Putin ve Esed görüşmesinde ‘ortaklığı güçlendirme ve yeni zorluklarla mücadeleye’ odaklanıldı

Şam ve Ankara arasındaki normalleşme iki liderin gündeminde yer aldı

Esed, Moskova’daki Meçhul Asker Anıtı’na çelenk bıraktı (AFP)
Esed, Moskova’daki Meçhul Asker Anıtı’na çelenk bıraktı (AFP)
TT

Putin ve Esed görüşmesinde ‘ortaklığı güçlendirme ve yeni zorluklarla mücadeleye’ odaklanıldı

Esed, Moskova’daki Meçhul Asker Anıtı’na çelenk bıraktı (AFP)
Esed, Moskova’daki Meçhul Asker Anıtı’na çelenk bıraktı (AFP)

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, iki yıl sonra Rusya’ya yaptığı ilk ziyarette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov’a göre, Putin ve Esed iki ülke heyetlerinin huzurunda genişletilmiş bir görüşme düzenledi ve ardından ikili kapalı bir toplantı yaptı.
Putin görüşmeye, iki ülke arasındaki yakın temaslar ve ilişkileri geliştirme çabalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
Rus lider, “Rus silahlı kuvvetlerinin çabaları sayesinde Suriye’deki küresel terörizm tehdidi ortadan kaldırıldı. Bu da, siyasi bir çözüm için umutları artırmaya, ekonomik ve yaşam seviyelerinde daha fazla iç istikrara odaklanılmasına izin verdi” dedi.
Suriye’nin deprem felaketiyle karşılaşmasına değinen Putin, Rus kuvvetleri ile Acil Durumlar Bakanlığı’nın afetin etkilerine karşı oynadığı role dikkat çekti.
Geçen yıl karşılıklı ticaretin gelişmesine vurgu yapan Putin, bu gelişmenin bu yılda devam edeceğini söyledi.

Esed’den teşekkür
Esed ise Putin’e daveti için teşekkür ederek, “Çeşitli düzeylerdeki görüşmelere ara verilmemiş olsa da, son bir yılda meydana gelen büyük değişiklikler nedeniyle liderler düzeyindeki toplantı ayrı bir önem taşıyor ve artık bir sonraki aşama için bir araya gelmemizi ve ortak algılar geliştirmemizi gerektiriyor” dedi.
Rusya’nın deprem felaketinde Suriye’ye verdiği destek nedeniyle teşekkür eden Esed, “Suriye’nin egemenliği ve birliğini koruma, terörizmi ve topraklarımızdaki yabancı askeri varlığını reddetmeyi içeren Rus tutumu için minnettarız. Moskova şu anda savaş durumunda olmasına rağmen tavrını değiştirmedi ve sağlamlığını korudu” diye konuştu.
Esed, Ukrayna’daki savaştan sonraki Moskova’ya gerçekleştirdiği ilk ziyarette, Neo-Nazizm karşısında Rusya’yı desteklediklerini teyit ettiklerini söyleyerek, “Şam’ın konumu, dünyanın dengeyi yeniden sağlama ihtiyacından kaynaklanıyor, aksi takdirde dünya yıkıma gidecek” dedi.
Suriye Devlet Başkanı, Suriye-Rusya ortak hükümet komitesinin son toplantılarının sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Toplantının sonuçları, ekonomik işbirliğinde yeni bir aşamanın yolunu açıyor. Sadece veri değil, pratik fikirler de taşıyor” ifadelerini kullandı.
Esed, bu ziyaretinde ‘bir sonraki aşamada üzerine inşa edebilecek gerçek sonuçlar’ üretme arzusunu da belirtti.

Esed’in bu ziyareti öncekilerden çok farklıydı
Esed’in yaptığı çalışma ziyaretinin düzenlemeleri, biçim ve içerik olarak Rusya’ya yaptığı önceki ziyaretlerden farklıydı.
Son ziyaret, resmi protokoller uygulanan ve kamuya açıklanan ilk ziyaret oldu.
Daha önceki ziyaretlerinde Esed, Rus savaş uçaklarına binerek Moskova’ya gitmiş ve ziyareti ancak bittikten sonra duyurulmuştu.
Esed bu kez, Vnukovo Uluslararası Havaalanı’nda Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov tarafından karşılandı. Törende iki ülkenin milli marşı çalındı ​​ve şeref kıtası geçit töreni yaptı.
Esed de yabancı liderlerin ziyaret protokollerine uyarak, Çarşamba sabahı Kızıl Meydan yakınlarındaki Meçhul Asker Anıtı’na çelenk koydu ve ziyaret faaliyetlerine başladı.
Ayrıca Esed, kendisine eşlik eden kişisel tercüman dışında, Rusya’ya önceki dört ziyaretinde yalnızdı. Hiçbirinde devlet amblemi ve toplantı odasında dalgalanan Suriye bayrağı yoktu.
Suriyeli lidere son ziyaretinde, Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Faysal Mikdad, Devlet Başkanlığı İşlerinden Sorumlu Bakan Mansur Azzam, Ekonomi ve Dış ticaret Bakanı Muhammed Samir Halil, Savunma Bakanı Ali Abbas ve Suriye’nin Moskova Büyükelçisi Beşar el-Caferi gibi isimler eşlik etti.
Peskov: Suriye-Türkiye ilişkileri, muhakkak gündemin bir parçası olacak
Kremlin’in iki liderin görüşmesine yönelik geniş gündeme odaklanması da dikkat çekti.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov görüşmeden önce yaptığı açıklamada, iki liderin Suriye ve çevresindeki durumun kapsamlı bir şekilde çözülmesine yönelik umutların yanı sıra siyasi, ticari, ekonomik ve insani alanlarda Rusya-Suriye işbirliğinin daha da geliştirilmesi çerçevesinde ikili ilişkileri ele alacağını bildirdi.
Peskov ayrıca, “Suriye-Türkiye ilişkileri, muhakkak gündemin bir parçası olacak” ifadelerini kullandı.
Rus kaynaklar ise, Putin’in görüşmeye özel ilgi göstereceğini ve Esed’i Türkiye ile ilişkileri normalleştirme konusunda yeterli derecede esneklik göstermeye çağıracağını vurgulamıştı.
Şarku’l Avsat’a konuşan diplomatik kaynaklar, “Moskova, siyasi çözüm yolunun olgunlaşması için koşulların iyileştirilmesine yönelik çalışmalar çerçevesinde, iki ülke arasındaki yakınlaşma yolunun ilerlemesine büyük önem veriyor” ifadelerini kullanmıştı.
Son günlerde, Suriye’nin Türkiye ile yakınlaşma konusuna ilişkin tereddüdünün olduğu iddia edilmişti.
Medyada yer alan haberlere göre, Şam, Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi için bir takvim belirlemek ve yakınlaşma yolunda ilerlemeden önce Suriye muhalefetine desteği durdurması da dahil olmak üzere koşullar belirledi.
Öte yandan Moskova, Suriye’deki Türk varlığının geçici olduğuna ve 1998’de imzalanan Adana Anlaşması’na bağlı olduğuna ve işgal olarak görülmediğine inanıyor.
Ayrıca Ankara, Astana grubunun garantileri çerçevesinde, siyasi çözüm yolu netleşir netleşmez ve sınır bölgelerindeki güvenlik çıkarları için garantiler alır almaz güçlerini geri çekme taahhüdünde bulundu.

Lavrov ve Mikdad görüşmesi
Putin-Esed görüşmesi öncesinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile bir araya geldi.
Lavrov, görüşmenin başında “Bu görüşme çok uygun bir zamanda yapılıyor ve iki liderin zirvesinin ayrı bir önemi var” dedi.
Lavrov, iki tarafın geçmiş toplantılarda varılan anlaşmaların uygulanmasına ilişkin birçok sorusu olduğunu belirtti.
İkili işbirliğinin yanı sıra bölgesel ve uluslararası konuların görüşmelerde önemli yer tuttuğunu söyleyen Lavrov şu ifadelerle devam etti;
“Başta Suriye’nin Arap Birliği’ndeki haklarının dönüşü olmak üzere bölgedeki durumun nasıl değiştiğini görüyoruz. Arap dünyasındaki bu olumlu gidişatı ve olumlu duyguları önümüzdeki aylarda düzenlemeyi planladığımız Arap Birliği ile Rusya arasındaki bakanlar düzeyindeki toplantıda da desteklemeye devam edeceğiz.”
Lavrov, bölgesel atmosfere de değinerek, Mikdad’a hitaben şunları söyledi;
“Biliyorsunuz ki, yıllardır Suriyeli dostlarımız ve diğer Arap ülkelerinin desteğiyle yürüttüğümüz girişimlerimiz, Körfez bölgesinde ve bu kilit bölgeye komşu daha geniş bölgede toplu güvenliğin sağlanması içindir. İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda Çinli dostlarımızın da desteğiyle varılan mutabakatlar bu konu bağlamında önemli bir olaydır. Bütün bunlar, Suriye konusunda siyasi bir çözüme doğru ilerlemek için daha uygun koşulları olgunlaştırıyor. Moskova, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı temelinde adil anlaşmalara varmaya çalışıyor. Bu, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesi ve terör tehdidinin ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Tüm bu alanlarda aktif olarak sizinle işbirliği yapıyoruz.”
Lavrov daha sonra, Ukrayna’daki çatışmanın arka planında uluslararası duruma değinerek, “Rusya ve Suriye’nin yanı sıra Birleşmiş Milletler’in diğer üyelerinin ezici çoğunluğunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul tarafından alınan kararları uygulama çabaları, dayandığımız ilkeleri savunmak ortak ve daha geniş çalışmamızın bir parçasıdır” dedi.
Lavrov son olarak, Suriye ve Rusya’da yapılan görüşmelerin, ikili stratejik ortaklığı yeni bir düzeye taşıyacağına olan güveni de dile getirdi.



Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
TT

Hizbullah ateşkes sonrası döneme siyasi olarak hazırlanıyor

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 20 Kasım 2024 (Reuters)

Her türden siyasi güç, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın kendisini bir kez daha Taif Anlaşması şemsiyesi altında konumlandırdığını yinelemesiyle uğraşıyor. Çünkü Kasım, 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararının uygulanmasına hazırlık olarak İsrail'in girdiği bölgelerden çekilmesiyle birlikte Güney Lübnan'a sükunetin geri dönmesinden sonraki aşamaya yaklaşımında yol haritasının ana başlıklarını tanımlayarak ABD'nin ateşkese ulaşma vaatlerinin önüne geçmek istedi.

Siyasi kaynakların Şarku’l Avsat'a aktardığına göre Kasım'ın ateşkes sonrası sahneye yaklaşımında tanımladığı maddeler, Hizbullah'ın yönelimlerine Lübnanlılığı siyasi faaliyette bulunma noktasına kadar ekleme arzusuna işaret ediyor. Buna karşılık, Lübnanlılar arasında bölünmeye neden olan tek taraflı Gazze Şeridi'ni destekleme kararının yol açtığı tepkilere ilişkin değerlendirmeleri ışığında bölgede olup bitenlerle ilgilenme düzeyi azalıyor.

Kaynaklar, Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ni destekleme kararının dayattığı gerçekleri görmezden gelemeyeceğine inanıyor. Bunların başında direniş eksenindeki müttefiklerinin desteğinden yoksun olması geliyor. Bu çatışmada Hizbullah neredeyse tek başınaydı. Hizbullah'ın Meclis Başkanı Nebih Berri'ye Amerikalı arabulucu Amos Hochstein ile müzakere yetkisi vermesi ve güneyi sükûnete kavuşturacak bir taslak üzerinde anlaşmaya varmaları, kaçınılmaz olarak Gazze Şeridi ve Güney Lübnan cephelerini birbirine bağlayacak ve Hamas'ı destekleyecek bir taslağa yer olmadığı anlamına geliyor.

Hizbullah'ın geri çekilişi

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın taslağa itiraz etmemesinin, Litani'nin güneyindeki konuşlanma alanını boşaltmayı ve geri çekilmeyi zımnen kabul ettiği anlamına geldiğine işaret ediyor. Buna ek olarak, Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararın kabul edilmesinden bu yana yürürlükte olan angajman kuralları ve bu kuralların uygulanmasını kontrol altında tutan terör dengesi de iptal edilmiş oldu.

Aynı kaynaklar Hizbullah'ın içe çekilmekten başka çaresi olmadığını ve şu ana kadar elde edilenlerin ABD'nin vaatlerine bağlı bir ateşkese varmakla sınırlı kaldığını söylüyor. Lübnan-Suriye sınırı, ordunun Refik Hariri Uluslararası Havaalanı'nda uyguladığı modele uygun olarak kontrol edilmesine ve Lübnan'a ve Lübnan'dan her türlü kaçakçılığın önlenmesine karar verilmesinin ardından artık Hizbullah'a silah sevkiyatına açık değil. Diğer yandan Suriye rejimi, uluslararası toplumla ilişkilerini düzeltmek ve ABD'nin Sezar Yasası kapsamında kendisine uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını sağlamak amacıyla bu eksenden çekildiği için direniş ekseni aktif bir varlık gösteremedi.

Laricani

Bu bağlamda kaynaklar, İran Dini Lideri’nin kıdemli danışmanı Ali Laricani'nin Beyrut ziyareti sırasında kendisiyle görüşen direniş ekseninden bir heyete söyledikleri üzerinde duruyor: “İran Lübnan'a yardım ulaştırmak istiyor, ancak kara, deniz ve havadan bize uygulanan abluka yardım göndermemizi engelliyor. Yeniden inşada ortak olduğumuzu vurgulamaktan başka çaremiz yok.”

Hizbullah'ın Lübnan'ı güvenli bir liman haline getiren Taif Anlaşması'na katılmasının, direniş ekseninin yanında yer alması nedeniyle bozulan Lübnan-Arap ilişkilerinin düzeltilmesi ve Lübnan'ın bölgede yaşanan çatışmalardan uzak tutulması yerine mesajların verildiği bir platform haline getirilmesi bağlamında eleştirel bir gözden geçirme olup olmadığı soruluyor. İsrail geniş alanları tahrip etmeye devam ederken ateşkesi kabul etmekteki isteksizliğine rağmen ateşkese varmaktan başka çaresi olmadığına mı ikna oldu? Bu da Amerikan vaatlerinin akıbeti sorusuna kapı açıyor. Peki savaşın sona erdiğini ilan etmek için doğru zamanı seçmek Tel Aviv'in mi elinde?

Taif Anlaşması çatısı altında konumlanma

Kaynaklar, Berri'nin Hizbullah’a, içe dönmesi ve kendisini Taif Anlaşması çatısı altında konumlandırması tavsiyesinde bulunma rolünü de göz ardı etmedi. Özellikle de uluslararası toplum tüm bileşenleriyle muhalefete Lübnan'ın birikmiş krizlerinden kurtulması için iş birliği yapması yönünde el uzatmasını tavsiye ederken…

Hizbullah'ın Gazze Şeridi'ne verdiği destekle aynı döneme denk gelen gelişmelere karşı temkinli olduğunu söyleyen kaynaklar, Hizbullah’ın İran'ın müdahalesine oynadığı bahsin yanlış olduğu gerçeği ışığında hesaplarını yeniden gözden geçirmeye karar verip vermediğini soruyor. İran, bölgedeki konumunun zayıflaması ihtimalini göz önünde bulundurarak rejimi korumak ve muhafaza etmekle ilgileniyor.

Dolayısıyla Hizbullah'ın Taif Anlaşması’nı restore etme kararı, kaynaklara göre sahip olduğu artı gücün siyasi denklemde harcanmayacağını anladıktan sonra Lübnan'ı kurtarmak için çözüm arayışında siyasi harekete katılmaya istekli olduğu anlamına geliyor. Ateşkes sağlanır sağlanmaz ülkenin yeni bir siyasi aşamaya girmeye hazır olmasıyla birlikte, 1701 sayılı kararın uygulanması için üzerinde anlaşmaya varılanları hayata geçirmeyi üstlenecek cumhurbaşkanının seçilmesine öncelik verecek şekilde, başta muhalefet olmak üzere ülkedeki ortaklarıyla iletişime geçecek kanalların aranmasına ihtiyaç var.

Bu nedenle, Kasım'ın Hizbullah'ı yeni bir siyasi aşamaya taşımaya hazırlanırken çizdiği yol haritasına muhalefetten ya da merkezcilerden gelebilecek tepkilere yer açmak için sabırlı olmak gerekiyor. Bunun için de muhaliflerine kabadayılık taslamaması, cumhurbaşkanının seçimini durgunluktan çıkarmak ve Taif Anlaşması’nın uygulanmasını tamamlamak için açık, esnek ve gerçekçi olması gerekiyor. Bunun karşılığında da kendisine aynı şekilde davranılmalı ve Gazze Şeridi'ni destekleme tekelinden önceki gücünün artık geçmişteki gibi olmadığı bahanesiyle ülkenin kurumlarını restore etme konusunda kendisini zayıflatmak istediklerini düşündürecek şekilde hareket edilmemelidir. Öyle ki İran'ın etkisinin azalması, direniş ekseninin vurucu gücünü oluşturan ve bölgedeki en güçlü kolu olduğu için Hizbullah'a destek sağlamada mütevazı sınırlarda bile olsa bir rol oynamayan arenaların birliğinin etkisizliği ile bağlantılı olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, devlet projesine yeniden kazandırmak için İran'ı kucaklamaya ihtiyaç var.