NATO: Bahmut ‘önümüzdeki günlerde’ düşebilir

Zelenskiy, Rus kuvvetlerinin Doğu Ukrayna'da ilerlemesine ‘yol açmaktan’ endişe ediyor.

Ukrayna kuvvetleri dün Bahmut şehri yakınlarına 155 milimetrelik mermiler ateşledi (AFP)
Ukrayna kuvvetleri dün Bahmut şehri yakınlarına 155 milimetrelik mermiler ateşledi (AFP)
TT

NATO: Bahmut ‘önümüzdeki günlerde’ düşebilir

Ukrayna kuvvetleri dün Bahmut şehri yakınlarına 155 milimetrelik mermiler ateşledi (AFP)
Ukrayna kuvvetleri dün Bahmut şehri yakınlarına 155 milimetrelik mermiler ateşledi (AFP)

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Çarşamba günü yaptığı açıklamada Ukrayna'nın doğusundaki Bahmut şehrinin “önümüzdeki günlerde” düşebileceği konusunda uyarıda bulundu. Bu arada Rus paralı asker grubu Wagner, şehrin aylardır şiddetli çatışmalara sahne olan doğu kesimini kontrol altına aldığını duyurdu. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'e göre söz konusu durum, Rus kuvvetlerinin Doğu Ukrayna'daki diğer büyük şehirlere ilerlemesine “yol açmak” anlamına gelebilir. Stoltenberg, Stockholm'de Avrupa Birliği (AB) savunma bakanları toplantısının oturum aralarında yaptığı konuşmada, “Önümüzdeki günlerde Bahmut'un düşme olasılığını göz ardı edemeyiz” ifadelerini kullandı.
AB savunma bakanları, Ukrayna'ya bir milyar euro değerinde mühimmat ve füze tedarik etme planını hazırlamak için Stockholm'de bir araya geldi.
Wagner Grubu’nun başkanı Yevgeniy Prigojin dün (Çarşamba) medya ofisi tarafından yayınlanan bir sesli mesajda, “Wagner birimlerinin Bahmut'un doğu kısmının tamamını, Bahmutka Nehri'nin doğusundaki her yeri kontrol altına aldığını” ifade etti. Stoltenberg gazetecilere verdiği demeçte, “Bu mutlaka savaştaki herhangi bir dönüm noktasını yansıtmıyor. Ancak Rusya'yı hafife almamamız gerektiğini gösteriyor. Ukrayna'yı desteklemeye devam etmeliyiz” dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy CNN’e verdiği röportajda, Rus güçlerinin Bahmut'un kontrolünü ele geçirmesi halinde, Moskova güçlerinin ülkenin doğusundaki birkaç şehri ele geçirmesi için “yolun açılacağı” konusunda uyardı. Zelenskiy, “Bahmut'tan sonra daha ileri gidebileceklerini anlıyoruz. Kramatorsk'a gidebilirler, Sloviansk'a gidebilirler. Bahmut’tan sonra Rusların yolu Ukrayna'daki diğer şehirlere açılacak” şeklinde konuştu.
“Savaş ekonomisini harekete geçirme” çabasının parçası olarak, AB savunma bakanları ve Ukrayna Savunma Bakanı Oleksi Reznikov, ilk aşamada bir milyar euroya ulaşacak şekilde Ukrayna'ya mühimmat tedarik etme planını hazırlamak için Çarşamba günü bir araya geldi.
Kiev'in Batılı destekçileri geçtiğimiz haftalarda, Rus işgalini püskürtmek için her gün binlerce mühimmat ateşleyen Ukrayna ordusunun topları için 155 mm'lik mermi sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu konusunda uyardılar.
AB'nin Ukrayna'ya 1 milyar euro (1,05 milyar dolar) değerinde yeni mühimmat sağlama planları, Ukrayna Savunma Bakanı Oleksi Reznikov tarafından soğuk bir şekilde karşılandı. Bakanı, Stockholm'deki savunma bakanları toplantısına katıldığında, “düşmanları caydırmaya hazır olmak” ve karşı saldırıları başlatmak için ayda 90 bin ila 100 bin mermi gerektiğini belirtti.
Ağustos ayında şehirdeki savaşın başlamasından bu yana Ukrayna'nın Bahmut'u umutsuzca savunmasına rağmen, Rusya şehrin kontrolünü ele geçirme sözü verdi. Şehir, Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının başlamasından bu yana en uzun ve en ölümcül savaşa tanık oluyor. Bahmut'un stratejik önemi ise tartışma konusu. Ancak her iki tarafın da verdiği ağır kayıplar nedeniyle şehir sembolik ve taktiksel olarak önem kazandı.
Moskova, geçen sonbahardaki büyük yenilgisinden bu yana en azından sembolik bir zafer arıyor. Şehri ele geçirmenin, Ukrayna'nın doğusundaki Donbass sanayi bölgesinin kontrolü dışında kalan kısmını kontrol etme kapısını aralayacağını umuyor. Son dönemde ilerleme kaydettikten sonra, Rusların artık kuşatma tehdidi altındaki şehrin kuzey, güney ve doğu girişlerini kontrol ettiği görülüyor. Wagner Grubu güçleri bu saldırıyı başlatarak ağır kayıplar verilmesine neden oldu.
Rus paralı asker grubunun lideri Prigojin, Rus askeri liderliğini savaşın ön saflarında konuşlanmış kuvvetlerine yeterli cephane sağlamamakla suçlayarak onlarla açık bir çatışma içinde bulunuyor. Prigojin ayrıca, kuvvetlerinin çekilmesi durumunda Rus savunma hatlarının çökeceğini vurguladı.
Haftalardır Ukrayna kuvvetlerinin Bahmut'tan taktiksel olarak çekilmesiyle ilgili spekülasyonlar yapılıyor.
Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) Salı günü yayınladığı son raporunda, Ukrayna güçlerinin bu bölgeden “düzenli bir şekilde çekilmesinin” ardından Kremlin güçlerinin Bahmut'un doğu bölümünü “muhtemelen” ele geçirdiğini söyledi. Ancak Zelenskiy Salı günü yaptığı açıklamada, taktiksel bir geri çekilmeyle ilgili spekülasyonları yalanladı ve Rusya'nın son ilerlemesine ve kuşatılma ihtimaline rağmen neredeyse tamamen yok olan bu şehre takviye kuvvet gönderilmesi emrini verdi.



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.