunu buldu.
Baton Rouge’daki Pennington Biyomedikal Araştırma Merkezi’nden çalışmanın eş araştırmacısı Profesör Candida Rebello şunları söyledi:
“İnsanlar, tok hissetmek için kalori içeriğine bakılmaksızın aynı ağırlıktaki yiyecekleri yeme eğilimindedir. Patates gibi daha ağır ve kalorisi düşük yiyecekler yiyerek, tükettiğiniz kalori miktarını kolayca azaltabilirsiniz. Çalışmamızın en önemli yönü, öğünlerin porsiyon boyutunu azaltmamış olmamız, ancak patatesleri dahil ederek kalori içeriğini düşürmemizdir.”
Rebello, ağırlıklı olarak patates yiyen katılımcıların kendilerini daha tok hissettiklerini ve çoğu durumda yemeklerini bile bitirmediklerini belirterek, “Aslında, çok az çabayla kilo verebilirsiniz” dedi.


Guy Savoy, 5 yıldır dünyanın en iyi restoranı olarak ‘La List’ tahtında

Fransız Şef Guy Savoy.
Fransız Şef Guy Savoy.
TT

Guy Savoy, 5 yıldır dünyanın en iyi restoranı olarak ‘La List’ tahtında

Fransız Şef Guy Savoy.
Fransız Şef Guy Savoy.

Fransız ‘La List’ yarışmasında ‘dünyanın en iyi restoranı’ ödülünü Fransız Guy Savoy kazanırken, İsveç restoranı ‘Frantez’ ikinci oldu. İlk kez İskandinavya’dan bir restoran ikinci sırayı diğer uluslararası restoranlarla eşit olarak paylaştı. Paris’in ‘La Money de Paris’ binasında AFP’ye konuşan, dünyanın en iyi restoranlarını turist rehberlerine ve en önemli restoranlarda yer alan kritik notlara göre seçen La List Genel Müdürü Elaine Beatrini’ye göre İsveç, söz konusu yarışmanın sıralamalarında hiçbir zaman üst sıralarda yer almadı.
Şef ve eski futbolcu Bjorn Frantsen’e ait olan Frantsen restoranı, Michelin rehberinden üç yıldız almıştı.
Fransız şef Guy Savoy’un restoranı, 200 ülkede 30 bin restoranın koşullarını inceleyen ve Fransa, Çin, Kore ve Japonya’da üne sahip La List’in yayınlanmasından bu yana tek başına veya diğerleriyle aynı sırada yer alarak beşinci kez birinci oldu.
La List’in kurucu ortağı Jörg Zybrik, AFP’ye verdiği demeçte New York Times gazetesinin sınıflandırmasını da referans olarak göstererek, Guy Savoy’un Fransa’da tanındığını ve ülkenin dışındaki tüm Fransızlar ve ünlüler tarafından takdir edildiği belirtti.
La List’in 2022 yılı içindeki beşinci oturumu, uluslar arası gıda uzmanları ve eleştirmenlerin oylamasıyla düzenlendi.
Dikkat çekici bir şekilde Guy Savoy, üst üste beşince kez dünyanın en iyi restoranı seçildi. Bu yıl 100 üzerinden 99.50 puan alarak tartışmasız birinci oldu. İkiinciliği 100 üzerinden 99’ar puan alan Vague D’or by Arnaud Dockele, L’arpege by Alain Passard, Aurberge du Vieux, Puits by Gilles, Martin Berasategui gibi birden fazla restoran paylaştı. İspanya’nın en iyi restoranı Frank Giovanni tarafından işletilen Lotel de la Ville, New York’un en iyi restoranı Eric Ripert tarafından işletilen Le Bernardin, Almanya’nın Baiersbronn kentindeki Schwarzwaldstuve da Almanya’nın en iyi restoranı, İsveç’ta ise Björn Frantzino’nun Stockholm’deki Frantzen de en iyi restoran oldu.
İlk 1000 listesinde bu yıl en çok restoran 143 restoranla Japonya’da yer alırken onu 139 restoranla Çin, 111 restoranla ABD ve 109 restoranla da Fransa izledi.
Bu yıl verilen özel ödüller arasında ‘Yeni Yetenek Ödülü’nü kazananlar arasında, Florent Petravalli, La Mirande, Avingon, Melanie Seri, Louis Finn gibi birçok Fransız yer aldı.
Diego Alari, her gün iki milyondan fazla abone tarafından takip edilen Tik Tok hesabı ile ‘Dijital İnvasyon Ödülü’nün sahibi oldu. Maison Aribet de ‘Etik ve Çevresel Sorumluluk Ödülü’ne layık görüldü. Daniel et Denise ‘Özgünlük ve Zanaatkarlık Ödülü’nü alırken Marsilya yeni yemek destinasyonu olarak seçildi.
Ayrıca Dayanışma Ödülü’ne de layık görülen, adını şef Santi Santamaria’dan alan Universo Santi, engelli gençlerin yemek yapma ve gıda sektöründe çalışmayı öğrendiği benzersiz bir İspanyol restoranı okulu olarak ön plana çıktı.


Türk Şef, Michelin telefonunu dolandırıcı zannetti

İstanbul’daki Rumelihisarı İskele Restoranı Şefi Nuri Soysal (AFP)
İstanbul’daki Rumelihisarı İskele Restoranı Şefi Nuri Soysal (AFP)
TT

Türk Şef, Michelin telefonunu dolandırıcı zannetti

İstanbul’daki Rumelihisarı İskele Restoranı Şefi Nuri Soysal (AFP)
İstanbul’daki Rumelihisarı İskele Restoranı Şefi Nuri Soysal (AFP)

Türk Şef Nuri Soysal, restoranının Michelin Rehberi’ne dahil edilmesi üzerine kendisini ödül törenine davet etmek için telefon üzerinden iletişim kurmaya çalışan yetkiliyi dolandırıcı zannetti.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Şef Soysal, Türkiye’den Michelin Rehberi’ne dahil edilen 53 restoran arasında kendi restoranının da olduğunu televizyon izlerken öğrendi.
Rumelihisarı İskele Restoranı’nın Şefi Soysal, “Gerçekten çok güzel bir ortamı kaçırdım” dedi.  İşletme, İstanbul’un Boğaziçi kıyısındaki balıkçı restoranlarından biri.
1900 yılında Edouard ve Andre Michelin kardeşler tarafından kurulan Michelin Rehberi yetkilileri, AFP’ye Soysal’ın restoran rehberine dahil olduğunu doğruladı.
Michelin Rehberi yetkilileri, kimliklerini ve mesleklerini gizleyerek Soysal’ın 30 yıldır bir süreyle işlettiği restoranı ziyaret etti ve rehberin hazırlanması için çalıştı.
Sosyal, “Canlı lüfer mi palamut mu yediler, hiçbir bilgimiz yok. Lezzetlerimizi beğenmişler. Bu bizim için onur verici bir şey oldu" dedi. Birkaç gün boyunca Şef Soysal, üzerinde Michelin yazılı yeni beyaz önlüğü giydi. Soysal, şimdi Michelin yıldızı kazanmak istediğini belirterek “Menüme yeni yemekler ekleyeceğim. Umarım yetkililer, yine bilgimiz dışında bizleri ziyaret ederler” dedi.


3 il 'en lezzetli ciğer kebabı'nı yaptıkları iddiasında

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

3 il 'en lezzetli ciğer kebabı'nı yaptıkları iddiasında

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Her 3 ilde de lokantacılar, ustalar ve sivil toplum kuruluşları, günün her saatinde tüketilen, yerli ve yabancı turistlerin de rağbet gösterdiği ciğer kebabının "en lezzetlisi"nin kendi illerinde yapıldığı görüşünde.
"Urfa ciğer kebabı" 12 Ocak 2018'de, "Diyarbakır ciğer kebabı" ise 31 Mayıs 2022'de Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillendi.
Şanlıurfa ve Adana'da küçük, Diyarbakır'da ise iri doğranan ciğerle kebap hazırlanıyor.

Diyarbakır
Diyarbakır'da kuzu ciğeri, kırmızı toz biber, tuz, kurutulmuş kekik ve dövülmüş sumakla marine edilerek, bir ciğer, bir kuyruk yağı, iki ciğer, bir kuyruk yağı ve bir ciğer şeklinde şişe dizilerek ateşte pişiriliyor.
İşletmeci Kemal Tarhan, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine, baba mesleği olan ciğer kebabı işini 45 yıldır sürdürdüklerini söyledi.
Daha önce seyyar tezgahta hazırladıkları kebap hazırlama işini geliştirdiklerini ve şu an 3 şubelerinin bulunduğunu ifade eden Tarhan, saat 06.00'da başladıkları işi gece 03.00'e kadar sürdürdüklerini belirtti.
Ciğer kebabı konusunda özellikle Şanlıurfa ile rekabet halinde olduklarını anlatan Tarhan, "Ciğer kebabı, artık Diyarbakır'ındır, tescillendi. Artık hiçbir il bizim ciğere sahip çıkamayacak" dedi.

Fotoğraf: AA

Ciğer kebabının tescillenmesinin mutluluğunu yaşadıklarını belirten Tarhan, herkesi Diyarbakır'da ciğer kebabı yemeye davet etti.
Tarhan, "Kebabı, 4 adet ciğer, 2 adet kuyruk yağı şişe takılacak şekilde hazırlıyoruz. Gelen müşteriler de 'Birçok yerde ciğer yedik ama hiçbiri Diyarbakır ciğerinin yerini tutmuyor.' diyorlar. Ciğer kebabının geçmişi Diyarbakır'da daha eskidir" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya da yaptıkları başvuruyla Türk Patent ve Marka Kurumunca ciğer kebabının tescillendiğini, kentte 300'ü aşkın işletmede aynı tat ve şekilde kebabın hazırlandığını söyledi.

Türkiye'nin birçok kentinde aynı özellikte Diyarbakır ciğer kebabını yapan işletmelerin bulunduğunu anlatan Kaya, Diyarbakır ciğer kebabının kendine özgü yapısıyla tescillenmiş bir ürün olduğunu dile getirdi.
Kaya, şöyle devam etti:
"Diğer illerde de var ama ciğerin yapım şekilleri var. Onlar da tescilliyorlar. Her ilin kendi yapım özelliğiyle tescilleniyor ama ulusal ve uluslararası kullanımına baktığınızda daha çok Diyarbakır ciğer kebabının yapıldığını görürsünüz çünkü Diyarbakır ciğer kebabı geçmişten gelen bir özelliğe sahip. Diyarbakır'da ciğerle ilgili bir yemek kültürü var. Şimdi böyle bir durumda başka illerin sahiplenmesini Diyarbakır öyle çok dikkate almıyor çünkü 'Zaten ben ciğerle yaşayan bir kenttim.' diyor. Ciğerin en fazla tüketildiği kent, yine Diyarbakır'dır. Diyarbakır olarak biz kendimize güveniyoruz."

Adana
Adana'nın tarihi Kazancılar Çarşısı'ndaki "Ciğerciler Sokağı"nda kurulan tezgahlarda, sabah saatlerinden itibaren dumanların yükseldiğini ve güzel kokuların yayıldığını gören müşteriler bol baharatlı ciğer kebabı yiyor.
Yaklaşık 25 yıldır tarihi Kazancılar Çarşısı'nda ciğer ustası Musa Akar, ciğer kebabı işinin kendisinde ve ailesinde bir tutku olduğunu belirtti.

Fotoğraf: AA
Akar, "Bence, ciğer kebabı bize özgü ve bizimki daha iyi, Diyarbakır olsun, Şanlıurfa olsun oralardan müşterilerimiz geliyor, memnun kalıp gidiyorlar ve 'Sizin ciğeriniz daha güzelmiş.' diyorlar" ifadelerini kullandı.
Esnaf Ömer Yıldırım ise tarihi Kazancılar Çarşısı'nda ciğer kebabı yemenin daha lezzetli olduğunu, yurt içi ve dışından birçok müşterilerinin olduğunu kaydetti.
Ciğer kebabını şişlerde, yanında soğanı, tablacı salatası, acılı ezmesi ve Adana'ya özgü acılı şalgamla servis ettiklerini anlatan Yıldırım, "Diyarbakır'ın kendine özgü bir ciğeri var, tikeleri daha büyük, bizimki daha küçük ama baharatlı ve lezzetli yapıyoruz" ifadelerini kullandı. 
Müşterilerden Ahmet Buğur da ciğer kebabının vazgeçilmezleri arasında olduğunu söyledi.
Buğur, "Buranın atmosferinden midir, havasından mıdır, burada yediğimiz ciğerin tadını başka yerde alamıyoruz. Şanlıurfa'da da yedim başka yerlerde de yedim ama özellikle Kazancılar'ın atmosferinde yediğim lezzeti alamadım" diye konuştu.

Şanlıurfa
Şanlıurfa ile Diyarbakır arasında uzun yıllardır süren ciğer kebabı rekabeti, Diyarbakır ciğerinin de tescillenmesiyle arttı.
Şanlıurfa Lokantacılar, Köfteci ve Tatlıcılar Odası Başkanı Mehmet Şakak, Şanlıurfa'da ciğer kebabının sabahtan akşama kadar tüketildiğini söyledi.
Şanlıurfa ciğer kebabının dürüm şeklinde ve kente özgü biberle servis edildiğini dile getiren Şakak, şöyle konuştu:
"Şanlıurfa'da ciğer kebabı kuzu ciğerinden taze olarak yapılır ve taze olarak tüketilir. Başka kentlerde ciğer derin dondurucularda 1 gün bekletildikten sonra tüketilir, böyle olunca da lezzetli olmuyor. Şanlıurfa ciğeri ile Diyarbakır ciğerinin lezzeti farklıdır. Diyarbakır'da son yıllarda ciğer kebabı duyulmaya başlandı ama ciğerin anavatanı Şanlıurfa'dır. Ciğerimiz Şanlıurfa biberiyle tüketilir ve ne kadar acı olursa olsun insanı rahatsız etmez."
Ciğer kebabı ustası Bekir Yüksekyayla ise Şanlıurfa'da ciğerin yüzyıllardır tüketildiğini söyledi.
Yüksekyayla, "Şanlıurfalıların milli yiyeceği ciğer sabah kahvaltısında başlar geceye kadar devam eder" diye konuştu.

Fotoğraf: AA

Ciğerin en zahmetlisinin, en lezzetlisi olduğunu belirten Yüksekyayla, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Küçük doğranan ciğer ile büyük doğranan ciğer bir olur mu? Biz ciğeri küçük doğruyoruz ve böylelikle daha lezzetli oluyor. Büyük doğranan ciğerin dışı pişer, içi pişmez ama küçük doğranan ciğerin içi dışı bir pişer. Şanlıurfa'nın ciğer kültürüyle Diyarbakır'ın ciğer kültürü farklıdır. Diyarbakır'ın 3-4 şişi, bizim ise 11-12 şişimiz 1 porsiyondur."
Şanlıurfa ciğerine Şanlıurfa isotunun da lezzet kattığını dile getiren Yüksekyayla, "Sev biberi, ye ciğeri. Türkiye'deki yemek yazarlarını, jüri üyelerini ve sanatçılarımızı Şanlıurfa'ya davet ediyorum, gelip karar versinler. Ciğer kebabımıza güveniyoruz" dedi.
Vatandaşlardan Nihat Dirlik de Diyarbakırlı olduğunu belirterek, Diyarbakır ciğer kebabına göre Şanlıurfa'nın kebabının daha güzel olduğunu savundu.
Hatay'dan Şanlıurfa'ya gelen Bülent Öz ise Şanlıurfa ciğerinin çok lezzetli olduğunu söyledi.
Suat Dirlik de birçok kenti gezdiğini ve ciğer yediğini belirterek, "Kimse demesin ciğer Diyarbakır veya başka bir ilindir, ciğer Şanlıurfa'nındır. Ciğerin merkezi Şanlıurfa'dır" ifadelerini kullandı.


İsviçre’nin ulusal yemeği röşti dünya rekoru kırdı

Dünyanın en büyük röştisi (AFP)
Dünyanın en büyük röştisi (AFP)
TT

İsviçre’nin ulusal yemeği röşti dünya rekoru kırdı

Dünyanın en büyük röştisi (AFP)
Dünyanın en büyük röştisi (AFP)

İsviçre Çiftçiler Birliği 125. kuruluş yıldönümünde, pazartesi günü yapılan ve patatesten yapılan geleneksel İsviçre yemeği röştinin hazırlanmasında yeni bir rekor kırıldığını duyurdu. Söz konusu röşti, 13,7 metrekarelik bir tavada hazırlanarak dünyanın en büyük yemeği olarak kayıtlara geçti.
Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre İsviçre Çiftçiler Birliği, Bern'deki Parlamento binasının önündeki Federal Meydan'da, İsviçre bayrağı oluşturmak için, kırmızı ateşe dayanıklı bir arka plana yerleştirilmiş İsviçre haçı şeklinde dev bir kızartma tavası yaptı.
İsviçre'nin Almanca konuşulan bölgesinde popüler bir geleneksel yemek olan ancak daha sonra ulusal bir yemek haline gelen bu kızarmış patates halka dağıtıldı.
Almanca konuşan ve Fransızca konuşan kantonları ayıran "Rustegraben" olarak bilinen kültürel ve dilsel engel bile bu yemeğin adından türetildi.
İsviçre Çiftçiler Birliği Başkanı Markus Ritter bu yemeklerin hazırlanmasında kullanılan patateslerin Bern'e getirilmeden önce söz konusu engelleri ve farklılıkları aşmayı simgeleyen bir jest olarak yaz aylarında İsviçre'nin tüm bölgelerinde yetiştirildiğini açıkladı.
Röşti, İsviçre mutfağının dünyada en tanınmış lezzetlerinden biri. Patatesten yapılan röşti, kahvaltı veya et yemeklerinin yanında da tercih edilebiliyor. Rendelenmiş patatesle yapılan oldukça pratik bir yemek olan patates röşti, her evde bulunan malzemelerle yapılabiliyor.


Dubai gökdelenlerindeki restoran: Kamer

Dünya adaları Anantra’daki Kamer lokantası doğu tutkusu ve Hint kimliği
Dünya adaları Anantra’daki Kamer lokantası doğu tutkusu ve Hint kimliği
TT

Dubai gökdelenlerindeki restoran: Kamer

Dünya adaları Anantra’daki Kamer lokantası doğu tutkusu ve Hint kimliği
Dünya adaları Anantra’daki Kamer lokantası doğu tutkusu ve Hint kimliği

Kendinizi dev gökdelenlerle çevrili bir adada, güneşin her gün batımında veda ettiği bir köşede oturmuş, yemeklerinin kokusuyla meşhur iki dünya mutfağının aromatik yemeklerini kokladığınız bir adada hayal edin.
Konuyla ilgili en güzel şey de lokantanın Dubai'nin hareketli yaşamından ve kalabalığından uzaklaşma imkanı sunması. Kamer lokantası, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki dünyanın yeni adalarından birine ulaşıp yemek yemenin ve Dubai'yi uzaktan seyretmenin tadını çıkarmak için birebir. Bu tercübeyi yaşamak sadece bir tekne turuna ve otuz dakikaya mal oluyor.


Dubai'nin dev gökdelenlerinden bir kare

Arap dünyasının ilk yemek kompleksi ve bölgemizdeki ilk Michelin yıldızlarına sahip Dubai'nin en yeni yemek adreslerinden biri olan Kamer Restaurant, kapılarını ilk açan restoran olması nedeniyle özel bir lokasyon seçti.  Ticaret hayatına başlayıp kendisini farklı kılan yeni şeyler sunma yarışında başarısız olan her lokanta kapılarını kapatmakla karşı karşıya. Bu yüzden Kamer, iki önemli mutfağı tek menüde birleştirerek benzersiz bir çizgi seçti. Dünya şeklindeki 300 yapay adadan biri olan Anantara Dünya Adası'nda kapılarını ziyaretçilerine açan ilk restoran olduğu için de özel bir konum seçti. Geçtiğimiz Aralık ayında turistik villa ve restoran misafirlerine kapılarını açtı.
Restoran, geniş bir kapalı salondan ve Dubai'nin gökdelenlerine ve Burc Al Arab ve Burc Halife gibi en güzel binalarına ve simge yapılarına bakan çok geniş bir açık oturma alanından oluşmakta.
İç salondaki dekor, Levant'ın geleneksel evlerini, yüksek tavanlardan sarkan avizeleri, fenerleri, Beyrut ve Şam'daki kafelerde bulduğunuz eski moda sandalyelerin etrafındaki ahşap masaları ve bitişikteki rahat oturma alanlarını hatırlatıyor.
Açık havada oturmak ise daha güzel ve dekorasyon açısından fazla çaba gerektirmiyor. Çünkü ona bakan cephe en güzel manzarayı ve dekoru çevreliyor. Burada ayrıca nargile severler için uygun masalar, kanepeler ve akşam yemeğinden sonra meyve bulabilirsiniz.


Kamer lokantasındaki açık bölüm

Oryantal yemeklerin küçük tabaklarda servis edilmesiyle başlayan yemek festivalinde biz modern ve güzel bir şekilde servis edilen tebbule, fettuş, humus ve peynirli cipsleri tercih ettik. Enerjik garson Munsıf bize Hint yemeklerini denememizi tavsiye etti ve biz de öyle yaptık. Tesisteki müşteri hizmetleri yetkilisi Hint asıllı Said de bizi aynı menüyü tavsiye etti. Ülkenin çocuğu size bu konuda bir öneri sunduğunda onun tavsiyesine uyun. Köri soslu beyaz pirinçli tavuk sipariş ettik. Lezzeti harikadan öteydi çünkü tavuk ağızda eriyordu. Sos ise Hintli olmayan kimseler açısından aşırı baharatlı olmaması nedeniyle uygundu.
Ve ızgara yapmayı seviyorsanız, ızgara tavuk veya diğer ızgara etleri tavsiye ederim, hepsi bir kömür ocağında servis edilir ve pişirme süresini tamamlamak için masaya yerleştirilir.
Taze meyveden sıkılmış meyve suları ise oldukça lezzetli. Biz karpuz suyunu denedik. Burada en önemlisi bazı lokantalarda olduğu gibi suyla karıştırılmıyor.
Güzel bir araba ile servis edilen ve garsonun güzel fincanlara dökerek servis ettiği kahve ve oryantal tatlılar için yer ayırmayı da ihmal etmemek gerekli. Bunlarda herhangi bir sınırlama yok, istediğiniz kadar talep edebiliyorsunuz.
Nargile severler, Dubai'nin mimari ihtişamının fonunda sigara içmek için kanepelere geçebilirler.


Izgara servis etmenin modern ve çekici bir yolu

Öğleden sonra kapılarını açan lokanta gece saat 11’e kadar hizmet sunuyor. Adanın köşesinde olduğunuz için gün batımının en güzel manzarasına sahipsiniz, bu yüzden hava müsaitse dışarıda bir masa ayırtmanızı tavsiye ederim çünkü manzara gerçekten harika.
Bu adada 2003 yılından beri Nahil Emlak Şirketi tarafından başlatılan büyük bir proje arasında yer alması ve lüks turizm beldelerinin kurulmasının planlanması dikkat çekici.
İlk tatil beldesi olarak birden fazla restorana sahip ve birkaç ay önce kapılarını açan Anantara Worlds Island Resort’taki Kamer Restoran en önemlilerinden biri.