Suudi Arabistan-İran anlaşması: Yansımalar ve gereklilikler

Tahran, uluslararası ve bölgesel yalnızlıktan kurtulmak ve Riyad ile yapılan anlaşmadan yararlanmak için bölgedeki rolünü gözden geçirmeli

Anlaşma, tarafların şartlara uymasıyla sürerse bu, bölgesel güvenlik ve istikrar için olumlu bir etki yaratır. (AFP)
Anlaşma, tarafların şartlara uymasıyla sürerse bu, bölgesel güvenlik ve istikrar için olumlu bir etki yaratır. (AFP)
TT

Suudi Arabistan-İran anlaşması: Yansımalar ve gereklilikler

Anlaşma, tarafların şartlara uymasıyla sürerse bu, bölgesel güvenlik ve istikrar için olumlu bir etki yaratır. (AFP)
Anlaşma, tarafların şartlara uymasıyla sürerse bu, bölgesel güvenlik ve istikrar için olumlu bir etki yaratır. (AFP)

Hüda Rauf
Önce Irak ve Umman Sultanlığı gözetiminde birkaç diyalog turunun, sonra da Çin’in aracılığıyla yapılan görüşmelerin ardından 10 Mart’ta Suudi Arabistan ve İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması için bir anlaşma yapıldığı duyuruldu. Hiç şüphesiz anlaşma ilanı, Ortadoğu bölgesi ve dışında büyük bir yankı uyandırdı. İki ülkenin bu bölgedeki bölgesel güçleri temsil etmesi itibarıyla anlaşmanın etkilerine dair çok sayıda analiz yapılabilir.
Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’a göre Suudi Arabistan, anlaşmanın iki ülke arasında mevcut anlaşmazlıkların çözümü anlamına gelmediğini, daha ziyade bir diyalog, sakinleşme ve anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde halledilmesi yolunu izleme arzusunu yansıttığını açıkladı. Diğer bazı bölgesel sistemler gibi Ortadoğu’daki ortamın da işbirlikçi değil rekabetçi ve çatışmacı karakterini göz önüne getirerek şu soruyu soralım: Suudi Arabistan-İran anlaşmasının bölgesel güvenliğe etkisi nedir? Anlaşmanın başarılı ve sürekli olması için ne gerekir?
Birçok ülke, iki ülke arasındaki iletişimin yeniden kurulmasını övgüyle karşıladı. Anlaşma BAE, Umman, Katar, Irak, Mısır, Bahreyn ve Türkiye gibi birçok bölge ülkesi tarafından olumlu karşılandı. Hizbullah, Husiler ve Filistin Yönetimi de anlaşmaya dair iyimserliklerini ifade ettiler.
Anlaşma tarafların şartlara bağlı kalmasıyla sürerse, Yemen savaşı gibi bölgesel çekişmeler başta olmak üzere bölgesel güvenlik ve istikrar için olumlu bir etkisi olacak. İran’ın BM Daimi Temsilcisi, ‘İran ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın Yemen’de bir ateşkes sağlanmasına yardımcı olacağını’ dile getirdi. Görünüşe bakılırsa İran ve Suudi Arabistan arasındaki siyasi ilişkilerin yeniden tesis edilmesi, Yemen’de bir ateşkesin sağlanmasını, halk diyalogunun başlamasını ve ulusal bir hükümetin kurulmasını hızlandıracak. Anlaşma ayrıca, Suriye’nin Araplara dönüşünü kolaylaştırmak ve Hürmüz Boğazı’nı kapatma ya da tüm deniz koridorlarında seyrüsefer tehdidine son vererek Körfez’in güvenlik sorununu yatıştırmak üzere bir adım atacak.
Bir sonraki aşamada Çin’in, çekişmeleri çözmek için mekanizmalar bulmak adına bölgesel bir güvenlik forumu çağrısı yaptığına tanık olmak mümkün. Suudi Arabistan’ın bu hamlesinin, bölge ülkelerine yeni değişim ve İran’a ayak uydurma fırsatı verdiği de söylenebilir.
Anlaşmanın İran nükleer dosyası üzerindeki etkisine gelince; anlaşmanın İran’ı, bir arada barış içinde yaşamak için komşularının endişelerini gidermeye, dolayısıyla nükleer yeteneklerini geliştirmeyi bırakmaya sevk edip etmeyeceği belli değil. Birtakım sorular var ve cevaplamak için beklemek gerek; zaman, önümüzdeki günlerde neler yaşanabileceğini gösterecek.
Bu anlaşma, etkin bir dış politika takip eden birçok bölgesel taraf olması itibarıyla bölgesel çoğulculuğa işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda kendisiyle bağlantılı dış tarafların çokluğu ile öne çıkan Ortadoğu’da değişen manzaraya da ışık tutuyor. Bölge artık Asya’ya yönelme politikası doğrultusunda bölgeden çekildiği görülen ABD varlığıyla sınırlı değil. Bugün Çin’i, bölge ülkeleriyle ilişkileri olan önemli bir ekonomik taraf ve en önemli iki taraf arasındaki en mühim anlaşmanın garantörü olarak görüyoruz. Rusya’nın da bölgenin birçok dosyasındaki rolü malum…
Güven inşası, kolay gerçekleşebilecek bir şey olmadığından anlaşmanın başarılı bir şekilde devam etmesi için birtakım şartların karşılanması gerekir. Mesela İran, uluslararası ve bölgesel yalnızlıktan kurtulmak ve Suudi Arabistan’la yapılan anlaşmadan istifade etmek için bölgedeki rolünü, çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden değerlendirmesi gerektiğini anlamalı. Zaten birçok İranlı yetkili de şiddetli siyasi ve mali yalnızlık döneminde Suudi Arabistan’la yakınlaşmadan ekonomik fayda beklediklerini belirtti.
Anlaşma aynı zamanda İran rejiminin ülke içindeki imajını düzeltecek ve barış içinde bir arada yaşama niyetini ve bölgesel kaynakların İranlılar da dahil olmak üzere herkesin yararına geliştirilmesi için işbirliğine yönelik eğilimi gösterecektir. Pekin’in açıklamasından bir gün sonra İran Petrol Bakanı Cevad Avci, İran’ın Çin’le birçok büyük ekonomik proje belirlediğini, büyük Çinli şirketlerle iyi anlaşmalara varıldığını ve bunların ileride duyurulacağını açıkladı.
Suudi Arabistan, çatışma ve gerilim yerine İran’la diyalog kurarak diplomasi yolunu izleme şeklindeki son adımı onaylamayı tercih etti. Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İran’la diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmek üzere yapılan anlaşmanın, iki ülkenin aralarındaki tüm anlaşmazlıkları çözüme kavuşturdukları anlamına gelmediğini belirtti. Açıklamasın devamında anlaşmanın, iki tarafın da anlaşmazlıkları iletişim ve diyalog yoluyla çözme arzusunu teyit ettiğinin altını çizdi ve ülkesinin, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı sağlama konusundaki sorumluluk duygusundan dolayı seçtiği sükunet yolunda ilerlediğini yineledi.
Anlaşma, devletlerin egemenliğine saygı gösterilmesi ve iç işlerine müdahale edilmemesi gerekliliğini de vurguladı. Dolayısıyla anlaşmanın devamını sağlamak için Körfez ülkelerinin Körfez güvenliğine yönelik tehdit olarak gördüğü faaliyetlerin durması gerekir. Etkin bölgesel güvenlik düzenlemeleri içinse anlaşmazlıkları çözmek ve çatışmayı önlemek için güven inşa eden adımlar atılmalıdır.
Anlaşma, bazı bölge ülkelerinde uzun süredir kargaşa, çatışma ve iç savaş yaşayan bir bölgede yeni bir yol açtı. Dolayısı ile bölgeyi, bir yapılanma ve  kalkınma aşamasına taşımaya devam edeceğini umuyoruz.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Suudi Arabistan-Çin görüşmesinde güvenlik iş birliği ele alındı

Çin'in başkenti Pekin'de dün düzenlenen Güvenlik İşleri Komitesi'nin beşinci (WAS)
Çin'in başkenti Pekin'de dün düzenlenen Güvenlik İşleri Komitesi'nin beşinci (WAS)
TT

Suudi Arabistan-Çin görüşmesinde güvenlik iş birliği ele alındı

Çin'in başkenti Pekin'de dün düzenlenen Güvenlik İşleri Komitesi'nin beşinci (WAS)
Çin'in başkenti Pekin'de dün düzenlenen Güvenlik İşleri Komitesi'nin beşinci (WAS)

Suudi-Çin Ortak Yüksek Düzeyli Komite'nin bir parçası olan Güvenlik İşleri Komitesi dün, iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini gözden geçirdi ve beşinci toplantısının gündeminde yer alan bir dizi konuyu görüştü.

Pekin'de düzenlenen toplantıya, Suudi Arabistan İçişleri Bakan Vekili Prens Dr. Abdulaziz bin Muhammed bin Ayyaf ve Çin Kamu Güvenliği Bakan Yardımcısı Korgeneral Xu Datong başkanlık etti.

Görüşmede, Prens Abdulaziz bin Ayyaf, Çin ile güçlü tarihi ilişkilerin her alanda iş birliği ve koordinasyon için örnek teşkil ettiğini belirterek, "Yüksek Düzeyli Komite"nin iki ülke arasındaki ortaklığı güçlendirmek için çalıştığını kaydetti.

dfgthy
Prens Abdulaziz bin Ayyaf toplantıya başkanlık etti (SPA)

Toplantıda, her iki tarafın mutabık kaldığı girişimlerin ele alınacağını ve hızlı değişimler, iç içe geçmiş krizler ve zorluklar karşısında güven ve iş birliğine dayalı güvenlik iş birliği seviyesinin teyit edileceğini belirtti.

Toplantıya Suudi Arabistan tarafından Çin Büyükelçisi Abdurrahman el-Harbi, İçişleri Bakanlığı Hukuk İşleri ve Uluslararası İşbirliği Genel Müdürü Ahmed el-Isa ve çok sayıda yetkili ile ortak komite üyesi hükümet temsilcileri katıldı.

Çin tarafında ise, Genel Güvenlik Bakanlığı Ceza Soruşturma İdaresi siyasi komiseri (ikinci başkan) General Jiang Guoli, bakanlığın uluslararası işbirliği idaresi siyasi komiseri (ikinci başkan) General Wang Yong, Çin'deki Interpol Ulusal Merkez Ofisi müdürü ve bakanlık yetkilileri ile komite üyeleri katıldı.