ABD merkezli dergi: İngiltere’de 45 yaş üzeri yetişkinler arasında aşırı sağcı eğilim yükselişte

Aşırı sağcı eğilimin yükselişe geçmesinin en büyük nedenleri arasında şiddet, işsizlik, sosyal tecrit ve bağımlılık yer alıyor

İşsizlik, yoksulluk ve yalnızlık, aşırı sağcılığa iten en önemli etkenler (EPA)
İşsizlik, yoksulluk ve yalnızlık, aşırı sağcılığa iten en önemli etkenler (EPA)
TT

ABD merkezli dergi: İngiltere’de 45 yaş üzeri yetişkinler arasında aşırı sağcı eğilim yükselişte

İşsizlik, yoksulluk ve yalnızlık, aşırı sağcılığa iten en önemli etkenler (EPA)
İşsizlik, yoksulluk ve yalnızlık, aşırı sağcılığa iten en önemli etkenler (EPA)

İster sağcı ister solcu olsun, terör olayları ve aşırılık yanlısı suçlar genellikle gençlerin yaşlarıyla ilişkili olabilirken Avrupa kıtasında ve özellikle de İngiltere’de 45 yaş üstü yetişkinler arasında aşırı sağcı eğilimin yükselişe geçtiğine işaret eden göstergeler alarm vermeye başladı. Yapılan bir ankete göre yetişkinler arasında aşırı sağa eğilimde yüzde 35'lik bir artış görüldü.
Amerikan Terörle Mücadele Dergisi'nin mart ayı sayısında, İngiltere hükümetinin ‘Prevent (Önle)’ adlı aşırılıkla mücadele programı çerçevesinde bu tehdidinin seviyesini ‘yükselen bir tehdit’ olarak değerlendirdiğini aktardı. Dergi, Avrupa ülkelerindeki ve ABD’deki son saldırılara, komplolara ve tutuklamalara dikkati çekerek aşırı sağcı eğilimleri olan yetişkinlerin oluşturduğu terör tehdidinin yükselişe geçebileceğini ve bu aşırı sağcıların saldırılarının hedeflerinin ve planlamalarının sınırlı, ancak uygulamada hızlı olabileceğini öngörüyor.
İngiltere'de tartışmalı olan Önle programına yönlendirilen 51 yaş ve üstü aşırı sağ ile bağlantılı erkeklerin sayısında önemli artışlar olduğunu aktaran dergi, verilerin, programın potansiyel etkinliğine ilişkin önemli politika sorularını gündeme getirdiğini kaydetti.
İngiltere’de bazı yetişkin aşırılık yanlıları tarafından işlenen 5 terör saldırısını inceleyen ABD merkezli dergi, bu saldırıların arasındaki ortak payda olarak bu kişilerin eski sabıkalılar olduğunu gördü. İnternetin rolü ve İngiltere’de giderek çılgınlaşan siyasi atmosfer, radikalleşmeyi mümkün kılan ve hız kazandıran faktörlerdir. Dergi, bu saldırılarda tutarlı bir saldırı yöntemi ya da hedef metodolojisi olmadığını da ekliyor.
Dergi, incelediği beş saldırıdaki tek ortak noktanın, etki açısından göreceli başarısızlıkları olduğunu belirterek, kitlesel ve hatta çok sayıda ölüme neden olan saldırıların hiçbirinin yapılan ön planlamanın bir sonucu olmadığını ve birçoğunun zamanlaması ve hedeflemesi açısından spontane geliştiğinin altını çizdi.
Dergi, saldırganların çoğunun, aşırı sağcı gruplarla ve kişilerle bazı çevrimiçi bağlantıları olsa da yapılan propagandalara daha az maruz kalan kişiler gibi göründüklerini belirtti.
İngiltere’de kolluk kuvvetleri, diğer kamu kuruluşları ve bir bütün olarak toplum, terörizme sürüklenme riski taşıdığını düşündükleri kişileri Önle programına yönlendiriyorlar. Nisan 2016 ile Mart 2022 tarihleri arasında Önle programına yönlendirilen aşırı sağ ile bağlantılı her yaştan birey sayısının yüzde 35’lik bir artış göstermesine rağmen, 2020-2021 döneminde 50 yaş ve üstü yaş grubundan Önle programına yönlendirilenlerin sayısının yüzde 58 artarak zirveye ulaştığı, ancak bu sayının 2022'de düştüğü bildirildi.
George Washington Üniversitesi'nin Radikal Gruplar (Aşırıcılık) Programı araştırmacılarından Jonathan Lewis, aşırı sağcılığın Batı ülkelerinde özellikle ABD ve İngiltere’deki yetişkinler arasında görülmeye başlandığını belirtti. Bugünün aşırı sağcı hareketlerinin ‘merkeziyetten uzaklaşılması’ nedeniyle yaygınlaştığına dikkati çeken Lewis, “Bir kişinin aşırı sağcı olması için organize gruplara üye olması gerekmez. Aşırılık yolculuğuna başlaması için yalnızca bir cep telefonuna ya da bilgisayara ve sosyal medyada bir hesaba sahip olması yeterli” yorumunda bulundu.
Lewis, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, son yıllarda ‘tehlikeli komplo’ teorilerinin yayılmasının, Facebook ve Twitter gibi ana akım sosyal medya platformlarında kendine giderek daha fazla yer bulan neo-Nazilerin ‘beyaz ırkın üstünlüğü’ sloganlarının geri dönmesiyle artmaya başladığına dikkati çekti. Lewis, en önemlisi de bu sorunun yalnızca soruşturma başlatarak çözülemeyeceği konusunda uyardı. Bu tür sorunların daha sinsi ve derin bir demokratik gerilemeye neden olduğuna işaret eden Lewis, “Bu, halkın hükümetlere ve uzmanlara olan güvenini zayıflatan, etkili bir çözüm olarak bu fenomenin kontrol altına alınmasına daha az başvurarak dezenformasyonun hızla yayılabileceği bir ortam yaratan bir bozulmadır. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, herhangi bir yaş grubu, özellikle de yetişkinler için aşırı sağcılık verimli bir zemin haline gelir” ifadelerini kullandı.



Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
TT

Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)

ABD Ulusal Radyosu "NPR" dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Philadelphia’lı yayıncı Andrea Lawful-Sanders'ın, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından hazırlanan soruları sorduğu röportajın ardından istifasını sunduğunu bildirdi.

Philadelphia kanalı röportajı, Biden'ın eski Başkan Donald Trump ile tartışmasından sonra medyaya ilk çıkışı olarak tanımladı.

Biden, 14 dakikalık röportajda siyah seçmenlerin gücünü vurguladı ve yönetiminin, siyah üniversiteleri desteklemek ve ilk siyah kadın Yüksek Mahkeme yargıcını aday göstermek gibi bazı başarılarını övdü.

NPR, Sanders ve bir başka sunucunun hafta sonu Biden kampanya ekibinin hafta başında kendilerine röportaj için sorular verdiğini itiraf ettiklerini belirtti.

Biden, Earl Ingram'ın programında Afrikalı Amerikalılarla ilgili aynı konular hakkında konuşmuş ve onlar için neler başardığını vurgulamıştı.

CNN'den Victor Blackwell ile yapılan ortak röportaj sırasında Blackwell hem Sanders'a hem de Ingram'a şu soruyu yöneltti: "Soruları Beyaz Saray'dan ya da kampanya ekibinden mi aldınız, yoksa soruları önceden göndermeniz mi istendi?" Bu soruyu sormamın nedeni ikinizi de eleştirmek değil, daha ziyade şunu öğrenmek istiyorum: Beyaz Saray şu anda Başkan'ın canlılığını ve etkinliğini kanıtlamaya çalışıp çalışmadığını bilmek istiyorum, bunu, Başkan'ın kendisine hangi soruların sorulacağını bilmesi için röportajdan önce soruları göndererek mi yapıyor?

Sorular onay için bana gönderildi" diyen Lawful-Sanders, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana sekiz soru geldi ve onayladığım dört tanesi seçildi.

Ingram cevap vermedi, ancak cumartesi günü Associated Press'e ayrı olarak yaptığı açıklamada, Biden'ın yardımcılarının kendisine önceden dört sorudan oluşan bir liste gönderdiklerini söyledi.

Önceden belirlenmiş soru listenin kendisini tereddütte bırakmasına rağmen, "bu ABD Başkanı ile konuşma fırsatı olduğu için" görüşmeye devam ettiğini belirtti.

İtiraflar, Biden'ın yoğun baskı altında olduğu ve Donald Trump'a karşı geçen ayki tartışmada gösterdiği sallantılı performansın ardından hasar kontrolü yapmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

Sanders daha sonra Facebook'ta yayınladığı kısa bir video ile cumartesi günü istifasını sunduğunu ve artık kanalda çalışmadığını vurgulayarak, "bu yolculukta rol oynayan" herkese teşekkür etti.

Philadelphia kanalı, iş ilişkilerinin sona erdiğini ayrıca duyurdu ve kanalın yöneticisi Sarah Lomax yaptığı açıklamada, 3 Temmuz röportajının "yönetimin bilgisi, istişaresi veya iş birliği olmaksızın yayıncı tarafından bağımsız olarak ayarlandığını" söyledi."

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bilgili bir kaynağa göre bu itirafların yol açtığı tartışmaların ardından Biden'ın kampanya ekibi soru önermekten vazgeçme kararı aldı.

Biden'ın görev süresi boyunca, son yedi başkana göre daha az basın toplantısı ve medya röportajına katılması dikkat çekidir.